Posts

THE LIVELY TRENDS BLOSSOMED IN DESIGN

TASARIMDA  EN CIVIL CIVIL TREND ÇİÇEK AÇTI!

Bu yazımızda sizin için, bu sezon tasarımda çiçek açan, içeriği doğa olan, iç mimaride, modada trend olan markaları mercek altına aldık.

Çiçekler, doğadan alınmış desenler, bahar-yaz aylarında kıyafetlerimizi, iç mekanlarımızı kişiselleştirmenin ve doğayı en güçlü hissetmenin en renkli yolu…

2016 yılı doğaya geri dönüş modasının yoğun olarak yaşandığı bir yıl. Özellikle pembe, lila, yeşil, mavi ve toprak renkleri ile doğadaki tüm canlı renkleri çiçeklerde form almış desenleri ile gördüğümüz bir yıl.

Sizin için modadan Dolce Gabbana, iç mimari tasarımda da Designers Guild, Homteks’den seçimler yaptık.

Son yıllarda biz tasarımcılar seçim yaparken dikkat ettiğimiz ikinci diğer önemli detay da kullandığımız ürünlerin desenleri kadar özelliklerinin de doğal, ekolojik ürün olmaları…

Sentetik malzemeden imal edilmiş bir döşemelik, plastik ile eşdeğerdir. Oturduğunuzda terletir ve rahatsız eder. Aynı zamanda statik elektrik ürettiği için havadaki tüm is, kir ve tozları üzerine çeker. Kendi kendini kirleten malzemelerdir. Ekolojik ürünler her ne kadar ülkemizde henüz ilgi görmese de, çevreye duyarlı üreticiler bu konulara duyarlı olduklarını göstermek adına, bu tarz ürünler üretiyorlar. Özel yetiştirilen ormanlardan gelen geri dönüşümlü materyalleri kullanıyorlar. Ayrıca akrilik polyester gibi doğada yok olması zor olan malzemeleri kullanmaktan mümkün olduğu kadar kaçınıyorlar.

Naturel ürünler doğallığın vermiş olduğu mekanın sıcaklığını yakaladığı her dönem revaçta olmuş ve olacak ürünlerdir. Pamuğun rahatlığı, ketenin ferahlığı, ipeğin ve at kılının kendine has parıltısı, viskonun yumuşaklığı evinize ve vücudunuza farklı bir hava ve tarz katmaktadır.

Desende, doğanın yansımasını katması için ışıltılı küçük aksesuarlar,  kıyafetlerimizde ve yastıklarda da kullanılabiliyor. Şu anda desen yerine çok güzel dokuları olan sofistike teknikler ile üretilmiş olan kumaş ve duvar kaplamalar tercih ediliyor. Mekanlarımızın duvarı ve giydiğimiz kıyafeti ışık ile yansıttığınız zaman bütün dokular ortaya çıkmakta ve desenin, ışıltının yanı sıra estetik bir görünüm elde edilmektedir.

İç mimaride dikkat edilmesi gereken en önemli diğer bir özellik, kullanılan kumaşların dünyanın en yüksek yanmazlık standardlarına sahip, solmayan, leke tutmayan ve akustik olmasıdır.

Kumaşların ve duvar kağıtlarının  renginin ve cinsinin doğru seçilmesi çok önemlidir. O odanın hangi amaca hizmet ettiği, odanın aldığı ışık hacmi, odanın büyüklüğü, bunların seçilmesinde en büyük etkenlerdir. Doğru seçimler harmoni, uyum içinde ortamlar yaratır, içinde yaşayan insanlara huzur verir. Yatak odalarında özellikle tavsiyemiz, duvar kağıdı olarak, duvar tekstilleridir ki bunlar aynı zamanda akustiktir. Yani ortamdaki çınlamaları ve uğultuları önler. Kumaş olarak tavsiyemiz ise natürel, yani sentetik içermeyen kumaşlardır. Duvar tekstilleri ve natürel kumaşlar, öncelikle sentetik içermediği için nefes alabilmekte ve statik elektrikte üretmediği için kir, is ve tozları üzerine çekmemektedir. Yani yağlı boyaların, plastik, polyester, PVC, akrilik ve vinillerin aksine kendi kendini kirletmemektedir.

Uluslararası firmaların özgün koleksiyonlarını mekanlarınızda duvar kağıtları ve bordürleriyle, uygulayabilirsiniz. Çiçekli desenlerin yanı sıra ekolojik koleksiyonlar da ister hazır isterse de istenilen tarzda üretilebilmeleriyle duvarlara kişisellik katıyor. Yaşam alanlarıyla doğa arasındaki sınırları ortadan kaldıran tasarımlar, baharın yüksek enerjisini iç mekanlarda hissetmek isteyenler için ideal.

Çağdaş olduğu kadar doğa desenleri ve panoramik bordürleriyle büyük ilgi gören tasarımlar, perdeler, döşemelik kumaşlar, hazırlanan duvar kağıtları ve bordürler kolay uygulanabilmeleriyle de pratik çözümler sunuyor.

trend çiçek açıyor

Son yıllarda duvar kağıtları ve bordürler, kusursuz tasarımın yanı sıra mükemmel teknik özellikleriyle de uzun ömürlü bir kullanım sağlıyor. Günümüzde yüksek teknik özelliklere sahip tasarımlar klasik kağıtlara göre yırtılmalara karşı çok daha fazla dayanıklılık gösteriyor. Yüksek suya dayanıklılığı sayesinde ıslakken de ölçülerini muhafaza eden tasarımlar, yumuşak sünger ve suyla silinebilme özelliğine sahip. Boyut özelliklerinden ötürü üst üste bindirmeden kenar kenara yapıştırma özellikleriyle duvar kağıtları, çok karışık tekrar eden desenler ve fotoğraf baskılı modellerde bile kolayca uygulanabiliyor. Doğayı her yere güzellikleriyle yansıtabilen mekanlarda sevgiyle kalın…

 

FASHION-DESIGN-TREND-CHANDELIER-EARRINGS!

  MODA -TASARIM-TREND-AVİZE-KÜPELER!

Avize küpeleri severlere müjde! Bu yazımızda 2015- 2016 yılında yükselen trendlerdeki avizeleri, sarkık aydınlatmaları mercek altına alacağız. Hem modada hem de mekanlarımızda yükselişte olan avize modellerinden ve modada bize ilham veren ünlülerden bahsedeceğiz.

Avize küpeleriyle ilham olan ünlüler.

