Posts

TO LIVE INFINITE SHADES OF GREEN& BLUE IN URBAN ARCHITECTURE…19/10/2018 ISTANBUL CONFERENCE

Şehir Hayatını Doğanın Yeşil ve Mavinin Sonsuz Tonları ile Yaşamak…

Türk Hava Yolları ArchiSections8 ’nın Resmi Hava Yolu olarak Turkish Conventions kapsamında belirli rezervasyon sınıflarında indirimli ücretler sunmaktadır. Rezervasyon ve biletleme için lütfen https://www4.thy.com/TKC ziyaret ediniz. Delege sekmesini tıklayarak 110TKM18 ile ilerleyebilirsiniz.

KONFERANSIN AMACI

Şehir Hayatını Doğanın Yeşil ve Mavinin Sonsuz Tonları ile Yaşamak…

Doğanın yaşamımıza nefes verdiği alanlar olan Yeşil – Mavi çevre dostu binalara yeterli ilgi gösterilmezse çevre ve insan sağlığı nasıl etkilenir?

Çevre dostu binalar daha az enerji ve su kaynakları kullanarak işletmede para tasarrufu sağlarken, karbon salımlarını düşürüyor ve yaşayanlar, çalışanlar, işyerleri ve toplum için daha sağlıklı yaşam alanları sunuyor. Binaların karbon salımlarının yaklaşık yüzde 30’una neden olduğu göz önünde bulundurulursa, iklim değişikliğine en az yol açacak olan yeşil binaların çevresel, toplumsal ve ekonomik yararları daha da iyi ortaya çıkacaktır.

Hedef, Türkiye’de önümüzdeki beş yılda 15 milyon m2 yeni yeşil bina alanına ulaşması.

– Bu hedefe ulaşmak nasıl mümkün?

– Bu hedefe ulaşma sürecinde yeni binalar, yeni yerleşim yerleri tasarlanırken hangi kriterler dikkate alınmalıdır?

Yeşil mimari Batı ve Kuzey Avrupa, ABD gibi öncül ülkelerde etkin bir geçmişe sahiptir. Oysa Türkiye’de yeni yeni benimsenmekte olan bir kavramdır. Küresel akıllı yeşil bina talepleri her üç yılda bir katlanarak artıyor. Artan yeşil bina talebi ile pazarın trilyon dolarlık bir endüstriye dönüştürmüş olduğunu ortaya koyan araştırma, yeşil-mavi bina talebine ne kadar gereksinim olduğunu gösteriyor

Peki sadece yeşil mi? Mavinin tonları neden bu kadar önemli?

2017 senesinde UNESCO İstanbul’u yaratıcı tasarım şehri olarak ilan etmiştir. Archisections Konferansı da İstanbul’da yapılacak ve çözümün bir parçası olacak…

Takviminize Ekleyin…

Mimaride Yeşil Konular ;Yeşil ve mavinin ele alındığı çevre dostu , kentsel dönüşüm konuları.

Mimaride Yeşil Konular ;Yeşil ve mavinin ele alındığı çevre dostu , kentsel dönüşüm konuları.

Çoklu Dil Desteği ; Türkçe ve Ingilizce olarak konuşmacıların çevirileri.

 

KONUŞMACILAR

Konferansta konuşma yapacak olan konuşmacılar.

Mimar Gökhan Avcıoğlu

GAD VAKFI BAŞKANI

Sevinç Ormancı

YÜKSEK MIMAR

Joseph Coriaty

MIMAR

Prof. Dr. Süha Özkan

MIMAR

Murat Tabanlıoğlu

TABANLIOĞLU MIMARLIK

Ken Yeang

MIMAR

Han Tümertekin

MIMAR

Michael B. Lehrer

MIMAR

Serhan Süzer

CEO

Faruk Göksu

ŞEHIR PLANLAYICI

Nevzat Sayın

MIMAR

David Miller

MIMAR

Gürsel Öngören

BAŞKAN VEKILI

Mia Lehrer

PEYZAJ MIMARI

Hiroshi Sambuichi

MIMAR

Erden Timur

Feyzullah Yetgin

Aydan Volkan

 

SUNUCU

Fahriye Söylemez

Duygu Beşbıçak

PROGRAM

Archisections İstanbul Konferansı Programı.

19 EKİM 2018 Cuma

08:00 Kayıt açılışı

08:45 Sergi açılışı ve kahve ikramı

08:45 – 09:00 Doğa sesiyle şarkı söyleyen Olga UUTAİ Gösterisi

09:00 – 09:30 Yeşil ve Mavi Açılış Töreni

Y.Mimar Sevinç Ormancı, Archisections Koordinatörü

Murat Kurum, Çevre ve Şehircilik Bakanı

Mimar Gökhan Avcıoğlu, GAD Vakfı Başkanı

09:30 – 10:00 1. Konuşmacı Yeşil & Mavi’de son trendler, Ken Yeang

10:00 – 10:30 2. Konuşmacı Yeşil Yol Projesi

Kent Plancısı A. Faruk GÖKSU, Kentsel Strateji

10:30 – 11:00 3. Konuşmacı İstanbul için Yeşil Mavi Yaşam Projeleri

Sevinç Ormancı, Moderatör

Erden Timur, Nef İcra Kurulu Başkanı

10:30 – 18:00 Poster sunumları 2D/3D

11:00 – 11:15 Doğal çay ve kahve molası

11:15 – 12:00 1. Vaka Analizi

İstanbul’un Yeni Limanları – Bir Ana Liman Olarak İstanbul

Galata – Haliç – Haydarpaşa

Han Tümertekin, Nevzat Sayın, Murat Tabanlıoğlu

Geleceğin Şehirleri

12:00 – 12:30 4. Konuşmacı Gerçek Dünya Sürdürülebilirliğine Yardımcı Olan

Dijital Araçların Kullanımı – London

Mimar David Miller, DMA

12:30 – 13:00 5. Konuşmacı H. Serhan Süzer, EkoRE CEO

Kendi Kendine Yetebilen Binalar

Sevinç Ormancı, Moderatör

13:00 – 13:45 Yeşil – Mavi Öğle Yemeği Arası

13:45 – 14:15 6. Konuşmacı Mimar Gökhan Avcıoğlu, GAD Vakfı Başkanı

14:15 – 15:15 7. Konuşmacı Mimarlık ve Kentlerde Akupunktur

Prof. Dr. Süha Özkan, Ağa Han Mimarlık Ödüllü Eski Genel Sekreteri

World Architecture Community Başkanı

15:15 – 16:00 2. Vaka Analizi – Fütüristik: Los Angeles Sürdürülebilirlik Planı

Mimar Joe Coriaty & Mimar Michael Lehrer & Mimar Mia Lehrer

16:00 – 16:15 Doğal çay ve kahve molası

16:15 – 16:45 8. Konuşmacı Doğadan Gücünü Alan Kent Mimarisinde Yaşam Enerjisi

Y.Mimar Sevinç Ormancı, Sedeko Mimarlık

16:45 – 17:15 Panel 1 Yeşil Çatı Sistemleri

Mimar Deniz Arslan

Mimar Aydan Volkan

17:15 – 18:00 Panel 2 Yeşil Gayrimenkul Yatırımları

GYODER Başkan Yardımcısı Moderatör Prof. Dr. Gürsel Öngören

GYODER Başkanı Feyzullah Yetgin

İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım

18:00 – 19:00 3. Vaka Analizi Dünden Bugüne Hiroşima

Moderatör Y. Mimar Sevinç Ormancı

19:00 – 19:30 Archisections Yeşil & Mavi Ödülleri

19:30 – 21:30 Yeşil & Mavi Network Party

Doğa sesiyle şarkı söyleyen Olga UİTAİ Gösterisi

 

