The best designed restaurants which won awards in the world.
Ödül Kazanan Dünyanın En İyi Restaurant İç Mekan Tasarımları..
Dünyanın en iyi restoran iç mekan tasarımları belli oldu ve çoğu iç mekan ödülü kazandı.
Evinizin İç Tasarımına Karar Vermeden Önce Size İlham Kaynağı Olacak Filmler! Yeni evinizi tasarlarken, dekore ederken hangi stili tercih edecekseniz edin, ilham almak için bizce öncelikle seyretmeniz gereken filmleri kaçırmayın.. İç tasarımları ile size birçok yeni fikir vereceklerdir.
Restaurant bar tasarımına Adanmış, dünyanın tek etkinligi Olan Restaurant & Bar Design Awards sahiplerini Buldu ettik. İşte 2015’in en tasarım harikası restoran barları ve …
Dandelyan, Londra Tasarım Araştırma Stüdyosu En iyi İngiltere Barı
Jane, Belçika Studio Piet Boom En İyi Restoran
Kroki at Galeri, Londra Hindistan Mahdavi En İyi İngiltere Restoranı
Restaurant bar tasarımına Adanmış, dünyanın tek etkinligi Olan Restaurant & Bar Design Awards sahiplerini Buldu ettik. İşte 2015’in en tasarım harikası restoran barları A.Ş.
RAW, Tayvan Weijenberg Asya RestaurantI
Giales, Birleşik Arap Emirlikleri LW Orta Doğu ve Afrika Resturantı
ACME, Avusturalya Luchetti Krelle Avusturalya & Pasifik RestaurantI
Remicone, Kore betwin Mekan Tasarımı Cafe
Park, Amerika Davis Mürekkep Renk
Dairy Farm Restaurant, Japonya Moriyuki Ochiai Mimarlar Dekoratif Aydınlatma Rüya
Disfrutar El Equeipo Creativo Yüzey Tasarımı
Dalloyau, Hong Kong Ters Işık Tasarımı Aydınlatma Teması
Fırın François Grey Goose Martini Bar, Londra Ragged Edge & Brady Williams Studio Pop-up
Bond Lounge, Avusturalya Hachem Gece Klubü
Güzel, Romanya Twins Studio Dış Mekan
Canavar, Londrat Stephen Garrett Studio Kimlik
Tadım Odası, İsrail Studio OPA Orta Doğu & Afrika Barı
Majestelerinin Pleasure, Kanada + TongTong Amerika Barı
‘GÖLGELER ‘SINIRSIZ SERGİSİYLE ANDY WARHOL PARİS DE MODERN SANAT MÜZESİNDE..
Andy Warhol kesinlikle Paris de modern müzesinde sergilenen limitsiz sergisiyle yeniden 15 dakikayla Fransa’da ün yapıyor. Serigrafik Marilyn ve çorba kutu tasarımlarının amacı ünlü olmanın yanı sıra kendisini pop sanata adamış 70’lerden günümüze avangart sahneler inde yeniden. 1960’larda New York da doğan Andy Warholin sanatına kısaca bir özet yaparsak. Onun tanımlanamıyan bir kültür yarattığına günümüzde de tanık oluruz. Andy Warhol günümüze kadar birçok insanda yarattığı soru işaretiyle ya yeni bir yol yarattı, ya da sanat olarak ya da reklam olarak insanları kandırdı sorusu her daim insanların kafasında yer alacak. Andy Warhol. Pittsburgh, Pennsylvania, 1928 yılında doğdu.
O dergi ve reklam için hayalini gerçekleştirmek için New York’a gitti, 1949 yılında,Andy Warhol ticari sanat eğitimi ve Pazarlama Sanat Dünyasını kucakladı. 1960 yılında, Campbell Çorba kutular ve Coca-Cola şişeleri ile ikonik Amerikan ürünlerinin resimlerini yapmaya başladı. O fotoğraflardan bazılarında, Marilyn Monroe, Troy Donahue ve Elizabeth Taylor gibi Hollywood yıldızlarının portrelerini boyadı yeniden yorumladı.