Geçen yıldan başlayan bu moda trendi mekanlarda da devam ediyor. Yüzünüze olduğu kadar mekanlarınıza ışık, yıldız yansıtmak isteyenler yazımız sizler için. En seçkin moda markaları, Cartier, Harry Winston, Ralph Lauren ve Chanel sofistike ve zarif bir kıyafeti tamamlamak için bu trendi başlatan modacılardan. Bize ilham veren ünlü isimlerden Amal Clooney, Harry Winston avize küpesiyle, Keira Knightley, David Morris avize küpesiyle dikkat çekiyor. Bize ilham veren diğer ünlüleri yazımızı okumaya devam ettikçe takip edebilirsiniz. Mekanlarınız için ise yeni tasarım markalarından Gia, NYMPH, Eternity farklı tasarımlarıyla dikkat çekiyor.

164e88ae12b485d94e6b745eaedf9df1
Avizeler evlerimizi aydınlatan ve şık bir görünüme bürünmesini sağlayan, aydınlatma ürünleri olarak bilinir. Elektrik enerjisi ile çalışırlar ve geçmişten günümüze gelmeyi başaran ürünlerdendir. Geçmişte sadece misafir odalarında ve büyük salonlarda en gösterişlisi kullanılsa da günümüzde oturma odalarında, mutfaklarda hatta banyolarda bile tercih edilmeye başlanmıştır. Koltuk takımlarınız ile kombin haline getirilecek, çeşit çeşit avizeler bulmanız mümkün. İhtişam ve gösterişi seven bir yapınız varsa, zevkinize uygun olacak eskitme tipi, bol süslü, şamdanlı ve taşlı olan avizelerin yanı sıra tasarımı ile dikkat çeken avizeleri de mekanlarınız için seçebilirsiniz. Her evin odası için bambaşka bir dünya yaratan avizeler özel tasarımlarla, usta ellerden geçerek evinizi ışıltılı hale getirir.

YATAK ODASI Avize

Gelişen teknoloji sayesinde avizeler önceki kadar elektrik harcamaz. Bu yenilik ise led teknolojisi sayesindedir. Artık bu led teknolojisine uygun avize modelleri üretilmeye başlanmış olup, tamamen sizin zevkinize göre tasarlanmaya devam edilmiştir.

NYMPH Avize

Özellikle eskiden saraylarda, hanlarda, şatolarda ve buna benzer büyük mekanlarda kullanılan avizeler göz doldurur. Her bir oda normal bir evin odasına göre onlarca kat daha büyük olduğu için, burada kullanılan avizeler genelde şamdanlı, altın kaplama, metal süslü ve oldukça ihtişamlı olmuştur.

Avizenin tarihçesi çok eskilere dayanmaktadır. Kullanılan ilk avizeler bir Anglosakson kilisesine aittir ve bu avizeler ışıklandırma işlemini mumlar sayesinde tamamlamıştır.

Günümüzde avizeler ise, gösterişli oldukları kadar, tasarımcılar sayesinde daha sade modeller olarak değişim gösterseler de mekanlarımızın havasını zenginleştirmeye devam etmektedirler.

Eternity Avize

Avize küpeleriyle ilham olan ünlüler.
GettyImages-488430949-tatler-2July15-getty-b_400x600
Cara Delevigne Cartier Avize Küpesiyle
Chanel küpesiyle Diane Kruger
Chanel küpesiyle Diane Kruger
NYMPH Avize
Eternity Avize
Yatak Odası Avize
Gia Avize

 

PLEASANT MINIMALISM IN THE KITCHEN

MUTFAKDA KEYİFLİ MİNİMALİZM

Modern bir salonun içinde yer alan bu minimalist mutfak yalın tasarımı ve zarif sadeliğini renk  ve malzemelerin gücü ile vurgulamayı  hedefliyor.
Mutfak Tasarımcısı Philippe Mathieu, Mimar Pierre-Olivier Milannini ile birlikte ince uzun
mutfak alanını “orta ada” ile en fonksiyonel şekilde düzenliyor, çalışma yüzeyini bazen bir brunch bazen arkadaşlarla keyifli aperatifler, çoğu zaman da aile için  ideal bir yemek masası olarak sunuyor. Doğrusu bu multifonksiyonel alanın evdeki en keyifli çalışma masasına dönüşmesi de seçeneklerden biri gibi duruyor.
Depolama alanlarının tamamının dolap kapakları ve çekmecelerin arkasına gizlenmiş oluşu
rafine minimalist atmosferi desteklerken; bir yandan düzeni kaçınılmaz kılıyor, diğer yandan
da görsel kirliliğe şans vermiyor

IMG_2791
Renklere gelince; antrasit indigo grinin doğal ahşapla uyumu  cesaret ile seçilen sarı renkli sandalyeler, tasarımcının yaratmak istediği atmosferi oluştururken renkleri ne kadar ustaca kullandığını gözler önüne seriyor.
Pişirme ünitesi ada üzerinde yer aliyor. Gömme aspiratör ve üzerindeki aydınlatma elemanları minimalist çizgiler  taşıyor.

IMG_2792

IMG_2793
Oysa arka duvardaki yıkama biriminin duruşu farklı; toprak rengi seramiklerle kaplı nişin içinde adeta aşırıya kaçmadan tasarımın tarzını ayarlıyor. Geleneksel dokunuşlara göz kırpan keyifli bir ​​minimalist mutfağa dönüşüyor.
Marie Claire Maison Dergisi Fransa baskısında rastladığımız bu yalın ve şık mutfak günlük
yaşamın önemli  bir bölümüne tüm samimiyetiyle tanıklık ediyor.

 

NATURE LOVER GISELE BÜNDCHEN AND TOM BRADY’S ECOLOGICAL HOUSE

DOĞASEVER GİSELE BÜNDCHEN VE TOM BRADY’NİN EKOLOJİK EVİ

1990 yılından bu yana moda dünyasını etkisi altına alan birçok yazılı ve görsel reklamda, dergi kapaklarında yer alan Gisele Bündchen Forbes’e göre eğlence ve moda dünyasının en zengin 16. kadını. 150 milyon dolarlık servetine, 2006 yılında 33 milyon dolar daha ekledi ünlü model. Guinness Rekorlar Kitabı’nda dünyanın en zengin süper modeli olarak yer alan Bündchen, Amazon Ormanları’nın kurtulması için 3 milyon dolarlık proje geliştirmesi ile doğaseverlerin de dikkatini çeken bir isim. Bündchen’in eşi Tom Brady ve iki çocuğuyla yaşadığı şatoyı bu yazımızda sizler için mercek altına aldık. 26 Şubat 2009 tarihinde Amerikan futbol oyuncusu Tom Brady ile evlenmiş ve bu evlilikten bir oğlu bir de Vivian Lake isimli kız çocuğu doğuran Bündchen’in eşi Tom Brady ve iki çocuğuyla paylaştığı ev, masallardan fırlamış misali bir rüya ev..

dam-images-decor-2013-09-athletes-revisited-athletes-revisited-22-tom-brady-gisele-bundchen-los-angeles-homedam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-green-tips-eco-tips-08-gisele-bundchen-reuse-wastewater-home-exteriordam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-25-gisele-bundchen-tom-brady-outdoor-waterfall-extra

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-11-gisele-bundchen-eco-home-gardendam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-green-tips-eco-tips-11-gisele-bundchen-home-exteriorÇekiminin AD dergisi tarafından yapıldığı Model Gisele Bündchen, Tom Brady ve çocukları ile Los Angeles da yaşadığı evinin mimarisi Landry tasarım grubu, iç mimarisi Joan Behnke & Doç, peyzaj tasarımı ise Dennis Hickok tarafından yapılmış. Evin dikkat çeken en önemli özelliği stil kaygısı taşımasından çok rahatlığa ve doğaya önem vermesine rağmen oldukça şık.

