Posts

THE BEST HOTEL DESIGNS

EN İYİ OTEL TASARIMLARI

1)Katamama

Mimar: Andra Matin

Yer: Endonezya, Bali

Proje Yılı: 2015

PTT ailesi tarafından kurulan  otel Endonezya Bali de Potato Head  Beach Club’ın arkasında yer almaktadır. Hotel Endonezyalı ünlü mimar Andra Matin tarafından tasarlanmıştır. Hotelin iç mimari tasarımını Ronald Akili, PPT ailesi ceosu ve PTT ailesinin tasarım ekibi beraber yapmıştır.

Katamama’nın lobi tasarımı, havuz manzarası ve doğal manzarayı bütün kullanıcılar eşit olarak yararlanacak şekilde tasarlanmıştır.

Katamama hotelinin iç mekan konsepti Bali’deki geleneksel malzemelerle çağdaş bir tasarım yaratmak olarak belirlenmiştir.  İç mekan tasarımda Bali’deki yaşam tarzından ve adanın doğal güzelliğini yansıtan geleneksel malzemelerden yararlanılmıştır. Adanın sahip olduğu bitkiler iç mekanlarda da kullanılarak dış mekan ve iç mekan birlikteliği sağlanmıştır.

2) NH Hotel

Mimar: atelier d’architecture King Kong

Yer: Blagnac, Fransa

Proje Yılı: 2016

King Kong tasarım atölyesi tarafından Fransa’da Toulouse Blagnac havaalanı için tasarlanan NH otel, tasarım ofisi tarafından tanıldı. Davetkar ve sıcak atmosferi ile dikkat çeken hotel aynı zamanda modern tasarımıyla da ilgi odağı olmuştur.

Yapı 150 otel odası, iş merkezi, restoran ve fitness merkezinden oluşmaktadır. Yapının  kotlarında bar, restoran ve teras mekanları bulunmaktadır.

Yapının dış cephe tasarımda; monotonluğu kırmak adına dikey sürekliliği olan asimetrik çizgiler kullanılmıştır. Dış cephe renklerinde  siyah beyaz tercih edilmiştir; bunun sebebi zaten hareketli olan cephe tasarında renk kullanılarak daha karışık hale gelmesini engellemek olarak belirtilmiştir.

3) Carlota Hotel

Mimari Ekip: JSa

Yer: DF, Meksika

Proje Yılı: 2015

Proje şuan ki kullanımından uzak olarak bir arkeoloji yapısı olarak tasarlanmıştır. Uzun ince bir iz şeklindeki havuzu, avluya bakan koridorları, betonarme yapısı ile oldukça ilgi çekmektedir. Yapı şuan 36 odalı bir hotel olarak kullanılmaktadır.

Yapının inşa edildiği 80li yıllara ait dış cephe tasarımını modern ve çekici kılmak amacıyla cam ile kaplanmıştır. Hotelin iç mimarisinde ise orijinali kullanılmıştır.

THE MOST REMARKABLE OPENING DOORS TO THE INNOVATION IN DESIGN

TASARIMDA  YENİLİKLERE AÇILAN EN DİKKAT ÇEKEN KAPILAR!

Bu yazımızın konusu geçmişten günümüze gelen, olmazsa olmazlardan kapılarımız. Son yıllarda gerek model olarak gerek malzeme olarak tasarlanan kapılardan özellikle cam kanatlı olanlar ofislerde kullanılsa da loft tarzı evlerde de sıkça görülüyor. Büyük boyut da olan kapılar, maliyetli olmasından ve mekanlarımızın tavan yüksekliklerinin düşük olmasından ötürü tercih edilmese de son yıllarda kapıların boyutlarında da gözüken büyümeler oldukça dikkat çekici.

Sadece cam kanat değil lake ahşabın sıcaklığının yanı sıra şıklığın, modernizm ile buluşması da oldukça yalın ve hoş. Siyah ve beyaz lake özellikle tercih edilen malzemelerden olsa da kırmızı lake de son yıllarda çok görülmeye başlandı. Klasik çizgilerden ve malzemelerden hoşlananlardansanız sizin için de seçenekler mevcut. Metalin ahşapla ve camla dansı son yılların tercih edilen malzemeleri olduğu için bu yazımızın başrol oyuncuları. Her zevke uygun cam seçenekleri ile bu yazımızda sizler için seçtiğimiz bazı kapılar yenilikçi malzemeleri ile dikkat çeken Prosel Metal firmasından.

Sadece kilit sistemiyle değil mekanik sistemdeki yenilikler ve kayan sistemle açılan bu kapılar son yılların en çok dikkat çeken sistemlerinden. Tüm cephe cam kanat olsa da mekanik sistemle kayan kapılar açıldığında cephede hiç kapı görmüyorsunuz. Sadece iç kapılar değil, dış kapı tasarımları da evin genel karakterini yansıtır. Eve gelen ziyaretçileri ilk karşılayan dış kapılardır.  Bu kapılar bizlere evin genel tasarımı tarzı hakkında bilgiler verebilir. Ayrıca dış kapı tasarımları evin dış görünümü üzerinde de çok etkin rol oynar. Genel olarak söyleyebiliriz ki, dış kapısı modern tarzda dizayn edilmiş bir evin iç odaları da genellikle moderndir…

Mesela kalıpları kırıp kırmızı lake bir dış kapı ile evinize gelen misafirlere sıcak bir “hoş geldin” diyebilirsiniz. Ayrıca güzel renk bir dış kapı evinize her geldiğinizde sizi de iyi hissettirecek ve günün yorgunluğunu unutturacaktır. Bu yazıda dış kapı tasarımı ve örneği dışında iç kapı örneklerini de bulacaksınız. Sadece evinizden bahçeye açılan değil, iç odalarınız ve ofisleriniz için de seçtiğimiz örneklerden esinlenebilir ve yenilikçi fikirler edinebilirsiniz.

