Latest News
Kitchen Chat and more…
Kitchen Chat and more…
Etnik gruplar ve etnik grupların varlığı, kompleks kan bağlarına, ortak kültüre, dini benzerliğe ve coğrafi ilişkilere bağlıdır. Bir etnik gruba bağlı stil, üslup, o grubun etnik tarzını, tasarımını ortaya koyar. Günümüz de ise etnik tarzların güncellemesinin tasarlanması için aşamalar vardır. Evinizin tasarımını günümüze uygun, trendy ve seçtiğiniz bir etnik stile göre tasarlamak ya da tasarlatmak mı istiyorsunuz? Etnik mekan tasarımı için ön bilgi vermesi adına gelin hep beraber bu yazımızda size yön verecek aşamaları inceleyelim…
Bu yazımızda sizler için etnik stillerin güncellenmesini sadece yazı da değil bütünde konsept uygulama tablosunu, tasarlanan mimari bir plana göre hazırlayarak göstermek istedik. Örnek olarak seçilen Fas etnik stil konsept tablo, yazıdan hayallere, hayallerden gerçeğe geçirmeniz için gerek renk skalası gerek güncel mobilya, desen, malzeme seçimleriyle günümüzdeki etnik mekanlarınızın tasarımında yol göstermesi, rehberlik etmesi için sizler için hazırladık.
Öncelikle Etnik grubun tasarımın geçmişten gelen köklerini bilmeliyiz. Geçmişten gelen etnik tasarımın, detaylarının, desenlerinin hayallerimizde yer almasına izin vermeliyiz. Daha sonra etnik detayları güncellemek için daha yalın tasarlamalıyız. Peki güncellemek için gerekli tasarım algı aşaması nedir?
Tasarım, algı ile kavram hatta tarz arasında bir bağlama aracıdır. Gerçeklik ile doğrudan ilişkisi bulunmaz. Özellikle hayal dünyamızın ilişkili olduğu dünya ile olan önemli özelliklerine dikkat çeker. Bunun sonucu olarak da tasarımımız da hayallerden gerçek Dünya’ya istersek geçiş yapabiliriz.
Güzel sanatlar alanında tasarım, yaratıcı sürecin kendisi olup, gerekli olan eskiz ve planların hazırlanması süreci çalışmalarını kapsar. Bir tasarım kendi içinde bir yapıya ve bu yapı arkasındaki hayalin planlamasına sahip olmalıdır. Bütün sanatların temelinde bir tasarım işlevi bulunmaktadır. Tasarlama eylemi, oluşturulacak yapının organizasyonu ile ilgili her türlü faaliyeti içine almaktadır.
Uygulamalı tasarım dallarını üç ana başlıkta toplamak mümkündür: Endüstri tasarımı, Çevre tasarımı ve Grafik tasarımı. Daha sonraki aşaması ise hayallerinizdeki mekana uygun yapılan tasarıma uygun güncel malzeme, kumaş, mobilya vs seçimleri.
Etnik çizgilere sahip mekanlarınızın tasarımını güncellemek, tasarlamak, tasarlatmak istiyorsanız bahsettiğimiz bu aşamalardan geçerek gelin, tablomuz sizlere rehber olsun, mekanlarınızda var olan ya da olmasını istediğiniz etnik stili öncelikle konsept olarak hayallerinizde hep beraber güncelleyelim!
EKOLOJİK SİSTEMLE MEKANLARINIZI CANLANDIRALIM!
Size bu yazımızda mekanlarımızı projelendirirken mimarlar ve tasarımcılar için son yıllarda önemi her geçen gün daha fazla anlaşılmaya başlanan Ekolojik enerjinin önemini anlatmaya çalışacağız. Hepimiz doğanın birer parçasıyız. Hepimiz doğadan sahip olduğumuz farklı elementlerle birbirimizi tamamlıyoruz. Doğayı koruduğumuz zaman yaşamımızı da koruyoruz. Bu yazımızı da PopArt yazımız gibi uygulamalı ve planlı yaptık! Bu yazımız özellikle yaşamlarındaki enerjiyi olumlu yükseltmek isteyenler için! Bu sebeble bizi takip edip sosyal medya hesaplarımızdan bu yazımızı retweet ve repost yapan kişiler arasından yapılacak çekilişle seçilen birer kişinin gönderecekleri 50-100 mt2 planlarına kendilerinde var olan elementi tespit ederek, Y.Mimar Sevinç Ormancı danışmanlığında tasarlanan konsept planlama ya da isteğe göre feng shui çalışması yapıp yollayacağız.
