Posts

GET EXCITEMENT TO YOUR SPACES WITH POPART

POPART İLE MEKANLARINIZA HEYECAN KATALIM.

 Size bu yazımızda Pop Art stilini tanıtmaya çalışacağız. Bir önceki yazılarımızdan farklı olarak bu yazımıza biraz heyecan kattık! Bu seferki yazımız planlı ve uygulamalı olacak. Bu yazımızı sosyal medya hesaplarımızdan retweet ve repost yapan kişiler arasından yapılacak çekilişle seçilen birer kişinin gönderecekleri 50-100 mt2 planlarına istedikleri stilde, ya da evlerinde yapılacak enerji Y.Mimar Sevinç Ormancı danışmanılığında feng shui çalışması yapıp yollayacağız.İlk uygulamalı çalışmamız PopArt’ı kısaca tanımak isteyenler için bir tanıtım yazısı da yazmak istedik. PopArt 1950_60 larda ABD ve İngiltere’de ilk ortaya çıkan soyut dışavurumculuğa tepki gösteren genç sanatçıların bir akım haline getirdikleri sanat türüdür. Birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkmıştır. Sadece iç mimaride değil sokak sanatında ve grafittide birçok tasarımda geçmişten günümüze kadar gelmeyi başarmıştır.

Richard Hamilton’ın “Günümüz Evleri…” başlıklı kolajı 1956‘da ilk Pop Art örneği kabul edilmiştir.İngiliz pop sanatı, Richard Hamilton’ın etkili olduğu bir dönemle başlar (1953-1957); Peter Blake, Roger Coleman gibi geç resimsel soyutlama tarzına yakın eser veren sanatçılarla devam eder.(1957-1961), 1960’lardan sonra figüre geri dönülür. En sonunda PopArt sanatı dünyaca kabul görür.Amerikan pop sanatının ilk çalışmaları soyut dışavurumculuk ile popüler imgeleri birleştiren Jasper Johns ve Robert Rauschenberg tarafından başlatıldığı kabul edilir. Sonrasında önemli sanatçılar arasında Andy Warhol, Roy Lichtenstein, Claes Oldenburg vardır. Popüler kültür imgeleri kişisellikten arındırılmış bir şekilde sunulur; örnek alınan modellerin anonim kimliklerinden çok uzaklaşılmaz.Türkiye’de pop sanatı Andy Warhol akımıyla tanınıp yayılmıştır. Onun adını taşıyan çalışmaları ile tasarım dünyasında izlerini bırakmaya başlamıştır.

 

PROVIDE ENERGY FROM NATURE WITH THE GREEN ROOF!

EN YEŞİL ÇATI İLE DOĞADAN ENERJİ SAĞLAYIN!

 

Yemyeşil çimle çevrelenmiş olduğundan doğadan aldığı nefes ve şifanın yanı sıra evin formu doğadan bir parça sanki. Mimarlara göre, Doğa ile bütünleşmiş olan ev Kuzey Amerika’da kullanılan eski konut türlerinden biridir. Kızılderililerin çukur evi modern bir şekilde yeniden yorumlanmasından sonra, yenilebilir enerji ile tasarlanmış olmasıyla güncellenmiş bir ‘Edgeland Evi’olarak tanımlanarak, geri dönüşümlü malzemelerle inşa edilmiştir.

Bu evde de görüldüğü üzere, yapı malzemelerinin en verimli kullanımı için çok önemli olan geri dönüşüm inşaat atıkları ile mükemmel bir denge sağlamak mümkün. Ayrıca evin bu özelliğinin yanı sıra akıllı sistemlerle elektrik ve  sudan gelecek faturalarda da tasarruf sağlanabilmektedir.

Yemyeşil bir güneş enerjili çatısı olan evde, ek termal enerji sağlayan bir akıllı havuzun yanı sıra jeotermal ısıtma ve soğutma sistemi de mevcut. Bercy Chen Stüdyo tarafından tasarlanmış olan benzersiz üçgen ev toprağa yerleşik, çim kalın bir tabaka ile kaplı.  Toprak korunaklı ev olduğundan, ‘Edgeland Evi’ yüksek verimli termal yalıtımla kışın sıcak ve yazın serin kalabilir. Buna ek olarak, yüksek teknoloji ile ev hidrolik ısıtma ve soğutma, jeotermal ve termal ısı depolama özelliklerine de brındırıyor. Bercy Chen Studio tarafından yapılan açıklamaya göre, “Proje, doğal peyzaj ile doğal nehir arasında bir denge oluşturarak kendi sınırlı kaynaklarıyla ilgili farkındalığı arttırıyor.”

Yenilebilir enerji sağlayane Bercy Chen Studio fotovoltaik paneller ile tasarlanmış parlak kırmızı ve turuncu cephe ile evin bolca güneş ışığından faydalanmasını sağlıyor. Özel sistemlerle tasarlanan bu tarz yeşil çatılar, yağmur suyunu toplama sisteminin yanı sıra pasif böcek kontrolü de yapıyor! Ayrıca cephede boya yerine kullanılan düşük etkili, yerli bitkiler çevre düzenlemesi için kullanılmış. Tahmin ettiğiniz gibi bu yeşil bina bu özellikleriyle ve yeşili korumasından ötürü bol bol ödüllendirildi. Bu ödüller dünyanın mevcut enerji ve doğal kaynak krizine karşı doğaya karşı daha duyarlı olmamız için bir çağrı sanki.