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-03-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-exteriordam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-24-gisele-bundchen-tom-brady-pool-house-extradam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-14-gisele-bundchen-tom-brady-eco-pool-view
AHŞAP VE METAL

Evin genelinde sık kullanılan malzemelerden metal ve ahşap oldukça dikkat çekiyor.

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-04-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-great-roomdam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-01-gisele-bundchen-tom-brady-outdoor-loggiadam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-09-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-dining-roomdam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-21-gisele-bundchen-tom-brady-boys-bedroom

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-33-gisele-bundchen-tom-brady-stairwell-extradam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-32-gisele-bundchen-tom-brady-interior-extradam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-15-gisele-bundchen-tom-brady-hallway

Gisele Bündchen’in eşi Tom Brady ile yaşadığı evin belki de en sıcak yerlerinden biri, mutfağı. Bündchen, mutfağın inşaası sırasında,tasarımında ailesinin mutfağından esinlendiğini söylüyor. Mutfakta ahşap ve metal rengin ağırlıkta olmasını isteyen Bündchen, çocuklarıyla burada bol bol vakit geçirdiklerini söylüyor.

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-08-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-kitchen

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-07-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-breakfast-room

AİLE ODASI

Tom Brady, evde yumuşak renklerin kullanıldığını ve rahat koltuklar tercih ettiklerini söylüyor: “Gisele ve benim geniş ailelerimiz var. Hepimizin bir arada güzel vakit geçireceği bir alan yaratmak istedik. Bu evde çocuklarımız rahat rahat koşabilir ve ailece sabahlara kadar keyifli vakit geçirebiliriz.”

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-05-gisele-bundchen-tom-brady-eco-home-family-room

SPOR SALONU

Amerikan futbolu oyuncusu Tom Brady ile ünlü manken Gisele Bündchen’in evlerinde en önem verdikleri köşelerden biri, spor salonları. Birçok spor merkezinden bile daha iddialı olan bu salonda ünlü çift, her gün birkaç saatlerini geçiriyor. Fiziğinin sırrı bu oda da!

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-18-gisele-bundchen-tom-brady-home-gym

GİYİM ODASI

Ünlü manken, asla kıyafetlere çok para harcamadığını söylüyor. Her sezon kendi tarzını yansıtan birkaç parçaya yatırım yapan ve ardından eski eşyalarını bağışlayan Bündchen, kıyafete çılgınca kafa yorulmasını da anlamadığını belirtiyor.

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-17-gisele-bundchen-tom-brady-closet

BANYO DAKİ RAHATLIK

Gisele Bündchen, banyonun bile bir oturma odası şıklığında ve rahatlığında olmasını istemiş. Banyosunu çiçeklerle süsleyen ünlü manken, cam detaylara önem verdiğini söylüyor.

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-22-gisele-bundchen-tom-brady-master-bath

dam-images-celebrity-homes-2013-gisele-bundchen-and-tom-brady-brady-20-gisele-bundchen-tom-brady-master-bath-terrace

 

THE RESTAURANTS WHO CARRY SIGNATURE BANKSY FROM ALL AROUND THE WORLD

TÜM DÜNYADAN BANKSY İMZASI TAŞIYAN RESTORANLAR..

Tüm dünyada sizler için seçtiğimiz restoranların en önemli özelliği Banksy seviyor olması. Bir diğer özellikleri de göz ve damak için bir ziyafet vermiş olmaları. Banksy, sanatseverlerin de bildiği üzere 10 yıldır başta ingiltere olmak üzere farklı ülkelerde yaptığı çarpıcı duvar resimleriyle ünlenen bir sanatçı. Gerçek kimliği bilinmemektedir, Banksy eserlerinde kullandığı imzasıdır.

Gerilla artist’ olarak anılan sanatçı çalışmalarında savaş karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve tüketim çılgınlığını eleştiren mesajlar veriyor. Banksy istediğinin iyi resimler yapmak olduğunu ve kimliğini açıklamayacağını ifade ediyor. Banksy Birleşik Krallık’taki eserlerinin yanı sıra Filistin’de yaptığı siyasî eserlerle de tanınıyor. Banksy aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin ünlü televizyon dizisi ‘The Simpsons’ adlı çizgi dizide içinde kapitalizm eleştirisi içeren bir giriş hazırlamıştır.Dünyanın her yerinden tasarlanan yeni restoranlarında göze çarpan en sıcak şey mekanda uygulanan cesur sokak sanatının uygulandığı New York dan Bogota ya, Hong Kongdan, Miami’ye graffiti duvar resimleriyle tasarlanan yemek bölümleri de sanat eserleri ile göz doyuruyor.Bu restoranların en heyecan verici tarafları sanatın sokaklardan restoranlara taşınıyor olması.  Şef Chris Santos restoranın iç mimarisi için AD dergisine itirafı özetle şöyle. “Ortağım Rick Wolf TAO grup restoranlarından ilk sokak sanatını mutfağı ile eşleştirmeyi önermesiyle bu fikre hemen aşık olduk. Bu fikir projesiyle tüm dünyada sokaklardan restoranlara Banksy’i taşıdık.” Vandal Restoranda Manhattan’ın aşağı Doğu Yakası’nda Hush, Shepard Fairey ve Apex gibi ünlü sanatçıların yedi orijinal duvar resimleri bulunuyor.Burada, yaratıcı sokak sanatı ilhamı ile pişirmenin eşleştirilmiş olması restoranların en önemli özelliği…

Bibo, Hong Kong

Lüks Fransız yemekleriyle hizmet veren, dünyanın en iyi sokak yıldız ve çağdaş sanatı Banksy’i görebileceğiniz bir restoran.

Vandal, New York

New York-ilham şarkı sözlerinin duvarlara yansıdığı sokak sanatı Banksy’ nin bir diğer uygulandığı restoran.

W Lounge, Bogota, Colombia

Bogota W hotelin salonunda uyarlanan Pablo Escobar’ın entellektüel graffiti sanatı da oldukça etkileyici.

