Posts

THE BEST CHOICE FROM 2017 COLOR PALETTE FOR YOUR HOME.

2017 RENK PALETİNDEN EVİNİZE EN UYGUN SEÇİM!

Bu yazımızda 2017 Yılının renk paletinden evinizin odalarına en uygun renk seçimini yapmanız için seçimler yaptık.

Öncelikle bu yıl odalarının rengini değiştirmek isteyenler!  Odanıza 2017 renk paletine uygun rengi bulmak için. Sizin için seçtiğimiz örnek evlerin odalarının iç dekorasyonlarına bakmanız yeterli.

Kişisel zevklerimize ya da renk eğilimlerine dayanarak evimizi süslemek için belirli renk paletini seçmenin her zaman bir nedeni vardır. Duvarlarımızın, mobilyaların ve yumuşak mobilyalarımızın renklerinin yaşamımız da psikolojik etkisi vardır, bu nedenle evimizin odaları için doğru rengi seçmeniz önemlidir.

Öncelikle ruh halimizi etkileyen yaşam alanımızda 2017 yılında yükselen trendi olan renklerin hangi odalarımızda özellikle tercih edelim sorusuna cevap bulmak için bu yıl yükseliş de olan her rengi mercek altına alalım.

Sarı

Yaşam alanları ve mutfaklar için, genellikle mutlulukla ilişkisi olan sarı ve canlı tonlar muhteşem bir seçenektir.

Bu son derece sıcak ve davetkar olan renk özellikle eve girer girmez ruh halimizin enerjisini yükseltmek için koridorlarda öncelikle tercih edilerek iyi sonuç verir. Bununla birlikte, güçlü etkisiyle ters etkide gösterebilir. Sarı kullanmak için en iyi ipucu, keskin beyaza karşı vurgu tonuyla hafifçe kullanın.

Mavi

Yatak odası için renk fikirleri arıyorsanız, mavi renk doğal olarak sakinleştirici etkisi nedeniyle düşünülmesi gereken bir seçenektir. Daha açık ve daha parlak maviler daha sakin bir ortamı yaratır. Mavinin deniz tonları üretkenlikle de ilişkilidir ve bir ev ofisi için iyi bir seçimdir.

Pembe

60’lı yılların sonlarında yapılan bir araştırmada renkler arasında kasları rahatlatması sebebiyle pembe rengin egzersiz sonrası kalp hızı, nabız ve solunumu diğer renklerden daha fazla ölçüde düşürdüğü kaydedildi. Renk yatıştırıcı ve estetik açıdan hoşnutluk yarattığı için, oturma odası veya yatak odası için mükemmel bir seçimdir.

Kırmızı

Pembe nin tersine kırmızı cesur ve saldırganlıkla ilişkilendirilir. Ancak rahatlıkla evde kullanılır, güçlü bir etki yapar ve renkte iştahı uyardığı söylenen bu renk yemek odasında özellikle tercih edilir.

Ayrıca bir yatak odası için tercih edilen bu renk çok yoğun tutku ve enerjinin sembolü olarak seçilebilecek en harika renk dir.

Yeşil

Yeşil, doğal olarak, sağlık ve refahı akla getirir ve doğal bir stres yok edicisidir. Yeşil renk bu yılın rengi olarak doğanın uzantısı olarak hem yatıştırıcı hem de canlandırıcı etki yapar. Yeşil evin birçok odasında harika bir seçimdir. Özellikle de yatak odası için harika bir renk dir

SAIL TO BOAT DESIGNS IN THIS SUMMER!

BU YAZ TEKNE TASARIMLARA YELKEN AÇIN!

Yazı sıcağını hissettiğimiz şu günlerde lüks yaşam’dan seçtiğimiz farklı markalara ait yat tasarımlarından, farklı tasarım kesitlerini sizler için araştırdık. Bu yazıyı yazmamıza neden Mercedes markasının da diğer markalar gibi ürettikleri otomobillerin dışında tekne, motor üreteceğini açıklaması ile ‘yelken açmayan’ lüks otomobilcinin de kalmaması oldu. En önemlisi dünyaca ünlü lüks markaların yer aldığı bu alanda biz tasarımcıların her detayı, tasarımı yarattığını biliyor olması. Lüks yaşamda yer alan bu isimlerin tasarımları her tasarımcı gibi bizim de takibimizde. Sizinde yat tasarımları ilginizi çekiyorsa yazımız sizler için. Bu yaz ünlü markalardan Mercedes’in cigarette boat ve motor yatlar serisinden bazı modellerinin yanı sıra Porche’ın iç-dış tasarımlarını öncelikle mercek altına yatırdık. Mercedes ve Porsche’in yanısıra Rolls Royce, Maserati teknelere tasarım ve motor desteği verdikleri dünyanın en özel yatlarının malzemelerinin geri dönüştürülebiliyor olması yazımızın diğer marka kahramanları olmasına neden oldu. Bu özellik bu markaların neden exclusive olduğuna da en iyi açıklamayı getiriyor. Maserati, Rollsroys, Porche, Mercedes önemli markalar. Tasarladıkları yatların ileri teknik özelliklerinin yanı sıra iç tasarımları tahmin ettiğiniz gibi öncelikle detaylara ve kaliteye dikkat çekiyor.

Neden bu markaları seçtiniz diye soracak olursanız cevabı ise klasik, şık ve zamansız olmalarının yanı sıra spor görünümleri ve minimal çizgileriyle oldukça yalın ve az çoktur özelliğini vurguluyor olmaları. Tabii ki bu markaların dışında da gerek teknik özellikleriyle gerek iç ve dış tasarımlarımları ile çok etkileyici markalar mevcut. Bu nedenlerden ötürü tasarımları ile bizleri cezbeden bu markalara kısaca göz atalım istedik.