2016 yılı doğaya geri dönüş modasının yoğun olarak yaşandığı bir yıl. Yeşil, toprak renkleri öncelikli olmak üzere doğadaki tüm renkleri, doğal malzemeleri kullanan bir akım olarak geldi. Sizin için yazdığımız bu yazıda konsept planlamadaki amacımız, mekanlarda doğal ortamlar yaratan, içeriği doğa, YEŞİL olan, ekolojik malzeme ile proje yaratmanın, mekanlarınızı canlandırmanın yaşamımız için önemine değinmek! Aslında mekanınızı canlandırarak yaşamımızı canlandırıyoruz. Doğanın gücünü mekanlarımıza aynı zamanda yaşamımıza taşıyoruz. Bu sebeble özellikle doğayı en çok hissettiren, doğanın yansımalarını mekanlarına taşımak isteyenler yazımız sizler için…
Doğadan alınmış desenler, bahar-yaz aylarında iç mekanları kişiselleştirmenin ve mekanlarımızda doğayı en güçlü hissetmenin en renkli yoludur.
Sentetik malzemeden imal edilmiş bir döşemelik, plastik ile eşdeğerdir. Oturduğunuzda terletir ve rahatsız eder. Aynı zamanda statik elektrik ürettiği için havadaki tüm is, kir ve tozları üzerine çeker. Kendi kendini kirleten malzemelerdir. Ekolojik ürünler her ne kadar ülkemizde henüz ilgi görmese de, çevreye duyarlı üreticiler bu konulara duyarlı olduklarını göstermek adına, bu tarz ürünler üretiyorlar. Özel ormanlarda yetiştirilen geri dönüşümlü materyalleri kullanıyorlar. Ayrıca akrilik polyester gibi doğada yok olması zor olan malzemeleri kullanmaktan mümkün olduğu kadar kaçınıyorlar.
Natürel ürünler doğallığın vermiş olduğu mekanın sıcaklığını yakaladığı her dönem revaçta olmuş ve olacak ürünlerdir. Pamuğun rahatlığı, ketenin ferahlığı, ipeğin ve at kılının kendine has parıltısı, viskonun yumuşaklığı evinize farklı bir hava ve tarz katmaktadır. Kumaşların ve duvar kağıtlarının renginin ve cinsinin doğru seçilmesi çok önemlidir, o odanın hangi amaca hizmet ettiği, odanın aldığı ışık hacmi, odanın büyüklüğü, bunların seçilmesinde en büyük etkenlerdir. Doğru seçimler harmoni, uyum içinde ortamlar yaratır. İçinde yaşayan insanlara huzur verir yaşamlarındaki enerjiyi yükseltir. Yaşamalarına başarıyı, sağlığı, mutluluğu getirir.
Yatak odalarında özellikle tavsiyemiz, duvar kağıdı olarak, duvar tekstilleridir ki bunlar aynı zamanda akustiktir. Yani ortamdaki çınlamaları ve uğultuları önler. Kumaş olarak tavsiyemiz natürel, yani sentetik içermeyen kumaşlardır. Duvar tekstilleri ve natürel kumaşlar, öncelikle sentetik içermediği için nefes alabilmekte ve statik elektrikte üretmediği için kir, is ve tozları üzerine çekmemektedir. Yağlı boyaların, plastik, polyester, PVC, akrilik ve vinillerin aksine kendi kendini kirletmemektedir
Doğanın gücünü yaşamımıza güzellikleriyle yansıtabilen mekanlarda gönlünüzce, sevgiyle, sağlıkla kalın…
MODA MİMARİDEN EN GÜÇLÜ İLHAMI ALIRSA..
Moda ve mimari severler yazımız sizler için. Geçmişten günümüze zaman zaman mimari, iç mimari’nin trendlerinden etkilense de bu yazımızda modanın mimariden ilham aldığı en güçlü detayları inceleyeceğiz.
LANVIN/FRANK GEHRY
Moda ve mimari, iki farklı tasarım alanı gibi gözükse de yakından incelediğimizde geçmişten günümüze kadar süregelmiş birçok ortak noktaya sahip olduklarını görmekteyiz. İlk bakışta bu iki alan birbirinden farklılık gösterse de ortak noktada buluştukları noktalar aynı olabiliyor. Farklı noktaları nedir e cevap ise; moda geçici ve yüzeysel bir fenomen olarak algılanırken mimariyse daha anıtsal ve kalıcı olma yolunu seçmiştir. Bu durum kullanılan materyallere de yansımıştır. Modada kullandığımız materyaller daha yumuşak ve narinken, mimaride kullanılanlar ise sert ve dayanıklıdır. Tabii bu süreçte üretim ölçeklerimiz arasında da büyük farklılıklar görülmektedir. Moda tasarımcısı tasarım aşamasında bir insan bedenini baz alırken mimar ise birçok insanın topluca barınabileceği büyüklükte alanlar yaratmaktadır. Bütün bu farklılıklara rağmen, iki alanın da ortak çıkış noktası insan bedenidir. Koruma işlevlerinin yanı sıra kimi zaman, kişisel, siyasal veya kültürel kimliği sergilemek için bir araç olurlar. Bazen de birbirlerine ilham olurlar…
GIANFRANCO FERRE/SYDNEY OPERA
Mimari ve modada yaratılan eserler, boyut ve kullandıkları malzemeler açısından farklılık gösterse de, mimari ve moda tasarımlarında fark edilir benzerlikler içermektedir. Örneğin; ikisi de ikiboyutlu taslaklardan yola çıkarak bunları daha gelişmiş üçboyutlu formlar haline dönüştürürler. Ortak estetik kaygısı, biçimsel ve yapısal benzerlikleri de beraberinde getirir. Hatta zaman içinde bu iki farklı alanlardaki tasarımcılar ilham ve teknik stratejiler için birbirlerine dönmüşlerdir. Bunun en dikkat çekici göstergesi ise ortak dildir.
