Latest News
Kitchen Chat and more…
Kitchen Chat and more…
EMPRESYONİST SANATDAN GERÇEK MEKANLARA
Empresyonizm Türkçe anlamıyla İzlenimcilik, 19. yüzyılda ortaya çıkmış bütün sanat dallarını etkisi altına almayı başarmıştır. Bu yazımızda da empresyonizm akımının iç mimariyi, mimariyi hatta kentleşmeyi nasıl etkisi alabileceğini inceledik ve sonuçtan çok güzel izlenimler edindik. Sizlere bu izlenimlerimizi uygulamalı bir tabloda anlatacağız. Örneğin, Van Gogh’un ‘Meuble La Chambre’ eserinden ilham alınarak tasarlanan bir yatak odasında yattığınızı hayal edin! Sizde yarattığı etkiler, izlenimler nasıl olurdu? Diğer seçenek Van Gogh’un yarattığı eserlerinden ‘Cafe Terrace Night’ da ki gibi bir sokak tasarlandığını ve içinde kahve içtiğinizi hayal edin! Bir başka deyişle sanatta dış etkilerin içe yansımasını- iç dünyamızda yarattığı etkileri hissetmek için Van Gogh’un eserini ilham alarak tasarlanan bu sokak da yaşadığınızı hayal edin! Ya da Monet’in yarattığı eseri ‘First Studio’ yu ofis olarak tasarlayarak içinde çalıştığınızı! Peki Henri Toulouse Lautrec’in eserlerinden esinlenilerek yaratılan mekanlarda arkadaşlarınızla eğlenmeye ne dersiniz? Bütün bu yarattığımız tasarımlarımızın sizin içinizde yarattığı izlenime dikkat edin! Empresyonizm temelinde sizler için sanatçıların eserlerinden ilham alınarak tasarlanan tasarımlar da içinizde yarattığı duyguları hissedin! Sanatseverlerin bildiği gibi bu akıma, bağlı olan sanatçılar, tabiatı gerçekte olduğu gibi, bütün detaylarına bağlı kalarak değil, ancak ondan edinilen izlenimle sanatlarında anlatmayı hedef edinmişlerdir. Dış aleme, ondaki varlıklara ve nesnelere karşı ilgisizdirler. Empresyonistlere göre sanatçı doğrudan doğruya gerçeği değil, gördüklerinin kendisinde uyandırdığı duygu ve düşünceleri esas alır, gerçekçiliği ve nesnelliği ikinci plana atarak, kişisel yorumu izlenimi ile ön plana çıkar.
İzlenimcilikte, yorumlar ve izlenimler, sanatçıdan sanatçıya değiştiği ve her sanatçı eserinde kendinde oluşan duyguyu ve izlenimi anlatacağı için, oluşan edebi eser, yazarın veya şairin kişiliğine iç dünyasına dair izler taşır. Empresyonistler, etkici, özgür ve duygucudurlar. Zaten empresyonizm, etki – duygu – hayal dünyası demektir. Daha çok edebiyatta ve resimde gelişmiştir. Ancak görünen o ki yakın gelecekte Empresyonizmi ilham alıp mekanlarına yansıtmak isteyenler oldukça içmimarı- mimari dede sanatın yansımaları daha güçlü hissedilecektir ve gelişecektir.
UIA, Mimarlık ve çocuk çalışma programı, Altın Küp ödül yeni baskısını başlatıyor, çocukların ve yetişkinlerin mimarlığı daha iyi anlayabilmesi için bireyleri ve organizasyonları teşvik etmeyi ve tanımlamayı geliştiriyor.Adaylar projeleri, faaliyetleri veya çocuklara veya gençlere mimarlık ve çevre tasarım süreçlerini açıklama amacıyla geliştirilen tasarımlaırını sunmak üzere davet edildi.
Ödüller ise şu kategorilerde verilecek: Okullar, kurumlar, yazılı medya, görsel-işitsel medya.(Bu yayın, ağustos 2014 ve mart 2017 arasında tamamlanan veya devam etmekte olan projeleri tanımaktadır.)
Seçim süreci iki aşamalıdır.Her biri UIA üyelerinden oluşan ulusal jüri, uluslararası jüriye gönderllmek üzere 4 adet kazanan proje seçecek. Ödüller Eylül 2017 tarihinde UIA Seul kongre sırasında verilecektir.Bu ödüller genç kuşaklar arasında çevre, mimarlık, kent ve sürdürülebilirlik konusunda farkındalık yaratmak UIA çalışma programı tarafından belirlenen hedefe katkıda bulunmaktadır.
The UIA Architecture and children work programme is launching the new edition of its Golden Cube awards, developed to recognise and promote individuals and organisations that help children and adolescents to better understand architecture. Candidates are invited to submit their projects, activities or productions developed with the goal of explaining architecture and the built environment design processes to children or youth. Prizes will be awarded in the following categories: schools, institutions, written media, audio-visual media.
This edition will recognise projects that were completed or will be in progress between August 2014 and March 2017.
The selection process is in two stages. A national jury organised by each participating UIA member section will shortlist projects to be sent on to the international jury, that will select the four winners. Prizes will be awarded during the UIA Seoul congress on September 2017.
These prizes contribute to the goal set by UIA work programme to raise awareness about the built environment, architecture, the city and sustainable development among the youngest generations.