 

LUX LIFESTYLE REFLECTIONS FROM FIRST BACCARAT HOTEL IN THE WORLD

DÜNYANIN İLK BACCARAT OTELİNDEN YANSIYAN LÜKS YAŞAM TARZI Dünyaca bilinen efsanevi ünlü Fransız şirketi Baccarat, New York’da açılan ilk lüks otelinde kullanılan malzemede ağırlıklı olarak seçilen kristalden yansıyan ışıltıdan gözleriniz kamaşacak.

Baccarat otelinde uygulanan tasarımın en dikkat çeken özelliği lüks yaşamdan bir yansıma sanki. Maksimalist tarzın hakim olduğu iç tasarımda zenginliğin olduğu oteller zincirine New York’da bir yenisi daha eklenmiş oldu. Eğer yaşam tarzında lüks yaşam tercihiniz ise Baccarat otel tam sizin için.. Baccarat otelin fotoğraflarından bile her metrekaresinde lüks yaşam tarzını derinden hissediyorsunuz..New York’a gittiğinizde seçiminiz Baccarat otel ise kendinizi yıldız hissettirecek bu lüksü yaşamaya hazır olun.

Bu büyük lüks otelde 50 kat ve 114 oda bulunmakta. Baccarat konsept olarak lüks bir otel olsa da konuta ve ev konseptine göre tasarlanmış olduğu için, konuk odalarında kendinizi evinizde hissedeceksiniz. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra otelin bünyesindeki ilk ev restoran Chevalier ve spa La Mer bile sadece bu otele gitmeniz için bir sebep olabilir. En iyi tasarımcılardan Patrick Gilles ve Dorothée Boissier tarafından tasarlanan salonlar tahmin edersiniz ki Baccarat 1800 kristal bardak, sayısız avizeler ile dekore edilmiş.

Baccarat otel giriş2

Baccarat otel odasıBaccarat otelBaccarat otel2Baccarat otel5

 

ROMANTICISM IN THE DETAILS

ROMANTİZM AYRINTIDA GİZLİDİR

Sevgililer gününü evinde sevgilileriyle, sevdikleriyle geçirecekler, sevgililerine yapacakları hoş detaylarla bugün hoş süprizler yapmayı planlayanlar. Seçimlerimizdeki küçük ayrıntılar sizler için. Romantizmi çağrıştıran küçük ayrıntılar… Aşk bir güne, bir detaya sığdırılamaz. Buda önemli bir ayrıntı ancak “Sevgililer günü olsa olsa 365 günün sembolü olabilir. Çünkü gerçek aşk 365’in her bir gününün anlarından oluşur.”

Peki nedir o aşk anları? Sevgiliyle parkta yaptığınız el ele bir yürüyüş, yan yana oturup okunan kitaplar, uzaklara bakıp beraber kurulan hayaller aşkın sadece göz göze mum ışığında yenen yemeklerde değil de günlük hayatın koşuşturması içinde paylaşılan küçük ayrıntılarda, bulunabileceğini hepimize gösterir. “Aşk şaşırtır, her anı günden güne değişir; bazen bir öpücük, bazen renkli bir günbatımını izlemektir. Diğer günler bir dondurmayı eşinle paylaşmak ya da en yakın arkadaşınla altı saat boyunca muhabbet etmektir.” Evimizde mum ışığında, çiçeklerle, güllerle donattığımız yemek odasında yediğimiz yemekler, paylaştığımız anlar sadece anlardan bazıları.

Sizin için seçtiğimiz her kareden romantizmi yansıtan ayrıntılardan en önemlileri mumlar, buket güller, yemek takımlarında ki romantizmi çağrıştıran desenli yemek, çay, kahve takımları. Bu öneriler doğrultusunda canlı çiçekleri mumları sadece yemek masalarına değil mekanlarınızın her alanına, salonlarınıza olduğu mutfağa, banyoya, antreye bahçelere, balkonlara, verandalara ve terasa taşıyabileceğiniz şık romantik ambiansları taşımak. Bu detaylarda çiçeklerin gücü tartışılmaz, özellikle güllerin.

Sevgilinizle sevdiklerinizle hoş ayrıntılarda romantizmi derinden hissedeceğiniz güzel, hoş bir sevgililer günü geçirmenizi dileriz. Sadece bugün değil yılın her günü. Eğer tarzınız romantizm ise evinizin her köşenizde duvarlarınız, döşemelikleriniz seçeceğiniz renkler pastel renkler olabildiği gibi kırmızının hakim olduğu mekanlar da olabilir.

ROMANTİZM 2ROMANTİZM 4ROMANTİZM1
ROMANTİZM5ROMANTİZM6ROMANTİZM7ROMANTİZM8romantizm11

Yazının devamı içi www.archisections.com a bakabilirsiniz

THE MOST CHIC RESTAURANTS IN PARIS FOR VALENTINE DAY!

SEVGİLİLER GÜNÜ! İÇİN PARİS’İN EN ŞIK VE ROMANTİK RESTORANLARI, Paris her daim dünyanın en romantik şehri olarak kabul edilir. Sevgililer gününe sayılı günlerin kaldığı şu günlerde dünyanın en romantik şehri sıralamasında birinci olan Paris’in tasarımda en zarif ve romantik olan restoranlarını merak ediyorsanız ve de sevgilinizle Paris’deyseniz bu yazımız sizin için.

