THE SPACES CREATED BY BLACK AND WHITE PHOTOGRAPHS OF WOMEN<

SİYAH- BEYAZ KADINLARIN OLDUĞU FOTOĞRAFLAR İLE YARATILAN MEKANLAR…Fotoğrafları gördünüz mü ? Görmedinizse sayfamda yayınladığım muhteşem siyah- beyaz fotoğraf sergisine hoş geldiniz… Bekir Ormancı’nın 4 Şubat – 22 Şubat arası sergilediği SİYAH-BEYAZ fotoğraf sergisine… Kadınlar günü için adlı fotoğraf sergisinden sizler için seçtiğim çeşitli ülkelerden kadınların fotoğraflarını bu yazımda mercek altına yatırdım… Bu resim sergisinde bir çok ülkeden kameraya yansıyan kadınları göreceksiniz. Ortak noktaları kadın olmaları… Peki Fotoğraflar? Kadınlar ile mekan ilişkisini nasıl mı kurdum ? Biraz ipucu vereyim. Eklektik anlayışta siyah-beyaz dekore edilmiş bir mekan düşünün. Eklektik anlayışın buradaki sözlük anlamı farklı kültürler.Bir siyah-beyaz fotoğraf sergisi düşünün, farklı ülkelerden kültürlerden kadınlarsiyah beyaz9

ın olduğu Ayrıca siyah-beyaz fotoğraflarla, eklektik dekore edilmiş siyah-beyaz mekanlar. Aradaki ilişkiyi yakaladınız mı ?… Öncelikle amacım sizler için kültürleri farklı da olsa tüm kadınların ortak noktasının kadın olduğunu vurgulayan bir dünya yaratmak… Hangi ülkeden gelirsek gelelim tim kadınların ortak üzüntüsünün, neşesinin, siyah-beyaz simgelendiği bir dünya yaratıp tüm dünyaya bunları bir mekanla sunmak ve düşündürmek… Benim bu yazıyla yaratmak istediğim tüm dünyadan kadınların ortak noktalarının olduğu bir mekan… Siyah-beyazın hakim olduğu, duvarlarına çeşitli ülkelerden kadınlarının fotoğraflarının asıldığı bir mekanın dekorasyonu ile tüm dünyaya kadınların üzüntülerini ve sevinçlerini siyah ve beyazın simgelediği zıtlıkla aktarmak. İşte kadın dünyasında bazı kesitler böyle bir şey. Başka bir kabile değil, içinde yaşayabilenlerin anlayabileceği bir gezegen ! Sadece. Nasıl podyumlarda yürüyen mankenlerin dış dünyasında yaz havası yaşanıyor gibi cıvıl cıvıl gözükse bile iç dünyalarında kış havası yaşanabiliyor. Bu da gösteriyor ki iç dünyamızla dış dünyamız siyah-beyaz gibi zıtlıklar içerebilir… Bu da gösteriyor ki hangi kültürde ya da hangi dünyadan olduğumuz önemli bile gözükse iç dünyamızda neler hissettiğiniz hepsinden önemli.siyah beyaz2

siyah beyaz4

ıuygıugıugıugıugsiyah beyaz2 copy

ENJOY YOUR COFFEE AT VIRTUAL MUSEUM < SANAL MÜZE KAHVEHANELERİNDE KAHVE KEYFİ

SANAL MÜZE KAHVEHANELERİNDE KAHVE KEYFİ, Vazgeçilmez tadıyla gönüllere taht kurmuş kahvenin; genel olarak geçmişten günümüze gelişinin tasarımla ilişkisini merak edenler, yazımı kesinlikle içecekleri Türk kahvesi eşliğinde okumalı.“Topkapı Sarayı Müzesi”nde gerçekleştirilmesi planlanan çok geniş kapsamlı bir serginin düzenlenmesine ilişkin çalışmalar 2013 yılı Kasım ayı içerisinde Topkapı Sarayı Müze Yönetimi’nin değerli katkı ve destekleri ile başlatıldı.