Dünyanın önde gelen lüks markaları çeşitli nedenlerle güç birliğine gidip ortak ürün ve hizmetlere adım atıyor. Çok özel ve sınırlı koleksiyonları satışa sunarak müşterileri için fark atmayı amaçlıyor. Lüks otomobil şirketleri de çok sık olmasa da bu tür işbirlikleri içine giriyor. Ancak söz konusu deniz olduğunda çoğunun ‘yelkenleri suya indirdiğini’ görüyoruz. Zira, dünyanın önde gelen lüks otomobil üreticileri birer birer özel tekneler üretmeye başladı. Bu zincire en son eklenen Mercedes Benz oldu. Mercedes-Benz, yatları Granturismo ile Silver Arrows Marine’i . 14 metre uzunluğundaki yat, ünlü tasarımcılar Martin Francis ve Tommaso Spadolini imzası taşıyor. Rolls Royce’un lüks yatında garaj bile var. Fransız tasarım şirketi Sylvain Viau Design da ise 69 metre uzunluğundaki yat yükset hızlı sürat tekneleri sınıfında sayılmasının yanı sıra isteğe göre 2 adet yada 4 adet denizaltı yat da yer alabilecek arka bölümüne helikopter yerleştirmek yatın sahibinin tercihi olabilecek. Buda gösteriyor ki yat tasarımında lüksün sınırı yok.

Dünyaca ünlü yat tasarım şirketi Strand Craft ile Rolls Royce işbirliğinden ortaya çıkan süper tasarımda 28 metrelik teknenin birçok özelliği var ama en ilgi çekici yanı otomobil garajının da olması. Yumuşak ve modern hatlara sahip bu özel tasarım suya indiğinde Rolls Royce motorları sayesinde 55 knot maksimum hıza sahip olması bekleniyor. Bu mega yatın öne çıkan kargosu otomobil olsa da satın aldığınızda yatla birlikte yine Rolls Royce motorlu son derece şık bir tender’ın da geldiğini belirtelim.Porsche Design gerek otomobil, gerek saat ya da aksesuar alanında birçok özel tasarıma imza atmış bir marka. ABD’li yat firması Fear less için tasarladığı muhteşem motor yatın ardından şimdi de Singapurlu Royal Falcon Fleet ile anlaşarak 40 metrelik katamaran’lar üretiyor. Gövdesi tamamlanan katamaran da Fearless gibi Porsche’nin karakteristik çizgilerini taşıyor.

Seçiminiz hangisi olursa olsun ister yelkenli ister yelkensiz bu yaz yelkenleri suya indirin! ve yazın keyfini çıkarın. Herkese gönlünce bir yaz diliyoruz…Sevgilerimizle,

THE BEST HOTEL DESIGNS

EN İYİ OTEL TASARIMLARI

1)Katamama

Mimar: Andra Matin

Yer: Endonezya, Bali

Proje Yılı: 2015

PTT ailesi tarafından kurulan  otel Endonezya Bali de Potato Head  Beach Club’ın arkasında yer almaktadır. Hotel Endonezyalı ünlü mimar Andra Matin tarafından tasarlanmıştır. Hotelin iç mimari tasarımını Ronald Akili, PPT ailesi ceosu ve PTT ailesinin tasarım ekibi beraber yapmıştır.

Katamama’nın lobi tasarımı, havuz manzarası ve doğal manzarayı bütün kullanıcılar eşit olarak yararlanacak şekilde tasarlanmıştır.

Katamama hotelinin iç mekan konsepti Bali’deki geleneksel malzemelerle çağdaş bir tasarım yaratmak olarak belirlenmiştir.  İç mekan tasarımda Bali’deki yaşam tarzından ve adanın doğal güzelliğini yansıtan geleneksel malzemelerden yararlanılmıştır. Adanın sahip olduğu bitkiler iç mekanlarda da kullanılarak dış mekan ve iç mekan birlikteliği sağlanmıştır.

2) NH Hotel

Mimar: atelier d’architecture King Kong

Yer: Blagnac, Fransa

Proje Yılı: 2016

King Kong tasarım atölyesi tarafından Fransa’da Toulouse Blagnac havaalanı için tasarlanan NH otel, tasarım ofisi tarafından tanıldı. Davetkar ve sıcak atmosferi ile dikkat çeken hotel aynı zamanda modern tasarımıyla da ilgi odağı olmuştur.

Yapı 150 otel odası, iş merkezi, restoran ve fitness merkezinden oluşmaktadır. Yapının  kotlarında bar, restoran ve teras mekanları bulunmaktadır.

Yapının dış cephe tasarımda; monotonluğu kırmak adına dikey sürekliliği olan asimetrik çizgiler kullanılmıştır. Dış cephe renklerinde  siyah beyaz tercih edilmiştir; bunun sebebi zaten hareketli olan cephe tasarında renk kullanılarak daha karışık hale gelmesini engellemek olarak belirtilmiştir.

3) Carlota Hotel

Mimari Ekip: JSa

Yer: DF, Meksika

Proje Yılı: 2015

Proje şuan ki kullanımından uzak olarak bir arkeoloji yapısı olarak tasarlanmıştır. Uzun ince bir iz şeklindeki havuzu, avluya bakan koridorları, betonarme yapısı ile oldukça ilgi çekmektedir. Yapı şuan 36 odalı bir hotel olarak kullanılmaktadır.

Yapının inşa edildiği 80li yıllara ait dış cephe tasarımını modern ve çekici kılmak amacıyla cam ile kaplanmıştır. Hotelin iç mimarisinde ise orijinali kullanılmıştır.

INTERVIEW OVER İSTANBUL ARCHITECTURE AND BIRD HOUSES WITH ‘ POET ARCHITECT’ CENGİZ BEKTAŞ

‘OZAN MİMAR’ CENGİZ BEKTAŞ LA İSTANBUL MİMARİSİ VE KUŞ EVLERİ ÜZERİNE SÖYLEŞİ

Doğaya ve hayvanlara duyduğu sevgiyle, empatiyle, doğanın dengesini bozmamak adına kuş evlerine olan hassasiyetiyle  tasarladığı projelerinin yanı sıra şiir kitaplarıyla tanıdığımız ‘Ozan Mimar’ Cengiz Bektaş ın  İstanbul un mimarisini kurtarmak için  önerilerini soluksuz okuyacaksınız  Sadece Archisections.com da yayınlanan  röportajını hem seveceksiniz hem düşüneceksiniz!