Onun stüdyosunun tasarımının görünümü günümüz deki, “Fabrika,” görünümündeydi.Endüstriyel tarza bir örnekdi Her zaman sanatçılar, yazarlar ve Velvet Underground gibi yeraltı müzisyenlerle ile doluydu. O seri üretilen sanat eserlerinde sadece sanatı sanat yapmak için değil sadece yapmaya karar verdiği için üretti O fabrika üretilen objelerle birlikte serigrafik serisi olarak bilindi. Nükleer bomba bulutlar, elektrikli sandalye, Sivil Haklar protestocuları saldıran polis köpekleri -Eserlerinde hep topluma karşı kitlesel bir itiraz olarak vede gazete kupürlerinin yanısıra markalı ürünlerin, ünlülerin dikkat çekici neon renklerde boyalı haliyle dikkat çekti Warhol un Paris’teki 2 ekim 2015-7 şubat 2016 Modern Sanat Müzesi’nde yapılan limitsiz sergi açılışında segilenen anıtsal, zamansız eserlerinden ,Gölgeler serisi , 102 gümüş renkli olarak sergiye gelenlere sunuldu. Daha önce Fransa’da gösterilen bu seri her daim iş yapmaya değer olarak yeniden karşımızda 102 eser? Soyutlamamı veya gerçekçilik mi?Serginin etkisi Warhol’un deney filmlerin den bir şerit gibi, Limitsiz Sergi, Andy Warhol Sınırsız sergi çeşitli sosyal medyada parisde 7 kasım 2016 a kadar Andy Warhol eserleri ile sanatçılara geniş bir yelpaze sunuyor..
Daha da birçok yıl sunacak 15 dakikayla ünlenecek görünüyor. Pop Art’ın Kralı Andy Warhol’un 1978-79 yılları arasında yaptığı, en çarpıcı işlerinden ‘Gölgeler’in Avrupa gösterimi Paris’te gerçekleşiyor.50’li yıllarda doğan ve soyut dışavurumculuğa tepki gösteren sanat akımı Pop Art denince akla gelen isimdir Andy Warhol. He ne kadar işleri sık sık tartışılmış olsa da sanatçı hiçbir zaman çizgisini bozmamıştır. Warhol’un stüdyosunda yarattığı, gölgelerin çarpıtılmış fotoğraflarından oluşan ‘Gölgeler’ sergisi Avrupa’da ilk kez Paris Modern Sanat Müze’sinde sergileniyor.102 tuvalden oluşan 130 metrelik Warhol çalışması ise serginin merkezi.Warhol eserleriyle zaman ve mekan algımız yeniden şekillendiriyorç ‘Gümüş Bulutlar’ sergi salonunda oradan oraya savrulurken ziyaretçilerden bulutların hareketlerine ayak uyduruyor…
BİR ÇOCUĞUN HAYATINI KURTARIN. Yeni yıla gireceğimiz şu günlerde sizin için arşivden UNICEF 2006-2007 koleksiyonundan tebrik kartları ve hediyeliklerini konu edinmemin sebebi, son günlerde gündemden düşmeyen, 17 aylık bebeğe yapılan sömürü ve istismara karşı duyduğum üzüntü…
Dünyanın her yanından ünlü ressamların ve el sanatçılarının hazırladığı müstesna kreasyonlar arasından yapacağınız seçimlerle siz de bir fark yaratırken bir hayat kurtarın. UNICEF’ten alacağınız her kart. her hediye dünyadaki bir yoksul çocuğa ulaşmaya çalışıyor ve onlara yaşamda bir şans veriyor. UNICEF’in bu misyonu ile milyonlarca çocuğa hayat kurtarıcı sağlık hizmetleri ve hayat şartlarını iyileştirici imkanlar sağlanabiliyor.
Önceliklerine göre “UNICEF Doğrudan Yardım Programı” kapsamında;
-Çocuk yaşatma ve geliştirme
-Temel eğitim ve cinsiyet eşitliği
-HIV AİDS ve çocuklar
-Çocukları; şiddet, sömürü ve istismardan koruma
-Çocuk hakları için tanıtım savunu ve ortaklıklar yer alıyor.
UNICEF’in dünyanın birçok ülkesinde gerçekleştirdiği yardımlardan bazıları:
ETiYOPYA / 2005 yılında Etiyopya’da 60.000 sağlık görevlisinin katılımı ile çocuk felciyle mücadele kampanyası düzenlenerek beş yas altındaki 15.5 milyon çocuk aşılandı.