Four Season George V.paris
Four Season George V Paris

Paris her daim dünyanın en romantik şehri olarak kabul edilir. Sevgililer gününe sayılı günlerin kaldığı şu günlerde dünyanın en romantik şehri sıralamasında birinci olan Paris’in tasarımda en zarif ve romantik olan restoranlarını merak ediyorsanız ve de sevgilinizle Paris’deyseniz bu yazımız sizin için.

Aşkları filmlere ve romanlara konu olan, aşk dendiğinde ilk akla gelen sanat ve hayat şehri Paris… Sevdiğiniz kişiyle Sevgililer Günü’ne birkaç günlük bir kaçamak planlıyorsanız kuşkusuz dünyanın en romantik şehri Paris sizin için uygun olacaktır. Burada sevgilinizle gün batımının tadını çıkarabilir, Seine Nehri’nin iki yakasını birbirine bağlayan köprüler altında tekne gezintisine çıkabilirsiniz. Sizler için sevgililer gününde seçtiğimiz Paris ‘deki en zarif en, güzel, en romantik restoranlarda romantizm n keyfini çıkarabilirsiniz.

Tasarımların sınır tanımadığı iç mimari tasarımda, hiç şüphesiz restoranlarda çok farklı stillerde dizayn edilebiliyor. Sadece rahatlık açısından değil, romantik ve duygusal bir atmosfer için de gerekli detayların olduğu restoranlarda öncelikle olmazsa olmazlar…

Şömine

Mum ışığı

Loş aydınlatma

Renklerden kırmızı

Çiftlere özel çift kişili masalar

İşte bu özellikleri üzerinde taşıyan romantik tasarımlara sahip Paris’in en şık restoranları…

Keyfini çıkarın.

Ciel de Paris Restoran
Kong Restorant
Kong Restoran
La Renard Restorant
La Renard Restoran
Le Coupe-Chou Restorant
Le Coupe-Chou Restoran
Le Renard Restorant
Le Renard Restoran
Maison Blanche Restorant
Maison Blanche Restoran
Mandarin Oriental Restorant
Mandarin Oriental Restoran
Opera Restorant
Opera Restoran
Terminus Nord Restorant
Terminus Nord Restoran

Yazının devamı için www.archisections.com a bakabilirsiniz

EERE LANDSCAPES, FROM ISTANBUL

İSTANBULDAN ÜRKÜTÜCÜ MANZARALAR, İnsan hayatı söz konusu olduğunda, hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahibiz. Şehri şehir, kentliyi de kentli yapan en önemli unsur kentsel dış mekan yaşantısıdır. Türkiye’nin bir çok şehrinde olduğu gibi göz bebeğimiz İstanbul’da da kentsel dış mekan yaşantısı oldukça zayıftır. Çevremize şöyle bir göz ar-tarsanız bunu görmeniz hiç de zor olmayacaktır. Ayrıca, bunun sadece Boğaz’da değil, şehrin her yanında bulaşıcı hastalık gibi yayıldığını görürsünüz. İstanbul büyüdükçe, geniş alanlara yayıldıkça, bu soruna çözüm bulunması gerekirken, sorun İstanbul!un büyümesine paralel olarak daha çok büyümüştür. Sorunları maddelemek gerekirse tarihsel süreklilik çerçevesinde  çevre kararketi ve çevresel kimlik bozukluğu, insani ölçeğin kaybolmuş olması ilk sıraları alır. Tüm bunların sonucunda da çirkin manzaralar olmuştur. İnsanı insan yapan mekanlarda değil, yaşantıdan uzak yerlerde yaşanılarak yanlış noktalara gelinmiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar2 copy

Diğer kentlerimizin yanı sıra, dünya güzeli İstanbul’umuzda yaşamak keyif olması gerekirken kabus olmuştur. 1999 yılında yaşadığımız depremlerin ardından yaşanan büyük can ve mal kayıpları, kaçak ve ruhsatsız çarpık yapılaşmalarda, gecekondu bölgelerinde, çoğu denetimsiz inşa edilmiş binalarda meydana gelmiştir. Özellikle bilime aykırı imar planı alanlarındaki bu yapılaşmalarda zemin özellikleri dikkate alınmamış; fay hatları, su havuzları, heyelan bölgeleri yapılarla doldurulmuştur. Türkiye’de 1940’lardan bu yana, plansız yapılaşmanın hakim olmaya başlaması sonucu deprem felaketleri ve doğal afetler kaçınılmaz olmuştur. İmar planı olmayan ve imara açılmaması gereken bölgeler siyasi kararlarla yüksek katlı yapılaşmaya açılmıştır. İmar afları, depreme davetiye çıkaran kaçak ve ruhsatsız yapılaşmaya, plansız kentleşmeye ve çirkin manzaraların oluşmasına ön ayak olmuştur.

istanbuldan ürkütücü manzaralar3

Daha önce de bilim adamları , meslek odaları, üniversiteler tarafından, özellikle İstanbul’un Türkiye’nin en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde olduğu bilinmesine rağmen, önlemler alınamamıştır. Ne yazık ki fatura ağır olmuştur ve kayıplarımız oldukça fazladır. Kayıplarımızın önemli bölümü ise aslında bir doğal afete ya da depreme değil, bina-kötü zemin olarak formüle edilen bir anlayışa kurban gitmiştir. İnsan hayatı söz konusu olduğunda hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahip ve bu çeşit felaketlere maruz kalınan ülkemizde, bu imar düzeninin tek sorumlusu sadece deniz kumu kullanan müteahhitler değil, imar aflarının yasallaşmalarına sebep verenlerdir. Bu sistem ya da sistemsizlik, vurguncu inşaat sektörünün eşşiz çirkinlikte ve ayakta zor duran binalar yapmasına izin vermiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar4

