Latest News
Kitchen Chat and more…
Kitchen Chat and more…
Napolyon Dönemi Ampir Stili
Öncelikle ampirin olmasını açıklayalım: Napolyon dönemi olarak bilinen 19. yüzyıl mobilyası olan ampir, 1804-1815 yılları arası süren dönemle simgeleşir. Ampir mobilya Fransa’yı hatırlatır. Ama başka ülkelerde de kendini göstermiştir. 1789 İhtilali her yerde yaşandı. Ampirle birlikte artık yüksek bir zümrenin yönettiği mobilya son dönemine gelir. Neoklasikte insan ilişkilerinde tecrübeli, gösterişten uzak, rafine olmuş bir zarafet söz konusudur. Ampirde ise artık o zarafet kalmamıştır. Ampirin sözlük anlamı imparatorluktur. Napolyon İmparatorluğu’nun olduğu bu dönemden önce direktuar dönemi vardı.
Ampir döneminde kaba, gösterişli, kalın bacaklı, sağlam mobilyalar görülüyor. Maun ağacının kullanıldığı simetrik desenli malzemelerde Yunan çizgisi hakim oluyor. Napolyon’un savaşları ile Mısır keşfedildiği için askeri arabalar, otağlara benzeyen gravürler, mısır böceği mumyalar oldukça gösterişli olarak mobilyaya yerleştiriliyor. Mobilyada ahşap taklitçiliği, aşırı süslemeler göze çarpıyor. Boyama kumaş, mobilyada oyma işçiliği, eski stillerin taklit edilmesi, aynı mekanda farklı stillerin görülmesi tipik bir ampir dönemi. Bu dönemde endüstrileşme başlamış olduğu için endüstriyel mobilyalar yapılıyor. 18. yüzyıl ikinci yarısından sonra toplu üretime geçilmiş.
İlk hareket, en hızlı İngiltere’de olmuş. Köyünden kente hızlı bir göç yaşanmış. Şehirleşme başlamış ve orta tabaka oluşmuş. Kökenleri köylü, amaçları yüksek; Burjuvanın yaşam tarzına sahip olmak. Bu sebepten mobilya stili oluşmuyor. Her şeyden etkileniliyor. Bu dönemin diğer özellikleri şöyle sıralanabilir: El işçiliği, makine ile taklit edilmeye çalışılıyor. Bazı metallerde de gümüş taklit ediliyor. Oturma mobilyalarında rahat ve kaba çizgiler gözleniyor. Yunan ve Etrüsk etkisiyle Klismos ( araka ayak geriye) etkisi görülüyor. Depolama mobilyaları sade ve kalın hatlarda, marküteri yok… Süs için Yunan Kolonu’nu andıran kolonlar, Koç başları var. Açılır kapanır masalar, sandalyeler, mobilyaların üstünde pirinçten yapılmış süsler dikkat çekiyor.
Mobilyalar çok fazla, çok çeşitli (şezlong) oturma mobilyaları var.Meridyen bütün ülkelerde kullanılıyor. Masaların çok çeşitleri var. Mekanda, parlak kırmızı, ampir sarısı maviler öne çıkıyor. İngiliz bayrağı renkleri direkt duvarda, mobilyalarda sadeleşme görülüyor. Duvarlar kumaşla veya kağıtla kaplanıyor. Bu kumaş kaplama çadırı andırıyor. Bu sayfada gördüğünüz mekanlar ampir’in tüm özelliklerini taşıyor. Dönemin mobilyada en önemli özelliklerinden biri yatakların gösterişli halinden çıkmaya başlaması. Taşınabilir bir hal alıyor. Kaplamalarda goblen kumaşlar var. Süsleri çelenk, fiyonk, zeytin dalı, müzik aletleri, yaldız görülüyor. Düz, yuvarlak kemerler var. Masalar, üç ayaklı ve tek noktada birleşiyor. Kültür düzeyi arttığından kitap sayısı artıyor. Ve dolayısıyla kitap raflarının sayısı da. Simetri raflarının sayısı da . Simetri var, iskemlede, lir biçimi görülüyor. Koltukta Otoman denilen çok şişkin yastıklı divandan esinlenilerek yapılan kanepe, Osmanlılar’dan esinlenilerek yapılmış.