BİLET SATIN AL

19 Ekim’de gerçekleşecek olan konferansa katılmak için hemen biletinizi satın alın.

 

Danışma Kurulu

Y.Mimar Sevinç Ormancı, Archisections Koordinatörü

Y.Mimar Gökhan Avcıoğlu, Gad Mimarlık Ofisi Başkanı

Prof Dr Gürsel Öngören, Gyoder Başkan Yardımcısı

Prof. Arzu Erdem, Kadir Has Üniversitesi

İrfan Önal, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Tanıtma Genel Müdürü

Y.Mimar Murat Tabanlıoğlu

Ömer Turan, İBB Kentsel Tasarım Müdürü

Y.Mimar Han Tümertekin

Berrin Chatzi Chousein, World Architecture Community Yazı İşleri Müdürü

Y.Faruk GÖKSU, Kent Plancısı

Demet Sabancı Çetindoğan, DEMSA Grup Başkan Vekili, Archisections8 Onur Kurulu Üyesi

 

KATILIMCILAR

Organizasyondaki Katılımcılar

 

 

 

 

 

 

 

Turkish Airlines is the official airline of ArchiSections8 and special discounts are offered on certain booking classes. In order to proceed with the online booking tool for Turkish Conventions please visit the Turkish Conventions website https://www4.thy.com/TKC/app/main?language=en and use the event code 110TKM18 under delegate section.

CONFERENCE CONTENT

Urban Living with the Infinite Tones of the Green and the Blue of Nature…

If we do not pay enough attention to the environment and go on building without leaving enough space to nature and the habitat, can you imagine how bad the environment and human health will be affected?

Eco-friendly buildings save money on operation using less energy and water resources, reduce carbon emissions and provide a healthier living space for residents, employees, businesses and the community. Since buildings have an estimated 30 percent share of global carbon emissions, green buildings provide one of the most economical and effective solutions to the environmental, social and economic benefits they bring to climate change.

The goal is to reach 15 million m2 of new green building space over the next five years in Turkey alone…
– How would this bepossible?
– Which criteria’s should be taken into consideration while designing the buildings, new settlements and towns in the process of achieving this goal?

Green architecture has an active past in Usa, Western and Northern Europe. However, the concept is newly being implemented in Turkey and other emerging market countries. Globally intelligent green building demands are multiplying every three years. The research, shows that the market has turned into a trillion-dollar industry with the demand for green buildings, shows how much the demand for green buildings is required.

And is it just green? Why is the tone of the blue so important? All cities are near the sea, lake or on a river. Turkey is surrounded by sea and rich with lakes and rivers.

UNESCO declared Istanbul as a creative city in design in 2017. Archisections8 Conference will convene in Istanbul… be part of the solution…Save The Date…

Green Topics in Architecture :  Green and blue are eco-friendly, urban transformation issues.


Leading Speakers :World-renowned eco-friendly architects and environmental activists and cities directors meet you at this conference.

Multi Language Support : Translation in Turkish and in English.

SPEAKERS

Speakers are also speaking at the conference.

Mimar Gökhan Avcıoğlu

GAD FOUNDATION PRESIDENT

Sevinç Ormancı

MASTER ARCHITECT

Joseph Coriaty

ARCHITECT

Prof. Dr. Süha Özkan

ARCHITECT

Murat Tabanlıoğlu

TABANLIOĞLU MIMARLIK

Ken Yeang

ARCHITECT

Han Tümertekin

ARCHITECT

Michael B. Lehrer

ARCHITECT

H.Serhan Süzer

CEO

Faruk Göksu

CITY PLANNER

Nevzat Sayın

ARCHITECT

David Miller

ARCHITECT

Gürsel Öngören

VICE PRESIDENT

Mia Lehrer

MASTER OF LANDSCAPE ARCHITECTURE

Hiroshi Sambuichi

ARCHITECT HIROSHI SAMBUICH

Erden Timur

Feyzullah Yetgin

Aydan Volkan

 

Announcer

Fahriye Söylemez

Duygu Beşbıçak

PROGRAM
II. Archisections Istanbul Conference Program.

October 19th, 2018 Friday

08:00 Registration

08:45 Green & Blue Exhibition Opening – Coffe and tea service

08:45 – 09:00 Nature Fusion – Olga UİTAİ Show09:00 – 09:30 Green & Blue Opening Ceremony
Master Architect Sevinç Ormancı, Archisections Coordinator
Murat Kurum, Minister of Urbanism and Environment
Mimar Gökhan Avcıoğlu, President of GAD Foundation

09:30 – 10:00 Key note speaker #1 – Green & Blue Recent Trends, Ken Yeang

10:00 – 10:30 Key note speaker #3 – A. Faruk GÖKSU, City Planner
Green Road Project10:30 – 11:00 Key note speaker #3 Green & Blue Solutions for Istanbul
Sevinç Ormancı, Moderator
Erden Timur, Nef Chief Executive Officer

10:30 – 18:00 Poster session 2D/3D

11:00 – 11:15 Herbal tea & coffee break

11:15 – 12:00 Case Study #1
New Ports of Istanbul – Istanbul as a Home Port
Galata – Haliç – Haydarpaşa
Han Tümertekin, Nevzat Sayın, Murat Tabanlıoğlu
Cities of the Future

12:00 – 12:30 Key note speaker #4 Architect David Miller, DMA
Using Digital Tools to aid Real World Sustainability – London

12:30 – 13:00 Key note speaker #5 H. Serhan Süzer, EkoRE CEO
Self Sufficient Buildings
Sevinç Ormancı, Moderatör

13:00 – 13:45 Green & Blue Lunch Brake

13:45 – 14:15 Key note speaker #6 Master Architect Gökhan Avcıoğlu,
President of GAD Foundation

14:15 – 15:15 Key note speaker #7 Prof. Dr. Süha Özkan,
Chairman of World Architecture Community
Urban and Architectural Acupunctures

15:15 – 16:00 Case Study #2 – Futuristic: Los Angeles Sustainability Plan
Architect Joseph Coriaty & Architect Michael Lehrer &
Landscape Architect Mia Miriam Lehrer

16:00 – 16:15 Herbal tea & coffee break

16:15 – 16:45 Key note speaker #8 Master Architect Sevinç Ormancı,
Sedeko Mimarlık
Life Energy at Urban Architecture Powered by The Nature

16:45 – 17:15 Green and Blue Thematic Panel 1
Green Roof Systems
Architect Deniz Arslan
Architect Aydan Volkan

17:15 – 18:00 Panel 2 – Green Real Estate Projects
GYODER Vice President Moderator Prof. Dr. Gürsel Öngören
GYODER, Chairman, Feyzullah Yetgin
INDER, Chairman, Nazmi Durbakayım

18:00 – 19:00 Case Study #3
From Hiroshima today
Moderator M. Architect Sevinç Ormancı

19:00 – 19:30 Archisections Green & Blue Awards

19:30 – 21:30 Green & Blue Network Party
Nature Fusion – Olga UİTAİ Show

BUY YOUR TICKET NOW

Buy your ticket immediately to attend the 19 October conference.

 

Accommodation Alternatives
Hotel alternatives during the event.