If you wonder the relation of the history and current state of coffee, which has conquered many hearts with its distinguished taste, in relation with design, you should read my article accompanied by a cup of Turkish coffee.
“The work on organizing a very extensive exhibition planned at the “Topkapi Palace Museum” has started in November 2013 with the valuable support and contribution of the Management of Topkapi Palace Museum.

2

Topkapı Sarayı Müzesi – Sergi Projesi Sanal Müzesi; Türk kahvesinin dünya tarihinden başlayarak, etnik ve coğrafî gelişimi, Osmanlı’ya girişi, Türk kahvesi kültürünün gastronomi ve geleneklerimiz içindeki yeri, pişirme teknikleri, servisi ve sunumu konularındaki tüm detayların, görsel kaynakların kullanıcılara sergileneceği, statik bir müze olmaktan çok, farklı etkinlikler, yarışmalar, sergi odaları, galeriler, kütüphane, arşiv ve cafe gibi bölümlerle içeriği sıklıkla yenilenecek, öğretici ve dinamik, kahve ile ilgili pek çok ilgili tarafı bir platformda toplayacak olan modern bir sanal müzenin oluşturulması projesidir.

The Topkapi Palace Museum- Exhibition Project Virtual Museum is the project of creating a modern virtual museum where all the details starting from world history, the ethnic and geographical development of Turkish coffee, its arrival to the Ottoman Empire, the place of Turkish coffee in gastronomy and our traditions, cooking, serving and presentation techniques will be exhibited to users of visual sources, which will be much more than a static museum and have sections such as activities, competitions, exhibition rooms, galleries, library, archive and café which will be frequently updated, educational and dynamic and which will collect many sides on coffee under one platform.

1
Sanal müzenin tasarımı Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından yapılmıştır. Kahvenin renginden, biçiminden, dokusundan ilham alınarak Osmanlı kültüründen esinlenilerek minimal anlayışla tasarlanılarak yapılan Kahvehane Müzesi, tasarım olarak kahvenin sadece bir kahve olmadığının ayrıca şerbet bardaklarından, fincanlardan başlayarak müzelere kadar uzanabilecek yelpazenin kanıtıdır.

The design of the virtual museum belongs to Tabanlioglu Architecture. The coffeehouse museum which was designed with the minimalist approach inspired by the Ottoman Culture and the color, style, structure of coffee, is proof that coffee is not just coffee as design, but that its wide range can start from sorbet glasses and coffee cups and find its way into a museum.

3

17 Ocak 2012 tarihinde Adile Sultan Sarayı’nda düzenlenen “Kahvenin Yolculuğu” temalı gala gecesinin ikinci ayağı 2013 yılında Viyana Spanish Riding School adresinde gerçekleştirilerek yurt dışına açılımı hedeflenmektedir. Osmanlı’da kahve kültürü, kahveyle ilgili çeşitli efsaneler, fal sanatının yanı sıra dünden bugüne eğitici özellikte bir belgeselin oluşturulması Bilintur iş birliğiyle yürütülen projedir. Bu projenin 40 yıllık hatırı olan kahve keyfi kadar özel olacağına ve hatrı olacağına eminim.

The second step of the gala night that was held at Adile Sultan Mansion on January 17th 2012 themed the journey of coffee is aimed to be held at the Vienna Spanish Riding School in 2013 which would expand this internationally. Creating a documentary on the coffee culture in the Ottomans, legends on coffee, the art of fortunetelling as well as its historical development is a project carried out with Bilintur. I am sure that this project will as special as coffee which will be remembered for 40 years.

4

Topkapı Sarayı Müzesi – Sergi Projesi Sanal Müzesi’nin tasarımı Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından yapılmıştır.
The design of the Topkapi Palace Museum – Exhibition Project Virtual Museum has been executed by Tabanlioglu Architecture.

