Posts

PALM SPRINGS MODERN WEEK

PALM SPRINGS MODERNİZM HAFTASI. Siz de Güney Kaliforniya’nın gizli definesi Palm Springs’i ziyaret etmek için bahane arayanlardansanız işte size kaçırılmayacak bir fırsat! 11-21 Şubat tarihleri arasında onbirincisi düzenlenecek olan Palm Springs Modernizm Haftası 1950 ve 60’lardan günümüze taşınan retro tasarım estetiğinin basit ve sade hatlarını yansıtırken geçtiğimiz yüzyılın mimari eğilimlerinden birine de ışık tutuyor. Hafta boyunca düzenlenen çeşitli mimari sempozyumlar, film gösterimleri, dersler, sergiler, ev ve proje gezileriyle desteklenen günlük programlar, sanatseverler ve modernizm akımı tutkunları için dolu dolu bir program vaad ediyor..

 

 

IMG_0827IMG_0829IMG_0833IMG_0835IMG_0840
Tabi Palm Springs’e gitmişken çölün incisi Joshua Tree Milli Park’ı da gezilmesi gereken başka bir bölge.. 3200 kilometrekarelik bir alanı kaplayan park dünyanın en değerli koruma alanlarından ve milli parklarından biri olma özelliğiyle ayrı bir ilgiyi hak ediyor.

IMG_0860IMG_0861IMG_0862IMG_0863IMG_0864Palm Springs’de kalmak için ise Ace Hotel veya Avalon Hotel seçilebilir. THY’nin İstanbul’dan direk Los Angeles uçuşları da Palm Springs geziniz için tercih edilebilir..

IMG_0844IMG_0845IMG_0846IMG_0847IMG_0849

IMG_0853IMG_0854

Yazının devamı için www.popvizyon.com a bakabilirsiniz

TRANSFORMATIONS OF DIFFERENT FUNCTIONED ARCHITECTURE INTO THE FAMOUS HOTELS

DÖNÜŞTÜRÜLMÜŞ ÜNLÜ OTELLER. Dünyanın çeşitli şehirlerinde bulunan ve eskiden hapishane, itfaiye binası, hamam ya da bir fabrika olarak kullanılan oteller değişen zamanın şartları gereği mimari bir dönüşümle ikinci hayatlarını yaşıyor. İşte başarılı bir dönüşümle ikinci hayatlarını yaşayan oteller…

The Liberty Hotel (Boston)

Eski Charles Street Cezaevi şimdi The Liberty Hotel olarak Boston’un ağırbaşlı ve prestijli Beacon Hill bölgesinde hizmet vermekte. Cezaevlerinin günümüze nazaran daha etkileyici bir mimariyle inşa edildiği dönemlere gönderme yapan otel bu anlamda eski birer hapishane hücresi olan odalarıyla misafirlerine mükemmel bir konaklama tecrübesi yaşatıyor.

IMG_0334 IMG_0337 IMG_0338 IMG_0339

Four Seasons Hotel Sultanahmet (İstanbul)

Cezaevi deyince tabi ki akıllara İstanbul’un eski Sultanahmet Cezaevi iken ünlü Four Seasons Oteli’ne dönüştürülen binası da geliyor. 1918/1919 yıllarında neoklasik tarzda inşa edilen ve 1969 yılında mahkumların tamamının Sağmalcılar Cezaevi’ne taşınmasıyla boşaltıldıktan sonra sıkıyönetim sırasında bir müddet de askeri cezaevi olarak kullanılan Sultanahmet Cezaevi şimdi dünyaca ünlü Four Seasons Oteli olarak kullanılıyor.

IMG_0343 IMG_0344 IMG_0347

Titanic Hotel (Liverpool)

İngiltere’nin Liverpool kentinin Stanley İskelesi’nde 19. yüzyılın ortalarında büyük bir depo olarak kullanılmış olan Titanic Hotel, şehrin endüstriyel dokusuna uygun çağdaş mimari bir renovasyonla günümüze modern bir otel olarak kazandırılmış. Şehrin popüler mekanlarından.

IMG_0348 IMG_0353 IMG_0354 IMG_0350 IMG_0349

Chiltern Firehouse (Londra)

Adından da anlaşılacağı gibi eskiden itfaiye binası olarak kullanılan Chiltern Firehouse oteli Londra’da son zamanların en yeni ve en gözde otellerinden biri olarak ünlenmiş durumda. Marlyebone bölgesinde Viktoryen tarzı mimarisiyle dikkat çeken otel ünlü otel restoratörü Andre Balazs’ın imzasını taşıyor. Özellikle barı, restaurantı ve hareketli gece hayatıyla çok konuşuluyor.