ADVISORY BOARD,

M. Architect Sevinç Ormancı, Coordinator of Archisections
Gökhan Avcıoğlu, M. Architect, President of Gad Foundation
Prof Dr Gürsel Öngören, Gyoder Asistant General Manager
Prof. Arzu Erdem, Kadir Has University
İrfan Önal, The Ministry of Culture and Tourism of Republic of Turkey General Director of Promotion Office
Murat Tabanlıoğlu, M. Architect
Ömer Turan, The Istanbul Metropolitan Director of Urban Design
Han Tümertekin, M. Architect
Berrin Chatzi Chousein, World Architecture Community Editor-in-Chief
A. Faruk GÖKSU, City Planner
Demet Sabancı Çetindoğan, Vice President of DEMSA Group, Archisections8 Honorary Committee

PARTICIPANTS
PARTICIPANTS of the organization.

 

 

 

 

MOBIL MUSEUM FOR THE DISABLED – INTERNATIONAL IDEA COMPETITION OPEN TO YOUNG ARCHITECTS

turuncu_program_k_opt

Amacı Ve Kapsamı

Endüstri devriminden günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte “hız” kavramı mekânın ve zamanın algılanışını derinden etkilemiş ve küreselleşmenin ana unsurlarından biri olmuştur. Seri üretim ile hızla üretilen mekânlar yerkürenin birçok köşesinde standartlaşarak hızla yayılırken mimarlığın bağlamsal özgünlükleri hızla çözülmeye uğramıştır. Dünyanın her yerine hızla ulaşabilen insan ve hızla nakledilebilen malzeme, teknoloji, tasarım yöntemleri ve ekonomik öncelikler ile birlikte mimarinin tasarım ve inşa süreçlerinin de hızla yürütülmesi bir mecburiyet halini almıştır. Hızın ve beraberinde niceliksel hedeflerin amaca dönüştüğü bu ortamda mimarlık ciddi içerik, anlam ve nitelik sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Ürünün hızla elde edilmesine yönelik kaygılar süreci ve ürünün kendisini ne hale getirmektedir? Hızla üretmeye odaklanmış bir çağda yavaşlamak, tasarım ve üretim sürecinin belli noktalarında duraklamak ve hızın mimari boyutları hakkında yeni düşünceler ve alternatif stratejiler geliştirmek mümkün olabilir mi? Bu sorulara cevap aranırken hız – mimarlık ilişkisi konusunda eleştirel fikirlerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Hızlı – yavaş, nicelik – nitelik, süreç – ürün gibi kavramsal ikiliklerin yorumlanması hedeflenmektedir.  Buluşma ile birlikte gerçekleşecek yarışmada katılımcı tarafından seçilen bir bağlamda “engelliler için gezici müze” konusunda fikir projelerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Engelliler günümüzde toplumların önemli bir kısmını oluşturmalarına rağmen sosyal ve kültürel yaşama katılım konusunda ciddi sorunlar ile karşılaşan bir kitledir. Engellilerin günlük yaşama katılarak sosyalleşmelerinin sağlanacağı mekânsal düzenlemelerin ve standartların oluşturulması mimari tasarımın toplumsal sorumluluklarından biridir. Bu yarışmada söz konusu sorumluluğun engellilere yönelik olarak tasarlanacak ve farklı bağlamlarda tekrar kurulabilecek “gezici müze” üzerinden tartışılması hedeflenmektedir. Endüstri devriminden günümüze kadar uzanan tarihsel süreçte “hız” kavramı mekânın ve zamanın algılanışını derinden etkilemiş ve küreselleşmenin ana unsurlarından biri olmuştur. Seri üretim ile hızla üretilen mekânlar yerkürenin birçok köşesinde standartlaşarak hızla yayılırken mimarlığın bağlamsal özgünlükleri hızla çözülmeye uğramıştır. Dünyanın her yerine hızla ulaşabilen insan ve hızla nakledilebilen malzeme, teknoloji, tasarım yöntemleri ve ekonomik öncelikler ile birlikte mimarinin tasarım ve inşa süreçlerinin de hızla yürütülmesi bir mecburiyet halini almıştır. Hızın ve beraberinde niceliksel hedeflerin amaca dönüştüğü bu ortamda mimarlık ciddi içerik, anlam ve nitelik sorunlarıyla karşılaşmaktadır. Ürünün hızla elde edilmesine yönelik kaygılar süreci ve ürünün kendisini ne hale getirmektedir? Hızla üretmeye odaklanmış bir çağda yavaşlamak, tasarım ve üretim sürecinin belli noktalarında duraklamak ve hızın mimari boyutları hakkında yeni düşünceler ve alternatif stratejiler geliştirmek mümkün olabilir mi? Bu sorulara cevap aranırken hız – mimarlık ilişkisi konusunda eleştirel fikirlerin üretilmesi amaçlanmaktadır. Hızlı – yavaş, nicelik – nitelik, süreç – ürün gibi kavramsal ikiliklerin yorumlanması hedeflenmektedir.  Buluşma ile birlikte gerçekleşecek yarışmada katılımcı tarafından seçilen bir bağlamda “engelliler için gezici müze” konusunda fikir projelerinin geliştirilmesi beklenmektedir. Engelliler günümüzde toplumların önemli bir kısmını oluşturmalarına rağmen sosyal ve kültürel yaşama katılım konusunda ciddi sorunlar ile karşılaşan bir kitledir. Engellilerin günlük yaşama katılarak sosyalleşmelerinin sağlanacağı mekânsal düzenlemelerin ve standartların oluşturulması mimari tasarımın toplumsal sorumluluklarından biridir. Bu yarışmada söz konusu sorumluluğun engellilere yönelik olarak tasarlanacak ve farklı bağlamlarda tekrar kurulabilecek “gezici müze” üzerinden tartışılması hedeflenmektedir.

Bilgi İçin

MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ
Meltem Mahallesi 3808 Sokak No: 16
07500 ANTALYA TÜRKİYE
Tél : 090 242 237 86 92–93-94
Tél : 0090 533 766 99 57
Fax : 00 90 242 237 58 20

The Antalya branch of the Chamber of Architects of Turkey has launched the eleventh edition of the international ideas competition open to young architects throughout the world.

This initiative, organized each year since 2010 in coordination with the Forum of Young Architects, has received the support of the UIA.

The theme chosen this year is “Mobile Museum for the Disabled.” The participants are invited to develop designs for “a mobile museum for the disabled” which would help these members of the society to participate fully in social, cultural and everyday life. Participants are asked to reflect deeply on the implications of “speed,” a fundamental consequence of globalisation, and on the way we perceive space and time.

The competition is open to architects born after 1976 who are registered with the professional organization of their respective countries.

The jury will award three prizes. The First Prize will be 2 500 Euros, the Second Prize will be 1 500 Euros and the Third 1 000 Euros. A special prize of 1 500 Euros will be awarded by the participants.

The submission deadline for projects is 5 September 2016.
The working language of the competition is English. There is no registration fee.

information

MİMARLAR ODASI ANTALYA ŞUBESİ
Meltem Mahallesi 3808 Sokak No: 16
07500 ANTALYA TÜRKİYE
Tél : 090 242 237 86 92–93-94
Tél : 0090 533 766 99 57
Fax : 00 90 242 237 58 20

INSPIRELI AWARDS 2016: TOP WORLD TALENT COMPETITION OF YOUNG ARCHITECTS AND DESIGNERS

GENÇ MİMAR VE TASARIMCILARIN 2016 INSPİRELİ ÖDÜLLERİ

Flyer_Inspireli-Awards-2016_EN_Online

Inspireli ödülleri,  uluslararası platformda yeteneklerin ortaya çıkmasına yardım etmek amacıyla tasarlanmıştır. 2015 ödül töreni 25 ülke ve 45 üniversiteden 250 katılımcıyla gerçekleştirilmiştir.