 

SOCIAL HOUSING PROJECTS OF THE HEROIST ARCHITECT ALEJANDRO ARAVENA

SOSYAL KONUT PROJELERİN EN KAHRAMAN MİMARI ALEJANDRO ARAVENA

Bu ayın 27’sinde Venedik’te gerçekleşecek 15. Venedik Mimarlık Bienali’nin küratörü Şili’li mimar Alejandro Aravena olarak geçtiğimiz ay açıklandı. Bu sebebten biz de sizler için bu yazımızda Alejondra Aravena kimdir? sorusunun cevabına yanıt aradık. 2000-2005 yıllarında Harvard Üniversitesi’nde profesörlük yapan mimar, mühendis Andres Iacobelli ile sosyal konut girişimi ELEMENTAL’ı kurarak dünyanın çeşitli yerlerinde yıkıntıya dönüşen kentlerin yeniden canlandırılması için çalıştı. Venedik Bienali 11. Uluslararası Mimarlık Sergisi kapsamında verilen ‘Gümüş Aslan Ödülü’ de dahil olmak üzere birçok uluslararası ödülü bulunan mimarın, aynı zamanda 2007 Sao Poulo Bienali, 2008 Milano Trienali, 2008-2012 Venedik Mimarlık Bienali, 2010 MoMA olmak üzere pek çok etkinlikte çalışmaları sergilendi. 2009’dan beri ‘Pritzker Ödülü’ jürisinde bulunan Aravena, 2010 yılında RIBA’nın uluslararası üyeleri arasına katıldı.

2016 yılında düzenlenecek ‘Mimarlığın vVitrini’ konumundaki 15. Venedik Mimarlık Bienali, 2010’da Monocle dergisinin ‘dünyanın 20 yeni kahramanı’ arasında gösterdiği Şili’li mimar Alejandro Aravena’ya emanet! Mimarın topluma hizmet etmesi gerekliliğini her fırsatta dile getiren Aravena, özel konut, müze, kültür merkezi ve eğitim binalarının yanı sıra Şili’nin kuzeyinde onbinlerce yoksul insan için tasarladığı sosyal konut projesiyle de tanınıyor.

Aravena, küratörlüğünün duyurulmasının hemen ardından yaptığı açıklamada, İnşa edilmiş olan çevre ve buna bağlı olarak insanların yaşam kalitesini arttırmak için birkaç alanda birden verilmesi gereken mücadeleler ve genişletilmesi gereken sınırlar olduğunu ve 15. Venedik Mimarlık Bienali’nde insanlar tarafından bunların görülmesini istediklerini dile getirdi; Aravena ayrıca “Bienalin, zeka veya sezgi yoluyla, ya da her ikisini birden kullanarak statükodan kurtulabilmeyi başaran bir mimarlık üzerine odaklanmakla ve bu deneyimden bir şeyler öğrenmekle ilgili olacağını” açıkladı. 2010’da Monocle dergisinin, ‘Dünyanın 20 yeni kahramanı’ arasında gösterdiği Alejandro Aravena, mimarlığın sosyal anlamda insanlara karşı olan sorumluluğuna olan inancıyla öne çıkan mimarlardan birisi. Ülkesi Şili bunu hayata geçirmek için çok uygun şartlara sahip bir yer. Mimarın topluma hizmet etmesi gerekliliğini her fırsatta dile getiren Aravena, geçmişte verdiği röportajlardan birisinde bu düşüncesini, “Mimar olarak bizler fikirleri gerçeklere dönüştürmeliyiz. Sahip olduğumuz güç tam da bunu yapabiliyor olmaktan kaynaklanıyor” sözleriyle pekiştiriyor.



Tasarladığı yapılar arasında, özel konut projeleri, kültür merkezleri, müzeler ve eğitim binaları olmakla birlikte Aravena ile ilgili ilk akla gelen proje, Şili’nin kuzeyinde onbinlerce yoksul insan için tasarladığı sosyal konut projesi. Bu projeyi hayata geçiriş biçimi, mimarın mesleki yaklaşımını net bir biçimde ortaya koyuyor. 100 yoksul aile için konut inşa etmesi istendiğinde Aravena’nın başvurduğu temel kaynak, gecekondu yaşantısının bilgeliği oluyor. Aileleri gerçek anlamda işin içine katarak yürüttüğü sürecin sonucunda ortaya çıkan sonuç, benzer durumlarda görmeye alışık olduğumuz kutu kutu evlerden oluşan devasa binalar yerine, aileler tarafından, zaman içinde, ekonomik durumlarına göre genişletilebilecek evlerden oluşan bir yaşam alanı oluyor.

Venedik Bienali Başkanı Paolo Baratta, Aravena’nın 2016’daki serginin küratörü olarak seçilmesiyle ilgili olarak, “Bienalin bir kez daha mimari ve sivil toplum arasındaki mesafeye karşı bir tepki göstermek niyetinde olduğunu ve Aravena’nın yeni kuşak mimarlar arasında, bu gerçekliği sahip olduğu gücün altını çizecek mimarlardan birisi olduğu” açıklamasını yaptı. Baratta ayrıca, Mimarlığın enerjisini gözler önüne serecek yeni öncülerin keşfedileceği bir Bienal olması hedefinin de altını çizdi.

Aravena’nın küratörlüğündeki 15. Venedik Mimarlık Bienali, 28 Mayıs-28 Kasım 2016 tarihleri arasında gerçekleşecek.