IMG_0355 IMG_0358 IMG_0357 IMG_0356

The High Line Hotel (New York)

Önce elma bahçesi, sonra dini bir okul olarak hizmet veren High Line Hotel şimdi Chelsea bölgesinin gözde butik otellerinden biri olarak kullanılıyor. Binanın gotik mimari özellikleri Manhattan’ın dokusuyla özdeşleşirken otel yenilenen High Line yürüyüş parkurunun da yakınında olmasıyla çok tercih ediliyor.

IMG_0360 IMG_0361 IMG_0362

IMG_0363

Lloyd Hotel (Amsterdam)

İlk önce bir otelken mülteci merkezine ardından ıslahevine ve sonra sanatçı stüdyolarına dönüştürülen Lloyd Hotel bugun artık orijinal haliyle hizmet veriyor. Amsterdam’ın popülerleşen doğu bölümünde yer alan otel misafirlerini yüzyıllık tarihiyle buluşturuyor.

IMG_0368 IMG_0371 IMG_0372 IMG_0369

NH Lingotto Tech Hotel (Torino)

İtalya’nın sanayi şehirlerinden Torino’in ünlü araba markası Fiat fabrikasına ev sahipliği yapmış olan binası ünlü mimar Renzo Piano’nun imzasıyla 21. yüzyıla taşınmış ve otel olarak kapılarını açmıştı. Otelin terasında hala fabrika yıllarından kalma bir test sürüşü pisti bulunmakta. Bu pistin görüntüleri aynı zamanda Italian Job filminde de yer almıştı.

IMG_0373 IMG_0375 IMG_0377 IMG_0376

Dönüştürülmüş Ünlü Oteller‏ 

Yazının devamı için www.popvizyon.com a bakabilirsiniz.

DESIGN INSPIRED ARCHITECTURE THEMED MOVIES

TASARIMA İLHAM VEREN MİMARİ TEMALI FİLMLER.Mimari, sinema ve film tutkunu iseniz sizin için seçtiğimiz filmlere göz atmanızı öneririz. Sinema severler için mimarlar ve mimarlığı konu edinen, içerisinde mimari karakterlerin de yer aldığı ve de mimari için ilham veren en başarılı 10 filmini sıraladık.
 
1.Metropolis (1927)

metro_41

Filmin konusu; Metropolis’te şehir keskin bir şekilde ikiye ayrılmıştır. Yönetenler sınıfı yerin üstünde, çalışanları sınıfı ise yerin altında. Ama şehir yöneticisinin oğlu Freder’in bir işçi kızı Maria’ya aşık olması bütün dengeleri alt üst etme potansiyeline sahiptir. Filmin orijinal versiyonunun bir kopyası, yıllar sonra 2008’de bir müzede bulunmuş ve uzun süren bir restorasyon çalışmasının ardından şu anki halini almıştır.

Yönetmen: Fritz Lang

Oyuncular: Brigitte Helm, Alfred Abel, Gustav Fröhlich

Tür: Bilim Kurgu

2.Mimarın Göbeği-The Belly of an Architect (1987)

2

Yapımı: 1987 – İtalya, İngiltere

Tür: Dram

Yönetmen: Peter Greenaway

Oyuncular: Brian Dennehy, Lambert Wilson, Chloe Webb, Stefania Casini, Francesco Carnelutti

Senaryo: Peter Greenaway

Yapımcı: Colin Callender, Walter Donohue

3.Sketches of Frank Gehry (2006) 

Ünlü Mimar Frank Gehry’nin uzun yıllardır tanıdığı arkadaşı Pollack tarafından çekilen görüntülerinden oluşan bu belgesel sadece Gehry’nin hayatından değil, bir dostluğun tarihin de izler taşıyor.

3

Yönetmen: Sydney Pollack

4. Infinite Space: The Architecture of John Lauther (2008)

4

Son derece hoş görüntüler eşiğinde John Lautner’in dünyasına doğru bir yolculuğa çıkmaya ne dersiniz?