Cengiz Bektaş 2

“Türk Evi” kitabınızda özellikle üzerinde durduğunuz bir konu var. Mimarlığın”göz hakkı, hava hakkı yemeden” yapılması gerektiğinden bahsediyorsunuz. Sizce günümüz yapıları ne derece bu kavramlara uygun inşa ediliyor?

Bana verilen ödülün öğrenci bölümü vardı. Bu sene de ben jüri üyesiydim. Orada bakıyorum bütün projelerin hepsi aynı, kapitalizm ne istiyorsa ona yönelik projeler yapılmış. Bundan çıkış ancak bilinçli bir davranışla olabilir. Yarışmada 20 projenin neredeyse tümünde bir kütleye çelikten bir gömlek giydirilmiş. Gökdelen icat edildiğinden beri planı hiç değişmemiştir,ortada bir çekirdek vardır, çevresinde de kolun kesiti gibi et vardır. Başka bir şey yapamazsınız çünkü dengeyi bozarsınız. Örneğin kütleler yapıyorlar dörte  bölüyorlar, üçü güneş alıyor birisi karanlıkta kalıyor. Yapılış amacı farklı bir şey yapmak için yapmak… Veyahut da bir gökdelen yapıyorlar yarısı mavi yarısı yeşil, farklılık yaratmak istiyorlar fakat plan değişmedikten, işlev değişmedikten sonra hepsi aynı…

Cengiz Bektaş 3

 

 İstanbul’da bu denli kültürden uzak, ticari,pragmatik kaygı temelli yapıyı inşa edenler de mimar! Mimari anlayış hakkındaki bu zıtlık sizce neden kaynaklanıyor?

Birçok iyi eğitimli insan kötü mimar oldular. Çünkü tasarımda üç boyutlu düşünmek gerekir yani oylumu tasarlarsınız planı değil. Bunun bir takım oyunlara çevirdiler, kağıt bükme vs. gibi hayır bu değil. Örneğin Arata 15 yıl fotoğraf çekiyor daha sonra mimarlığa başlıyor. İlk yapıları iyi fakat ben olduğu yapmazdım. Örneğin bir uzun koridor tasarlamış, 90′ lik açılar ile dönerek mekanı dar koridorlar içinde geziyorsunuz. Bir anda yerin dibinde bir anda üstünde hissediyorsunuz. Örneğin ben tek mekanda çalışıyorum, 6 kişiden fazlayla da çalışmadın. Bazı kişiler 60 kişi 100 kişi çalışıyor. Bu mimarlık değil, menajerlik. Bunu bizden önce yaşadı Japonlar. Öreneğin Kikutavi var, bir makalesini okudum. Bir dönem 180 kişi çalışıyor bürosunda, fakat bir sabah geliyor özür diliyor ve burada mimarlık değil menajerlik yaptığını söylüyor, herkese iş bulacağını da ekiliyor. Çünkü bir mimar en fazla 3 kişi, bu 3 kişinin yardımcısı ve ofisteki elemanları da düşünürsek en fazla 15 kişi ile çalışabilir. 100 kişiyle çalışmaya kalkarsanız adlarını bile bilemezsiniz, böyle bir mimarlık mümkün mü?Şuan var mı İstanbul’da opera-bale izlemek için güzel bir mekan? Şuan Afrika ile İstanbul’da yaşamak arasında ne fark var radyo, televizyon bu kadar. Operayı bırakın tiyatro bilen, giden pek az insan var.Bu yıl ben tiyatro ödüllerinde jürideydim.Türkiye’de şuan tiyatrocu gençler sabahları garsonluk akşamları tiyatro yapıyorlar. Tiyatro yapmak için garsonluk yapmak gerektiğini kendileri söylediler. Böyle bir ülkeden nasıl doğru düzgün mimar çıkabilir?

Birazda sizinle birlikte eğitim alan öğrencilerden konuşalım, onlar nasıl mimar olur?

Benden eğitim almış olanlar hayatta bedbaht olanlardır. Benle çalışmış biri çok açık bir şey söylemişti: “Ne senle olur ne sensiz.” diye..Benimle çalışılabilmesi için yaşamınızın belli bir çizgiyi aşmaması lazım. Benle çalışan insan karısına gidip çok aşırı pahalı ayakkabı alamaz. Ben 6 yıl herkesin eşit olduğu bir düzen kurdum.Fakat bir gün birisi gitti karısına aşırı pahalı bir ayakkabı aldı bütün düzen ortaklı bozuldu…Ben çağrıldığım bütün üniversitelere derse gittim. O kadar garip mi mesela birisi simit satıyor okumak için hocası onu eziyor, öbürü babasının arabasıyla geliyor. Bir fırıncı hayal edin ekmek yapmazsa ne olur?

-Para kazanamaz, hayatını sürdüremez…

-Olur mu? Fırıncıdan önce ben varım, ben aç kalırım. Siz Türkiye’nin mimarlık ihtiyacını bilmeden mimarlık yapabilir misiz? Bu ister istemez bizim bilinçaltımıza yerleştiriliyor. Bir zamanlar Ankara’nın %73, İzmir %50, İstanbul’un %55’i gecekonduydu şimdi ne oldu da buralara geldik? Bunun doğrudan doğruya bizim sosyal yaşamımızla bizim ortalamamızla ilgili olduğunun bilincinde olmamız gerekiyor. Ve ben bilmeliyim ki Almanlara mimarlık yapmak için mimar olmadım.

İstanbul’un mimarisi bitti mi?