IRAK 2004 – 2005 eğitim döneminde lrak’ta 17 .000 ilk ve orta okulda 6 milyon öğrenciye okul çantası ve eğitim malzemesi dağıtıldı.
LIBERYA / 2005 yılından beri, henüz çocuk yaşta olmasına rağmen savaşmaya zorlanan 11.780 çocuğun. Askeri silahlarından arındırılıp çocukluklarını yeniden yasamaları sağlandı.
“Haydi Kızlar Okula” sloganıyla, ülkemizdeki kız ve erkek çocuklar arasında kızlar aleyhine eşitsizliğe dikkat çeken milli komitemiz en geç iki yıl içinde bu eşitsizliğin giderileceği inancındadır.
Sokakta yasayan ve çalıştırılan risk altındaki çocuklar için evleri tek tek dolaşarak hizmet sağlayan gönüllü eğitimcilerin kişi basına eğitim maliyeti 40 YTL’dir.
Siz de çocuklara çocukluklarını yasamaları için hem yardım edin hem de mekanlarınıza renk katın. UNICEF’e verdiğiniz desteği, dünyanın birçok ülkesinde çekilen anne çocuk fotoğraflarıyla mekanlarınızı dekore ederek gösterin. Bu essiz koleksiyonlardan sizin için özellikle seçtiklerimden bazıları ise:
Sanat Ajandası, Dünyadan Kapılar, Tek Dünya, Dünya Çocukları, 17. yy Hollanda’sında Yakın Çekimler, Çocukların Mutluluğu için Suyun Önemi konulu fotoğraflarla süslenmiş takvimler, el yapımı hediyelik çerçeveler, çiçek desenli gümüş mumlar, fotoğraflı masa ajandası, pirinç yılbaşı süsleri, yıldızlara ulaşma… Siz de bu koleksiyon dan seçtiklerinizle mekanlarınıza şıklık kazandırabilirisiz. Bu şıklığın yanı sıra UNICEF’e desteğiniz sürdükçe UNICEF çocukların refahı misyonunu sürdürecek. Bu yazımla yardıma ihtiyaç duyan çocuklara yapılan desteğe dikkat çekerek benim de çorbada bir parça tuzum olursa çok mutlu olacağım.
Bu yazı, mekanlarınız için hem şık hediyelikler ve fotoğraflar seçmenizde sizi yönlendirecek bir yazı hem de yardıma ihtiyaç duyan çocuklar için bir yardım çağrısıdır…
[KGVID]http://archisections.com/wp-content/uploads/2015/11/VID-20151123-WA0008.mp4[/KGVID]
Toplumların gelişimi ve geleceğinde, ışığın gerek teknoloji gerek yaşam ve sanatdaki önemini vurgulamak üzere 2015 yılı Birleşmiş Milletler tarafından ışık yılı ilan edildi. Bu kapsamda kültürü tasarımı ve sanatı ışıkla buluşturarak yaşamın kaynağını kutlamak üzere 13-29 Kasım 2015 Kasım 2015 tarihleri arasında ilk defa Zorlu centerda gerçekleştirilen istanbul Light Festifal Zorlu Center şehri ışıl ışıl bir açık hava sanat galerisine dönüştürdü.
iki kıtayı sanat ve ışıkla birbirine bağlayan Türk 23 eseri istanbullularla buluştu. Zorlu Alışveriş merkezi meydan ve köprü katı, park alanı, raffles oteli Zorlu Performans sanatları merkezi ve metro tünelinin zorlu centera geliş koridorunda gerçekleşti.istanbulun büyülü ışıklarına yepyeni bir renk katan 23 eserin yanısıra ücretsiz workshoplar söyleşilerle 29 kasıma kadar Zorlu centerda buluşacak..
[KGVID]http://archisections.com/wp-content/uploads/2015/11/VID-20151123-WA0007.mp4[/KGVID]
Carolyn Christov-Bakargiev 14. İstanbul Bienali’ni şöyle anlatıyor: “Tuzlu su dünyada en sık rastlanan maddelerden biri. Vücudumuzdaki sodyum da sinir sistemimizi oluşturan en mühim içerenlerden, bir anlamda hayati ehemmiyet taşıyan bir sistemi çalıştırarak adamları yaşamda tutuyor. Tuzlu su aynı zamanda dijital çağın en yıpratıcı maddelerinden biri. Akıllı telefonunuzu tatlı suya düşürürseniz onu kuruttuktan sonra büyük olasılıkla yine çalışacaktır, ama tuzlu suya düşerse, kimyasal değişimler telefonun bozulmasına yol açabilir. 14. İstanbul Bienali’ni ziyaret ettiğinizde tuzlu suyun üstünde epey vakit geçireceksiniz. Mekânlar arasında, bilhassa de vapurlarla yapılacak seyahatlerle, ziyaretçilerin sanatı hissetmeleri süreleri yavaşlayacak. Bu da çok sağlıklı, çünkü tuzlu su solunum problemleriyle pek çok diğer hastalığın iyileşmesine yardımcı olduğu gibi sinirleri de yatıştırıyor.