Yönetmen: Murray Grigor

5. Amcam – Mon Oncle (1957)

5

 

2.Dünya Savaşı sonrasında Fransa’da başlayan Amerikan tarzı tüketim sevdasını, geleneksel mimarinin yok edilip yerini soğuk modern yapıların almasını, otomobil çılgınlığını vb. eleştirir, bu değişime Don Kişotvari bir biçimde direnir. Zaten filmde betimlenen absürt modern mimarinin vurgulanabilmesi için Henri Schmitt’in tasarımı olan bir dekor bina stüdyoda özel olarak oluşturulmuştur. Çekimler Eylül 1956 ilâ Şubat 1957 tarihleri arasında tamamlanmıştır.

Aralarında Yabancı Dilde En İyi Film Akademi Ödülü ve Ödülü’nün de bulunduğu altı ödül kazanan “Amcam” Tati’nin en çok ödül verilmiş filmidir.

Yönetmen: Jacques Tati

Yapımcı: Jacques Tati

Senarist: Jacques Tati, Jacques Lagrange, Jean L’Hote,

Oyuncular: Jacques Tati, Jean-Pierre Zola, Adrienne Servantie, Alain Becourt

Müzik: Franck Barcellini, Alain Romans

Görüntü Yönetmeni: Jean Bourgoin

Sanat Yönetmeni: Henri Schmitt (dekor tasarım)

Kurgu: Suzanne Baron

Stüdyo: Gaumont, Alter, Gray Films, Specta

 

6. Yolcu-Professione: Reporter (1975)

7

Mesleğini kullanarak yaşadığı düzene başkaldırıp daha öteye gitmek ve zorla baş etmek uğrunda cesaret gösteren bir gazetecidir kahramanımız. David Locke, bir Kuzey Afrika ülkesine gerillalarla röportaj yapmaya gider. Artık hayatı eskisi gibi olmayacaktır. Burada hayatının en ilginç olaylarının içine girecek ve hayatının akışını sonsuza dek değiştirecektir.
Otelde tanıştığı bir arkadaşının ölmesi üzerine David onun yerine geçecektir. Robertson isimli bu adamın bütün kimlik bilgilerini ve randevu defterini de yanına alarak yeni kimliği ile yeni bir hayata başlamaya karar verir. Başka bir insanın yerine geçmenin sanıldığı kadar kolay olmadığını, Robertson’un hayatı ile ilgili sırları keşfettikçe daha iyi anlayacaktır.

Oyuncular: Charlers Mulvehill, Jack Nicholson, Maria Schneider

Tür: Gerilim, Dram

Ülke: Fransa, İspanya, İtalya

Yönetmen: Michelangelo Antonioni

7. Hayatın Kaynağı – The Fountainhead (1949)

8

Hayatın Kaynağı, Ayn Rand’in aynı adlı romanından uyarlanmış 1949 yapımı bir ABD filmidir. King Vidor tarafından yönetilen filmin senaryosu yine Ayn Rand tarafından yazılmıştır.

Ayn Rand’ın aynı adı taşıyan romanından uyarlamadır. Meslektaşlarından çok farklı bir dünya görüşüne ve kariyer anlayışına sahip olan yetenekli ve yaratıcı mimar Howard Roark’un hikayesi konu edilir. Howard Roark, mesleğinde farklı düşünceleri sebebiyle dışlanır, yaratıcılığı meslektaşlarını kıskandırır, giderek iş yapamaz hale gelir. Tüm bu zorluklara rağmen Roark, dünya görüşünden taviz vermezden ayakta durabilecek midir?

Film, Ayn Rand’ın kurucusu ve savunucusu olduğu “objektivist felsefe”nin Howard Roark karakteri üzerinden bir anlatısıdır.

Yönetmen: King Vidor

Yapımcı: Henry Blanke

Senarist: Ayn Rand

Oyuncular: Gary Cooper, Patricia Neal, Raymond Massey, Kent Smith

Müzik: Max Steiner

8. Mimar Babam: Bir Oğlun Yolculuğu – My Architect (2003)

9

Nathaniel Kahn’ın yönetmenliğini yaptığı “My Architect, a Son’s Journey” bir oğlun çok erken kaybettiği babasını araştırma ve anlama çabasını konu ediniyor.

Yönetmen: Nathaniel Kahn
Oyuncular: Edmund Bacon, Edwina Pattison Daniels, Balkrishna Doshi, Frank O.Gehry, Phillip Johnson

Tür: Belgesel, Biyografi

Yapım yılı: 2003

Senaryo: Nathaniel Kahn

Yapımcı Firma: Louis Kahn Project Inc.