Bahsi geçen sistem ; plan ve yönetmelik denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan sağlığına duyarsız düzenin tek sorumlusudur. Bu sisteme çözüm ise imar reformunu gerçekleştirmek ve imar konusunda ne olursa olsun taviz vermemektir. Bu konuda taviz verenler kim olurlarsa olsunlar, mutlaka cezalandırılmalıdırlar. Ayrıca, meslek odalarına kayıtlı kişilerin de sorumlulukları çerçevesinde, görevlerini yerine getirmedikleri taktirde meslek odalarından çıkarılmaları gerekmektedir. Günümüz mimarına gerekli yetki ve sorumluluk verilmelidir. Günümüz mimarı hasara uğramış çevreyi onarmak amacıyla bazı temel hedefler seçmelidir. Bu hedefler, çevreye karşı yitirilen insani ölçeği yeniden kazandırarak, çevreyi yapılar ve dış mekanlar ile bir bütün şeklinde görerek ve kentsel dış mekan yaşantısını canlandırarak gerçekleşmelidir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar5

Yeniden yapılanma sürecinde her şeyden önce İstanbul’un çarpık, dengesiz ve kötü yapılaşmasını düzeltecek imar reformu gereklidir. İmar afları ve denetimsiz yapılanma, depremin ve çarpık görüntünün temel  nedenleridir. Bu nedenlere bağlı olarak hiçbir şekilde taviz verilmemelidir. İnsan hayatının sağlıklı,düzenli ve hak edilen bir şekilde yaşanabilmesi için ve yine geleceğe, sağlıklı ve güvenle yaşanabilecek bir çevre bırakabilmek; doğru davranabilmek adına gerekli olan psikolojik yapıya sahip bir toplum seviyesine ulaşabilmek için bu gereklidir, hatta şarttır.

istanbuldan ürkütücü manzaralar-1

istanbuldan ürkütücü manzaralar-2

ISTANBUL CHURCHES FROM PAST TO PRESENT

İSTANBULDAN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KİLİSELER, İstanbul Tarihi Yarımada’da Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları  Kiliseler

Bu sayımızda yazımda İstanbul Kültür Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Sinem Dışkaya’nın “İstanbul Tarihi Yarım Adada Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları Kiliseler” Yüksek Lisans Tezine yer vermek istedim: Bizans İmparatorluğu çökmekte olan Roma’nın yerine daha sağlıklı ve uzun sürmesi istenen yeni Roma düşü ile oluşturulmuş bir imparatorluktur. Yeni devlet, Roma’nın devlet yönetimi, şehir kuruluş sistemi, sanatı ve kültürü gibi birok kurum yapısını kendine örnek almıştır. Bizans İmparatorluğu bin yıllık egemenliği süresince, Hıristiyanlığın belirleyiciliğinde, Roma, Grek ve Doğu etkilerinin çerçevesinde, kendi damgasını vurduğu sanatını oluşturmuştur. İmparatorluğun doğu bölgesini yöneten Licinius bölgede Hıristiyanların büyük bir çoğunluk oluşturduğunu görmüş ve  313 yılında Hıristiyanlığı özgür kıldığını belirten bir bildiriyi Nicomedia’da yayınlamıştır. Aynı yıl İmparatorluğun batısını ele geçiren Conctatinus ile Licinius, Milano’da birbirlerinin yönetimini tanıtmak için buluşmuşlar ve Hıristiyanlığı özgür kılan bilgirgeyi yayımlamışlardır [1]. Büyük Theodosius ise 380 yılında Hıristiyanlığı devletin tek geçerli dini olarak ilan etmiştir [2]. Milano bildirgesiyle özgürlüklerine özgü dinsel yapılarını gerçekleştirmeye girişmişlerdir. Kiliseler, vaftizevleri, martyrionlar bu coşkunun mimariye yansımasını oluşturmuştur. İmparatorluğun kültür ve sanat ürünlerinin hem sayıca, hem de değerce en önemlileri Byzantion’da (İstanbul) toplanmıştır. Constantin’in yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte, genellikle Roma  bazilikalarından etkilenmiştir.Bu planlamalar sonraki dönemlerde evrensel olarak kullanılacak  olan klise mimarisi şemasını oluşturacaktır. İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlılılar tarafından  birçok kilise ve benzeri yapı camiye çevrilmiştir. Günümüzde İstanbul kenti Asya’yı Avrupa’ya, Doğu’yu Batı’ya bağlayan ve kendi adını taşıyan (Boğaziçi denilen eski adı ile Bosporus Trakhios) bir boğazın iki bölüme ayırdığı geniş bir toprak parçası üzerine yayılmaktadır.