Sergi, Karadeniz’deki Rumelifeneri’nden Yunan mitolojisinde Altın Post’u arayan İason önderliğindeki Argonotlar’ın geçtiği, sekiz bin beş çehre sene evvel bir su kanalı olarak açılmış dar ve kavisli bir fay hattı olan İstanbul Boğazı’na, oradan da Akdeniz’e doğru, Bizans İmparatorluğu’nun düşmanlarını sürgün ettiği ve Troçki’nin 1929’dan 1933 yılına kadar yaşadığı Büyükada’ya uzanacak.
Bienalde, bazıları çok ufak olmak üzere sergilenecek 1.500’ün üzerinde eserin arasında ellinin üzerinde sanatçının yeni işlerinin yanı sıra denizbilimi tarihi, etraf çalışmaları, sualtı arkeolojisi, Art Nouveau, nörobilim, fizik, matematik ve teosofi tarihinden de yapıtlar yer alıyor. Tarihsel açıdan projeler, nöronu keşfederek 1906’da Nobel Ödülü’nü kazanan Santiago Ramón y Cajal’ın 1870 yılına ait çizimlerinden, Annie Besant ve Charles Leadbeater’ın çığır açan soyut ‘Düşünce Biçimleri’ne (1901-1905), Aslı Çavuşoğlu’nun çok eski ve artık kaybolmuş bir Ermeni tekniğini yeniden yaratarak bir böcekten al boya elde ettiği yeni projesinden Troçki’nin Türkiye’de geçirdiği dönemden esinlenen William Kentridge’in çok kanallı yeni enstalasyonuna kadar uzanacak.”
Carolyn Christov-Bakargiev’in bienali işbirliği içerisinde şekillendirdiği isimler arasında Anna Boghiguian, Aslı Çavuşoğlu, Cevdet Erek, Pierre Huyghe, Emre Hüner, William Kentridge, Marcos Lutyens, Chus Martínez, Füsun Onur, Emin Özsoy, Griselda Pollock, Michael Rakowitz, Vilayanur S. Ramachandran, Arlette Quynh-Anh Tran ve Elvan Zabunyan yer alıyor. Orhan Pamuk ise 14. İstanbul Bienali’nin Uluslararası Dostları ve Hamileri başlıklı destek programının onursal başkanlığını üstleniyor.
İstanbul Bienali’nin Danışma Kurulu’nda Adriano Pedrosa, Başak Şenova, İnci Eviner, Iwona Blazwick ve Ute Meta Bauer yer alıyor.
İKSV tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen İstanbul Bienali, geçen bienalde olduğu gibi bu yıl de kapılarını ücretsiz olarak açacak. Bienal mekânları arasında sadece Masumiyet Müzesi’nin girişi ücretli olacak. Bienale aralarında DAI Dilijan Sanat Girişimi – IDeA Vakfı, SAHA – Çağdaş Sanatı Destekleme Girişimi, Avustralya Sanat Konseyi, Mathaf: Modern Sanat Müzesi (Katar Müzeleri), Acción Cultural Española (AC/E), Mondriaan Fonu, Kanada Konseyi, British Council, Henry Moore Vakfı, Culture.pl,İstanbul İtalyan Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Norveç Güncel Sanat Merkezi (OCA), Norveç Sanat Konseyi, Fondazione Sandretto re Rebaudengo, Schering Stiftung, Fiorucci Art Trust, Schwarz Vakfı, Dena Çağdaş Sanat Vakfı, Outset Güncel Sanat Fonu ve Kadist Sanat Vakfı’nın da yer aldığı kuruluş, müessese, uluslararası fon sağlayıcı ve fon kuruluşları da destek veriyor.