Yapım Ülkesi: ABD

9. Brazil (1985)

10

Kimilerince ince mizah anlayışının en iyi örnekleri, kimilerine göre ise tam bir saçmalık olan Monty Python filmlerinde yetişen Terry Gilliam’ın bu ekipten ayrılarak yalnız çalıştığı dönemin en iyi ürünü karşınızda. Muazzam derecede yaratıcı ve etkileyici görselliğiyle farklı bir seyir zevki sunan “Brazil”, devlet yönetiminin tam bir kâbusa dönüştüğü, bürokrasinin insanlığı tehdit ettiği bir dünya tasvir ediyor. Bilgi bakanlığında memur olarak çalışan Sam, yaşantısından o kadar bunalmıştır ki, tek sığınacak yer düşleridir artık. Kuşlar kadar özgür olduğu, çekici kadınların da yer aldığı bu hayallerin yetmediği noktada, yani gerçek hayatta ise en büyük eğlencesi arkadaşlarıyla, otoriteden gizli gizli eski dizileri seyretmektir. Ortam öyle bir hal almıştır ki, tamirat yapmak bile yasaktır. Bu yüzden tamirci Harry (De Niro) bile işini kimselere çaktırmadan gizlice yapmak zorundadır. Bu durum giderek Sam’in dengesini bozacak, hayalleriyle gerçekler birbirine girerken, hayatı da parçalanmaya başlayacaktır.

 Yönetmen: Terry Gilliam

Yapımcı: Arnon Milchan, Joseph P. Grace

Senarist: Terry Gilliam, Tom Stoppard, Charles McKeown

Oyuncular: Jonathan Pryce, Kim Greist, Michael Palin, Robert De Niro, Katherine Helmond, Bob Hoskins, Iam Holm

Müzik: Michael Kamen

10. The Architect-Mimar (2006)

11.

Mutsuz bir evlilik yaşamı olan bir mimar, kendi yaptığı binanın da işin içine girdiği bir entrikanın malzemesi olur.

Yapımı: 2006 – ABD

Tür: Dram

Yönetmen: Matt Tauber

Oyuncular: Hayden Panettiere, Sebastian Stan, Viola Davis, Anthony LaPaglia, Walton Goggins

Senaryo: Matt Tauber, David Greig

Yapımcı: Danny Leiner, Declan Baldwin

Berdush’un en lüks mobilyası, yeşili ve Boğaz manzarası

Bu sayımızda son günlerde parlayan yıldızı ile dikkatimizi çeken Berdush’u seçtik.Bunda en büyük payın dekorasyonda çok işletmede olduğu kesin.Berdush’u iç mimari anlamda incelediğim zaman dikkatimi çeken ismiyle paralel yapılan düzenlemesindeki başarı.Dekorasyonda altın kural,ismiyle paralel yapılan düzenlemelerdir.Bu kural,dekorasyonda ne bulacağınız konusunda sizi sınırladığı için daha fazlasını aramıyorsunuz.Berdush da çizgisindeki rahatlığı ve berdushluğu(!) ile bu kurala uymuş.Berdush’un bahçesinde kullanılan mobilyalar gerek seçilen malzemeleri,gerek renkleriyle bahçeyle oldukça iyi bütünleşmiş .Bu malzeme ve renk seçimleri bahçesinde iyi sonuç versede iç mekanında özellikle hep koyu renk seçilmesi açısından biraz  daha yorucu ve monoton geldi.

33

berdushun en lüx mobilyası-12

Kendilerine önerim,iç mekanda açık ve canlı renklere de yer verilmesi,mekandaki monotonluğu kısmen yok etmesi açısıdan iyi sonuç verebilir.Gerçi bu sayımızda özellikle Berdush’un iç mekanından çok bahçesini incelediğimiz için iç mekanına önerm çok fazla olmayacak.Bahçesinde mekan çok fazla büyük olmadığı için kedilerine önerim ,barın arkasında kalan iç mekanla bağlantı sağlayan pencereleri sürgülü veya monta ile çıkarıp,takılabilir-tarzdan yapmaları olabilirdi.Çünkü yıldızı parlayan bir mekan olarak yazın mekan küçük gelebilir.Ayrıca yağmurlu havalar için de mekanı içeri almak bir çözüm.Bahçe rahatlığının ve berduşluğunun (!) yanısıra çok lüks bir mobilyaya sahip.O da ,yeşil görüntüyle birlikte Boğaz manzarası,Berdush’un iç mekanının aksine bahçesinde seçilen koyu renk ve malzeme mekana avantaj sağlamış.Nasıl mı? Yemek yenilen bu mekanda mobilyanın yer döşemesinin doğayla bütünleşerek koyu renk olması manzaranın ön plana çıkması açısından olumlu sonuç vermiş.

