Posts

MİMARİ VE İÇMİMARİDE SEDEKO MİMARLIK..

Hem mimari, hem iç mimari de ev, otel, mağaza, ofis gibi projeler gerçekleştiren Sedeko Mimarlık, uluslararası başarılı projelere imza atan ünlü mimari gruplarla işbirliği anlaşmaları imzalıyor. New York’daki Trump Otel’in post modern kurucularından Alan Ritchie&Philip Johnson, Hollywood mimarlarından Bette Middler’ın mimarı Los Angeles’de bir çok sanat müzenin mimari projelerini yapan AD dergisi tarafından birçok kez dünyadaki 100 mimardan biri seçilen sanatı mimari ile harmanlayan Frederick Fisher&Partners; Brad Pittle mimari projeler yapan Graft Grubu anlaşma yaptığı firmalar arasında yer alıyor.

 Mimaride stil, renk malzeme ışık bağlantısının yanı sıra  yaşamınızda mekanlarınızda Feng Shui, I Ching, Zen felsefesinin uygulanması yarı değerli taşların mekanlarda kullanımı üzerine uzmanlık alanı bulunan Sedeko Mimarlık Sevinç Ormancı, son dönemde Mevlevihanelerin mimariye etkisi üzerine çalışıyor.
Sedeko Mimarlık hem mimari, hem iç mimari de ev, otel, mağaza, ofis gibi projeler gerçekleştiriyor. Profesyonel mimari iç mimari çalışmalarının yanı sıra uluslararası başarılı projelere imza atan ünlü mimari gruplarla işbirliği anlaşmaları imzalayan Sedeko Mimarlık, gökdelenlerden karma projelere, AVM’den müzeye birçok büyük ölçekli projelerin yer aldığı ortak işbirliği anlaşmaları bulunuyor.

Sedeko Mimarlık’ın anlaşması olan firmalar arasında AB’den yeşil mimari çalışmalarından ötürü ödül alan doğayla bütünleşmiş mekanlara imza atan AB’den ödül alan aristokrat Lord Rothshieldin mimarı ispanyol mimar Javier Barba; New York’daki Trump Otel’in post modern kurucularından Alan Ritchie&Philip Johnson, Hollywood mimarlarından Bette Middler’ın mimarı Los Angeles’de bir çok sanat müzenin mimari projelerini yapan AD dergisi tarafından birçok kez dünyadaki 100 mimardan biri seçilen sanatı mimari ile harmanlayan Frederick Fisher&Partners; Berlin Metrosu Mimarlarından Oliver Collignon; Brad Pittle mimari projeler yapan Graft Grubu yer alıyor.

2
Sevinç Ormancı
İstanbul Teknik Üniversitesi mezunu olan Sevinç Ormancı, Yüksek Lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İç Mimarlık alanında tamamladı. Kültür Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ormancı, GYİAD üyesidir.

İç mimaride ev, otel, mağaza, ofis gibi projeleri hayata geçiren Sevinç Ormancı, profesyonel olarak Nurol, Emlak Bankası, Uzel başta olmak üzere bir çok inşaat firmasında profesyonel çalışmalar yürüttü. Birçok dergi ve gazetede yazıları yayınlanan Ormancı, 2004 yılında Vip Kongresi ile organize ettiği ‘Archisection’ (Dünyaca ünlü mimarlar uluslar arası işbirliği ve panel için Türkiye de.) da anlaşma imzaladığı tüm mimari grupları biraraya getirdi. Uzmanlık alanları arasında mimaride stil, renk malzeme ışık bağlantısının yanı sıra  yaşamınızda mekanlarınızda Feng Shui, I Ching, Zen felsefesinin uygulanması yarı değerli taşların mekanlarda kullanımı yer alıyor.