Endüstri devriminden günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte “hız” kavramı mekânın ve zamanın algılanışını derinden etkilemiş ve küreselleşmenin ana unsurlarından biri olmuştur. Seri üretim ile hızla üretilen mekânlar yerkürenin birçok köşesinde standartlaşarak hızla yayılırken mimarlığın bağlamsal özgünlükleri hızla çözülmeye uğramıştır. Dünyanın her yerine hızla ulaşabilen insan ve hızla nakledilebilen malzeme, teknoloji, tasarım yöntemleri ve ekonomik öncelikler ile birlikte mimarinin tasarım ve inşa süreçlerinin de hızla yürütülmesi bir mecburiyet halini almıştır. Hızın ve beraberinde niceliksel hedeflerin amaca dönüştüğü bu ortamda mimarlık ciddi içerik, anlam ve nitelik sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Ürünün hızla elde edilmesine yönelik kaygılar süreci ve ürünün kendisini ne hale getirmektedir? Hızla üretmeye odaklanmış bir çağda yavaşlamak, tasarım ve üretim sürecinin belli noktalarında duraklamak ve hızın mimari boyutları hakkında yeni düşünceler ve alternatif stratejiler geliştirmek mümkün olabilir mi? Bu sorulara cevap aranırken hız – mimarlık ilişkisi konusunda eleştirel fikirlerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Hızlı – yavaş, nicelik – nitelik, süreç – ürün gibi kavramsal ikiliklerin yorumlanması hedeflenmektedir. Buluşma ile birlikte gerçekleşecek yarışmada katılımcı tarafından seçilen bir bağlamda “engelliler için gezici müze” konusunda fikir projelerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Engelliler günümüzde toplumların önemli bir kısmını oluşturmalarına rağmen sosyal ve kültürel yaşama katılım konusunda ciddi sorunlar ile karşılaşan bir kitledir. Engellilerin günlük yaşama katılarak sosyalleşmelerinin sağlanacağı mekânsal düzenlemelerin ve standartların oluşturulması mimari tasarımın toplumsal sorumluluklarından biridir. Bu yarışmada söz konusu sorumluluğun engellilere yönelik olarak tasarlanacak ve farklı bağlamlarda tekrar kurulabilecek “gezici müze” üzerinden tartışılması hedeflenmektedir. Endüstri devriminden günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte “hız” kavramı mekânın ve zamanın algılanışını derinden etkilemiş ve küreselleşmenin ana unsurlarından biri olmuştur. Seri üretim ile hızla üretilen mekânlar yerkürenin birçok köşesinde standartlaşarak hızla yayılırken mimarlığın bağlamsal özgünlükleri hızla çözülmeye uğramıştır. Dünyanın her yerine hızla ulaşabilen insan ve hızla nakledilebilen malzeme, teknoloji, tasarım yöntemleri ve ekonomik öncelikler ile birlikte mimarinin tasarım ve inşa süreçlerinin de hızla yürütülmesi bir mecburiyet halini almıştır. Hızın ve beraberinde niceliksel hedeflerin amaca dönüştüğü bu ortamda mimarlık ciddi içerik, anlam ve nitelik sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Ürünün hızla elde edilmesine yönelik kaygılar süreci ve ürünün kendisini ne hale getirmektedir? Hızla üretmeye odaklanmış bir çağda yavaşlamak, tasarım ve üretim sürecinin belli noktalarında duraklamak ve hızın mimari boyutları hakkında yeni düşünceler ve alternatif stratejiler geliştirmek mümkün olabilir mi? Bu sorulara cevap aranırken hız – mimarlık ilişkisi konusunda eleştirel fikirlerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Hızlı – yavaş, nicelik – nitelik, süreç – ürün gibi kavramsal ikiliklerin yorumlanması hedeflenmektedir. Buluşma ile birlikte gerçekleşecek yarışmada katılımcı tarafından seçilen bir bağlamda “engelliler için gezici müze” konusunda fikir projelerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Engelliler günümüzde toplumların önemli bir kısmını oluşturmalarına rağmen sosyal ve kültürel yaşama katılım konusunda ciddi sorunlar ile karşılaşan bir kitledir. Engellilerin günlük yaşama katılarak sosyalleşmelerinin sağlanacağı mekânsal düzenlemelerin ve standartların oluşturulması mimari tasarımın toplumsal sorumluluklarından biridir. Bu yarışmada söz konusu sorumluluğun engellilere yönelik olarak tasarlanacak ve farklı bağlamlarda tekrar kurulabilecek “gezici müze” üzerinden tartışılması hedeflenmektedir.
MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ
Meltem Mahallesi 3808 Sokak No: 16
07500 ANTALYA TÜRKİYE
Tél : 090 242 237 86 92–93-94
Tél : 0090 533 766 99 57
Fax : 00 90 242 237 58 20
The Antalya branch of the Chamber of Architects of Turkey has launched the eleventh edition of the international ideas competition open to young architects throughout the world.
This initiative, organized each year since 2010 in coordination with the Forum of Young Architects, has received the support of the UIA.
The theme chosen this year is “Mobile Museum for the Disabled.” The participants are invited to develop designs for “a mobile museum for the disabled” which would help these members of the society to participate fully in social, cultural and everyday life. Participants are asked to reflect deeply on the implications of “speed,” a fundamental consequence of globalisation, and on the way we perceive space and time.
The competition is open to architects born after 1976 who are registered with the professional organization of their respective countries.
The jury will award three prizes. The First Prize will be 2 500 Euros, the Second Prize will be 1 500 Euros and the Third 1 000 Euros. A special prize of 1 500 Euros will be awarded by the participants.
The submission deadline for projects is 5 September 2016.
The working language of the competition is English. There is no registration fee.
MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ
Meltem Mahallesi 3808 Sokak No: 16
07500 ANTALYA TÜRKİYE
Tél : 090 242 237 86 92–93-94
Tél : 0090 533 766 99 57
Fax : 00 90 242 237 58 20