berdushun en lüx mobilyası-2

Hiçbir dekor güzel bir manzaranın önüne geçemediği için doğayla yarışmamalı,onunla bütünleşmelidir.İç mekanın aksine bahçesinde koyu renk malzeme ve mobilyanın monotonluğu.Boğaz manzarası ve yeşil görüntü ile yok edilmiş.Uzun lafın kısası kişilerin dekorasyondan çok manzarayla ilgilenecekleri gün gibi ortada.Berdush’un bahçesinde yemek bölümü dışında bar bölümüde düzenlenmiş.Bar bölümünün arka plana alınması yerleşim açısından doğru bir karar.Böylece sadece içki almak isteyip ayakta duranlar daha çok olduğu için yemek yemekte olanların önünü kesmemiş oluyorlar.Böylece herkes muhteşem boğaz manzarasından yararlanmış oluyor.Ayrıca yemek böümünün köşesinde bordo kırmısızı giydirme koltuklar da manzarayla yarışmayacak  şekilde  mekana renk getirmiş.Bu arada canlı müzikte Cihan Doğan ’ı da dinlemenizi tavsiye ederim .Yeşil ve Boğaz manzarası olmayanlar için böyle bir mekan oldukça güzel bir şans.

berdushun en lüx mobilyası-ggggberdushun en lüx mobilyası-2

LE SELECT’TE HEDEF SEÇKİNLİK

Bu sayımızda Levent’ten bir mekan seçtik:Le Select.Le Select’in dekorasyonuna kısaca değinirsek,geçmişin asil çizgilerini taşıyan,Fransız kültüründen etkilenmiş olduğunu görürüz.Özellikle Neoklasik Stil’den bahsedelim.Dönem 1760-1789.Milliyetçilik akımları,Napolyon seferleri,Yunan ve Roma etkileri bu stilin biçimlenmesinde etkin oluyor.İnsanlar,Neoklasik Dönem’de tasarımın özünden,en zevk alıyorlar.

4le select te hedef seçkinlik - Copy1 copy

Mobilyada bu stilin önemli özellikleri strüktürde kuvvetli ayaklar,çok ince sular var.Bu arada duvar panoları,kağıt veya kumaşla kaplanıyor.Boncuk,ip gibi iç içe geçmiş yapraklar birbirini takip eden,bördürlü ve düz hatları oluşturuyor.İskemlelerde kayıtlar yok.Kontur hatları değişik,düz hatlar hakim.Kurumlar yok.Ayak bileşiminden küp ve dikdörtgen prizmalar var.Renklerde hardal sarısı,bej,pastel mavi ve pembeler mekanlara hakim.

4le sselect te hedef seçkinlik - Copy1 copy

4le select te hedef seçkinlik - Copy2 copy

Günümüze kadar gelen stiller arasında Neoklasik en rağbet görenlerden.Sebebine gelince,tamamen geçmişin asil çizgisini taşıyan Fransız kültüründen etkilenmiş olması.Mekan-mobilya ilişkisi kesinleşiyor.Her şey uyum içinde.Ayna ve porselen çok görülüyor.3 ayaklı ve tek noktada birleşen çeşitli işlevler için kullanılan aslan mevcut.Kültür düzeyinin artışının en fazla olduğu zaman.Süs olarak çelenk,fiyorik zeytin dalı ve müzik aletleri,yaldız görülüyor.Düz yuvarlak kemerler var.Marküteri işçiliği geometrik biçimlerde.Mobilyada lake çok görülüyor.Döşeme kaplamasında goblen kumaşlar var.Bu özellikleri daha sade ve yalın haliyle Le Select’te görüyoruz.Le Select sadece Fransız kültüründen değil,1800-1900 yılları arasında yaşayan İngiliz aristokratların resimlerini duvara asarak İngiliz asilliğini de vurgulamış.Ayrıca Le Select,özellikle iş adamları ve politikacılara hitab ediyor.