TUZLU SUDA NASIL GEZİLİR?
Sanatseverlerin en az üç günde gezebileceği 14. İstanbul Bienali’nde, İstanbul Modern, ARTER, Özel İtalyan Lisesi ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu gibi mekânlar karma sergiye hane sahipliği yaparken, başka bütün mekânlarda bir sanatçı ya da sanatçı topluluklarının işleri görülebilecek.
Galata-Tophane-Beyoğlu Bölgesindeki Mekânları Yürüyerek Keşfedin
Bienal gezisine, Bankalar Caddesi üzerinde, 19. yüzyılda, Osmanlı Bankası’nın merkez binası olarak Fransız asıllı Levanten mimar Alexandre Vallauri tarafından tasarlanan ve 2011 yılında restore edilerek yeniden açılan SALT Galata ile İstanbul doğumlu İtalyan mimar Antoine Tedeschi tarafından 1863 yılında Neo-Rönesans stilinde inşa edilen tarihi Sümerbank binası ve yakın zamanda yeniden açılan Vault Karaköy The House Hotel’den başlanabilir.
Buradan deniz seviyesine doğru giden yolun sol tarafında yer alan, 1913 yılında Vasileios Kouremenos tarafından inşa edilen ve şu anda Sabancı Üniversitesi’ne ait olan Minerva Han içindeki Kasa Galeri’ye geçilebilir. Kemeraltı Caddesi’nden devam eden rotada ise neo-klasik mimariye sahip Galata Özel Rum İlköğretim Okulu ziyaret edilebilir.
Bu rotadaki bir sonraki mekân, Tophane Meydanı’nın 1957-58 yıllarındaki düzenlenmesi sırasında ambar olarak, meşhur mimar Sedad Hakkı Eldem yönetiminde inşa edilen, 2003 yılında Türkiye’nin ilk çağdaş ve modern sanat müzesine dönüştürülen ve 11 Aralık 2004 yılında açılan İstanbul Modern olacak. İstanbul Modern, bienal kapsamında karma serginin yanı sıra tarihi konumlandırmalara da hane sahipliği yapacak.
1950’li senelere kadar tütün deposu olarak kullanılan ve şu anda kâr amacı gütmeyen bir sergi alanı olarak etkinlik gösteren DEPO da bienale hane sahipliği yapacak. Tophane bölgesindeki Boğazkesen Caddesi üzerinde yer alan bir otopark ve bir dükkân da bienal mekânları arasında. 1894’teki İstanbul depreminden üç sene sonra, 1897’de inşa edilen Brukner Apartmanı, yazar Orhan Pamuk tarafından 1999 yılında satın alındı ve Masumiyet Müzesi’ne dönüştürüldü. Masumiyet Müzesi de bienale hane sahipliği yapacak.
1861 yılında kurulan ve 1919 yılında Tom Tom Kaptan sokağındaki bugünkü yerine taşınan Özel İtalyan Lisesi bir başka bienal mekânı. Bu mekânın muhtelif katlarında beş sanatçının projesi yer alacak. Aziz Eugène konağı olarak bilinen, 1869’da inşa edilmiş Fransız Yetimhanesi ise bienalin ziyarete aleni olmayan, üç “hayali” mekânından biri olacak.
Zenovitch ailesi tarafından 1890’larda inşa edilen ve 2010 yılında The House Hotel Galatasaray olarak yenilenen otelin bir odası ile gene Galatasaray bölgesindeki Bostanbaşı Sokak’ta yer alan eski bir ev de bienalin sergi mekânlarından olacak. 1901 yılında inşa edilen Cezayir binası da bir sanatçı projesine ve bienal kapsamındaki kamusal program etkinliklerine hane sahipliği yapacak.
Ziyaretçiler, İstiklal Caddesi’nden Tünel Meydanı’na doğru ilerlerken, 1863 yılında kurulan İtalyan işçi derneği Società Operaia tarafından yaptırılan ve ismini 19. yüzyılda uzun seneler İstanbul’da yaşamış Giuseppe Garibaldi’den alan Casa Garibaldi binasını görecekler. Restorasyon çalışmaları devam eden bu yapı da bienalin ziyarete aleni olmayan “hayali” mekânlarından biri olarak konumlanıyor.