170-171 (1) 170-171 (2)

 

SPACES DANCING WITH FASHION < MODA İLE DANS EDEN MEKANLAR

MODA İLE DANS EDEN MEKANLAR, Abartıya kaçarken renk ve detayların uyumuna özen gösterin. Ayrıca zıtlıklar üzerine oynayın. Gerçek üstücülük bu sezon da trendler arasında yerini aldı. Çılgın fikirler, uyumsuz detaylar ve absürt aksesuarlar kendini gösteriyor. Tasarımcılar bu kez de Dadaist ve Sürrealist sanatçıları referans alıyor.
Bu ay moda ile dans eden marka olarak seçimim Visionnaire. Koleksiyonda, değerli malzemelerden oluşan parçalarda pek çok renk ve ölçü alternatifi bulunuyor. Bilinen başarılı tasarımcıları; Samuele Mazza, Alesandro La Spada, Roberto Lazzeroni, Alvin Grassi, La Conca, Simone Micheli, Manuel Felisi, Nicola Bolla ve Philippe Montels. Tüm ürünler İtalya’da özenli el işçiliği ile üretilmekte. Tasarımlarda ipekli kadife kumaşlar, paslanmaz çelik, mermer ve cam en önde gelen malzemeler. Önemli olan birebir her desenin rengini, materyalini tamamlayacak kontrastı ve “ton in ton”u bulabilmek.

When you rush into extremes, try to consider the harmony of colors and details. Play also with contrasts. Surrealism has taken its place this season among the trends. Crazy ideas, clashing details and absurd accessories are on the forefront. Designers are referencing Dadaist and Surrealist artists this time.
This month, our choice of brand that is dancing with fashion is Visionnaire. The collection includes many colors and size alternatives made of valuable materials. Their most successful designers are Samuele Mazza, Alesandro La Spada, Roberto Lazzeroni, Alvin Grassi, La Conca, Simone Micheli, Manuel Felisi, Nicola Bolla and Philippe Montels. All items are made in Italy in fine craftsmanship.

1
Stillerde yükselen trendin en can alıcı noktası renkler: Siyah-beyazın dengesinin yanı sıra en dikkat çeken renk kobalt mavisi ile şarap bordosu. Ayrıca sıcak renklerden canlı kırmızılar, pembeler, parlak yeşillere, yine kontrast olan fuşya ve morun cömertçe kullanıldığı bir renk paletinde en çok ilgiyi altın varak- çelik gümüş çekiyor. Barok ve Bizans çizgisi arasında gidip gelen stiller ise en çok yükselişte olanlar. Salt sade minimal çizgide ise trend, pastel stil ve renkten yana… 1950’lerin naif siluetleriyle romantizmi yeniden keşfetme zamanı. Kürk de bir seçim ancak gerçek olmayanı benim seçimim… Minimal çizgileri de geçmiş dönemlerden bir dönemle harmanlayabilirsiniz. Klasik tasarımlarda ise gösteriş arasında gidip gelerek zamansızlığı yakalayın.

Silk velvet fabrics, stainless steel, marble and glass are the leading materials. The important thing is to find the contrast and “tone on tone” that will complement the color and material of every design.
Colors are the vital aspects of the rising trend in styles: Aside from the balance of black and white, the most striking colors are cobalt blue and wine red. Also, on the color pallet where vibrant reds, pinks, bright greens and again contrasting fuchsia and purple are used generously, golden plating and steel silver attracts the most attention. Styles that come and go between Baroque and Byzantine lines are very in trend. The trend on simple plain minimal lines is in favor of pastel styles and colors… It is time to reinvent romance with the naïve silhouettes of the 1950s. Fur is also an option but my preference is faux fur… You can also blend minimal lines with a period from the past. With classical design, find timeless examples with going between extravagant examples.

2

Sonbahara girdiğimiz şu günlerde moda ile dans eden tasarımlarla sınırlarınızı zorlayın. Aşırı uçlarda enerjik olmaktan korkmayın.
As we are entering fall, push your limits with designs that dance with fashion. Don’t be afraid of being energetic at extreme ends.

178-179 (2)178-179 (1)

Hamamda modern tasarımlar / Modern desıgns ın the hamam

Bu ayki yazımda sizlere Ortaköy’de Mimar Sinan’ın eseri Hüsrev Kethüda Hamamı’nda sergilenen modern tasarımlardan bahsedeceğim. Modern tasarım koleksiyon Alp Nuhoğlu, Arif Özden, Aziz Sarıyer, Defne Koz, Koral Erat ve Tanju Özelgin’in özgün tasarımlarından oluşuyor. Tarihi eser niteliğinde olan hamamda sergilenen mobilyalar, özel tasarımcılarla tasarlandığı için ayrıca ilgi çekici.