Son yıllarda uzmanlık alanlar arasında mimaride stil neoklasik, art neau, art deco, gotik, futuristic, minimal, beidermeir, renk malzeme ışık bağlantısının yanı sıra doğa enerjisini mekanlara taşımak en öncelik verdiği konuların başında geliyor. Ayrıca tarihi eserler, İstanbul, çarpık kentleşme, geleneksel mimari, AB, sanat, doğaya destek mimari projeleri değer verdiği diğer konular olarak öne çıkıyor. Mevlevihanelerin mimariye etkisi ise en son üzerinde çalıştığı konu olarak karşımıza çıkıyor.

Sedeko Mimarlık1_2Sedeko Mimarlık3



DÜNDEN BUGÜNE İÇMİMARİDE MİMARİDE STİLLER VE YÜKSELEN EĞİLİMLER; Rising trends in interior architectural styles from past to present

Tam ekran yakalama 02.09.2015 190229 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190238 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190240 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190244 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190308 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190322 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190335 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190338 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190340 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190343 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190345 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190347 Tam ekran yakalama 02.09.2015 190350

Dünden bugüne iç mimaride stiller ve yükselen eğilimler

Rönesans döneminden, Barok ve Rokoko’ya, Art Nouveau’dan, Pop Art ve günümüz mobilya trendlerine uzanan geniş çaptaki dekorasyon stillerini Kültür Üniversitesi İç Mimarlık Çevre Tasarımı Öğretim Görevlisi ve Yüksek Mimar Sevinç Ormancı anlatıyor.