İstiklal Caddesi üzerinde 1910’lu senelerde mimar Petraki Meymaridis Efendi tarafından “Meymaret Han” adıyla inşa edilen ve 2010 yılında Vehbi Koç Vakfı tarafından kâr amacı gütmeyen bir sergi alanına dönüştürülen ARTER binası, üç sergi katında bienale hane sahipliği yapacak.
1. asır sonunda inşa edilen ve Anadolu Pasajı olarak da bilinen kundura dükkânı FLO da 4. katında bir sanatçının çalışmasını ağırlayacak.
Orijinali 1893 yılında mimar Achille Manoussos tarafından tasarlanan Bristol Oteli binasının, 2005′te cephesi korunarak renove edilmesiyle inşa edilen Pera Müzesi de üçüncü katıyla bienal mekânları arasında yer alıyor. Bu bölgedeki nihai sergi mekânı ise, Kamondo ailesi tarafından 19. yüzyılda inşa ettirilen ve 2007 yılında restore edilerek 2012’den beri hizmet veren ADAHAN Otel’in bir odası ile otelin altında bulunan Sarnıç olacak.
Kabataş-Kadıköy-Büyükada Rotası
Kadıköy ve Büyükada’da da farklı mekânlar 14. İstanbul Bienali projelerine hane sahipliği yapacak. Kadıköy Yeldeğirmeni’nde yer alan bir sanatçı atölyesi de mekânlardan biri olacak.
Büyükada’da, 1997 yılından bugüne kadar toplu taşıma vasıtayı olarak hizmet veren Kaptan Paşa Deniz Otobüsü, bienal süresince iskelede kalarak sergi mekânlarından biri olacak. Büyükada Halk Kütüphanesi ise bienal konuklarını karşılayacak mekânlar arasında. Art Nouveau tarzından esinlenerek 1908-1911 tarihlerinde Kaludi Laskaris tarafından inşa edilen Splendid Palas Oteli’nin beş odası ve avlusu, bienal projelerini ve kamusal program etkinliklerini ağırlayacak.
1. yüzyılda inşa edilen, 1961 yılına kadar hususi ev olarak kullanıldıktan sonra Balıklı Rum Hastanesi Vakfı tarafından satın alınarak 2010 yılına kadar pansiyon olarak hizmet veren Rizzo Palas, 19. yüzyılın ikinci yarısındaki inşasının ardından İtalyan mimar Raimondo D’Aronco tarafından 1894 depreminden sonra restore edilen Mizzi Köşkü Büyükada’da yer alan sergi mekânlarından. Adadaki başka mekânlar ise, 1907-1908 yıllarında Ermeni bir tüccarın kızları için inşa ettiği, Troçki’nin sürgünde olduğu dönemde kısa bir süre yaşadığı tahmin edilen ve nihai zamanlarda Türkiye’de dizi çekimleri için kullanılan Çankaya 57 ile Yanaros Köşkü, başka adıyla Troçki Evi. Troçki’nin 1932-1933 seneleri arasında yaşadığı Troçki Evi, 1850’li senelerde Nikola Demades tarafından inşa edildi.
Bienal Şişli’den Tarihi Yarımada ve Rumeli Feneri’ne Uzanacak
İstanbul Bienali’nin Şişli bölgesinde iki sergi mekânı olacak: 1903-2004 seneleri arasında Anarad Hığutyun Okulu olarak hizmet verdikten sonra yeniden inşa edilerek 2015 yılında açılan Hrant Dink Vakfı ve Agos’un yeni binası ile Agos’un Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink’in Ocak 2007’de önünde öldürüldüğü, Pangaltı’daki vakfın ve gazetenin eski merkezi Hrant Dink Vakfı ve Agos – Parrhesia Alanı.
Bienal şehrin tarihi yarım adasına kadar uzanacak. İstanbul’un fethinden 24 sene sonra, 1477’de Fatih Sultan Mehmet döneminde inşa edilen en eski yapılardan biri olan Küçük Mustafa Paşa Hamamı da sergi mekânlardan biri olacak. 1990’lı senelere kadar hamam olarak kullanılan bu bina 1900 m2′lik bir alana sahip. Sultanahmet ile Bizans duvarları arasında kalan, Haliç’e kısa bir yürüme mesafesinde bulunan hamamın iki ayrı girişinde iki sanatçının işleri bulunacak.