In this month’s column, I would like to talk about the modern designs exhibited at the Hüsrev Kethüda Hamam of Mimar Sinan in Ortaköy. The modern design collection consists of unique pieces of Alp Nuhoğlu, Arif Özden, Aziz Sarıyer, Defne Koz, Koral Erat and Tanju Özelgin. The furniture exhibited at the hamam which is considered to be a historical building, are at the same time very interesting since they were designed by special designers.

a

b
Nedenine gelince son yıllarda oldukça revaçta olan tarihsel mekanlarla harmanlanan modern tasarımlar zıt ama hoş bir armoni yakalıyor. Zıtlıkların bir arada tasarlandığı bu mekanlardaki stili eklektik diye adlandırabiliriz. Son yıllarda tasarımcıların kullandığı bu stil geçmişten tarihsel özellik taşıyan bir hamamda yapılırsa gerçekten etkileyici olabiliyor. Ayrıca sergilenen tasarımlar canlı renklerde olursa da zıtlıkla, çarpıcılık artıyor. Bu stili; mağazalarda, otellerde, restoranlarda; hatta eviniz tarihsel özellikteyse, rahatlıkla uygulayabiliriz. Bu stili hamamda uygulayan Delta Mobilya’nın bu mağazadaki hedefi ülkenin tasarımcılarıyla birlikte kendilerini geliştirebilecekleri bir tasarım merkezi yaratmak.
And for the reason why; modern designs blended with historical locations which is very popular in the last years, catch a clashing but nice harmony. We can call the style of these locations where contradictions are designed together as eclectic. When this style so frequently used in the last years is applied in a hamam from the past, the results can be really striking. Also, when the exhibited pieces are in vivid colors the striking effect increases with this contradiction. You can use this style in stores, in hotels, restaurants, even at your home if it has a historical element. The aim of Delta Furniture who used this style in the hamam is to create a design center where they can improve themselves together with the country’s designers.

c

Mekan, tarihsel özelliğinin yanı sıra tasarımcıları ve tasarım sevenleri buluşturan bir sosyal etkinlik alanı da olacak şekilde planlandığı için ve workshopların düzenleneceği, tasarımcıların periyodik olarak konuşma yapacakları, çeşitli sanatsal sergilere yer verdiği için de ilgi çekici.
Since the location is designed to turn into a social events venue to host designers and design fans, aside from its historical being, it is very appealing because of the workshops to be held and presentations by designers as well as various artistic exhibitions.

d

206-207 206-2072

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE THONET KLASİĞİ… / From past to present, the Thonet classıc…

Sizlere bu yazımda tasarım tarihinin kültür mirası 190 yıllık Thonet’in kendine özgün başarı hikâyesini anlatmak istiyorum. Michael Thonet’in tasarım tarihinde devrim niteliği taşıyan thonet çalışmaları ahşap bükme ve modüler üretim icadıyla endüstriyel mobilya üretimi için önemli bir temel oluşturdu. Michael Thonet’in 1859 yılında tasarladığı ‘214’ isimli cafe sandalyesi modern mobilya tarihinde bugüne kadar seri üretimde kalmış en başarılı ürün olarak bilinir. 214 no’lu sandalye, tarihte işgücünün evrelere ayrılarak endüstrileştirildiği ilk mobilya örneğidir.

In this month’s article, I’d like to tell you the unique success story of the 190-year old Thonet, a true cultural heritage. Michael Thonet’s revolutionary work of bentwood and modular furniture production inventions became an important base of industrial furniture production. The “214” named coffee shop chair designed by Michel Thonet in 1859 is known as the most successful piece in modern furniture history, remaining in production until today. The 214 chair is the first piece of furniture in history which was industrialized by dividing labor into phases.