Romantik ve tropik bi ambians
Bu sayımızda örnek mekan olarak, geçmişte projesini yaptığım Bodrum Gümbet‘deki L’Ambiance Otel‘i seçtik… Bunun nedeni, ev rahatlığındaki otelin dekorasyonunda kullanılan John William Waterhouse’un muhteşem romantik resimleriyle bütünleşen tropik canlı renkleri…L’Ambiance Otel‘in otelden çok ev rahatlığına sahip olması insanda bu dekorasyonu evinde de uygulama duygusunu yaratıyor. Bu sene dekorasyonda canı, cıvıl cıvıl renkler gündemdeyken romantik ve tropik bir ev isteyip istemediğinize karar verin. Böyle bir dekorasyonda duygularınızı doğru ifade edebilmeniz için zamana ihtiyacınız var.
Zamanın önemini vurgulamaktaki sebep, L’Ambiance Otel’in, proje dahil, uygulamasının 5-6 ayda tamamlanmış olması… 3 ay daha olsaydı, zaman v.s gibi engelleyici faktörler olmasaydı, bir mimar olarak, bu otel için yapmak istediğim daha birçok şey vardı. Mesela; dekorasyonda romantizmi doruk noktasına çıkarırdım. Öncelikle mimarların stili olmamalı diyen stil uzmanı mimar olarak şahsımın romantizm akımının etkisinde kaldığını itiraf etmeliyim. Nedenine gelince, romantik duygularımı incinme korkusu olmadan ifade edebileceğim tek yerin işim olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten zaman faktörü v.s engeller olmasaydı içimdeki romantizmi max noktada L’Ambiance Otel’in dekorasyonunda uygulamak isterdim.
Ayrıca Bodrum’da binalarda beyaz renk uygulaması zorunluluğu olmasaydı, binaları tek tek Floransa ve Venedik sokaklarında olduğu gibi farklı renklere boyatırdık. Tabii bu bizim otelin odalarının içini farklı canlı renklere boyamamızı engelleyemedi. Otelin zamandan v.s ötürü tamamlanamamış bir diğer bölümü oyun odası. Bunların yanısıra bazı küçük detay eksiklikleri söz konusu. L’Ambiance Otel eklektizm stilinde iyi tasarlanmış bir otel. Fakat, biz mimarlar için hiç birşey yeterli olamıyor. ‘Hep daha iyiye, daha güzele ‘ diyoruz. Peyzajda ise son durum nedir bilmiyorum fakat sokak etkisini vurgulamak için cephelerde pencerelerden sarkan saksılara sardunyalar konulacaktı. Ayrıca bir mimar olarak resme, sanata aşırı düşkünlüğüm olduğunu söylemek istiyorum.
L’Ambiance Otel’in sokaklarında öğrenciler arası resim yarışmaları yapılması düşünülmüştü. Bu düşünce Bodrum’un yozlaşmış gece hayatına inat gençlere güzel bir ortam yaratacağı için unutuldu ise de hatırlatmak istedim. Her neyse son günlerde revaçta olan canlı, cıvıl cıvıl tropik renklerin yan ısıra romantizm çizgilerini evlerinize taşımak istiyorsanız John William Waterhouse ‘ın Londra’da haziran ayında yapılan sergisinden kalan röprodüksiyonlarından veya bulabilirseniz orijinallerinden satın alarak işe başlayabilirsiniz.