Fotoğraf: Todd Eberle/altın efsane heykel Damien Hirst tarafından

Pao Paul Qui Dome, Miami

Faena Hotel Miami Plajı’nın Pao Paul Qui kubbe restoranında bulunuyor. Tek boynuzlu at heykeli olağanüstü, gizemli ve ulaşılamaz…Bir başka deyişle ‘özlem’ sembolü.

W lounge Verbier /Arola Restaurant, Verbier, İsviçre

Swiss Hotel Lounge ve Restoran ‘İsviçre efsaneleri’ sokak fotoğrafçılığı serisi Hollandalı fotoğrafçı Marcel van der Vlugt ile huzurlarınızda.

ALTER, Miami

Son zamanlarda 2016 James Beard Ödülleri’nde ‘En iyi yeni restoran’ yarı finalisti olarak aday olan bu sıcak noktada ünlü graffiti sanatı bölgesinin kalbi. Neon ışıkları— Miami Plajı’nın Art Deco köklerine bir saygı ile aydınlatıyor.Ayrıca iç, dış duvarlar duvar Art Basel sırasında yılda bir yerel sanatçıların resimleri ile süsleniyor.

AikoPops, Denver

Taco Tu Madre, Los Angeles

BOHEMIAN LIFESTYLE IN INTERIORDESIGN AND FASHION

Bohem stil ilginizi çeken bir stil ise yazımız sizler için. Rahat ve doğal bir yaşam tarzı olan Bohem stili yaratmak için öncelikle rahatlığı sağlayan doğadan farklı dokular, desenleri, renkleri seçin. İster modada, ister iç mimaride ikisinde de ortak özellikler olan payetler, boncuklar, baharat tonları, püsküller, danteller dikkat çekiyor…
BOHEMİAN STİL 3

Kısaca sözlükte bohem kelimesine bakacak olursak; özünde çingenelerin hayat biçimidir. Aslında bir yaşam biçimidir. Tek kaygısı sanatdır. Kelimenin “derbeder, yarının düşünmeden yaşayan, tasasız bir yaşam şeklini benimseyen kimse ya da topluluk” anlamına geliyor olduğunu görürüz. Sanat çevresinde gelişme imkanı bulan bu yaşam şekli zamanla kıyafetleri olduğu kadar tasarımı dolayısı ile iç mimariyi de etkisine alarak salaş ve derbeder bir tarz olarak gelişmeye devam etti. Hem iç mimari de hem de moda da ‘bohem tarz’ denilen bir yaşam tarzı oluşmaya başladı.

BOHEMİAN STİL4

1960-70’li yıllarda popüler olan bu akımın modadaki asıl çıkış noktası giyim için harcayacak çok parası olmayan, güzel görünmekten ziyade rahatlığa önem veren kişilerdi. Özgür ve gezgin ruhlu, renkli ve cıvıl cıvıl olmayı seven kişilerin tercihi olan bu akımın geçmişten günümüze önemli temsilcileri ise Kate Moss, Sienna Miller, geçmişten ise Brigitte Bardot, Cher, Ali Mc Graw,Mary Kate Olsen en dikkat çeken isimlerden. İç mimaride de çok lüks olmayan bu tarz, rahat yaşamı ve doğallığı sevenlerin tercih ettiği bir stil. Baharat tonlarının hakim olduğu bu stilde desenler, çiçek, şal batik olarak dikkat çekiyor. Günümüzde tekrar popüler olmaya başlayan bohem giyim tarzı daha minimalist çizgilerle kendini gösteriyor. Yine de ana çizgisi değişmeyen bohem tarzının öne çıkan belli başlı ürünleri ise, dantelli, salaş, şapkalar, etnik iri taşlı kolye ve aksesuarlar, modada benzer özellikler dikkat çekiyor. Uzun etekler, kat kat çingene elbiseleri, şifon gömlekler, keten kıyafetler, salaş kazak ve hırkalar, renkli ve etnik desenli şallar, saç bantları, çiçek desenli kıyafetler, püsküler, topuklu botlar, kovboy çizmeler… Kısacası rahat, salaş, renkli ve etnik desenli her şey hem iç mimaride, hem de modada

BOHEMİAN STİL5

BOHEMİAN SİENNA MİLLER2

BOHEMİAN SİENNA MİLLER1

BOHEMİAN STL

BOHEMİAN SİENNA MİLLER

Bohem Cher1

bohem-giyim-tarzi kate moss

Bohem Brigitte Bardot

bohem cherİÇMİMARİ’DE VE MODA DA BOHEM BİR YAŞAM TARZI

TIMELESS STILE ART DECO

ZAMANSIZ STİL ART DECO

Art deco geçmişten günümüze gelen, değerinden bir şey kaybetmeyip her geçen gün değer kazanan stillerden. Zamansız olduğu kadar geleceğe taşınacağı da tartışmasız bir gerçek. Kısaca Art Deco’yu daha yakından tanımak isterseniz ve Art Deco’nun günümüzdeki uygulamalarını görmek isterseniz yazımız sizler için.Art Deco, 1910’larda süsleme sanatlarında, mimaride ortaya çıkan, 1920’lerde ve 1930’larda Batı Avrupa’da ve Amerika’da başlıca tarz haline gelen bir akımdı. ‘Art Deco’ ismi, bu tarzın ilk kez sergilendiği, 1925 yılında Paris’te düzenlenen Exposition Internationale des Arts Decoratifs et Industriels Modernes (Uluslararası Çağdaş Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar Sergisi) adlı sergiden geliyor. Serginin düzenleyicileri burada sergilenen bütün mimari ve dekoratif eserlerin ‘modern’ yani gelenekten ayrı bir tarzda olmasını istemişlerdi.

Art Deco çeşitli tarihî kaynakların yanısıra, Art Nouveau [Okunuşu: Ar Nuvo], Bauhaus akımı ve Kübizm gibi çeşitli avangart kaynaklardan etkilendi. Süslemeye ilişkin fikirler Amerikan Kızılderili, Mısır, Maya ve Aztek kültürlerinden ve antik Roma ve Yunan’dan geldi.Her şeyin ötesinde Art Deco yeni bir yüzyıl için tasarlanmış sofistike bir modernizmi temsil ediyordu. Kullanılan modern unsurlar arasında stilize dişli çarklar ve tekerlekler gibi makine ve otomobil örüntüleri ve şekilleri veya güneş ışıkları veya çiçek buketleri gibi doğal unsurlar bulunuyordu.Art Deco tarzıyla ilişkili mimarlar arasında Fransa’da Eliel Saarinen, Amerika’da Raymond Hood, William Van Alen, Henry Hohauser, L. Murray Dixon ve T. L. Pflueger gibi isimler bulunuyor. İyi bilinen Art Deco yapıları arasında New York’taki Empire State Binası ve Radio City Music Hall bulunuyor.Art Deco’nun iki yönü vardı: Zigzag Modern ve Yuvarlak Hatlı [Streamline] Modern. Zigzag Modern oldukça dekoratifti ve geometrik süslemelerle işlenmiş oldukça dekoratif cephesi olan binalar bu tarzı yansıtıyordu. Zigzag modern, geleceği kucaklayan modernizmi ve makine çağını benimsemiş sakinleriyle New York, Los Angeles, Miami gibi büyük şehirlerde gelişmiş şehirli bir tarzdı. Zigzag Modern tarzda tasarlanmış olan binalar az sayıdaydı ve bunlar genellikle büyük kamu binalarında ve ticarî binalarda, özellikle de otellerde, sinemalarda, restoranlarda, gökdelenlerde ve alışveriş merkezlerinde kullanıldı.