UIA Inspireli Ödülleri’nde, dünya çapında 35 yaşın altındaki mimarları ve mimarlık öğrencileri gelişmekte olan yenilikçi bir uluslararası ödül altıncı baskısını onayladı. Ödülller  ayrıca BAE’nin Slovak Üye Kesimi, Slovak Mimarlar Derneği destek aldı. Finalistler kamu uzmanlar yanı sıra Inspireli sosyal ağ kullanıcıları tarafından seçildi. Finalde fotoğrafları en fazla oy alan 50 katılımcı seçildi.

Bunlara ek olarak halk, ek ödül kazananlar  için oy kullanabilecek. Organizasyonu düzenleyen ekip, halkın katılımı ve tasarım ilgi ruhu içinde, bu oylamaya katılmaya davet ediyor. Inspireli Ödüller 2016 töreni Prag, Çek Cumhuriyeti’nde şubat 2017 tarihinde gerçekleşecek.

Ödül zaman çizelgesi

2016/05/01 – Kayıt açılışı

2016/07/01 – Halk oylamasında başlangıç – bireysel yarışmacılar için oy kullanabilirsiniz

2016/11/30 – Oylama sonu ve finalist seçimi

2016/01/12 – Finalist duyuru

2016/12/20 – Final oylama sonu

2016/12/21 – Kazananların duyurusu

UIA Deniz İncedayı, Bll’nin Bölge II Başkan Yardımcısı ödülleri jüri temsil edilecek.

 

The Awards are designed to help emerging talents launch their careers on an international platform. The 2015 edition attracted 250 participants from 25 countries and 45 universities.

The UIA has endorsed the sixth edition of the Inspireli Awards, an innovative international award for emerging architects and students of architecture worldwide under the age of 35. The Prize has also received the support of the UIA’s Slovak Member Section, the Slovak Architects’ Society.

The finalists will be selected by public experts as well as Inspireli social network users. The 50 contestants whose photos receive the most votes advance to the finals.

An international jury of six renowned architects will attribute a First Prize, a Second Prize, a Third Prize. The First Prize winner will receive a “Wings to the Future” vase designed by Bořek Šípek for the Inspireli Awards.

The public will be allowed to vote for an additional prize-winner. In a spirit of public participation and interest in design, you are invited to participate in this voting.

The Inspireli Awards 2016 ceremony will take place in February 2017 in Prague, Czech Republic.

prize time schedule
1.5.2016 – Registration opens
1.7.2016 – start of public voting – you can vote for individual contestants
30.11.2016 – end of voting and selection of finalists
1.12.2016 – announcement of the finalists
20.12.2016 – end of voting in the final
21.12.2016 – announcement of the winners

The UIA will be represented on the awards jury by Deniz Incedayi, Vice President of the UIA’s Region II.

FAMOUS ARCHITECT ZAHA HADID WEARS BRAND..

ÜNLÜ MİMAR ZAHA HADİD MİLANO DA MARKA GİYER

Bu yazımızda biz kadınların zaafı olan ayakkabılardan bahsetmeyeceğiz. Ayakkabının biz kadınları cezbeden detaylarındaki hassasiyeti ile sunulduğu mağaza tasarımıyla kurulan ilişkiden bahsedeceğiz. Sizler için mercek altına aldığımız ayakkabının akışkan görüntüsüyle bir bütünlük içinde olan Londra merkezli dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid tarafından tasarlanan Milano’daki 100. konsept ayakkabı mağazası.

Bu yazımızda biz kadınların zaafı olan ayakkabılardan bahsetmeyeceğiz. Ayakkabının biz kadınları cezbeden detaylarındaki hassasiyeti ile sunulduğu mağaza tasarımıyla kurulan ilişkiden bahsedeceğiz. Sizler için mercek altına aldığımız ayakkabının akışkan görüntüsüyle bir bütünlük içinde olan Londra merkezli dünyaca ünlü mimar Zaha Hadid tarafından tasarlanan Milano’daki 100. konsept ayakkabı mağazası.

ZAHA HADİD 2 copy

Ayakkabı tasarımcısı Stuart Weitzman’a ait mağazanın organic formların, sert beton malzemeyle oluşturduğu zıtlığın yarattığı armoni oldukça dikkat çekici. Biz kadınların ayakkabı tutkumuzu bir kez daha güçlendiren mağazadaki en önemli detay geometrik formlarla akışkan organik formların oluşturduğu dialog. Gül tonunun hakim olduğu altın modüler birimlerden oluşan mağaza  tasarımın fiber glass çerçevesindeki  oturma elemanları ile vitrindeki ayakkabıların kurduğu mağaza müşteri ilişkisini geliştiren bir sistem. Altı pencereli butik mağazada tasarımın genel görüntüsü amiral gemisinden bir yansıma sanki.

ZAHA HADİD 3 copy

Milano moda haftasında Design boom Sant Andrea aracılığıyla edinilen bu görüntüler biz kadınların ayakkabıya olan ilgisini daha çok artırıyor. Mağaza tasarımını yapan mimarının da kadın olup yarattığı mağaza konseptinde ayakkabılarla müşterisi ile kurduğu ilişki şık olduğu kadar dikkat çekici ve oldukça seksi. Dünyaca ünlü mimar Zaha Hadidi tasarladığı kentsel projelerin yanısıra  tasarladığı bu ayakkabı mağaza ile kadın olarak tutkularımızı birkez daha güçlendirdiği için kutluyoruz.

Yazının devamı için www.archisections.com‘a bakabilirsiniz.

Zaha Hadid5 copy

Ünlü Mimar Zaha Hadid Milano’da Marka Giyer

EERE LANDSCAPES, FROM ISTANBUL

İSTANBULDAN ÜRKÜTÜCÜ MANZARALAR, İnsan hayatı söz konusu olduğunda, hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahibiz. Şehri şehir, kentliyi de kentli yapan en önemli unsur kentsel dış mekan yaşantısıdır. Türkiye’nin bir çok şehrinde olduğu gibi göz bebeğimiz İstanbul’da da kentsel dış mekan yaşantısı oldukça zayıftır. Çevremize şöyle bir göz ar-tarsanız bunu görmeniz hiç de zor olmayacaktır. Ayrıca, bunun sadece Boğaz’da değil, şehrin her yanında bulaşıcı hastalık gibi yayıldığını görürsünüz. İstanbul büyüdükçe, geniş alanlara yayıldıkça, bu soruna çözüm bulunması gerekirken, sorun İstanbul!un büyümesine paralel olarak daha çok büyümüştür. Sorunları maddelemek gerekirse tarihsel süreklilik çerçevesinde  çevre kararketi ve çevresel kimlik bozukluğu, insani ölçeğin kaybolmuş olması ilk sıraları alır. Tüm bunların sonucunda da çirkin manzaralar olmuştur. İnsanı insan yapan mekanlarda değil, yaşantıdan uzak yerlerde yaşanılarak yanlış noktalara gelinmiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar2 copy

Diğer kentlerimizin yanı sıra, dünya güzeli İstanbul’umuzda yaşamak keyif olması gerekirken kabus olmuştur. 1999 yılında yaşadığımız depremlerin ardından yaşanan büyük can ve mal kayıpları, kaçak ve ruhsatsız çarpık yapılaşmalarda, gecekondu bölgelerinde, çoğu denetimsiz inşa edilmiş binalarda meydana gelmiştir. Özellikle bilime aykırı imar planı alanlarındaki bu yapılaşmalarda zemin özellikleri dikkate alınmamış; fay hatları, su havuzları, heyelan bölgeleri yapılarla doldurulmuştur. Türkiye’de 1940’lardan bu yana, plansız yapılaşmanın hakim olmaya başlaması sonucu deprem felaketleri ve doğal afetler kaçınılmaz olmuştur. İmar planı olmayan ve imara açılmaması gereken bölgeler siyasi kararlarla yüksek katlı yapılaşmaya açılmıştır. İmar afları, depreme davetiye çıkaran kaçak ve ruhsatsız yapılaşmaya, plansız kentleşmeye ve çirkin manzaraların oluşmasına ön ayak olmuştur.