kiliseler1 copy

Eski kent ise, günümüzde kenti ikiye bölen boğazın batı yakasının güney ucunda yer alan ve ” Tarihi Yarımada ” olarak tanınan, üçgen bir yarımada üzerine kurulmuştur. Bu yarımada üzerinde bulunan Bizans Kiliseleri, inşa edildikleri dönemin tüm özelliklerini sergilemekte aynı zamanda geçirdikleri değişim-gelişimleri izleme, saptama açısından Bizans mimarisinin karakteristik örneklerini oluşturmaktadır.Bizans mimarisi başlangıçta ilk çağın mimari tiplerinden faydalanmış ve bunları yeni amaçlarına uydurmasını bilmiş, bir çağrış, bir toplantı yeri olan bazilikayı hıristiyanlaştırarak kilise haline getirmişlerdir. Tarihi süreç boyunca Hıristiyan dini kendi iç enerjisiyle yaşayan ve büyüyen bir din olmuştur. Bir din için en önemli iki unsur olan özgürlük ve güven unsurları ise Constantinus  tarafından sağlanmıştır. Böylece, Roma dünyasının kiliselerle kaplandığı ve giderek büyüyen Hıristiyan topluluğunda yoğun bir tanrıbilimsel etkinliğin geliştiği görüldü. İlk kez olarak, imparator vaftiz edildi ve devlet, kilisesinin iç işleriyle ilgilenmeye başladı. [4]. Consrantinus’un, yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte,söz konusu kiliselerde genellikle ilk Hıristiyan bazilikalarının etkisi görülmekteydi. IV-VI yy.da Bizans kendi mimarlığını aramaktaydı. Bina tipleri, Geç Roma Dönemi tipi kiliselerdi. Uzunlamasına dikdörtgen planlı bazilika tipi yapılar, içi iki sütun dizisi ile üç nefe ayrılmıştı, ortadaki nef yandakilere oranla daha genişti ve narteks adı verilen holden oluşuyordu. Bunun iki yanındaki merdivenlerden yan neflerin üstünde yer alan ve kaldınlara ait olduğu bilinen galerilere çıkılıyordu. Bu bazilikaların üstü, çift eğimli ve kiremit kaplı ahşap bir çatı ile örtülüydü. Bu basit ve yalın kilise tipinin örneklerinden biri de V yy.da yapılmış olan ve Constantinople’da ayakta kalan en eski kilise olarak bilinen, Samatya ile Yedikule arasındaki Hagios Studios Manastırıdır. Günümüzde yıkı durumunda olan yapının geniş bir orta nefi, her iki yanında ise birer yan nef bulunmaktadır. Orta nef yan neflerden daha yüksektir.Yan neflerin üzerinde galeriler bulunaktadır, ancak galeri katına çıkan merdiven yıkılmış olduğundan yeri saptanamamıştır. 18.yy daki yangından sonra girişe göre sağ taraftaki sütunlar kaldırılmış, ahşap çatıdan da günümüze hiç bir iz kalmamıştır. Bizans tarihinin en parlak dönemi, bayındırıcı ve sanat destekçisi olan imparator lustinianos’un ( 527-65) yönetimi altında geçen dönemdir.Bizans mimarisinde Ayasofya’nın yapımı ( VII yy. ) ile altın bir dönem açılmış, basit bazilikal plan yerini merkezi kubbeli bazilikaya bırakmış ve Bizans kilisesi kendi anlayışına uygun bir kilise şeması geliştirmiştir. Merkezi planlı yapıların düzeni, kubbeli bazilikaların en görkemlisi olan Ayasofya’da orta nefin üst mimarisinde ve ana mekanda görülmektedir. Dış narteksi, çapraz tonozlarla örtülü geniş bir ana narteks izlemekte, iç kısım ise sütın dizileri ile üç nefe ayrılmıştır. Ora nefin üstünü dört payeye oturan kubbe örtmektedir.

kiliseler2 copy

Ayasofyanın dış görünümü ve apsise doğru bakış Galeri katına kadar olan kısım “yeryüzünü”, onun üzerinde bulunan pencereler, yan neflerin üzerindeki pencereli bölümler kube, ışıklar ve mozaiklerle gökkubbeyi, “tanrısal evreni” simgeleyecek şekilde süslenmiştir. Yer ve gök birbirinden ayrılmak istenmiştir. Bazilikal planın dışarıdan algılanması için yan nefler alçak, orta nef yüksek tutulmuş ve dışardan da algılanacak şekilde yapının dış yüzü oluşturulmuştur. Bazilikal planın Tanrıya giden bir yol olduğu belirtilmiştir. Dış yüz dünyaya, iç yüz Tanrıya ait kısım olduğundan, dış yüzde sadelik iç mekanda ise süslemeler hakimdir. Yuvarlak bir ana mekan oluşturacak biçimde inşa edilen bu binalarda mekanın üstü, yapının bütününü kaplayan bir kubbe ile örtülmüştür. Bu tipin en yalın örneğide kubbe, sekiz köşeli bir plana göre inşa edilen dış duvarlara oturur. Bu tipin  güzel bir örneği Sergios ve Bakhos Kilisesi ( Küçük Ayasofya Camii) dir. Dış duvarları, pek düzgün olmayan bir kare oluşturan yapının 8 paye ile oluşturulan sekizgen bölümü basık ve dilimli bir kubbe ile örtülmüştür.Bu orta mekan doğu yönünde ileri doğru uzanan ve dışarı taşan bir apsise sahiptir. Revak beş bölüme ayrılmış ve her bölümün üstü bir kubbe ile örtülmüştür. Ortada kalan bölüm cephede yükseltilerek hem cephenin monotonluğu giderilmiş, hem de esas girişe işaret edilmiştir. Bizans tarihinde yedinci yüzyıl en karanlık dönemlerden biridir. 726 ortaya çıkan ve kiliselerin dini resimlerle süslenmesini yasaklayan bir akım olan, ikonoklazma (tasvirlerin tahribi, kırılması dönemi) döneminin etkisiyle sade yapılı kiliseler inşa edilmiştir. İkonoklazma döneminin 842’de bitmesi ile başlayan orta dönem, Bizans tarihinde ikinci parlak devir olarak bilinmektedir.Bu dönem dokuzuncu yüzyıldan 1204 ‘de IV Haçlı Seferi’nin Bizans’a yönelmesi ve İstanbul’u ele geçiren Latinlerin bir Latin İmparatorluğu kurmalarına kadar sürmüştür.Makedonya ve Komnenoslar dönemine rastlayan bu dönem Bizans’ın ilk rönesans devri olmuştur. [9] Karanlık dönemdekinden farklı olarak bu dönemde dinsel yapılarda küçük boyutlar kullanılmış ama dış çizgilerin zarif, ölçülerin uyumlu olmasına önem verilmiştir. Tasarımda Hristiyanlığın simgesi olan haç artık kilise planı olarak seçildi.Kasnak üzerine kubbeyi yerleştirerek, yükselerek Tanrının evrenini simgelemişlerdir.Ayrıca Kilisenin ikonoklazmaya karşı kazandığı zaferden duyulan coşku ve bunun itici gücü, Hıristiyan sembolizminin bir anda sanat dünyasını kaplamasına yol açmıştır. Apsisin de en uçta ve doğuda olması ile Tnrı’ya ulaşma geleneği sürdürülmüştür.