Bu tarz, sanatsal bir şekilde tasarlanan ve zanaatkarlar tarafından ustalıkla uygulanan pahalı ve egzotik malzemeler gerektiriyordu. Büyük ölçüde, düz bina yüzeylerine uygulanan bir süsleme sistemiydi. Dekorasyon, egzotik ahşap kaplamalar, mermer, boyanmış terrakotta ve metaller gibi lüks malzemelerle yapılıyordu.Art Deco’nun daha sonraki bir aşamasında, yuvarlak Hatlı [streamline] Modern, Büyük Çöküntü sonrası ortaya çıktı. Gereksiz süslemeleri kaldırarak zor ekonomik şartları yansıtan bu yeni tarz, düz duvarlar, yuvarlatılmış kenarlar ve dairesel pencereler gibi yuvarlak hatlı formlar üzerine odaklandı. Bu tarz 1930’lardaki hızın artışını ve seyahatin gelişimini yansıtan modern ulaşım araçlarının, yani otomobillerin, uçakların, trenlerin, otobüslerin ve gemilerin şekillerinden büyük ölçüde etkilendi. Hava yolculuğunu, telefonu, radyoyu, konuşan resimleri ve gökdelenleri ortaya çıkaran bir teknolojik çağ için kusursuzdu. Makine çağıyla bütünleşik olan bu tarz, seri üretim ve kalitenin birbirini dışlayıcı olmadığı fikri üzerine kuruludur. Bu, aynı zamanda, ışığı mimariye dahil eden ilk mimarî tarzdır.Zigzag Modern, modern yaşama övgüler düzerken, Yuvarlak Hatlı Modern daha iyi bir geleceğe gözlerini dikti.

Evler, Yuvarlak Hatlı Modern tarzda inşa edildi, ama ticarî yapılar —benzin istasyonları, lokantalar, otobüs terminalleri, dükkanlar— Zigzag tarzında olduğundan daha gösterişsizdi. Yuvarlak Hatlı Modern tarzın özellikleri şunlardır:
•Aerodinamik kavisler ve akıcı formlar
•Basit hatlar ve çok düzgün bir görünüm üzerine vurgu
•Uzun yatay hatlar
•Düz ve kavisli duvarlar, yüzeyler
•Lombarlar ve çelik parmaklıklar gibi denizcilikle ilgili unsurlar
•Cam tuğla, krom, vitrolit, paslanmaz çelik ve neon işaretler gibi malzemelerin kullanımı
•Harpuştalı düz çatılar
•Duvar yüzeyleriyle bir hizada bulunan yatay pencere bantları

Yuvarlak Hatlı Modern, mimarînin yanısıra endüstri tasarımcılarının herşeye uyguladıkları bir tarzdı — arabalara, trenlere, mobilyalara, moda tasarımına ve ev aletlerine uygulandı. Yuvarlak Hatlı Modern, ‘Yarının Dünyası’na ait arabalar, mutfaklar ve geleceğin şehirlerinin sergilendiği 1939-40 New York Dünya Fuarı’nda zirvesindeydi. Ama İkinci Dünya Savaşı sırasında çok çabuk demode oldu. Buna karşılık, 1960’ların sonlarında Art Deco tasarımına yönelik yeniden bir ilgi oluştu. Art Deco, Amerika’nın 20. yüzyılda geleneksel tarzlardan koptuğu ilk mimari tarzdı.Art Deco üzerinde farklı kültürlerin etkileri.:

Bunlar geleceğin binalarıydı. Parıltılı, geometrik ve dramatiktiler. Kübik formları ve zigzag tasarımlarıyla Art Deco binaları makine çağını kucaklıyordu. Ama bu tarzın bir çok özelliği gelecekten değil, çok uzak bir geçmişten alınmıştı… 20’li yıllarda ve 30’lu yılların başlarında gözalıcı Art Deco mimarisi gözdeydi. Diğer bütün tarzlar gibi o da birçok kaynaktan beslenmişti. Bauhaus Okulu’nun sade şekilleri ve modern teknolojinin yuvarlak hatlı tasarımları Uzak Doğu, antik Yunan ve Roma, Afrika, Hindistan ve Maya ve Aztek kültürlerinden alınan örüntüler ve ikonlarla bir araya geldi. Ama her şeyden öte Art Deco Mısır’da bulunan gözalıcı arkeolojik bulgulara yönelik büyük heyecanın ifadesiydi.

Kral Mezarından Yansımalar 1922 yılında arkeolog Howard Carter ve destekçisi Lord Carnarvon, Kral Tutankamon’un Mezarını keşfederek dünyada büyük bir heyecan yarattılar. Gazeteciler ve turistler yaklaşık üç bin yıldır dokunulmadan kalmış hazineleri görebilmek için kazı alanına akın ettiler. Çok geçmeden Antik Mısır’a yönelik bir hayranlık giysilerde, takılarda, mobilyalarda, grafik tasarımda ve mimaride ifadesini buldu.

 

 

 

 

 

NEW CONTEMPORARY IDEAS FOR YOUR HALLWAY DESIGNS..

ANTRE TASARIMINIZ İÇİN ÇAĞDAŞ YENİ FİKİRLER

Evinizin giriş kısmı yani antreniz geniş ise seçenekler fazla olsa da küçük antrelerde de, yeniliklerle, farklı tarzlarla, harika etkiler yaratabilirsiniz. Tüm antre iç mimari tasarımlarında küçük, büyük metrekarelerde uygulamalar farklılıklar gösterir.

 

Büyük bir karşılama alanınız varsa, üzerindeki vazoya koyacağınız günlük taze çiçeklerle karşılayacağınız yuvarlak masa, puf, berjer koltuklar hatta dresuarlar antreniz için ilk seçeneklerdir. Çünkü bu alanda eve geldiğinizde ayakkabılarınızı çıkartırken, koltuklarda oturabilir veya misafirleri yolcu ederken oturarak ayakkabılarını giyme konforu yaratabilirsiniz. Hatta şöyle bir kapıdan uğradım diyen arkadaşınızla ayakkabılar çıkarılmadan sohbet bile edebilirsiniz. Antre ile evin tam orta kısmına bir yuvarlak masa yerleştirebilirsiniz.