istanbuldan ürkütücü manzaralar3

Daha önce de bilim adamları , meslek odaları, üniversiteler tarafından, özellikle İstanbul’un Türkiye’nin en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde olduğu bilinmesine rağmen, önlemler alınamamıştır. Ne yazık ki fatura ağır olmuştur ve kayıplarımız oldukça fazladır. Kayıplarımızın önemli bölümü ise aslında bir doğal afete ya da depreme değil, bina-kötü zemin olarak formüle edilen bir anlayışa kurban gitmiştir. İnsan hayatı söz konusu olduğunda hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahip ve bu çeşit felaketlere maruz kalınan ülkemizde, bu imar düzeninin tek sorumlusu sadece deniz kumu kullanan müteahhitler değil, imar aflarının yasallaşmalarına sebep verenlerdir. Bu sistem ya da sistemsizlik, vurguncu inşaat sektörünün eşşiz çirkinlikte ve ayakta zor duran binalar yapmasına izin vermiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar4

Bahsi geçen sistem ; plan ve yönetmelik denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan sağlığına duyarsız düzenin tek sorumlusudur. Bu sisteme çözüm ise imar reformunu gerçekleştirmek ve imar konusunda ne olursa olsun taviz vermemektir. Bu konuda taviz verenler kim olurlarsa olsunlar, mutlaka cezalandırılmalıdırlar. Ayrıca, meslek odalarına kayıtlı kişilerin de sorumlulukları çerçevesinde, görevlerini yerine getirmedikleri taktirde meslek odalarından çıkarılmaları gerekmektedir. Günümüz mimarına gerekli yetki ve sorumluluk verilmelidir. Günümüz mimarı hasara uğramış çevreyi onarmak amacıyla bazı temel hedefler seçmelidir. Bu hedefler, çevreye karşı yitirilen insani ölçeği yeniden kazandırarak, çevreyi yapılar ve dış mekanlar ile bir bütün şeklinde görerek ve kentsel dış mekan yaşantısını canlandırarak gerçekleşmelidir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar5

Yeniden yapılanma sürecinde her şeyden önce İstanbul’un çarpık, dengesiz ve kötü yapılaşmasını düzeltecek imar reformu gereklidir. İmar afları ve denetimsiz yapılanma, depremin ve çarpık görüntünün temel  nedenleridir. Bu nedenlere bağlı olarak hiçbir şekilde taviz verilmemelidir. İnsan hayatının sağlıklı,düzenli ve hak edilen bir şekilde yaşanabilmesi için ve yine geleceğe, sağlıklı ve güvenle yaşanabilecek bir çevre bırakabilmek; doğru davranabilmek adına gerekli olan psikolojik yapıya sahip bir toplum seviyesine ulaşabilmek için bu gereklidir, hatta şarttır.

istanbuldan ürkütücü manzaralar-1

istanbuldan ürkütücü manzaralar-2

ISTANBUL CHURCHES FROM PAST TO PRESENT

İSTANBULDAN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KİLİSELER, İstanbul Tarihi Yarımada’da Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları  Kiliseler

Bu sayımızda yazımda İstanbul Kültür Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Sinem Dışkaya’nın “İstanbul Tarihi Yarım Adada Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları Kiliseler” Yüksek Lisans Tezine yer vermek istedim: Bizans İmparatorluğu çökmekte olan Roma’nın yerine daha sağlıklı ve uzun sürmesi istenen yeni Roma düşü ile oluşturulmuş bir imparatorluktur. Yeni devlet, Roma’nın devlet yönetimi, şehir kuruluş sistemi, sanatı ve kültürü gibi birok kurum yapısını kendine örnek almıştır. Bizans İmparatorluğu bin yıllık egemenliği süresince, Hıristiyanlığın belirleyiciliğinde, Roma, Grek ve Doğu etkilerinin çerçevesinde, kendi damgasını vurduğu sanatını oluşturmuştur. İmparatorluğun doğu bölgesini yöneten Licinius bölgede Hıristiyanların büyük bir çoğunluk oluşturduğunu görmüş ve  313 yılında Hıristiyanlığı özgür kıldığını belirten bir bildiriyi Nicomedia’da yayınlamıştır. Aynı yıl İmparatorluğun batısını ele geçiren Conctatinus ile Licinius, Milano’da birbirlerinin yönetimini tanıtmak için buluşmuşlar ve Hıristiyanlığı özgür kılan bilgirgeyi yayımlamışlardır [1]. Büyük Theodosius ise 380 yılında Hıristiyanlığı devletin tek geçerli dini olarak ilan etmiştir [2]. Milano bildirgesiyle özgürlüklerine özgü dinsel yapılarını gerçekleştirmeye girişmişlerdir. Kiliseler, vaftizevleri, martyrionlar bu coşkunun mimariye yansımasını oluşturmuştur. İmparatorluğun kültür ve sanat ürünlerinin hem sayıca, hem de değerce en önemlileri Byzantion’da (İstanbul) toplanmıştır. Constantin’in yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte, genellikle Roma  bazilikalarından etkilenmiştir.Bu planlamalar sonraki dönemlerde evrensel olarak kullanılacak  olan klise mimarisi şemasını oluşturacaktır. İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlılılar tarafından  birçok kilise ve benzeri yapı camiye çevrilmiştir. Günümüzde İstanbul kenti Asya’yı Avrupa’ya, Doğu’yu Batı’ya bağlayan ve kendi adını taşıyan (Boğaziçi denilen eski adı ile Bosporus Trakhios) bir boğazın iki bölüme ayırdığı geniş bir toprak parçası üzerine yayılmaktadır.