Bu arada en favori ressam olarak romantik akımın öncülerinden John Wiliam Waterhouse ‘ı beğendiğimi herhalde söylememe gerek yok. Ressam olsaydım kesinlikle onun tarzında bir ressam olmak isterdim. Evinizin dekorasyonunu isrer modern, ister klasik yapmaya karar verin John Wiliam Waterhouse‘ın resimlerini rahatlıkla duvarlarınıza asabilirsiniz. Hangi J.W.Waterhouse’ın resmini alacağınıza karar vermiyorsanız Bodrum L’Ambiance Otel’e gitmeniz yeterli J.W.Waterhouse röprodüksiyon resimleriyle L’Ambiance Otel gönüllü tanıtıcı. L’Ambiance 98 yılında açılmasına rağmen 2009 yılında revaç renklere ve resimlere sahip olmasının tesadüf olmadığını da bilmenizi isterim. Bu biz tasarımcıların özel bir yeteneği. Her şeye rağmen L’Ambiance’ı seviyorum. İçgüdüsel bir duyguyla onu korumak istiyorum. Bu yazımı projede tüm engellere rağmen bana gönülden destek veren herkese teşekkür olarak hediye etmek istiyorum.
Eskiden daha çok ataerkil ailelerin yaşadığı bahçeli bağ evleri yerine, şimdi, geçmişe olan özlemin çağdaş yaşam tarzıyla bütünleşmesi sonucu ortaya çıkan country tarzı evler gündemde. Bu evlerin dekorasyonunda ise, eskinin bağ evlerini çağrıştıran bir anlayış hakim. İşte size, yeşillikten yoksun şehir hayatından kaçmak isteyenlerin tercih ettiği country tarzı evlerde meyve desenleri ve toprak renkleriyle bağ evi atmosferinin yakalandığı dekorasyon örnekleri… Bu dekorasyonunda da kullanmak mümkün…
Doğaya, toprağa duyulan özlem… Son yıllarda yaşamın her alanında belirleyici olan doğa ve toprağa yakın olma tutkusunu, özellikle dekorasyonda kendisini belirgin bir biçimde gösterdiğinden daha önce söz etmiştik… Bu kez ele aldığımız dekorasyon anlayışında da, tema aynı fakat motifler ve desenler farklı. Motiflerde meyveler başrolde. Renklerde ise doğanın, toprağın kendisi görülüyor. Dekorasyonda meyve desenlerini daha önceleri de özellikle mutfaklarda sıkça karşılaşırdık. Ama şimdi yalnızca mutfaklarda değil, salonlarda bile meyve desenlerini ağırlığı söz konusu…
Doğrusunu isterseniz, dekorasyonunda meyve desenlerinin kullanıldığı salonlar göze de çok hoş görünüyorlar. İşte bu sayımızda, yeşillikten yoksun şehir hayatından kaçmak isteyenlerin rağbet ettiği country tarzı evlerin dekorasonuna ilişkin çarpıcı örnekler sunuyoruz size. Country tarzı dışında, hiç yeşilsiz apartman dairelerinin dekorasyonları için bile bu stilden yararlanmak mümkün… Dekorasyonda bağ evi atmosferini yakalamak şehirde kaybedilen doğallığı yeniden yaşatmak açından önemli. Amaç, özellikle meyva motifi güçlü, zengin renklerle doğayı, toprağı anımsamak. Bu stilde dekore edilen mekanlar ince zevkin hoş bir göstergesi. Kullanılan malzemeler doğa yanlısı olduğu için mekana sıcak bir hava katıyor. Eşya seçimlerinin bu anlayışla büyük bir özenle yapıldığı anlaşılıyor. Koltuk döşemelerinden tutunda dolap üzerine resmedilenlerin ne kadar, meyve desenleri mekanlarda cıvıl cıvıl hoş bir atmosfer yaratılıyor.
Bağ evlerini çağrıştıran bu mekanlarda, özellikle kullanılan meyve desenleri, armut, elma, incir, üzüm. Bu meyvelerin renklerini kombin toprak renkleri, mekana hem huzur hem dinamizm katıyor. Ayrıca ekose desenlerde çok rahat kullanabiliyor. Kendinizi şehirden uzak, meyve ağaçlarıyla dolu bir bağ evi bahçesinde hissetmek istiyorsanız, bu dekorasyon anlayışı tam size göre… Böyle bir dekorasyon için yapacağınız ilk iş, demiklasik ikili koltuğunuz için alacağınız meyve desenli döşeme kumaşı. Diğer koltuklar için meyve desenine kombin olarak ekoseli kumaşlar kadar, çiçek desenli kumaşlar da kullanabilirsiniz.