 

Yuvarlak masalar az yer işgal ederken, her yönden kullanım imkanı yaratırlar. Bu arada evin tüm sıcaklığını da yansıtırlar. Bu nedenle kullanılacak olan bir yuvarlak masa, üzerinde mevsim çiçekleriyle sıcak karşılamalar yaratabilirsiniz peki antre küçük bir alanı kapsıyorsa neler yapmalıyız?

Küçük antrelerin vazgeçilmez mobilyalarından dresuarlardaki yenilikler ve duvara asacağınız çağdaş tablolarla antre dekorasyonunuzun ambiansında şık, çağdaş etkilerin yanısıra modern evlerde bile yaratılan klasik detaylarla zarif ve şık bir karşılama yaratabilirsiniz. Dresuar üzerine abajurlar ve çeşitli objeler kullanılabileceği gibi, dresuar üstüne bu senenin modası gümüş, altın çerçeveli aynaların yanı sıra çağdaş sanatın vazgeçilmez tablolarını rahatlıkla kullanılabilirsiniz.

Büyük heykeller, çiçeklerden oluşan bir karşılama ile doğa havasını eve yayabilirsiniz. Aynalar, tablolar antreler de olmazsa olmazdır diye düşünüyoruz. Çünkü antrelerde genelde pencere olmamaktadır. Son yıllarda aynalar duvarlara asılmaktansa, duvara dayanır şekilde de dekore edilmekte. Büyük antrelerde, gömme dolaplar da kullanılabilir hatta bu gömme dolapların kapakları komple ayna olabilir. Antre çok geniş olsa bile çok doldurmamanız büyük bir alanı küçük göstermemek adına önemli bir detaydır.

Bu nedenle yukarıdaki tercihlerden bir ya da ikisini uygulamanız dışında antrede seçeceğiniz tarzın evin genelinde seçeceğiniz stili ile paralel olmasını da öneririz. Çünkü geniş antrelerde yaratılan tarz evin tamamına yayılacağından çok önemlidir.

MARCEL WANDERS İS SPIRITED DESIGNER OF THE DESIGN WORLD..

 TASARIM DÜNYASININ ŞAHİR RUHLU TASARIMCISI MARCEL WANDERS
 Tasarım dünyasında ‘yaratıcı deha’ olarak bilirkişiler tarafından kabul edilen Marcel Wanders, 1963 yılında Hollanda, Boxtel’ de doğdu. Marcel’in öncelikle akıllarda kalan sözünü hatırlayalım “Bir sevgi ortamı yaratmak için öncelikle tutkuyla yaşamalı ve en heyecan verici hayallerinizi gerçeğe dönüştürmelisiniz.” Tasarımcının sözü tasarımlarını yaratırken ki tutkusunu anlatmak için ne kadar da yeterli.

Tasarım dünyasında ‘yaratıcı deha’ olarak bilirkişiler tarafından kabul edilen Marcel Wanders, 1963 yılında Hollanda, Boxtel’ de doğdu. Marcel’in öncelikle akıllarda kalan sözünü hatırlayalım “Bir sevgi ortamı yaratmak için öncelikle tutkuyla yaşamak ve en heyecan verici hayallerinizi gerçeğe dönüştürmelisiniz.” Tasarımcının sözü tasarımlarını yaratırken ki tutkusunu anlatmak için ne kadar da yeterli.1995 yılında Amsterdam’da kendi stüdyosunu açan tasarımcı 1996 yılında, tasarım ve üretim yöntemleri ile yüksek teknoloji malzemelerini birbiriyle eşleştirip yarattığı mekanlarla tasarımcıların da ilgisini çekiyor.

Wanders, tasarımlarındaki kural tanımaz çalışmaları ile heyecanlandırıyor, kışkırtıyor. Ama asıl başarısı, sürpriz seçimlerinde gizli. Marcel’in otel tasarımlarındaki cesur, seçim kombinleri ile bu alanda iddialı olduğu tartışılmaz. Çünkü insan ruhunu yüceltmek ve eğlendirmek için tasarladığı her detay onun projelerindeki ayrıcalığını gösteriyor.

Son yıllarda, otel iç mimari projeleriyle dikkat çeken Marcel Wanders tasarımlarındaki ‘kural tanımaz tasarımları’yla giderek her geçen yıl çok daha dikkat çekmeye başladı. Tasarımlarındaki, duyusal dokunuşları ile insanları sararak kucaklıyor. Ayrıca bugüne kadar ki dikkat çeken, kayda değer projelerden olan Andaz Amsterdam Prinsengracht Otel, Bonn Kameha Grand Otel, Miami’deki Mondrian South Beach Otel ve Yoo ile Ortaklığı’nın Mira Moon Otellerin yanısıra Amsterdam ve Mallorca’da özel konutlar da dikkat çeken projelerinden…

Tasarımlarında farklı boyuttaki parçaları, desenleri, renkleri birbirine kolayca bağlayarak, uzun bir süre, sürdürülebilir çevreyi oluşturmuş. Bunu yaparken de iyi bilinen tarihsel stilleri, referansları ile yenilikçi malzemeler, teknikleri karıştırarak zevk veren şık tasarımlar yapmayı başarmış.Marcel, ilham veren tasarım dünyasında yarattığı tasarımlarıyla, sanayileşmede ki soğukluğun yerine hayata şiir, çağdaş dokunuşlar, fantezi, romantizm akmasını sağlamış.

 

 

 

CHRISTIES’ S SENSATIONAL NIGHT ‘EAGERLY WAIT HISTORY’.

CHRISTIES IN SANSASYONEL GECESİ ‘GEÇMİŞİ HEYECANLA BEKLEMEK ‘ 

11 Mayıs Çarşamba akşamı, Christie’s’in New York, Rockefeller Center’daki ana müzayede salonunu dolduranlar, yaklaşık bir buçuk saat sürecek sansasyonel bir geceye tanıklık edeceklerdi. Christie’s’in amiral gemisi niteliğinde olan ve rekorları alt üst eden Savaş Sonrası-Çağdaş Sanat Müzayedesi’ne daha iki gün vardı. Yalnızca 35 lotun alıcıların ilgisine sunulduğu “Looking Forward to the Past” [Geçmişi Heyecanla Beklemek] başlıklı bu müzayede ise bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek özel kategorilerden biriydi. Küratörlüğünü, Christie’s’in Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat Bölümü’nün uluslararası uzmanlarından biri olan otuz dört yaşındaki Loic Gouzer’in yaptığı “Geçmişi Heyecanla Beklemek”, müzayedeyi yönetecek olan Jussi Pylkkänen’i de heyecanlandırmıştı. Christie’s’in küresel düzeydeki başkanı olan Pylkkänen, yine kendisinin yöneteceği müzayededen birkaç gün önce yaptığı basın toplantısında, son yirmi sekiz yıl içinde çalıştığı en önemli yapıt grubunun bu müzayedede bir araya geldiğini ve rekorlar kırılacağını belirtmişti.[1]