Önce şehirciği doğru oturtmak gerek daha sonra onun yanında ayrıntı olan mimarlık oturtulabilir. Burnunuz yüzünüze göre 2 katı olsa olur mu olmaz denge bozulur. Kent de böyle bir şey… Sizin canlı müziğiniz, kitaplığınız, baleniz olmadan ne yapabilirsiniz ki? 1 kültür merkezi vardı 8 yıl önce bitti. 1 tane üniversite kitaplığı var onu yıkmaya kalktılar. Farz edelim Osmanlı dönemini yaşatmaya çalışıyorlar. Tüm Osmanlı döneminde sadece 150 kitap var özgün..150…500 yılda. Yalnız 1923’den Mustafa Kemal’in ölüm yıl dönümüne kadar 500 kitap var… İstanbul’un okuma yazma yüzdesi 1907’de devlet sayımına göre %7, sadece 265 kadın okuma yazma biliyor. Kimin için ne yapıyorsunuz? Bunun söyleyince mimarlıktan konuşun diyorlar. Ben mimarlıktan konuşuyorum.

Peki, İstanbul’u kurtarmak mümkün mü?

Tabii çok kolay. Şuan bu binaları yapan insanları uzaklaştırın İstanbul’un %50’si kurtulur.

 Ya yapılanlar?

Bütün Kadıköy’ü yeniden yıkıp yapmıyor muyuz? Bir işlev değişikliği her zaman mümkün. Sinan’nın yapısını (Mimar Sinan) istediğiniz gibi kullanabilirsiniz. Çünkü; bir strüktürel yapısı mevcut. Hastane de yapabilirsiniz medrese de…

Cengiz BEKTAŞ

“Kuş Evleri” kitabınızda hayvanların insanlarla birlikte yaşama hakkından ve bu şekilde inşa edilen yapılardan bahsediyorsunuz. Günümüzde ise yapılar (cam önünde engeller vs.) adeta hayvanlar yaşayamasın diye tasarlanıyor gibi. Sizce toplum nasıl hayvanlarla birlikte ev inşa etme anlayışından bu hale gelebildi?

Troya’da taş ustaları, taşlara imza atıyorlar, işinin sahipleniyorlardı.Biz Ankara’da mimarlara teklif ettik. Her mimar işinin üzerine imzasını atsın diye kimse kabul etmedi…Yaptığı işten utanan mimar olur mu? Usta bir taş yaparken taşın bir ufak parçası kırılıyor, bu taş atılmıyor. O kırık parçalar kuş yuvaları olarak değerlendiriliyor. Tabii bunun daha derin bir anlamı var: Kendisinin doğada diğer varlıklarla dengede olduğunu düşünüyor ve daha da önemlisi empati yapabiliyor. Kendini o canlının yerine konabiliyor. Sadece kuş evleri de değil, Sivas’ta adam iki dükkanını vakfediyor: Kışın sıcak ülkelere göç eden kuşlara yem alınması için, bunu bana Fazıl Hüsnü Dağlarca anlatmıştı. Veyahut II.Bayezit İstanbul’da yaptırdığı Camii’nin vakfında belli bir payı kuşlara ayrılıyor. Bunlar büyük insanca anlamlar taşıyan şeyler. Kuş evini herkes sanıyor ki süs… Sadece bizde mi var diye bu konuyu özellikle araştırdım. Yurt dışında da var tabii fakat gübre üretmek için kullanılırken yani bir çıkar ilişkisi varken bizde yok…

Türkiye’de doğayı bu kadar koruyan bir siz kaldınız sanırım ?

Aman öyle demeyin sonra dinozor derler bana.(Gülüyor) Benim doğayla alakalı ödül almış bir şiirim var. Buradan yola çıkalım mesela 100 yıl önce, yağmur borusu sokağa verilmez evin sarnıcına akıtılırdı.  Benim Denizli’de otistik çocuklar için yaptığım yeni binada bütün çatı suları ortalarda avlularda toplanır ve bahçe onlarla sulanır. Yazık değil mi o suyu kullanmamak? Ama çok ünlü bir mimarımız Antalya’da bir evi yaparken anlamıyor bile, çatıdaki yağmur borusu ile 1.yağmurda ilk depoyu, 2. yağmurda ikinci depoyu dolduruyorlar, sonra kuyuya sarkıtıyorlar. Ünlü mimar, evi onarırken bu detayı yok ediyor… Ben o detayı istemesem bile ki niye istemiyim alır müzeye koyarım.

Cengiz Bektaş kimdir

1934 Denizli doğumlu Cengiz Bektaş, orta öğrenimini İstanbul Erkek Lisesi’nde, yükseköğrenimini DGSA Süsleme, Mimarlık Bölümleri ile Münih Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’nde yaptı. 1959 yılında yüksek eğitimini tamamladı.1960’ta Alman şehircilik kurslarına katıldı. Almanya’da serbest mimar olarak çalıştı. Orada girdiği iki yarışmada ödül aldı. ODTÜ’ye öğretim görevlisi olarak çağrılınca, Türkiye’ye döndü. 1962 – 63 öğretim yılında ODTÜ İnşaat İşleri Başkanlığı, Mimarlık işliğini bir yıl yönetti.

1963’te Ankara’da Oral Vural ile birlikte kendi mimarlık işliğini kurdu. 1963–69 yılları arasında yalnızca altı yıl süreyle mimarlık-şehircilik yarışmalarına girdi. 25’in üzerinde ödül kazandı. Cumhuriyet dönemi mimarlık tarihi örnekleri arasında sayılan yapılar gerçekleştirdi. 2 kez Ulusal Mimarlık Ödülü aldı. Akdeniz Üniversitesi (Antalya) Sosyal – Kültürel Özek yapısıyla 2001 yılında Uluslararası Aga Khan Ödülü’nü kazandı. Ankara’daki Türk Dil Kurumu yapısı, mimarlarca Cumhuriyet dönemini simgeleyen yirmi yapıdan biri sayıldı. 2014 yılında kendisine Uluslararası Mimar Sinan Ödülü verildi. Cengiz Bektaş’ın mimari eserleri dışında  şiirlerini derlediği kitapları  vardır.