kiliseler1 copy

Eski kent ise, günümüzde kenti ikiye bölen boğazın batı yakasının güney ucunda yer alan ve ” Tarihi Yarımada ” olarak tanınan, üçgen bir yarımada üzerine kurulmuştur. Bu yarımada üzerinde bulunan Bizans Kiliseleri, inşa edildikleri dönemin tüm özelliklerini sergilemekte aynı zamanda geçirdikleri değişim-gelişimleri izleme, saptama açısından Bizans mimarisinin karakteristik örneklerini oluşturmaktadır.Bizans mimarisi başlangıçta ilk çağın mimari tiplerinden faydalanmış ve bunları yeni amaçlarına uydurmasını bilmiş, bir çağrış, bir toplantı yeri olan bazilikayı hıristiyanlaştırarak kilise haline getirmişlerdir. Tarihi süreç boyunca Hıristiyan dini kendi iç enerjisiyle yaşayan ve büyüyen bir din olmuştur. Bir din için en önemli iki unsur olan özgürlük ve güven unsurları ise Constantinus  tarafından sağlanmıştır. Böylece, Roma dünyasının kiliselerle kaplandığı ve giderek büyüyen Hıristiyan topluluğunda yoğun bir tanrıbilimsel etkinliğin geliştiği görüldü. İlk kez olarak, imparator vaftiz edildi ve devlet, kilisesinin iç işleriyle ilgilenmeye başladı. [4]. Consrantinus’un, yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte,söz konusu kiliselerde genellikle ilk Hıristiyan bazilikalarının etkisi görülmekteydi. IV-VI yy.da Bizans kendi mimarlığını aramaktaydı. Bina tipleri, Geç Roma Dönemi tipi kiliselerdi. Uzunlamasına dikdörtgen planlı bazilika tipi yapılar, içi iki sütun dizisi ile üç nefe ayrılmıştı, ortadaki nef yandakilere oranla daha genişti ve narteks adı verilen holden oluşuyordu. Bunun iki yanındaki merdivenlerden yan neflerin üstünde yer alan ve kaldınlara ait olduğu bilinen galerilere çıkılıyordu. Bu bazilikaların üstü, çift eğimli ve kiremit kaplı ahşap bir çatı ile örtülüydü. Bu basit ve yalın kilise tipinin örneklerinden biri de V yy.da yapılmış olan ve Constantinople’da ayakta kalan en eski kilise olarak bilinen, Samatya ile Yedikule arasındaki Hagios Studios Manastırıdır. Günümüzde yıkı durumunda olan yapının geniş bir orta nefi, her iki yanında ise birer yan nef bulunmaktadır. Orta nef yan neflerden daha yüksektir.Yan neflerin üzerinde galeriler bulunaktadır, ancak galeri katına çıkan merdiven yıkılmış olduğundan yeri saptanamamıştır. 18.yy daki yangından sonra girişe göre sağ taraftaki sütunlar kaldırılmış, ahşap çatıdan da günümüze hiç bir iz kalmamıştır. Bizans tarihinin en parlak dönemi, bayındırıcı ve sanat destekçisi olan imparator lustinianos’un ( 527-65) yönetimi altında geçen dönemdir.Bizans mimarisinde Ayasofya’nın yapımı ( VII yy. ) ile altın bir dönem açılmış, basit bazilikal plan yerini merkezi kubbeli bazilikaya bırakmış ve Bizans kilisesi kendi anlayışına uygun bir kilise şeması geliştirmiştir. Merkezi planlı yapıların düzeni, kubbeli bazilikaların en görkemlisi olan Ayasofya’da orta nefin üst mimarisinde ve ana mekanda görülmektedir. Dış narteksi, çapraz tonozlarla örtülü geniş bir ana narteks izlemekte, iç kısım ise sütın dizileri ile üç nefe ayrılmıştır. Ora nefin üstünü dört payeye oturan kubbe örtmektedir.

kiliseler2 copy

Ayasofyanın dış görünümü ve apsise doğru bakış Galeri katına kadar olan kısım “yeryüzünü”, onun üzerinde bulunan pencereler, yan neflerin üzerindeki pencereli bölümler kube, ışıklar ve mozaiklerle gökkubbeyi, “tanrısal evreni” simgeleyecek şekilde süslenmiştir. Yer ve gök birbirinden ayrılmak istenmiştir. Bazilikal planın dışarıdan algılanması için yan nefler alçak, orta nef yüksek tutulmuş ve dışardan da algılanacak şekilde yapının dış yüzü oluşturulmuştur. Bazilikal planın Tanrıya giden bir yol olduğu belirtilmiştir. Dış yüz dünyaya, iç yüz Tanrıya ait kısım olduğundan, dış yüzde sadelik iç mekanda ise süslemeler hakimdir. Yuvarlak bir ana mekan oluşturacak biçimde inşa edilen bu binalarda mekanın üstü, yapının bütününü kaplayan bir kubbe ile örtülmüştür. Bu tipin en yalın örneğide kubbe, sekiz köşeli bir plana göre inşa edilen dış duvarlara oturur. Bu tipin  güzel bir örneği Sergios ve Bakhos Kilisesi ( Küçük Ayasofya Camii) dir. Dış duvarları, pek düzgün olmayan bir kare oluşturan yapının 8 paye ile oluşturulan sekizgen bölümü basık ve dilimli bir kubbe ile örtülmüştür.Bu orta mekan doğu yönünde ileri doğru uzanan ve dışarı taşan bir apsise sahiptir. Revak beş bölüme ayrılmış ve her bölümün üstü bir kubbe ile örtülmüştür. Ortada kalan bölüm cephede yükseltilerek hem cephenin monotonluğu giderilmiş, hem de esas girişe işaret edilmiştir. Bizans tarihinde yedinci yüzyıl en karanlık dönemlerden biridir. 726 ortaya çıkan ve kiliselerin dini resimlerle süslenmesini yasaklayan bir akım olan, ikonoklazma (tasvirlerin tahribi, kırılması dönemi) döneminin etkisiyle sade yapılı kiliseler inşa edilmiştir. İkonoklazma döneminin 842’de bitmesi ile başlayan orta dönem, Bizans tarihinde ikinci parlak devir olarak bilinmektedir.Bu dönem dokuzuncu yüzyıldan 1204 ‘de IV Haçlı Seferi’nin Bizans’a yönelmesi ve İstanbul’u ele geçiren Latinlerin bir Latin İmparatorluğu kurmalarına kadar sürmüştür.Makedonya ve Komnenoslar dönemine rastlayan bu dönem Bizans’ın ilk rönesans devri olmuştur. [9] Karanlık dönemdekinden farklı olarak bu dönemde dinsel yapılarda küçük boyutlar kullanılmış ama dış çizgilerin zarif, ölçülerin uyumlu olmasına önem verilmiştir. Tasarımda Hristiyanlığın simgesi olan haç artık kilise planı olarak seçildi.Kasnak üzerine kubbeyi yerleştirerek, yükselerek Tanrının evrenini simgelemişlerdir.Ayrıca Kilisenin ikonoklazmaya karşı kazandığı zaferden duyulan coşku ve bunun itici gücü, Hıristiyan sembolizminin bir anda sanat dünyasını kaplamasına yol açmıştır. Apsisin de en uçta ve doğuda olması ile Tnrı’ya ulaşma geleneği sürdürülmüştür.

kiliseler3

Tarihi Yarımada içerisinde Laleli’de bulunan Myrelaion Kilisesi (Bodrum Cami) bu örnekte olan yapılardan biridir. İlk dönemde haç kısmı yükseltilmiş, köşelerdeki küçük kubbecikler alçak bırakılarak dışarıda da plan tipi algılanmıştır. Bina tipi dörtgen içinde haçvari kilise planı ve bir kasnak üzerine oturulmuş kubbe sisteminden oluşur. Yan payandaların yanında taşıyıcı sistemi  güçlendirmek için ayaklara ve kemerlere yer verilmiştir. İlk dönemlerde, dış cepheler yalın iken bu dönemde süslemeler ortaya çıkmakta, iç mekanda da renkli zengin süslemeler dikkat çekmektedir. Yüksek bir kripta üzerine kurulmuş olan kilisede, dört sütunlu Yunan haçı planı açık bir şekilde algılanır.Narteksi izleyen naos,  dört narin payenin yardımıyla oluşturulmuş bir Yunan haçı biçimindedir. Kubbe kasnağına açılmış sekiz büyük pencere, iç mekanı daha aydınlık kılmakta ve göğün Tanrının ışığını içeriye almaktadır. Özel biçimli tuğlalar ile örülmüş taşıyıcı ayaklar iç mekana göze çarpmazken, dışarıdan algılanmakta ve cephenin hareketliliğini de arttırmaktadır. Bu dönemde kiliselerin mimari oluşumunda en önemli bölümler gökyüzünü simgeleyen kubbe, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki bağıntıyı sağlayan sembolik unsurlar olan padantifler ve Hıristiyanlığın özünün sembolü diye nitelendiren bema kısımlarıdır. Apsis yeryüzü kilisenin sembolüdür. Narteks ise daha dünyasal karaktere sahip bir hazırlık mekanıdır. Palailodoslar döneminde Bizans mimarisi son bir rönesans devresi yaşamıştır.Bu dönem bir artakalış, bir can çekişme olmuş; bir diriliş olmamıştır.Bu dönemde sanat kilisenin  sert kurallarından sıyrılmış ve dinsel konuları daha özgür bir biçimde yorumlamıştır.Antik şekilli bazilikal kilisenin, taş-tuğla cepheler,kasnaklı kubbelerin yükselişi gibi özellikleri vardır. Genelde cephe mimarisi önemsenmiş, cephelerde pencere boyutları artmış, doluluk boşluk oranları değişmiş,pencere yüzeyleri büyümüştür. Son Bizans döneminin mozaik ve freskolarıyla en görkemli resim koleksiyonunu oluşturan  Khora Manastır Kilisesi ( Kariye Cami ) bu dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Sonuç olarak; İstanbul Tarihi Yarımada’da bulunan Bizans kiliselerine bütün savlara karşı, öncelikle dinsel açıdan bakıldığında, işlevsel olarak mimari özellikleri korunmuş ve din dışı yapılara dönüştürülmeyip dinsel tapınma özelliğine uygun yapılar olarak kalmış, camiye ya da müzeye çevrilerek kullanıma açılmışlardır. Günümüzde çoğunluğu harabe halinde olan ve bu nedenle kullanılamayan Bizans kiliselerinin restitüsyon projeleri hazırlanarak kısmi rekonstrüksiyonları yapılabilir ve bulundukları alanlar düzenlenerek açık hava müzeleri şeklinde  -yeni statü ile- ziyaret  güzergahı yapılarak günümüzde giderek önem kazanmaya başlayan inanç turizmine açılabilir…