KEMAL İZ

Hâlihazırda her iki dönem de özel müzayede kategorileri olsa da “Geçmişi Heyecanla Beklemek”, modern ve çağdaş sanat yapıtlarının bir arada sunulduğu, deyim yerindeyse melez bir kategori öneriyordu. Claude Monet’nin 1901 tarihli “Gün Batımında Parlamento Binası” [Le Parlement, soleil couchant] adlı resminden, İsviçreli sanatçı Urs Fischer’in 2011 yılında balmumundan yaptığı Rudolf Stingel heykeline kadar, yaklaşık yüz yıllık bir dönemden otuz beş yapıtın yer aldığı müzayedede, bir yandan yeni alıcılara ulaşmak; diğer yandan da temel ilgisi çağdaş sanat olan alıcılara daha önceki dönemlere ait yapıtların tanıtılması hedefleniyordu. Farklı dönemlere ilgi duyan alıcıların, farklı dönemlere ait yapıtlarla buluşturulması yönündeki çaprazlama hamlesinin ne ölçüde verimli olduğunu, gecenin sonunda elde edilen yaklaşık 706 milyon dolarlık satış rakamı gösterecekti.[2]

KEMAL İZ

Sıra, müzayedenin –Picasso imzalı– sekizinci lotuna geldiğinde, salonda nefesler tutulmuştu. Yapıt için önerilen ve kendisi de rekor düzeyde olan 140 milyon dolarlık tahmini fiyat kırılması, olası bir rekorun sinyallerini veriyordu. Pablo Picasso’nun 14 Şubat 1955’te tamamladığı “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu” [Les femmes d’Alger (Version ‘O’)],  sanatçının, Eugène Delacroix’ya ait “Cezayirli Kadınlar, Odalarında” (1834) başlıklı resminden esinlenerek yaptığı ve on beş resimden oluşan dizinin sonuncusuydu. Delacroix’nın resmi, 1874’ten beri Louvre’da sergileniyordu. Picasso’nun on beş resimden oluşan dizisinin tamamıysa Victor ve Sally Ganz çifti tarafından, Daniel-Henry Kahnweiler’in galerisi Galerie Louise Leiris’ten 1956 yılında, yaklaşık 212 bin dolara satın alınmıştı. Ganz çifti tarafından 10 Kasım 1997’de, Christie’s aracılığıyla satışa çıkarılan yapıt, o dönemde 31,9 milyon dolara alıcı bulmuştu. Aradan geçen on sekiz yılın ardından “Cezayirli Kadınlar”ın son versiyonu yine Christie’s’in New York’taki müzayede salonunda; fakat bu kez rekor bir fiyata alıcısını bekliyordu. [3]

KEMAL İZ2

Müzayede başlayalı yirmi dakika olmuş; sonunda sıra, gecenin magnum opus’una gelmişti. “Cezayirli Kadınlar” için Christie’s tarafından belirlenen tahmini fiyat 140 milyon dolar; başlangıç teklifiyse 100 milyon dolardı. 120 milyon dolara kadar beşer milyonluk tekliflerle ilerleyen müzayedede tüm dikkatler, birer milyonluk tekliflerle fiyatı giderek arttıran, telefondaki dört alıcıya yöneltildi. Birbirini izleyen on bir dakikanın sonuna doğru tekliflerini sürdüren yalnızca iki alıcı kalmıştı: Biri, Christie’s’in Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat Bölümü’nün başındaki isim olan Brett Gorvy’nin telefonunun ucunda; diğeri de müzayedenin küratörü olan Loic Gouzer’in hattındaydı. Karşılarındaysa, elindeki tokmağı indirmekte pek de aceleci olmayan ve telefondaki alıcıların düşünmesine zaman tanıyan Jussi Pylkkänen bulunuyordu. Pylkkänen, geçtiğimiz yıl yönettiği müzayedelerle Christie’s’in toplamda 2 milyar dolarlık bir satış hacmine ulaşmasını sağlamıştı. Heyecan dolu geçen on bir buçuk dakikanın sonunda, Pylkkänen tokmağını kürsüye indirmiş ve Brett Gorvy’nin telefonun diğer ucunda bulunan alıcı, Picasso’nun 1955 tarihli tablosuna tam 160 milyon dolar vermişti. Alıcının primiyle birlikte, 179,4 milyon dolara ulaşan “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu”, bir müzayedede satılan en pahalı sanat yapıtı olmuştu.

Bu dalda bir önceki rekor, yine Christie’s’in, 12 Kasım 2013’te gerçekleştirilen Savaş Sonrası-Çağdaş Sanat müzayedesinde kırılmıştı. Francis Bacon’ın 1969 tarihli “Lucian Freud’un Üç Eskizi” [Three Studies of Lucian Freud] adlı triptiği, Elaine Wynn tarafından 142,4 milyon dolara alınmıştı.[4] Picasso’ya ait bir önceki rekor ise 2010 yılına aitti. Picasso’nun 1932 tarihli “Çıplak, Yeşil Yapraklar ve Büst” adlı tablosu, yine Christie’s’de gerçekleştirilen müzayedede 106,5 milyon dolara satılmıştı.

Bu noktada belirtmekte yarar var; “Cezayirli Kadınlar”, 179,4 milyon dolarlık fiyatıyla “bir müzayedede satılan en pahalı sanat yapıtı” olsa da “en yüksek fiyata alıcı bulan sanat yapıtı” rekoru, Paul Gauguin’in “Ne Zaman Evleneceksin?” [Nafea faa ipoipo] başlıklı tablosuna ait. Fransız sanatçının 1892 yılında tamamladığı bu yağlı boya resim, geçtiğimiz şubat ayında yaklaşık 300 milyon dolara satılmıştı.[5] Kesinlik kazanmış olmasa da bu yapıtın Katar Devleti tarafından satın alındığı düşünülüyor. Nitekim Gauguin’in tablosundan önce, “en yüksek fiyata satılan yapıt” rekorunu kıran ve Paul Cézanne’a ait “Kağıt Oyuncuları” [The Card Players] adlı yapıt da 259 milyon dolardan daha yüksek bir fiyata yine Katar kraliyet ailesi tarafından satın alınmıştı.[6]

Peki, geçtiğimiz mayıs ayında sanat piyasası açısından büyük bir heyecan yaratan, “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu” adlı tabloyu kim satın almış olabilir? Söylentiler yine Katar’ı işaret ediyor. New York Post’ta yer alan bir habere göre, Picasso’nun tablosuna 179,4 milyon dolar veren isim, Katar’ın en güçlü politik figürlerinden biri olan Hamad bin Casim bin Cabir El Tani.[7] 2007-2013 yılları arasında Katar’ın başbakanlığını, 1992-2013 yılları arasında da dışişleri bakanlığını yürüten El Tani, Volkswagen ve Porsche gibi otomotiv devlerinin yanı sıra Fransız futbol kulübü Paris Saint-Germain’in de önemli hissedarlarından. Ne var ki bu haberin yayınlanmasından bir gün sonra, Christie’s tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Haberin yer aldığı yayın organıyla herhangi bir temasları olmadığını belirten kurum yetkilileri, müşteri bilgilerini gizli tuttuklarını ve müşterilerin kimlikleri konusunda herhangi bir yorumda bulunmayacakları ifade ettiler.[8] Bu çerçevede, spekülasyonlar ve benzeri tarzdaki geçmiş alımlar, her ne kadar Katar’ı işaret etse de  “Cezayirli Kadınlar”ın alıcısının kim olduğu halen belirsiz.