Cengiz Bektaş 5

Cengiz BEKTAŞ 6

Işıl Çakmak, Merve Geven, Sevinç Ormancı, Cengiz Bektaş

THE BEST RESTAURANT DESIGNS

EN İYİ RESTORAN TASARIMLARI

1)  VAKST RESTORAN

Restaurant Väkst,© Chris Tonnesen

PROJE KÜNYESİ

Mimar: Genbyg

Proje Alanı: Danimarka

Fotoğraflar: Chris Tonnesen

Danimarka’da yapılan  Väkst restoran tasarımı yapılırken birincik öncelik Nordik tasarım ile birleşecek bir yeşil alan tasarımları yapmak olarak belirlenmiştir. Bu tasarım anlayışından yola çıkarak iç mekanda ve dış mekanda yeşil alanlar yaratmak amaçlanmış, dış mekanda yaratılan yeşil alanlarda canlı, organik bir alan yaratmak hedeflenmiştir.

Restaurant Väkst,© Chris Tonnesen

Restaurant Väkst,© Chris Tonnesen

Restorantın kalbini büyük, iki katlı bir seradan oluşmaktadır. Restorant tasarımı yapılırken amaç kullanıcıyı daima yeşil, ferah bir alanın içinde hissettirmek olduğundan her iki kotta da oldukça fazla bitki kullanılmıştır.

Restaurant Väkst,Plan 1

Restorant, çevresel sürdürülebilirlik ilkeleri üzerine inşa edilmiştir.  İç mekan tasarımda geri dönüşümlü malzemeler kullanılarak, tasarımda ekonomik olarak tasarruf edilirken aynı zamanda yaratılmak istenen doğal, sade ambiansa da katkı sağlanmıştır.

2) TARTUFO TRATTORIA RESTORAN

Tartufo Trattoria,© Andrey Bezuglov

PROJE KÜNYESİ

Mimar: YOD Tasarım Ofisi

Proje Alanı: Ukrayna

Fotoğraflar: Andrey Bezuglov

Demokratik bir İtalyan restorantı tasarımı olan Tartufo Trattoria, Lviv Alışveriş Merkezi 3.katında yer almaktadır. Restorantın bir alışveriş merkezi içinde yer alması, mekanın tasarımı ister istemez olumsuz yönde etkilemiş, tasarım ofisi tarafından bu algı kırılmak için farklı ve yeni malzemeler kullanmaya özen gösterilmiştir. Mekan içinde kullanılan pirinç, beyaz mermer, meşe gibi malzemeler ile bükülmeler yaratılmış bu sayede şehrin hareketli dokusu mekan içinde kurgulanmıştır.

Tartufo Trattoria,© Andrey Bezuglov

Salonun ortasında bir açık mutfak bulunmaktadır. Böyle bir çözüm şefin yemekleri hazırlarken , kullanıcıların onu izlemesine olanak verir, bu sayede yemek yemek ve hazırlamak eylemleri eğlenceli bir hal almaktadır. Aynı zamanda kuruluşundan bu yana odun ateşinde pizzasıyla ünlü olduğunu için mekannın içinde yanan bir odun sobası bulunmaktadır.

Tartufo Trattoria,© Andrey Bezuglov

 

3)HAY HAY RESTORAN

Hay Hay Restaurant and Bar,© Hiroyuki Oki

PROJE KÜNYESİ

Mimar: Vo Trong Nghia Mimarlar

Proje Alanı: Vietnam

Fotoğraflar: Hiroyuki Oki

Restoran, Da Nang ve Hoi An old şehirleri arasında Da Nang uluslar arası havalanına 16 km mesafede bulunmaktadır. Restorant tasarımı yapılırken amaç modern fakat huzurlu bir tropikal tasarım yapmak olarak belirlenmiştir.

Hay Hay Restaurant and Bar,© Hiroyuki Oki

Restorant binanın sahip olduğu bambu strüktür devam edecek şekilde tasarlanmıştır. Kalabalık Gruplar, bambu kubbe altında birlikte bir aile yemek yemenin keyfini çıkarabilir ya da konik sütunlar yanında yer alan daha özel alanlarda yemek keyfini çıkarabilmektedir.Restoranda ayrıca gökyüzünün altında yemek yemek isteyenler için de açık bir alan sağlamaktadır.

Hay Hay Restaurant and Bar,© Hiroyuki Oki

Restorant tasarımında kullanılan bambular, proje mekanından elde edilmiştir. Bambulara mekan içindeki görselde görülen  bükülme hareketini vermek ve bu şekilde sabitleyebilmek 4 ay sürmüştür.

Hay Hay Restaurant and Bar,© Hiroyuki Oki

4)PLATFORM  MONSANT RESTORAN

PROJE KÜNYESİ

Mimar: Platform-a Tasarım Ofisi

Proje Alanı: Kuzey Kore

Platform Monsant,© Yoon Joonhawn

Platform Monsant  Restorant projesi, şehirden uzaklaşmak isteyen sessiz toplulukların yaşadığı, küçük bir yerleşim alanı olan Aeweol, Jeju’de bulunmaktadır. Ada hala volkanik toprak özelliklerini korumaktadır bu sebeple restorantın dış cephesinde yerel malzemeler kullanılarak, proje ve proje alanı arasında uyum sağlamak amaçlanmıştır.

Platform Monsant,© Yoon Joonhawn

Dış cephe tasarımında kullanılan ve geniş yer tutan cam malzemeye karşıt olarak volkanik taş da kullanılmıştır. Tasarımcı ofise göre cam kısımlar geçiciliği sembolize ederken, taş kısımlar somutluğu ifade etmektedir.

Platform Monsant,© Yoon Joonhawn

Tek katlı yapının çatı terası her yöne açık bir gözlemevi olarak hizmet vermektedir. Teras çatı tasarımı  aynı zamanda yol, ev  ve site arasında görsel süreklilik sağlanmakta ve  tüm yıl boyunca bina yalıtımı yapmaktadır. Teras gündüzleri şeffaf tasarımı ile ışığı yansıtırken, geceleri de yapay ışık tasarımları sayesinde yapıya estetik bir görünüm kazandırmaktadır.