kiliseler-1

2

Kaynaklar

  • [1] Simson, Macel, Civilisation de L’antiquite’et le Christinisme, Paris: Anthaud, 1972, s.244-245
  • W.Haussig,Historie de la Civilisation Byzantine, Paris: Jules Tallandier, 1971,s.37
  • [2] Ostrogorsky, Georg, 1986, Bizans Devlet Tarihi, (çev.Fikret Işıltan), Ankara,TTK, s.49; Haussig, a.g.e, s.99
  • [3] R.Janin,Bizans İstanbul’u, 1950, s.66
  • [4] Lemerle, P., 2004, Bizans Tarihi, (çev.Galip Üstün ), İstanbul, İletişim yay., s.25
  • [5] Milligen, A.von, 1912, Byzantine, Churches in Constantinople, London, s.212-217
  • [6] Grabar, A, 1966 L’Age D’or De Justinien, Gallimard.
  • [7] Eyice, S., 1995,İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul Türk Tarih Vakfı Yayınları.
  • [8] Yerasimos, S., 2000, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul
  • [9] Yıldız, H.Dursun. 1982, Anadolu uygarlıkları ansiklopedisi, İstanbul, Görsel yay.,s.453-58
  • [10] Müller, W., 2001, İstanbul’un Tarihi Topoğrafyası, YKY

Berdush’un en lüks mobilyası, yeşili ve Boğaz manzarası

Bu sayımızda son günlerde parlayan yıldızı ile dikkatimizi çeken Berdush’u seçtik.Bunda en büyük payın dekorasyonda çok işletmede olduğu kesin.Berdush’u iç mimari anlamda incelediğim zaman dikkatimi çeken ismiyle paralel yapılan düzenlemesindeki başarı.Dekorasyonda altın kural,ismiyle paralel yapılan düzenlemelerdir.Bu kural,dekorasyonda ne bulacağınız konusunda sizi sınırladığı için daha fazlasını aramıyorsunuz.Berdush da çizgisindeki rahatlığı ve berdushluğu(!) ile bu kurala uymuş.Berdush’un bahçesinde kullanılan mobilyalar gerek seçilen malzemeleri,gerek renkleriyle bahçeyle oldukça iyi bütünleşmiş .Bu malzeme ve renk seçimleri bahçesinde iyi sonuç versede iç mekanında özellikle hep koyu renk seçilmesi açısından biraz  daha yorucu ve monoton geldi.

33

berdushun en lüx mobilyası-12

Kendilerine önerim,iç mekanda açık ve canlı renklere de yer verilmesi,mekandaki monotonluğu kısmen yok etmesi açısıdan iyi sonuç verebilir.Gerçi bu sayımızda özellikle Berdush’un iç mekanından çok bahçesini incelediğimiz için iç mekanına önerm çok fazla olmayacak.Bahçesinde mekan çok fazla büyük olmadığı için kedilerine önerim ,barın arkasında kalan iç mekanla bağlantı sağlayan pencereleri sürgülü veya monta ile çıkarıp,takılabilir-tarzdan yapmaları olabilirdi.Çünkü yıldızı parlayan bir mekan olarak yazın mekan küçük gelebilir.Ayrıca yağmurlu havalar için de mekanı içeri almak bir çözüm.Bahçe rahatlığının ve berduşluğunun (!) yanısıra çok lüks bir mobilyaya sahip.O da ,yeşil görüntüyle birlikte Boğaz manzarası,Berdush’un iç mekanının aksine bahçesinde seçilen koyu renk ve malzeme mekana avantaj sağlamış.Nasıl mı? Yemek yenilen bu mekanda mobilyanın yer döşemesinin doğayla bütünleşerek koyu renk olması manzaranın ön plana çıkması açısından olumlu sonuç vermiş.

berdushun en lüx mobilyası-2

Hiçbir dekor güzel bir manzaranın önüne geçemediği için doğayla yarışmamalı,onunla bütünleşmelidir.İç mekanın aksine bahçesinde koyu renk malzeme ve mobilyanın monotonluğu.Boğaz manzarası ve yeşil görüntü ile yok edilmiş.Uzun lafın kısası kişilerin dekorasyondan çok manzarayla ilgilenecekleri gün gibi ortada.Berdush’un bahçesinde yemek bölümü dışında bar bölümüde düzenlenmiş.Bar bölümünün arka plana alınması yerleşim açısından doğru bir karar.Böylece sadece içki almak isteyip ayakta duranlar daha çok olduğu için yemek yemekte olanların önünü kesmemiş oluyorlar.Böylece herkes muhteşem boğaz manzarasından yararlanmış oluyor.Ayrıca yemek böümünün köşesinde bordo kırmısızı giydirme koltuklar da manzarayla yarışmayacak  şekilde  mekana renk getirmiş.Bu arada canlı müzikte Cihan Doğan ’ı da dinlemenizi tavsiye ederim .Yeşil ve Boğaz manzarası olmayanlar için böyle bir mekan oldukça güzel bir şans.

berdushun en lüx mobilyası-ggggberdushun en lüx mobilyası-2

LE SELECT’TE HEDEF SEÇKİNLİK

Bu sayımızda Levent’ten bir mekan seçtik:Le Select.Le Select’in dekorasyonuna kısaca değinirsek,geçmişin asil çizgilerini taşıyan,Fransız kültüründen etkilenmiş olduğunu görürüz.Özellikle Neoklasik Stil’den bahsedelim.Dönem 1760-1789.Milliyetçilik akımları,Napolyon seferleri,Yunan ve Roma etkileri bu stilin biçimlenmesinde etkin oluyor.İnsanlar,Neoklasik Dönem’de tasarımın özünden,en zevk alıyorlar.

4le select te hedef seçkinlik - Copy1 copy

Mobilyada bu stilin önemli özellikleri strüktürde kuvvetli ayaklar,çok ince sular var.Bu arada duvar panoları,kağıt veya kumaşla kaplanıyor.Boncuk,ip gibi iç içe geçmiş yapraklar birbirini takip eden,bördürlü ve düz hatları oluşturuyor.İskemlelerde kayıtlar yok.Kontur hatları değişik,düz hatlar hakim.Kurumlar yok.Ayak bileşiminden küp ve dikdörtgen prizmalar var.Renklerde hardal sarısı,bej,pastel mavi ve pembeler mekanlara hakim.