11 Mayıs’a geri dönecek olursak, gecenin diğer bir yıldızı da İsviçreli heykeltıraş Alberto Giacometti’nin “İşaret eden Adam” [L’homme au doigt] adlı heykeliydi. 1947 tarihinde tamamlanmış ve yaklaşık 180cm yüksekliğindeki bu bronz heykelin tahmini fiyatı 130 milyon olarak belirlenmişti. Yalnızca dört dakika süren teklif sürecinin sonunda, gecenin 29 numaralı lotu, 141,3 milyon dolara satılarak, bugüne kadar bir müzayedede alıcı bulan en pahalı heykel olacaktı. Bir ölçü olması açısından bu sonuç, Picasso’dan önceki rekorun sahibi olan Bacon’un triptiğinin (142,4 milyon dolar) yalnızca 1,1 milyon dolar gerisinde olduğunu belirtmekte yarar var. “İşaret eden Adam”dan önceki, “bir müzayedede alıcı bulan en pahalı heykel” rekoru yine, İsviçreli sanatçının yaptığı bir heykel olan “Yürüyen Adam I” [L’Homme qui marche I] adlı heykele aitti. 2 Şubat 2010 tarihinde Londra’da gerçekleştirilen Sotheby’s müzayedesinde bu heykel, 104,3 milyon dolara satılmıştı.

Giacometti’nin “İşaret eden Adam”ına 141,3 milyon dolar veren kişininse Amerikalı serbest yatırım fonu [hedge fund] milyarderi Steven Cohen olduğu düşünülüyor.[9] Söz konusu ismin birden çok kaynakça doğrulanması ve Christie’s’in aksi yönde herhangi bir açıklama yapmaması, bu heykelin yeni sahibinin, yaklaşık 11,4 milyar dolarlık bir servetin de sahibi olan Steve Cohen olması olasılığını yükseltiyor. Söz konusu haber doğruysa, “İşaret eden Adam”, Cohen’in koleksiyonuna eklediği ilk Giacometti heykeli değil. Amerikalı milyarder, Sotheby’s’in geçtiğimiz yılın kasım ayında gerçekleştirdiği müzayedede de, İsviçreli sanatçının 1952 tarihli “Araba” [The Chariot] adlı heykeline 101 milyon dolar vermişti.

Picasso ve Giacometti’nin yapıtlarının ulaştığı sonuçların gölgesinde kalmış olsalar da 11 Mayıs’ta Rockefeller Center’da yaşanan sansasyonel gecede, Cady Noland, Jean Dubuffet, Diane Arbus, Chaim Soutine ve Peter Doig gibi isimlerin yapıtları da rekor sonuçlara ulaştı. Bu rekorlar da dâhil olmak üzere Christie’s, “Geçmişi Heyecanla Beklemek” [Looking Forward to the Past] başlıklı müzayedesini 705,8 milyon dolarlık bir satış hacmiyle sonuçlandırdı. Bu, yalnızca 35 lotun satışa sunulduğu bir müzayede için beklentinin (607,5 milyon dolar) oldukça üzerinde bir sonuçtu. Christie’s’in 12 Kasım 2014 tarihli Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat müzayedesi akşam seansında elde edilen 853 milyon dolarlık rekorla karşılaştırıldığında, “Geçmişi Heyecanla Beklemek” başlıklı müzayedenin başarısı daha görünür hale gelebilir: 2014 Kasım ayında 75 lotluk satışla elde edilen 853 milyon dolar ve 2015 yılı Mayıs ayında 35 lotluk satışla elde edilen 705,8 milyon dolar.

Günün sonunda, geçtiğimiz mayıs ayı boyunca yaklaşık on gün süren müzayede maratonunun sonucunda Christie’s müzayede evi, toplamda 2,6 milyar dolarlık bir sonuç elde etti. Ulaşılan yüksek fiyatları, enderliğin ve artan talebin ortak bir yansıması olarak değerlendiren Jussi Pylkkänen, rekorlara imza atılan müzayedelerin başarısında son dönemlerde giderek daha etkin olan Asyalı koleksiyoncuların katkısının da büyük olduğunun altını çiziyor.[10]

Kaynakça

[1] B. Herman, “Christie’s Picasso Gets Record $179.3 Million Bid At Auction; Giacometti, Dubuffet And Others Break Records”, International Business Times, 11.05.2015

[2] M. Maneker, “Christie’s ‘Experiment’ in Market Building a Huge Success”, Art Market Monitor, 12.05.2015

[3] Christie’s – Sale 8770 – Lot 33

[4] C. Vogel, “Buyer of $142.4 Million Bacon Triptych Identified as Elaine Wynn”, New York Times, 15.01.2014

[5] S. Reyburn, Scott, “Gauguin Painting Is Said to Fetch Nearly $300 Million”, New York Times, 05.02.2015

[6] A. Peers, “Qatar Purchases Cézanne’s The Card Players for More Than $250 Million, Highest Price Ever for a Work of Art”, QuatarSale, Ocak 2012

[7] E. Smith, “Buyer of record-setting Picasso painting revealed”, nypost.com, 20.05.2015

[8] http://www.christies.com/about/press-center/releases/pressrelease.aspx?pressreleaseid=7930

[9] E. Smith, “Man who bought the world’s most expensive sculpture revealed”, nypost.com, 08.06.2015

[10] B. Dusseau, “New York’s spring art auctions have raked in $2.6 billion”, Business Insider,  16.05.2015

 

Resimaltı

1-Alberto Giacometti, “İşaret eden Adam”,1947, bronz heykel, 177.5 cm. Christies’in izniyle.

2- Francis Bacon, “Lucian Freud’un Üç Eskizi”, 1969, tuval üzerine yağlıboya. 198 x 147.5 cm. Christies’in izniyle.

3-Pablo Picasso – “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu”, 1955, tuval üzerine yağlıboya,114 x 146.4 cm. Christies’in izniyle.