GOTHIK STİL/ GEOMETRIK DESENLE
Giyim ve korunma arasındaki ilişki çok eskiye dayanır. Mesela Buz Çağı’nda hayvan derileri hem insanların kendilerini örtmesi için hem de duvarları süslemek için kullanılmıştır. Antik Yunan’da kolonlarda kullanılan alanlar, aynı dönemin en popüler giysisi olan tasarımlarında ve silindirik formuna referans olmuştur. Eski Yunan’da kıyafet ve mimarinin insan figürü oranlarıyla bir harmoni içinde tasarlandığını görmekteyiz. Mimarideki İyonik ve Dorik üsluplar farklı tarzları olarak modaya yansıtılmıştır. Günümüzde de birçok mimari tasarımlar için cephe tasarlarken modadaki katlama ve drape tekniklerini yorumlarlar.Ortaçağ’a baktığımızda ise dikeyliğe olan eğilimi Gotik kıyafet ve mimaride görmekteyiz. Mesela, sivri uçlu ayakkabı ve şapkaların, Fransa ve İngiltere’deki Gotik tarz katedrallerde görülen kemerler ve yükselen alanlarla arasındaki bağlantı dikkat çekici. Günümüzde de Gotik mimarisi elbiselerdeki motiflerde tekrar yorumlanarak moda dünyasında hayat bulmaktadır.Zaman içinde gelişen endüstri ve üretim teknolojileri sayesinde iki alan arasındaki benzerlikler daha da derinleşmiş ve güçlenmiştir.
19. yüzyılın sonlarına doğru “Art Nouveau” akımıyla beraber popüler hale gelen organik şekiller, hem mimaride hem modada görülmektedir. Aynı zamanda Hector Guimard ve Louis Sullivan gibi uygulayıcıların mimariye kattığı kıvrımlı doğal formların kaynağının da bu akım olduğunu fark etmek zor değil. Bu zaman içinde ortaya çıkarılan işlerin en önemli özelliği yalın formları ve akıcı süslemelerdir. Şekiller için doğa önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Daha sonra, 20. yüzyılda, moda ve mimari modernizm e uydurabilmek adına beraberce daha büyük bir yalınlığa doğru yol almış ve süsleme gitgide azaltılıp, formlar sadeleştirildikçe yapı ortaya çıkarılmaya başlanmıştır. Bu değişimi en belirgin şekilde mimaride Le Corbusier ve J. J. P. Oud’un, modada da Coco Chanel ve Cristobal Balenciaga’nın işlerinde görmekteyiz. Özellikle Bauhaus Okulu’ndaki Walter Gropius ve Annie Albers gibi birçok mimar ve tekstil tasarımcıları kullanışlığı öne çıkararak hem binaların hem de giysilerin yansıtması gerektiği fikrinin altını çizmişlerdir.
CHLOE/ ARABESK MİMARİ
Geçtiğimiz son yıllar içerisinde, moda ve mimari aralarındaki diyalog sayesinde estetik anlamda daha da benzer bir yön almıştır. Son yıllarda moda ve mimari alanında benimsenen en çarpıcı benzerlik minimal ve dekonstrüktivist estetik yaklaşımdır. Günümüzde minimal yaklaşımın ustası olarak Calvin Klein gösterilmekteyken; onun bu ustalığında Halston, Yves Saint Laurent, Giorgio Armani, Miuccia Prada ve Helmut Lang gibi tasarımcıların azımsanamayacak kadar etkisi vardır. Calvin Klein’in 70 ve 80’lerdeki renksiz, modern ve süsten uzak tasarımlarının yansıttığı netlik ve yalınlık Le Corbusier, Richard Neutra, 20’ler ve 30’lardaki Ludwig Mies van der Rohe’nin mimarideki tasarımlarıyla benzerlik göstermektedir.
VERSACE STORE/ VERSACE