4le selecct te hedef seçkinlik - Copy2 copy

 

Duvarda asılı duran İngiliz aristokratların resimleri de bu düşünceyi vurguluyor.Özellikle duvara resmi yapılan şişman ve zayıf insan resimlerine dikkatlice bakarsanız,bizim politikacılardan birilerini bile benzetebilirsiniz.Genel havasıyla,seçkin bir restoran olan Le Select’e önerim,masaların bu kadar iç içe olmaması…Tabii madalyonun ikinci yüzünü çevirirsek belki de işletme böyle gerektiriyor olabilir.İkinci önerim alt katta hasırlı bölüm,restoranı genel stilinden uzaklaştırdığı için bu bölümde de Neoklasik çizgilerin devamı olması.

4le select te hedef seçkinlikkk - Copy2 copy

4le select te hedef fseçkinlik - Copy2 copy

Hasırla sağlanan hareket,biçimleri Neoklasik çizgisi taşıyan XVI Louis koltuklardan,döşemesi çizgili olan kumaşlardan seçilerek sağlanabilirdi.Ayrıca her restoranda olan klimanın gizlenmesi de önerilerim arasında.Gerçi genel havasıyla oldukça seçkin bir restoran olan Le Select’in sahibi Kemal Koç hedeflediği ev rahatlığının yanı sıra seçkin bir restoran yaratmaya muvaffak olmuş.Bu önerilerle amaç sadece daha mükemmeli yakalamak.

4le select te hedef seçkinlik-1

4le select te hedef seçkinlik-2

ALWAYS ART TABLE

İLLEDE TABLO. Sıradan bir mekan yerine, sonsuz bir zaman tünelini anımsatan dekorasyonda mobilyalarla doğru orantılı olarak seçeceğiniz tablolarla istediğiniz etkiyi yaratabilirsiniz.Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz tabloların,mekana etkisi ise birçok aksesuardan daha fazladır.

1ileede tablo-1

2ileede tablo-2
Sanata meraklı kişilerin tablolara olan düşkünlükleri herkes tarafından bilinir.Mekanda hiçbir şey olmasa bile ister antika olsun ister olmasın,tablolardan vazgeçemezler.Ayrıca dikkat ettiyseniz son yıllarda gelecek vaat eden,genç ressamların eserlerini toplama merakı iyice yaygınlaştı…Sebebine gelince tabloların değerini bulmadan satın alınıp,değerini bulunca satılması düşüncesi.Bir başka deyişle tablolarda yatırım olarak görülüp,ticari değer taşırlar.Örnek olarak aldığımız evde de birçok şeyi aynı anda bulma şansınız var.Ama en önemlisi mekanda dikkatinizi çeken tablolar.Dekorasyonda,farklı çizgilerdeki tablolar mekanların stillerine göre tercih edilirler.

3ileede tablo-2

5ileede tablo-2

Mekanı zenginleştiren aksesuarların başında tablolar geliyor.Tablolarla,mekanlar kişilik kazanır.Son yıllarda banyolarda bile talolar rahatlıkla kullanılıyor.Mekanlarda boş duvarlar dekorasyonda tamamlanmamış duygusunu yaratır.Stillerin birbiriyle bağlantılı olması koşuluyla tablolar son derece uyumlu bir şekilde bir araya getirilirse hoş etkiler yaratır.

6ileede tablo-3

7ileede tablo-3

Durağanlık engellenir.Mekanlar da kural tanımaz ressamlar kadar,dönemin ressamlarının yarattığı resimlerin asırlar boyu süren seyrini keşfederek keyifli anlar yakalayabilirsiniz.Burada yaratıcılığa açık mekanlar yaratmak için ihtiyacımız olan tabloları ünlü ressamların yanı sıra,genç ressamlar arasından seçerek de yapabilirsiniz.

1111ileede tablo-3

99ileede tablo-3

Bu sayımızda seçtiğimiz,genç ressamlardan İrem İnce adayı ve Rıfat Edin’ e ait olan tabloların her birinin ilginç ve kendine özgü hikayeleri de var…

7ileede tablo-1

11111leede tablo-2

72222ileede tablo-3

NOW THESE COLORS ARE PREFERABLE < ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA...

ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA…Güneşin içimizi ısıtmaya başlamasıyla birlikte dekorasyon renkleri de moda gibi doğal ve sıcak tonlara bürünüyor. Hedef, doğal ama çarpıcı renkler yaratmak. Günlük stres, bu canlı renklerle gideriliyor. Canlı renkler unutulmuş, hoş duygulardan hareketli, tatlı bir düş yaratıyor. İnsanlar ruhsal ve bedensel açıdan huzurlu mekanlar dışında dinamik, hareketli mekanlar da istiyorlar. Canlı renklerle kan dolaşımı hızlanıyor. Vücudun kendini yenileme hissi,  mekanizması kuvvetleniyor. Bu sezo, herkesin farkettiği bir diğer gerçek dekorasyondaki renklerin, modadaki renklerle paralel olması. Dekorasyonda da renklerin modadaki gibi değişmesi insanı maddi açıdan ürkütse de manen oldukça rahatlıyor, canlandırıyor.

birinci sayfanın resmi

son sayfanın 1

son 2

şimdi u renkler revaçta-2

son 3

Bir diğer gerçek ise renklerin çok çabuk tüketilmesi. Bu,insanı oldukça ürkütüyor haliyle.Bu canlı, cıvıl cıvıl renklerin kullanıldığı mekanlar, modern çizgilerde olabildği gibi, klasik mekanlarda olabilir. Klasik mekanlarda alınan sonuç, çok daha başarılı. Nedeni ise,klasik mekanlarda genelde ağır renkler kullanılmasına karşılık canlı, parıltı renklerin o mekanda daha dinamik etkiler yaratıyor olması. Ve klasik mekanların ağır havasını az da olsa canlandırıyor olması. Bu bile mekana oldukça hoş bir dinamizm kazandırmaya yetiyor. Amaç,geçmişten günümüze gelen bu mekanlara farklı bir soluk getirmek. Stil konusunda tercih sizin. İster klasiğin herhangi bir dönemi, ister modern olsun, bu renkleri rahatlıkla mekanlarda kullanabilirsiniz.

1 2 3

COLOR CROSS

3renk-cümbüü-Copy-63-copy-300x273RENK CÜMBÜŞÜ

Farklı yüzyılları simgeleyen stiller, renkler,tarihin seyri gibi gidiş gelişli ama yine de birbirlerini çok güzel tamamlayabiliyorlar. Katı kuralların etkisinde var olmuş olsalar bile,bir renk cümbüşü içinde yaşam tarzlarımıza uygun hale getirebiliyorlar.

3renk cümbüş copy

3renk cümbüş2 copy

Bu tip mekanlarda ilham kaynağımız farklı yüzyıllardan seçtiğimiz mobilyalarla birlikte, belirlenen canlı renklerin altın yaldızla müthiş kombini…Dikkat ettiyseniz dekorasyonda renk seçimlerinde yapılan hatalar oldukça fazladır. Örnek aldığımız bu mekanda cesurca seçilen renklerin başarısı tartışılmaz.Işık,altın sarısı ve canlı renklerin etkisini zenginleştirmiş.

3renk cümbüşü - Copy (5)3 copy

3renk cümbüüşü - Copy (6)3 copy

Aksesuarlarda ve tabloların çerçevelerindeki altın yaldızın,canlı renklerle kullanımındaki başarısı oldukça yüksek. Seçilen renk ve aksesuardaki abartıya rağmen,duvar yağlı boyayla gayet abartısız, dümdüz boyanmış.

3renk cümbüşü - Copy (6)2 copy

3renk cümbüü - Copy (6)3 copy

3renk cümbüşü2 copy

Keskin hatlar ve renkleri gizleyen mum ışıkları ise mekana ayrı bir romantizm ve gizem katıyor.Bu mekanda aydınlatma ayrı bir önem taşıyor.Altın yaldız avize ve mumlar,ışıkların iç içe geçerek birbirleriyle oynaşmasından doğan hoş bir armoni yaratıyor.

3renk cümbüşü1 copy

3renk cümbüşü-2

3renk cümbüşü-3

 

HISTORIC SITES OF ISTANBUL IN NEED OF PROTECTION

İSTANBULUN KORUNMASI GEREKEN TARİHİ ESERLERİ

Türkiye,kültür ve doğa varlıkları açısından zengin mirası olan bir ülkedir.24 Şubat 2004 tarihinde Ritz Carlton Otel’inde Vip Organizasyon tarafından düzenlenen panele gelen dünyaca ünlü mimarlar,İstanbul mimarisinin önemini açıkça vurgulamışlardır.Ben de onlara katılıyor ve bu ayki yazımda ‘’İstanbul ‘un korunması gereken tarihi eserleri’’ ne değinmek istiyorum.