Platform Monsant,© Yoon Joonhawn

Yapının iç mekan tasarımda, az insanın sade bir hayat sürdüğü proje alanı göz önünde tutularak sade bir tasarım yapılmıştır. İç mekanda oldukça az ve yalın malzemeler tercih edilmiş; mekanı dolu kılmak değil, boşlukları tasarlamak amaçlanmıştır.

Platform Monsant,© Yoon Joonhawn

 

 

 

 

 

 

 

 

FEEL THE DEPTH OF BLACK IN YOUR PLACES!

SİYAHIN DERİNLİĞİNİ MEKANLARINIZDA HİSSEDİN!

siyah 7

Son günlerde yaşadığımız üzüntülü anlar içimizdeki tüm renkleri bir anda aldı!.Her şey bir anda siyahlaştı! Siyah da bir renk diyenlere cevabımız; Aslında siyah renk yoktur. Doğada siyah renk bulunmaz, fakat ışığı emen ve yok eden yerler siyah olarak algılanır. Işığı emen ve yok eden siyah, hüznü, yalnızlığı, sıkıntıları ve endişeleri hatırlatan etkiler gösterebilir. Yaşamın bir gerçeği olan ölümü çağrıştıran siyah, genellikle üzüntümüzü ifade eden matemin rengi olarak bilinir.

siyah2

Bu yazımızda siyah rengin derinliğini hissettiren mekanları sizlerle paylaşmak istedik. Çünkü siyahın derinliği yansıttığı mekanlarda güçlü bir şekilde kendini hissettirir.
Siyah tek başına iç mimari tasarım renkleri arasında pek tercih edilen bir renk değildir.

siyah 5

Çünkü siyah tek başına karamsarlığı da beraberinde getirdiği için riskli bir renktir. Mekanda da yaşamda olduğu gibi siyah denge için en çok aydınlık ve canlı renklere ihtiyaç duyar.Yaşam devam ettiği sürece siyahın ihtiyaç duyduğu diğer renkler gibi..

siyah

Örneğin mekanlarınızda içerisinde aydınlık renklerin ağırlıkta olduğu ve fakat siyahında kendini hissettirdiği duvar kağıtları,halılar kullanabilirsiniz. Siyah renk aynı zamanda, gücü, soyluluğu, ağırbaşlılığı, farkındalığı ifade eder.

 

tablo 1

FEEL THE SEA BREEZE IN YOUR PLACES

DENİZDEN GELEN ESİNTİLERİ

 

Yaz geldi! Yazın en büyük tutkusu olan denizden gelen Mavi – Beyaz esintiler bırakın mekanlarınıza da girsin! İç mimari ve mimari tasarımda mavi ve beyaz ikilisi klasik olup en çok tercih edilen renk paletlerinden biridir. Her yıl modadır, zamansızdır bu ikili sadeliği, şıklığı ile her daim tercih edilir. Beyaz – Mavi Çin porselenlerinin yanı sıra kuzey ülkelerinden olduğu kadar Selçuklu çinilerin doğadan beyaz- mavi desenleriyle her daim ilgi çekmiştir. Avrupa da popülerliğini kazanan tema, 18. yüzyılda Fransa’da yaygın olarak kullanılmış olsa da Kuzey Avrupa ülkelerinde hatta Akdeniz stili olarak da o günden bugüne dünyanın pek çok köşesinde mavi – beyaz iç mimari farklı örneklerine rastlamak mümkündür.

Bize denizi hissettiren Mavi – Beyaz’ın yansıttığı güçlü kontrast sayesinde mekanlara derinlik ve enerji katmak için çok fazla obje kullanmaya gerek kalmaz. Kendi başına güçlü bir aksesuardır. Zaten Mavi – Beyaz renk paletinin sade ve çarpıcı olabilmesi de bu sayede gerçekleşir. Az süslemeye rağmen göz alıcı bir mekânsal tasarımlar ortaya çıkar.Akdeniz stili denmesinin sebebine gelecek olursak mavi gökyüzünün, okyanusun rengidir. Sonsuzluğu, derinliği çağrıştırır. Mekana ferahlık verir. Beyazla bir araya geldiğinde bu temanın evi tazelediğini hissedersiniz  Bu temanın yazlık evlerde, bahçelerde veya kır evlerinde daha çok kullanılması biraz da bu çağrışımlarla ilgilidir. Su kenarına ve hayatın daha yavaş, daha sakin ilerlediği mekanlara bu renkler çok yakışır. Çok güzel uyum sağlar.

Mavi ve beyaz birbirine çok yakıştığı için, Mavi – Beyaz bir salon iç mimarisinde beyaz parke zemin özellikle tercih edilir. Tercih edilen lacivert bir duvar ise beyaz perde ve beyaz bir koltuk takımıyla dengelemek salonun karanlık ve ağır bir havaya bürünmesini engeller. Mavi – Beyaz ikilisini soğuk buluyorsanız, kırmızı gibi sıcaklık veren renkler de mekana katmanız mümkün.

Geleneksel bir Kuzey Avrupa tarzı olan modern ya da romantizmi barındıran mekanlar için beyaz ve uçuk mavi ikilisini değerlendirebilirsiniz. Sizin için hazırladığımız tablodaki renk paleti ve seçilen Mavi – Beyaz desenler sade, şık olmanın yanı sıra sıcak bir Akdeniz stili içinde oldukça uygun.Tercih ettiğiniz stil ne olursa olsun ona yazın tutkusu denizin rengi olan mavi tonunu mekanlarınız için mutlaka bulacağınızı düşünüyoruz.

 

LET’S UPDATE YOUR ETNİC STYLE!

 
ETNİK TARZINIZI GÜNCELLİYELİM!