kiliseler3

Tarihi Yarımada içerisinde Laleli’de bulunan Myrelaion Kilisesi (Bodrum Cami) bu örnekte olan yapılardan biridir. İlk dönemde haç kısmı yükseltilmiş, köşelerdeki küçük kubbecikler alçak bırakılarak dışarıda da plan tipi algılanmıştır. Bina tipi dörtgen içinde haçvari kilise planı ve bir kasnak üzerine oturulmuş kubbe sisteminden oluşur. Yan payandaların yanında taşıyıcı sistemi  güçlendirmek için ayaklara ve kemerlere yer verilmiştir. İlk dönemlerde, dış cepheler yalın iken bu dönemde süslemeler ortaya çıkmakta, iç mekanda da renkli zengin süslemeler dikkat çekmektedir. Yüksek bir kripta üzerine kurulmuş olan kilisede, dört sütunlu Yunan haçı planı açık bir şekilde algılanır.Narteksi izleyen naos,  dört narin payenin yardımıyla oluşturulmuş bir Yunan haçı biçimindedir. Kubbe kasnağına açılmış sekiz büyük pencere, iç mekanı daha aydınlık kılmakta ve göğün Tanrının ışığını içeriye almaktadır. Özel biçimli tuğlalar ile örülmüş taşıyıcı ayaklar iç mekana göze çarpmazken, dışarıdan algılanmakta ve cephenin hareketliliğini de arttırmaktadır. Bu dönemde kiliselerin mimari oluşumunda en önemli bölümler gökyüzünü simgeleyen kubbe, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki bağıntıyı sağlayan sembolik unsurlar olan padantifler ve Hıristiyanlığın özünün sembolü diye nitelendiren bema kısımlarıdır. Apsis yeryüzü kilisenin sembolüdür. Narteks ise daha dünyasal karaktere sahip bir hazırlık mekanıdır. Palailodoslar döneminde Bizans mimarisi son bir rönesans devresi yaşamıştır.Bu dönem bir artakalış, bir can çekişme olmuş; bir diriliş olmamıştır.Bu dönemde sanat kilisenin  sert kurallarından sıyrılmış ve dinsel konuları daha özgür bir biçimde yorumlamıştır.Antik şekilli bazilikal kilisenin, taş-tuğla cepheler,kasnaklı kubbelerin yükselişi gibi özellikleri vardır. Genelde cephe mimarisi önemsenmiş, cephelerde pencere boyutları artmış, doluluk boşluk oranları değişmiş,pencere yüzeyleri büyümüştür. Son Bizans döneminin mozaik ve freskolarıyla en görkemli resim koleksiyonunu oluşturan  Khora Manastır Kilisesi ( Kariye Cami ) bu dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Sonuç olarak; İstanbul Tarihi Yarımada’da bulunan Bizans kiliselerine bütün savlara karşı, öncelikle dinsel açıdan bakıldığında, işlevsel olarak mimari özellikleri korunmuş ve din dışı yapılara dönüştürülmeyip dinsel tapınma özelliğine uygun yapılar olarak kalmış, camiye ya da müzeye çevrilerek kullanıma açılmışlardır. Günümüzde çoğunluğu harabe halinde olan ve bu nedenle kullanılamayan Bizans kiliselerinin restitüsyon projeleri hazırlanarak kısmi rekonstrüksiyonları yapılabilir ve bulundukları alanlar düzenlenerek açık hava müzeleri şeklinde  -yeni statü ile- ziyaret  güzergahı yapılarak günümüzde giderek önem kazanmaya başlayan inanç turizmine açılabilir…

kiliseler-1

2

Kaynaklar

  • [1] Simson, Macel, Civilisation de L’antiquite’et le Christinisme, Paris: Anthaud, 1972, s.244-245
  • W.Haussig,Historie de la Civilisation Byzantine, Paris: Jules Tallandier, 1971,s.37
  • [2] Ostrogorsky, Georg, 1986, Bizans Devlet Tarihi, (çev.Fikret Işıltan), Ankara,TTK, s.49; Haussig, a.g.e, s.99
  • [3] R.Janin,Bizans İstanbul’u, 1950, s.66
  • [4] Lemerle, P., 2004, Bizans Tarihi, (çev.Galip Üstün ), İstanbul, İletişim yay., s.25
  • [5] Milligen, A.von, 1912, Byzantine, Churches in Constantinople, London, s.212-217
  • [6] Grabar, A, 1966 L’Age D’or De Justinien, Gallimard.
  • [7] Eyice, S., 1995,İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul Türk Tarih Vakfı Yayınları.
  • [8] Yerasimos, S., 2000, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul
  • [9] Yıldız, H.Dursun. 1982, Anadolu uygarlıkları ansiklopedisi, İstanbul, Görsel yay.,s.453-58
  • [10] Müller, W., 2001, İstanbul’un Tarihi Topoğrafyası, YKY