Bienalin nihai iki mekânı da Kuzey Marmara’da yer alıyor. Rumeli Feneri’nde, üçüncü köprü inşaatının da yakından görülebildiği deniz feneri bir sanatçının projesine hane sahipliği yapacak. Soğuk harp döneminden kalan paslanmış bir radarın bulunduğu Boğazın Anadolu yakasındaki Riva Kumsalı da bienalin ziyarete aleni olmayan mekânları arasında yer alacak.
Bienalin geçici mekânı Kastellorizo (Meis)
Son olarak, bienalin geçici mekânlarından biri de Türkiye kıyılarından iki kilometre uzaklıkta olan Yunanistan adası Kastellorizo (Meis).
Adada 7-13 Eylül 2015 tarihleri arasında Fiorucci Art Trust işbirliğiyle bir proje gerçekleştirilecek.
20. yüzyılın ortasında doğan büyük sanat hareketi ZERO’nun yenilikçi ve dinamik ruhu ile İstanbul’da!
Akbank Sanat ve Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi ortak çalışmasının ürünü olan “ZERO – Geleceğe Geri Sayım” 2 Eylül’de start aldı
Yirminci yüzyıla damga vuran uluslararası sanat akımlarından biri olan ZERO’nun Türkiye’deki geniş kapsamlı ilk sergisi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde sanatseverlerle buluşacak. II. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan maddi, manevi ve kültürel yıkım sonrasında bir grup sanatçının “yeniden başlama” felsefesi ile bir araya gelerek bireysel ve ortak üretimlerde bulunmasıyla ortaya çıkmış bir sanat akımı olan ZERO’nun kurucu sanatçıları ile bu akıma katılan pek çok sanatçının eseri bu sergide yer alacak.
Akımın kurucuları Heinz Mack, Otto Piene, Günther Uecker’in yapıtları ile akıma katkıda bulunmuş Yves Klein, Piero Manzoni ve Lucio Fontana’nın farklı tekniklerde ürettiği 100’den fazla eseri bir araya getiren sergi, 10 Ocak 2016 tarihine kadar açık kalacak.
Geleneksel etkinliklerimiz arasına giren İstanbul Art International
Çağdaş sanat açısından dünyanın en enerjik şehirlerinden biri olan İstanbul’da yerel ve uluslararası galerilere dinamik bir platform oluşturan ArtInternational, 4-6 Eylül 2015 tarihleri arasında üçüncü defa düzenlenecek. Diğer yandan dinamik etkinlik programları, konuşmalar ve projeler ile şehrin zengin kültür birikiminin yanısıra gelişmekte olan çağdaş sanat sahnesiyle fuar ziyaretçilerine farklı deneyimler sunuyor.
“Doğu” ile “Batı”arasında doğal bir geçiş yolu olan eşsiz coğrafi konumu ile Artinternational, global çağdaş sanat sahnesine çok hızlı biçimde kültürel bir köprü oluşturuyor.
Yaşamızdaki sevgiyle kurulmuş köprüleri atlamadan doya doya yaşayacağımız sanat dolu bir eylül olsun hepimize..
sevgiyle kalın,,
Y.Mimar Sevinç Ormancı
twitter@sevincormanci
Yirminci yüzyılda sanatseverler sadece iç mimaride değil, modada, edebiyatta, filmlerde Barok stilinin yeniden doğuşunu kutluyorlar. Buna neden, 20. yy.’da modernizm’in yarattığı monotonluğu canlandırmak, zenginleştirmek. Günümüzde kaybolmaya başlayan romantizm ve fanteziyi barok stili ile yeniden gözler önüne getirmek. Siz Fame okuyucularına bugünkü yazımızda yaratıcılığın sınırlarını zorlayan Barok stilinden örnekler vereceğiz. Kısacası geçmişe, Rönesans ve Barok stiline yolculuk yapacağız.
BAROK ∞ BAROQUE
İtalya’da Rönesans sonudur. Roma etkisinde kalmıştır. Dönem zengindir. Mobilyalar daha insanlaşıp bize yakınlaşır. 14 Lui İtalya’dan Fransa’ya geçer. Güzel sanatlara meraklı olan 14. Lui italya’dan ünlü sanatçıları Versay Sarayı’nda toplatır. 1631’de İtalya’daki abartılı çizgiler kuzeye gidildikçe çizgiler daha da sadeleşir.