Untitled-4 copy

Untitled-7 copy

Kutulanması ve modüler olarak parçalara ayırarak istiflenebilmesi sayesinde, 36 adet sandalyenin bir metreküp hacime sığabildiği ilk örnek olarak tarihe geçer. Bu şekilde dünya çapında satışı ve sevkiyatı 1900 yılların başlarından bugüne global ticaretin ilk örnekleri arasına girmiştir. Bu modele daha sonra aynı teknik ile üretilen yeni modeller ekleniyor; 1860’ta da 1 no’lu sallanan sandalye, 18 ve 56 no’lu sandalyeler ve 1900’lerde eklenen, Le Corbusier in hayran olduğu 209 no’lu model. 1912 yılına gelindiğinde Thonet markası altında iki milyon farklı model üretiliyor ve dünya çapında satılıyordu.

By help of putting the furniture in boxes and storing in pieces in a modular way, it is the first example in history where 36 chairs fit in a space of 1m3. This way, its sales and transportation worldwide has continued from the beginning of the 1900s until today, becoming first among its examples. Other designs later join this chair with the same production technique; No.1 Rocking chair in 1860, chairs number 18 and 56 and the number 209 added in the 1900s which was the favorite of Le Corbusier. By 1912, more than 2 million different designs were produced and sold worldwide under the name Thonet.

Untitled-8 copy

Untitled-6 copy

Bu sandalyeler tarihe mal olmuş düşünür, yazar ve müzisyenlerin de hızla hayatına girmişti. Leo Tolstoy tüm evinde Thonet’in bu modellerini kullanıyordu. Johann Strauss’un bütün orkestrası bu sandalyelerde oturuyordu, Pablo Picasso evinde bu serinin sallanan modelinde vaktini geçiriyor, Charlie Chaplin film karelerinde bu modele yer veriyordu. Arkeolog Howard Carter da, Krallar Vadisindeki mezarında Tutankhamun un bedenini bu model üzerinde inceliyordu.

These chairs quickly got into the lives of many historical philosophers, writers and musicians. Leo Tolstoy used Thonet’s designs in his whole house. The entire orchestra of Johann Strauss sat on these chairs; Pablo Picasso would spend his time in his house on a bentwood rocking chair and Charlie Chaplin used this design in his movies. Archeologist Howard Carter examined the tomb of Tutankhamen in the Valley of the Kings on a bentwood chair.

Untitled-5 copy

Untitled-9 copy

 

Bugün, Michael Thonet’in doğrudan torunu olan Peter Thonet, aile şirketini, yönetim ve üretim tesislerinin bulunduğu Frankenberg/Eder’de yürütüyor. Ünlü ahşap bükümü mobilya ve Bauhaus döneminden çelik boru mobilya klasiklerine, aralarında Stefan Diez, Naoto Fukasawa, Norman Foster, James Irvine, Lepper Schmidt Sommerlade, Glen Oliver Löw’ün de bulunduğu tanınmış mimar ve tasarımcılarının modern tasarımları eşlik ediyor.

Today, Michael Thonet’s direct grandchild Peter Thonet continues their family company, management and production facilities in Frankenberg/Eder. Modern designs of famous architects and designers such as Stefan Diez, Naoto Fukasawa, Norman Foster, James Irvine, Lepper Schmidt Sommerlade and Glen Oliver Löw accompany the famous bentwood furniture and steel pipe furniture classics from the Bauhaus era. 

Untitled-2 copy

Untitled-3 copy

Thonet’in bu bağlamda küresel bir dağıtım ağı da bulunuyor. 1989 yılında Frankenberg’de açılan Thonet müzesi bugün hala tasarım dünyasının en çok ilgi gösterdiği müzelerden biri olarak sayılıyor. Günümüzde çağdaş tasarımda verdiği mücadeleden ötürü Türkiye’de Koleksiyon firmasını Bauhaus ekolüne yakın tuttuğu için Thonet’i Koleksiyon firmasıyla iş birliğine götürmüştür…

In this frame, Thonet also has a global distribution network. The Thonet museum opened in 1989 in Frankenberg is still considered to be one of the most important museums of the design world. Today, due to their efforts in modern design world, Koleksiyon in Turkey has collaborated with Thonet’s Collection company as they see them close to the Bauhause school.

Untitled-1 copy

302-303 (1) 302-303 (2)

Açık Hava Şıklığı Outdoor elegance

acık hava sıklıgıacık hava sıklıgı 1acık hava sıklıgı 3