SPREADING LIKE OCTOPUS UNDERWATER HOTEL

AHTOPOT MİSALİ YAYILAN DENİZALTI OTEL, Önce Maldivler’de başlayan akım, Zanzibar’a sıçradı. Şimdi de Dubai de.. Dünyanın her yerinde ‘deniz altı’ otelleri projesi günden güne yayılıyor..

Önce Maldivler’de başlayan akım, Zanzibar’a sıçradı. Şimdi de Dubai de.. Dünyanın her yerinde ‘deniz altı’ otelleri projesi günden güne yayılıyor..

Sizler için seçtiğimiz Dubai’deki ‘Water Discus’ oteli sualtı ve su üstü bağlantısını sağlayan disklerden oluşuyor. Bu kombinasyon, sıcak iklimin keyfini çıkarmaya gelen misafirlerin okyanusun derinliklerinin de keyfini çıkartmasını sağlıyor.  Otelin mimarisi iki ana parça ahtapot misali beş katı bacakları ile iletişim kuran bir asansör ve merdiven içeren bir dikey şaft ile bağlanıyor. Her diskin boyutu yerel koşullara uyum sağlıyor. Tasarım olarak da ahtapota benziyor.

Otel su altı ve su üstü özelliğiyle tasarımına farklı anlamlar katmaktadır. Ziyaret eden turistler okyanusun altında yemek yiyip, balıkları izleyebilmektedirler.

Ithaa Maldivlerin dünyadaki ilk su altı oteli. Anlam olarak ‘inci-anne’ anlamına gelen bu otel, deniz seviyesinin altındadır. Denizaltı restoran olarak adlandırılan mekân, 9 metrekarelik kullanım alanı,14 kişilik kapasitesi, restoranındaki gelişmiş mutfağıyla hizmet veriyor. Ondan sonra tasarlanan su altı otelleri rağbet gördükçe su altı otellerinin açılmaya devam etmesi kaçınılmaz oldu.

Water Discus Otel , su üstü ve su altı tasarlanan özel mimarisiyle, görüş açısı ile size her an görmek isteyeceğiniz deniz altı ve deniz üstünde de enstantanelerini sunmaktadır. İnsanlar dünyanın dört bir yanından gelip Dubai su altı otelini ziyaret ediyorlar. Her ne kadar pahalı olsa da, inanın burası buna değer.

En son açılan otellerden biri olan Water Discus Otel değişik tatların yanı sıra Asya ve Uzakdoğu mutfağından sunulan yemeklerle menü’ye zenginlik katmıştır. Deniz ve tasarım aşığı olanların ilgisini çeken bu hotel gidilmese bile biz tasarımcılar için incelemeye değer.

deniz altı 3deniz altı hoteldeniz altı hotel4deniz altı hotel6Deniz altısu altı hotel

 

SEPETÇİLER KASRI…

SEPETÇİLER KASRI’nda açılmış bir restoran Hammam. Restorana bağlı daha birçok bölüm var. Sepetçiler Kasrı, 17.yüzyılda Topkapı Sarayı’nın deniz kenarında yıkılmadan tamamı kalmış köşklerden biri. Köşkün adı Padişah Sultan İbrahim zamanında sepetçilerin bu yörede bulunmasından Sepetçiler Kasrı olmuş. Bir mimar olarak eski binaların yenilenmesinin ve korunmasının yanındayım. Bu nedenle böyle bir girişim şahsen hoşuma gitti. Bu yenileme ve restorasyonun minimum hatalarla gerçekleştirilmesi her mimar gibi benim de tercihim. Fakat ne yazık ki İstanbul’da bu, en mükemmel binalarda bile genellikle mümkün olamıyor.

mimar olarak eleştirdim2

mimar olarak eleştirdim3

Bu sayımızda bu konuya girmek istemiyorum. Çünkü restorasyon, apayrı bir konu. Böyle mekanların canlandırılma düşüncesi bile bazen insanı mutlu etmeye yetiyor. Bu sayımızda, Sepetçiler Kasrı’nın dekorasyonu ile ilgili inceleme yaptık. Genel atmosferi amacına uygun dekore edilmiş olan restorana gittiğim gün bir Pazar günüydü. Amacına uygun dekore edilmişti diyorum çünkü oraya kafamda birçok sorun varken gittim. Oradan çıkışımda dinlendiğimi fark ettim. Belki dekorasyonda hiçbir stile bağlı kalınmamıştı. İki bölümden oluşan Hammam Restaurant’ın birinci bölümü, sıcak, hoş, dinlendirici dağ evini anımsatan bir mekan olarak yaratılmış

mimar olarak eleştirdim5

mimar olarak eleştirdim6

İkinci bölüm ise daha şık çizgilerde liman restoran özelliği taşıyordu. Belli bir stile bağlı kalmadan yapıldığı için stil olarak olmasa da mekanın çizgisine göre önerilerimiz olacak. Özellikle dağ evini anımsatan duvarlarda doğaya dönük resim yapan bir ressamın eserleri sergilenebilirdi. Duvara asılı olan Parliament reklam panosu promosyon ürünleri ile antrede toplansa çok daha iyi sonuç verirdi. Doğal malzemelerin bağlantısı açısından mekanı başarılı buldum. Fakat daha iyi sonuç için oturma elemanları ferforje yerine malzemelerin doğallığı ile bütünleşecek bambu tarzı mobilyalar olsa daha iyi sonuç veriridi diyorum.