Etnik gruplar ve etnik grupların varlığı, kompleks kan bağlarına, ortak kültüre, dini benzerliğe ve coğrafi ilişkilere bağlıdır. Bir etnik gruba bağlı stil, üslup, o grubun etnik tarzını, tasarımını ortaya koyar. Günümüz de ise etnik tarzların güncellemesinin tasarlanması için aşamalar vardır. Evinizin tasarımını günümüze uygun, trendy ve seçtiğiniz bir etnik stile göre tasarlamak ya da tasarlatmak mı istiyorsunuz? Etnik mekan tasarımı için ön bilgi vermesi adına gelin hep beraber bu yazımızda size yön verecek aşamaları inceleyelim…

etnikpafta

Bu yazımızda sizler için etnik stillerin güncellenmesini sadece yazı da değil bütünde konsept uygulama tablosunu, tasarlanan mimari bir plana göre hazırlayarak göstermek istedik. Örnek olarak seçilen Fas etnik stil konsept tablo, yazıdan hayallere, hayallerden gerçeğe geçirmeniz için gerek renk skalası gerek güncel mobilya, desen, malzeme seçimleriyle günümüzdeki etnik mekanlarınızın tasarımında yol göstermesi, rehberlik etmesi için sizler için hazırladık.

Öncelikle Etnik grubun tasarımın geçmişten gelen köklerini bilmeliyiz. Geçmişten gelen etnik tasarımın, detaylarının, desenlerinin hayallerimizde yer almasına izin vermeliyiz. Daha sonra etnik detayları güncellemek için daha yalın tasarlamalıyız. Peki güncellemek için gerekli tasarım algı aşaması nedir?

Tasarım, algı ile kavram hatta tarz arasında bir bağlama aracıdır. Gerçeklik ile doğrudan ilişkisi bulunmaz. Özellikle hayal dünyamızın ilişkili olduğu dünya ile olan önemli özelliklerine dikkat çeker. Bunun sonucu olarak da tasarımımız da hayallerden gerçek Dünya’ya istersek geçiş yapabiliriz.
Güzel sanatlar alanında tasarım, yaratıcı sürecin kendisi olup, gerekli olan eskiz ve planların hazırlanması süreci çalışmalarını kapsar. Bir tasarım kendi içinde bir yapıya ve bu yapı arkasındaki hayalin planlamasına sahip olmalıdır. Bütün sanatların temelinde bir tasarım işlevi bulunmaktadır. Tasarlama eylemi, oluşturulacak yapının organizasyonu ile ilgili her türlü faaliyeti içine almaktadır.
Uygulamalı tasarım dallarını üç ana başlıkta toplamak mümkündür: Endüstri tasarımı, Çevre tasarımı ve Grafik tasarımı. Daha sonraki aşaması ise hayallerinizdeki mekana uygun yapılan tasarıma uygun güncel malzeme, kumaş, mobilya vs seçimleri.

Etnik çizgilere sahip mekanlarınızın tasarımını güncellemek, tasarlamak, tasarlatmak istiyorsanız bahsettiğimiz bu aşamalardan geçerek gelin, tablomuz sizlere rehber olsun, mekanlarınızda var olan ya da olmasını istediğiniz etnik stili öncelikle konsept olarak hayallerinizde hep beraber güncelleyelim!

 

 

 

IF FASHION GETS THE POWERFUL INSPIRATION FROM ARCHITECTURE

MODA MİMARİDEN EN GÜÇLÜ İLHAMI ALIRSA..

MILLY /ZAHA HADID

Moda ve mimari severler yazımız sizler için. Geçmişten günümüze zaman zaman mimari, iç mimari’nin trendlerinden etkilense de bu yazımızda modanın mimariden ilham aldığı en güçlü  detayları inceleyeceğiz. 

LANVIN/FRANK GEHRY

Moda ve mimari, iki farklı tasarım alanı gibi gözükse de yakından incelediğimizde geçmişten günümüze kadar süregelmiş birçok ortak noktaya sahip olduklarını görmekteyiz. İlk bakışta bu iki alan birbirinden farklılık gösterse de ortak noktada buluştukları noktalar aynı olabiliyor. Farklı noktaları nedir e cevap ise; moda geçici ve yüzeysel bir fenomen olarak algılanırken mimariyse daha anıtsal ve kalıcı olma yolunu seçmiştir. Bu durum kullanılan materyallere de yansımıştır. Modada kullandığımız materyaller daha yumuşak ve narinken, mimaride kullanılanlar ise sert ve dayanıklıdır. Tabii bu süreçte üretim ölçeklerimiz arasında da büyük farklılıklar görülmektedir. Moda tasarımcısı tasarım aşamasında bir insan bedenini baz alırken mimar ise birçok insanın topluca barınabileceği büyüklükte alanlar yaratmaktadır. Bütün bu farklılıklara rağmen, iki alanın da ortak çıkış noktası insan bedenidir. Koruma işlevlerinin yanı sıra kimi zaman, kişisel, siyasal veya kültürel kimliği sergilemek için bir araç olurlar. Bazen de birbirlerine ilham olurlar…

GIANFRANCO FERRE/SYDNEY OPERA

Mimari ve modada yaratılan eserler, boyut ve kullandıkları malzemeler açısından farklılık gösterse de, mimari ve moda tasarımlarında fark edilir benzerlikler içermektedir. Örneğin; ikisi de ikiboyutlu taslaklardan yola çıkarak bunları daha gelişmiş üçboyutlu formlar haline dönüştürürler. Ortak estetik kaygısı, biçimsel ve yapısal benzerlikleri de beraberinde getirir. Hatta zaman içinde bu iki farklı alanlardaki tasarımcılar ilham ve teknik stratejiler için birbirlerine dönmüşlerdir. Bunun en dikkat çekici göstergesi ise ortak dildir.