4le sselect te hedef seçkinlik - Copy1 copy

4le select te hedef seçkinlik - Copy2 copy

Günümüze kadar gelen stiller arasında Neoklasik en rağbet görenlerden.Sebebine gelince,tamamen geçmişin asil çizgisini taşıyan Fransız kültüründen etkilenmiş olması.Mekan-mobilya ilişkisi kesinleşiyor.Her şey uyum içinde.Ayna ve porselen çok görülüyor.3 ayaklı ve tek noktada birleşen çeşitli işlevler için kullanılan aslan mevcut.Kültür düzeyinin artışının en fazla olduğu zaman.Süs olarak çelenk,fiyorik zeytin dalı ve müzik aletleri,yaldız görülüyor.Düz yuvarlak kemerler var.Marküteri işçiliği geometrik biçimlerde.Mobilyada lake çok görülüyor.Döşeme kaplamasında goblen kumaşlar var.Bu özellikleri daha sade ve yalın haliyle Le Select’te görüyoruz.Le Select sadece Fransız kültüründen değil,1800-1900 yılları arasında yaşayan İngiliz aristokratların resimlerini duvara asarak İngiliz asilliğini de vurgulamış.Ayrıca Le Select,özellikle iş adamları ve politikacılara hitab ediyor.

4le selecct te hedef seçkinlik - Copy2 copy

 

Duvarda asılı duran İngiliz aristokratların resimleri de bu düşünceyi vurguluyor.Özellikle duvara resmi yapılan şişman ve zayıf insan resimlerine dikkatlice bakarsanız,bizim politikacılardan birilerini bile benzetebilirsiniz.Genel havasıyla,seçkin bir restoran olan Le Select’e önerim,masaların bu kadar iç içe olmaması…Tabii madalyonun ikinci yüzünü çevirirsek belki de işletme böyle gerektiriyor olabilir.İkinci önerim alt katta hasırlı bölüm,restoranı genel stilinden uzaklaştırdığı için bu bölümde de Neoklasik çizgilerin devamı olması.

4le select te hedef seçkinlikkk - Copy2 copy

4le select te hedef fseçkinlik - Copy2 copy

Hasırla sağlanan hareket,biçimleri Neoklasik çizgisi taşıyan XVI Louis koltuklardan,döşemesi çizgili olan kumaşlardan seçilerek sağlanabilirdi.Ayrıca her restoranda olan klimanın gizlenmesi de önerilerim arasında.Gerçi genel havasıyla oldukça seçkin bir restoran olan Le Select’in sahibi Kemal Koç hedeflediği ev rahatlığının yanı sıra seçkin bir restoran yaratmaya muvaffak olmuş.Bu önerilerle amaç sadece daha mükemmeli yakalamak.

4le select te hedef seçkinlik-1

4le select te hedef seçkinlik-2

ALWAYS ART TABLE

İLLEDE TABLO. Sıradan bir mekan yerine, sonsuz bir zaman tünelini anımsatan dekorasyonda mobilyalarla doğru orantılı olarak seçeceğiniz tablolarla istediğiniz etkiyi yaratabilirsiniz.Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz tabloların,mekana etkisi ise birçok aksesuardan daha fazladır.

1ileede tablo-1

2ileede tablo-2
Sanata meraklı kişilerin tablolara olan düşkünlükleri herkes tarafından bilinir.Mekanda hiçbir şey olmasa bile ister antika olsun ister olmasın,tablolardan vazgeçemezler.Ayrıca dikkat ettiyseniz son yıllarda gelecek vaat eden,genç ressamların eserlerini toplama merakı iyice yaygınlaştı…Sebebine gelince tabloların değerini bulmadan satın alınıp,değerini bulunca satılması düşüncesi.Bir başka deyişle tablolarda yatırım olarak görülüp,ticari değer taşırlar.Örnek olarak aldığımız evde de birçok şeyi aynı anda bulma şansınız var.Ama en önemlisi mekanda dikkatinizi çeken tablolar.Dekorasyonda,farklı çizgilerdeki tablolar mekanların stillerine göre tercih edilirler.

3ileede tablo-2

5ileede tablo-2

Mekanı zenginleştiren aksesuarların başında tablolar geliyor.Tablolarla,mekanlar kişilik kazanır.Son yıllarda banyolarda bile talolar rahatlıkla kullanılıyor.Mekanlarda boş duvarlar dekorasyonda tamamlanmamış duygusunu yaratır.Stillerin birbiriyle bağlantılı olması koşuluyla tablolar son derece uyumlu bir şekilde bir araya getirilirse hoş etkiler yaratır.

6ileede tablo-3

7ileede tablo-3

Durağanlık engellenir.Mekanlar da kural tanımaz ressamlar kadar,dönemin ressamlarının yarattığı resimlerin asırlar boyu süren seyrini keşfederek keyifli anlar yakalayabilirsiniz.Burada yaratıcılığa açık mekanlar yaratmak için ihtiyacımız olan tabloları ünlü ressamların yanı sıra,genç ressamlar arasından seçerek de yapabilirsiniz.

1111ileede tablo-3

99ileede tablo-3

Bu sayımızda seçtiğimiz,genç ressamlardan İrem İnce adayı ve Rıfat Edin’ e ait olan tabloların her birinin ilginç ve kendine özgü hikayeleri de var…

7ileede tablo-1

11111leede tablo-2

72222ileede tablo-3

NOW THESE COLORS ARE PREFERABLE < ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA...

ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA…Güneşin içimizi ısıtmaya başlamasıyla birlikte dekorasyon renkleri de moda gibi doğal ve sıcak tonlara bürünüyor. Hedef, doğal ama çarpıcı renkler yaratmak. Günlük stres, bu canlı renklerle gideriliyor. Canlı renkler unutulmuş, hoş duygulardan hareketli, tatlı bir düş yaratıyor. İnsanlar ruhsal ve bedensel açıdan huzurlu mekanlar dışında dinamik, hareketli mekanlar da istiyorlar. Canlı renklerle kan dolaşımı hızlanıyor. Vücudun kendini yenileme hissi,  mekanizması kuvvetleniyor. Bu sezo, herkesin farkettiği bir diğer gerçek dekorasyondaki renklerin, modadaki renklerle paralel olması. Dekorasyonda da renklerin modadaki gibi değişmesi insanı maddi açıdan ürkütse de manen oldukça rahatlıyor, canlandırıyor.

birinci sayfanın resmi

son sayfanın 1

son 2

şimdi u renkler revaçta-2

son 3

Bir diğer gerçek ise renklerin çok çabuk tüketilmesi. Bu,insanı oldukça ürkütüyor haliyle.Bu canlı, cıvıl cıvıl renklerin kullanıldığı mekanlar, modern çizgilerde olabildği gibi, klasik mekanlarda olabilir. Klasik mekanlarda alınan sonuç, çok daha başarılı. Nedeni ise,klasik mekanlarda genelde ağır renkler kullanılmasına karşılık canlı, parıltı renklerin o mekanda daha dinamik etkiler yaratıyor olması. Ve klasik mekanların ağır havasını az da olsa canlandırıyor olması. Bu bile mekana oldukça hoş bir dinamizm kazandırmaya yetiyor. Amaç,geçmişten günümüze gelen bu mekanlara farklı bir soluk getirmek. Stil konusunda tercih sizin. İster klasiğin herhangi bir dönemi, ister modern olsun, bu renkleri rahatlıkla mekanlarda kullanabilirsiniz.

1 2 3