mimar olarak eleştirdim7

mimar olarak eleştirdim8

Ferforjenin deri ile kaplanması o soğukluğu kısmen almış. Ayrıca bir diğer eleştirim, müzik hoparlörünün kapı girişinde çok ayak altında oluşu. Hammam’ın deniz kenarındaki bölümünde ise daha şık, sıcak, hoş bir atmosfer hakim. Bu bölümde de belli bir stile bağlı kalınmamış. Bu bölümün denizin tam yanında olması bile mekanın dinlendiriciliğini vurguluyor. Ayrıca Hanzade Sultan ve Haseki Sultan diye isimlendirilen eklektizmin hakim olduğu mantika mobilyalarla dekore edilen bölümü özel toplantı, yemek ve dinlenme salonu olarak kullanabiliyorsunuz. Sultan İbrahim ismi altında ise nikah töreni gibi değişik amaçlar için özel hazırlanmış bir bölüm var. Sonuçta bir mimar olarak eleştirmen olsamda Hammam’dan çıkarken, bir vatandaş olarak dinlenmiş olduğumu hissettiğimin altını çizebilirim…

mimar olarak eleştirdim

mimar olarak eleştirdim4

 

 

 

THE MOST 10 BEAUTIFUL HOMES OF HOLLYWOOD STARS

HOLLYWOOD YILDIZLARINDAN EN GÜZEL 10 EV. Ünlü hollywood yıldızlarının, sevdiğiniz oyuncuların ve favori müzisyenlerinizin birbirinden muhteşem evlerini görmek ister misiniz? Öyleyse yazımıza buyrun..

 

mark-wahlberg-pool-view.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Mark Wahlberg 

Ünlü aktör Mark Wahlberg’in bu muhteşem havuza sahip evi Beverly Hills’de bulunuyor. 2 farklı yüzme havuzu, birden fazla spor salonu ve boks ringi bulunan evde aktör “The Fighter” isimli filmi için çalıştı.

bruce wills'in evi

Bruce Wills 

Aktör’ün Beverly Hills’de bulunan evinde İspanyol tarzı bir dekorasyon hakim. Evin her yerinde kullanılan ahşap dokusu ile sıcak bir ortam oluşturulmuş.

Jennifer Aniston evi

Jennifer Aniston 

Aktris Jennifer Aniston ve erkek arkadaşı Justin Theroux, Los Angeles’da bulunan bu muhteşem evi bir buçuk yıl evvel satın aldılar. Evin dekorasyonu  1962 yılında modern mimar Hal Levitt tarafından yapılmıştı ancak Jennifer Aniston’un satın almasıyla birlikte yeniden dekore edildi.

Rihanna

Rihanna

R&B yıldızı Rihanna 26. yaş gününü, Aspen’de bulunan dağ manzaralı bu muhteşem evde kutladı. Evin hemen girişinde bulunan su akan duvar, evin en orijinal alanı.

doory2014-210-north-kalaheo-avenue-kailua-hi-pool-2.jpg.rend.hgtvcom.966.544

Beyonce

Beyonce, Jay Z ve küçük kızları Blue’nun sık sık kaldığı bu  göz alıcı ev, Hawaii’de bulunuyor. Doğanın ve lüksün bir arada bulunduğu ev, ailenin de kalmaktan en keyif aldığı evleri arasında geliyor.

doory2014-eddie-murphy-granite-bay-ca-rear-exterior-pool.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Eddie Murphy 

Los Lagos bölgesinin tacı olarak anılan bu ev 1998-2007 yılları arasında Eddie Murphy’e aitti. Uçsuz bucaksız havuzu, tenis kortu ve spor salonları ile halen ünlülerin vazgeçemediği evlerin arasında geliyor.

celine-dions-jupiter-mansion.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Celine Dion 

Grammy ödüllü süper star Celine Dion’un evi Bahamalar etkisini yansıtıyor ve en önemli özelliği Celine Dion’un tüm dekorasyon detaylarına kendi karar vermiş olması.

 

celebrity-lauren-conrad-master-bathroom-1-by-james-ray-spahn.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Lauren Conrad 

1920’lerde inşa edilen bu ev, Lauren Conrad’ın satın almasıyla birlikte vintage dokusu korunarak yeniden dekore edildi.

doory2014-celebrity-jodie-foster-92190-flicker-way-los-angeles-california-patio-seating.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Jodie Foster 

Oscar ödüllü aktris Jodie Foster, İspanyol tarzına göre dekore edilmiş bu eve 1997 yılından beri sahip. Muhteşem palmiye ağaçlarıyla gerçek bir cennet.

donna-karans-sanctuary-living-room.jpg.rend.hgtvcom.966.644

Donna Karan

Amerikalı ünlü moda tasarımcısının en favori evi resimde bulunan tropik detaylarla döşenmiş bu muhteşem ev! Mavinin,yeşilin ve kumsalın bir arada bulunduğu bu ev gerçekten de hayallerin ötesinde..

Yazının devamı için www.popvizyon.com bakabilirsiniz