Borak stilinin en belirgin özellikleri:
-Motiflerde simetri hakim
-Yük taşımayan kolonlar
-Roma sütunları
-Karpuz torna ayaklar
-Mobilya ayaklarında hayvan ayakları ve hayvan başları
-Mobilya ayaklarında yere yakın kayıtlar
-Işık gölge oyunları
-Sedefli kaplumbağa kabuğu görünümlü
-Resimlerde aldatıcı mitolojik perspektifler
-Deniz kabuğu ve yaprak motifleri ∞ gibi çizgiler
-Bakır tunç üzeri altın kaplama veya altın yaldız
1- Barok ayna ve tırnak… Yaprak motifleri ve insan figürleri kullanılmış… Horhor (Saray Mobilya)
2- Rönesans bitimi, Barok stili başlangıcı hayvan ayağı olan sandalye, yere yakın kayıtları ile dönemin izlerini taşıyor… Horhor (Ersin Olcay)
3- Altın yaldız Barok ayna… Yaprak ve deniz kabuğu motifi ile dönemin özelliklerini üzerinde taşıyor… Horhor (Serdar Antik)
4- 18. yüzyılın ikinci yarısı İspanya’da yapılmış sandalye-koltuk… Rönesans ve Barok stili karışımı… Horhor (Ersin Olcay)
1- Döneminde yapılıp günümüze gelen Altın yaldız Barok aynanın üzerindeki mitolojik perspektif resim, insanı adeta büyülüyor… Horhor (Serdar Antik)
2- Barok stili, üzerine mermer konularak kullanılan Fransız konsol… Kolonları ile Rönesans bitimi…
3- Rönesans bitimi, Barok başlangıcı özelliği taşıyan sekreter masası, 18. yüzyılın sonlarına doğru yapılmış… Karpuz torna ayaklar, yere yakın ayaklar ve yaprak motifleri ile döneminin tipik bir örneği… Horhor (Galeri Nedim)
4- Barok üslup ve biçim anlayışıyla günümüze kadar gelen ahşap ayna ve tırnak İngiliz yapımı… El işçiliği son derece mükemmel…
5- Dönemin özelliklerini taşıyan altın yaldız Barok aplik… İnsan başı figürü ve yaprak motifleriyle ön plana çıkmış…
Renkler mekanlarının stillerine göre seçilir. Beyaz renk normalde modern çizgilerdeki mekanlar için idealdir. Ancak sizin seçtiğiniz örnek mekanlarda gördüğünüz gibi klasik mekanları da beyaza boyayarak hoş sonuçlar elde edebilirsiniz. Sonuç, su damlası kadar duru olan beyaz rengin masum yüzü, mekanların gizeminde kendini yeniden yaratıyor. Yukarıda da belirttiğimiz gibi yalın, sade, genelle modern ve minimal çizgilerdeki mekanlar için tercih edilen bir renk gibi düşünülse bile diğer stillerdeki mekanlara da rahat bir atmosfer sağlıyor.
Ayrıca beyaz rengin bir diğer özelliği mekanda doğal bir yansıma sağlaması yani daha aydınlık ve ferah bir ortamda söz konusu bir beyazla… Bunun yanı sıra beyazı farklı, canlı renklerde kullanarak daha vurgulu hale getirebilirsiniz.Sonbaharın bu ilk günlerinde, mevsimi, beyaz renk sayesinde her zamanki imaji karanlıktan kurtarıp, sararmış yaprakları anımsatan sarı renkle de daha rahat kullanabilirisiniz. Sarı renkte olduğu kadar ahşapta beyazla birlikte kullanıldığında oldukça hoş sonuçlar veriyor. Beyaz, sarı ve ahşap renginin dışında kırmızı, mavi, yeşil, kahve tonlarıyla da hoş tezatlıklar içinde…
Beyazı özellikle ultra modern bir mekanda olabildiğince yoğun kullanabilirsiniz. Ortama canlılık katmak istiyorsanız da mavi ve kırmızı renkler ilk tercihiniz olmalıdır.Her ne şekilde olursa olsun bu karışımlar mekanda sade, hoş görünümler sağlıyor.Eğer sizde beyazı yaşamınızı her dakikasında yaşamak istiyorsanız öncelikle bu işe mekanınızdan başlamalı, beyazla yaratacağınız bir stil için de bu noktaları göz önünde bulundurmalısınız.