GOTHIK STİL/ GEOMETRIK DESENLE

Giyim ve korunma arasındaki ilişki çok eskiye dayanır. Mesela Buz Çağı’nda hayvan derileri hem insanların kendilerini örtmesi için hem de duvarları süslemek için kullanılmıştır. Antik Yunan’da kolonlarda kullanılan alanlar, aynı dönemin en popüler giysisi olan tasarımlarında ve silindirik formuna referans olmuştur. Eski Yunan’da kıyafet ve mimarinin insan figürü oranlarıyla bir harmoni içinde tasarlandığını görmekteyiz. Mimarideki İyonik ve Dorik üsluplar farklı tarzları olarak modaya yansıtılmıştır. Günümüzde de birçok mimari tasarımlar için cephe tasarlarken modadaki katlama ve drape tekniklerini yorumlarlar.Ortaçağ’a baktığımızda ise dikeyliğe olan eğilimi Gotik kıyafet ve mimaride görmekteyiz. Mesela, sivri uçlu ayakkabı ve şapkaların, Fransa ve İngiltere’deki Gotik tarz katedrallerde görülen kemerler ve yükselen alanlarla arasındaki bağlantı dikkat çekici. Günümüzde de Gotik mimarisi elbiselerdeki motiflerde tekrar yorumlanarak moda dünyasında hayat bulmaktadır.Zaman içinde gelişen endüstri ve üretim teknolojileri sayesinde iki alan arasındaki benzerlikler daha da derinleşmiş ve güçlenmiştir.


YASUTOSHI EZUMI/ FRANK GEHRY

19. yüzyılın sonlarına doğru “Art Nouveau” akımıyla beraber popüler hale gelen organik şekiller, hem mimaride hem modada görülmektedir. Aynı zamanda Hector Guimard ve Louis Sullivan gibi uygulayıcıların mimariye kattığı kıvrımlı doğal formların kaynağının da bu akım olduğunu fark etmek zor değil. Bu zaman içinde ortaya çıkarılan işlerin en önemli özelliği yalın formları ve akıcı süslemelerdir. Şekiller için doğa önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Daha sonra, 20. yüzyılda, moda ve mimari modernizm e uydurabilmek adına beraberce daha büyük bir yalınlığa doğru yol almış ve süsleme gitgide azaltılıp, formlar sadeleştirildikçe yapı ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Bu değişimi en belirgin şekilde mimaride Le Corbusier ve J. J. P. Oud’un, modada da Coco Chanel ve Cristobal Balenciaga’nın işlerinde görmekteyiz. Özellikle Bauhaus Okulu’ndaki Walter Gropius ve Annie Albers gibi birçok mimar ve tekstil tasarımcıları kullanışlığı öne çıkararak hem binaların hem de giysilerin yansıtması gerektiği fikrinin altını çizmişlerdir.

CHLOE/ ARABESK MİMARİ

Geçtiğimiz son yıllar içerisinde, moda ve mimari aralarındaki diyalog sayesinde estetik anlamda daha da benzer bir yön almıştır. Son yıllarda moda ve mimari alanında benimsenen en çarpıcı benzerlik minimal ve dekonstrüktivist estetik yaklaşımdır. Günümüzde minimal yaklaşımın ustası olarak Calvin Klein gösterilmekteyken; onun bu ustalığında Halston, Yves Saint Laurent, Giorgio Armani, Miuccia Prada ve Helmut Lang gibi tasarımcıların azımsanamayacak kadar etkisi vardır. Calvin Klein’in 70 ve 80’lerdeki renksiz, modern ve süsten uzak tasarımlarının yansıttığı netlik ve yalınlık Le Corbusier, Richard Neutra, 20’ler ve 30’lardaki Ludwig Mies van der Rohe’nin mimarideki tasarımlarıyla benzerlik göstermektedir.

VERSACE STORE/ VERSACE

GET EXCITEMENT TO YOUR SPACES WITH POPART

POPART İLE MEKANLARINIZA HEYECAN KATALIM.

 Size bu yazımızda Pop Art stilini tanıtmaya çalışacağız. Bir önceki yazılarımızdan farklı olarak bu yazımıza biraz heyecan kattık! Bu seferki yazımız planlı ve uygulamalı olacak. Bu yazımızı sosyal medya hesaplarımızdan retweet ve repost yapan kişiler arasından yapılacak çekilişle seçilen birer kişinin gönderecekleri 50-100 mt2 planlarına istedikleri stilde, ya da evlerinde yapılacak enerji Y.Mimar Sevinç Ormancı danışmanılığında feng shui çalışması yapıp yollayacağız.İlk uygulamalı çalışmamız PopArt’ı kısaca tanımak isteyenler için bir tanıtım yazısı da yazmak istedik. PopArt 1950_60 larda ABD ve İngiltere’de ilk ortaya çıkan soyut dışavurumculuğa tepki gösteren genç sanatçıların bir akım haline getirdikleri sanat türüdür. Birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Sadece iç mimaride değil sokak sanatında ve grafittide birçok tasarımda geçmişten günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.

Richard Hamilton’ın “Günümüz Evleri…” başlıklı kolajı 1956‘da ilk Pop Art örneği kabul edilmiştir.İngiliz pop sanatı, Richard Hamilton’ın etkili olduğu bir dönemle başlar (1953-1957); Peter Blake, Roger Coleman gibi geç resimsel soyutlama tarzına yakın eser veren sanatçılarla devam eder.(1957-1961), 1960’lardan sonra figüre geri dönülür. En sonunda PopArt sanatı dünyaca kabul görür.Amerikan pop sanatının ilk çalışmaları soyut dışavurumculuk ile popüler imgeleri birleştiren Jasper Johns ve Robert Rauschenberg tarafından başlatıldığı kabul edilir. Sonrasında önemli sanatçılar arasında Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Claes Oldenburg vardır. Popüler kültür imgeleri kişisellikten arındırılmış bir şekilde sunulur; örnek alınan modellerin anonim kimliklerinden çok uzaklaşılmaz.Türkiye’de pop sanatı Andy Warhol akımıyla tanınıp yayılmıştır. Onun adını taşıyan çalışmaları ile tasarım dünyasında izlerini bırakmaya başlamıştır.