1266 baz mimari-1
Geçmiş ve gelecekle aramızda bir köprü kuran tarihi eserlere karşı daha duyarlı olmamız gerekmektedir.Gelecek kuşaklara bırakılacak bu mirasın korunması önemlidir.
Genel anlamıyla anıtlar;mimari,bilimsel ve kültürel özellikleri olan yapıtlardır.’’Gayrimenkul eser anıtların korunması ‘’ deyimi ise bunlarla ilgili restorasyon,rekonstruksiyon, renovasyon gibi müdahelelerin hepsini kapsayan bir söylemdir.

266 baz mimari-1
Arkeolojik eserleri ve muhteşem anıtlarıyla geçmişi bin yılları aşan evrensel güzellikleri barındıran,İstanbul,tarihi eserler açısından en öenmli dünya kentlerinden biri olma özelliğini taşıyor.Boğaz çevresindeki sarayları ve yeşil dokulu mimarisi ile olağanüstü güzel bir kompozisyona sahip olan bu şehrimize özen göstermeliyiz.

21111166 baz mimari-2
Yıldırım Beyazıt ve II. Mehmet’ in yaptırdığı Anadolu-Rumeli Hisarları,mimarlık kültür hazinesinin seçkin yapıtlarıdır.Kentin Asya bölümündeki Üsküdar, Selimiye ve Mihrimah;anıtsal külliyeleri,ahşap evleri,tekke ve türbeleriyle önemli yerleşme alanıdır.Lale Dönemi çeşmeleri bulundukları yerle özdeşleşmişlerdir.

1111266 baz mimari-2

111266 baz mimari-2

Aksaray Yedikule yolu üzerinde yükselen Arkadius sütunu,eşsiz Ayasofya, Yerebatan Sarayı gibi eserler, Ortaçağ mimarisinden günümüze taşınan eserlerden sadece bazılarıdır.Tophane ve Üsküdar Meydanı çeşmeleri adeta birer sembol olmuşlardır.Hamamlar,Osmanlı saraylarının ayrılmaz parçalarıdır…Bu eserleri üç grupta toplayabiliriz.

a266 baz mimari-1

AA266 baz mimari-2

EXHIBITION OF ARCHITECT FRANK GEHRY

 MİMAR FRANK GEHRY NİN SERGİSİ
21. yüzyıla imzasını atmış olan mimar Frank Owen Gehry’nin (gerçek adı Ephraim Goldberg) eserlerini Los Angeles County of Art (LACMA) müzesinde 20 Mart 2016 ya kadar sergilenen sergisine ziyaret etmeden önce kendisini kısaca tanımaya ne dersiniz?

28 Şubat 1929 Toronto doğumlu mimar ve tasarımcı. Ünlü mimar, 1947’den beri Los Angeles, Kaliforniya’da yaşamaktadır. Mimaride Dekonstrüktivizmin öncü uygulayıcılarından biridir ve yaşayan en önemli mimarlardan sayılmaktadır. Çalışmaları, mimarı ile tasarımı ya da sanatı birleştiren çarpıcı bir örnek olarak değerlendirilmektedir

Gehry’nin sergisindeki süreç çalışmaları projelerinin ifade yollarını sorguluyor. Bu da yeni tasarım bakışı ve teknoloji metotlarıyla mimari materyallere yenilikçi yaklaşımı destekliyor. Frank Gehry sergisi iki ana tema üzerine odaklanıyor. Bunlar, şehircilik ve dijital tasarımın gelişimi. Sergide tasarım ve inşaat aşamasında olan büyük ölçekli eserlerin detaylarına yer veriyor. Kanada doğumlu mimar Gehry mimarlığın estetiğinde sosyal ve kültürel rolünde şehirle ilişkisinde devrim yarattı.

Şehrin akışkan doğasına hakimiyeti Gehry’i devrimci bir şehir plancısı olarak da öne çıkarıyor. Centre Pompido musee’ national d’art Moderne Paris tarafında organize edilen sergide 60 projenin 200 den fazla çizimi ve 66 modeli Gehry’nin mimari gelişimine dikkat çekiyor. Lacma da Centre Pompiuda bu sergide sergilenen projelerde bugüne kadar görülmeyen modellerde yer alıyor.

Frank Gehry 1 Frank Gehry5 Frank Gehry 6 Frank Gehry2 Frank Gehry 7 Frank Gehry sergi2 Frank Gehry sergi3