Rönesans Dönemin’de mekânlar geniş, az sayıda ve yüksek tabanlı ahşap mobilyaların yüzeylerine uygulanan derin oymaların yanı sıra yüzeydeki süslemeler (marköteri) sert taşlarla (lapistaş, mermer) kaplanıyordu. Yüzeylerde boyamanın yanı sıra yuvarlak kemerler mobilyanın başlıca özelliği olmuştur. Mobilyalarda, ceviz gibi Avrupa’da yetişen ağaçlar kullanılıyordu. Oysa Gotik’te tercih meşe idi. Mobilyalar devasa boyutta olup, duvarların kenarlarına gösteriş için yerleştirilmiştir.
Barok Dönemi (17. yüzyıl-18. yüzyıl başı) İtalya’da Rönesans sonudur. Roma etkisinde kalmıştır. Dönem değişmiştir, zengindir. Mobilyalar daha insanlaşıp bize yakınlaşır. XIV. Louis İtalya’dan Fransa’ya geçer. Güzel sanatlara meraklı olan Louis, 1634 yılında İtalya’dan ünlü sanatçıları Versailles Sarayı’na davet eder. İtalya’daki abartılı çizgilere karşın Fransa’da çizgiler sadeleşir. Avrupa’nın kuzeyine doğru gidildikçe tavan ve duvarlarda sadeleşme gözlenir. Mekânda hiç boş yer yoktur, her yer motifler, panolar, yaldız lakeler ve yaldızlı aynalarla süslenmiştir. Panoların içinde aldatıcı perspektifler görülür. Yüzey süslemeciliğine çok önem verildiğinden tekniklerde çokluk göze çarpmaktadır. Marköteriler ve “pietra dura”lar, çiçek motifleri, sedefler, kaplumbağa kabukları ve altın yaldızlara rastlanır. Ağaçlar altın yaldız boya ile boyanmaktadır. Rejans Dönemi’ne doğru bakır tunç üzerine altın kaplama kullanılmaya başlanır. Barok Dönem’de simetri hâkimdir. Roma sütunları, oynak çizgiler, duygusal, güneş ışınlarına benzeyen çizgiler çok görülür. Mermerler çok kullanılmış, kuzeye gidildikçe bunların boya ile taklit edildiğini görülmektedir. Açılmayan pencereler, yük taşımayan kolonlar en dikkat çeken özelliklerdir.
Rokoko Dönemi’nde 13. yüzyıl teknolojisinin üstesinden geliniyor, kaplama biçimleri daha kolay üretiliyordu. Daha orjinal, kıvrak biçimlere dönüyorlardı. Barok Dönemi 1690’larda sona ermeye başlar. Rokoko 1730’dan 1760’lara dek sürmektedir. Arada 30 yıllık Rejans (Regence) Dönemi bulunmaktadır.
Rokoko Dönemi öncelikle Neoklasik ile alay etmektedir. Renkler açık tonda, mekândaki mobilyalar gruplar halinde yerleştirilmektedir. Sosyal ilişkiler göze çarpar. Çay masaları çok fazla rokoko, en kadınsı şekildedir. S ve C gibi çizgiler, deniz kabuğu motifleri stillin en belirgin özelliğidir. Rokoko’da Çin ve Japon etkisi çok belirgin olarak kendini gösterir. Yavaşça bir geriye dönüş gözlenir. Rokoko’dan sonraki
Neoklasik Dönem’de (1760-1889) Roma’ya dönüş görülür. 1750’de İtalya’daki arkeolojik kazılarda birçok şehir bulunur. En önemlisi Pompey’dir. Strüktür kuvvetli, ayaklar çok ince, zarif sular ve süsler, el emeği fazla olan renkler; somon sarısı, bej, pastel mavi ve pembeler izlenir. Mobilyalarda kayıtlar yoktur. Rokoko’ya benzer, düz hatlar hakimdir, ancak kıvrımlar yoktur. Boncuk, ip gibi iç içe geçmiş, yapraklı, birbirini takip eden bordürler düz hatları oluşturmaktadır. Ayak bileşiminde küp ve dikdörtgen prizma görülür. Rokoko’daki bombe, neoklasikte bombe olmadan düzleşir. Neoklasik ile Ampir Dönem arasında geçiş dönemleri bulunmaktadır. İlk dönem ihtilalden sonra “Direktuar konsul” dönemi olarak anılır. İmparatorluk Ampir Dönemi’nde Neoklasik’teki zarafet kalmamıştır. Kaba, gösterişli, kalın bacaklı sağlam mobilyalar, simetrik desenli maun malzemeli mobilyalar görülür. Marköteri azalmış, üstü pirinçten altın taklidi süsler bulunmaktadır. Ampir mobilyası Fransa’da Napolyon’un 1804-1815 yılları arasındaki dönemini kasteder ama başka ülkelerde de görülür.
Ampir’den sonrası Art Nouveau dönemidir. 1900’lü yıllardan günümüze iç mimaride neler yaşandı, neler değişti, günümüze olan yansımaları nelerdir? Bugün nelerden etkileniyoruz? Bu noktaya gelmeden önce iç mimaride neler yaşandığını incelemek faydalı olacaktır.
19. yüzyıl sonunda taklitden bıkılmıştı, yenilikler aranıyordu. Sanatçı kesim makine, endüstri ürünü taklitlerden hoşlanmıyordu. El işçiliğini tercih ediyorlardı. Tipik bir stil değildi ama bazı özellikleri vardı. O zamana kadar yapılmamış desenlere rastlanıyordu. 1900’lü yıllar Art Nouveau (Yeni Sanat) bir başka deyişle Modern Hareketi denilen akımın I. dönemine rastlar.
I. dönem özelliklerinde, dalgalı çizgiler, strüktürüde etkilediği için mimariyi etkileyen metal dökme ve işleme vardı. Mobilyada bu konuda zorluklar yaşanıyordu. Dalgalı çizgiler ahşap ile bağdaşmamakta, bu dönemde, özellikle Fransa’da ağaç işçiliğinde zorluklar yaşanmaktaydı. 1890-1910 arasında Avrupa ve Amerika’da mimarlık, iç mimarlık, takı, cam, reklam panoları tasarımında yaygınlaşan, ince, uzun dalgalı çiçek desenlerinin egemen olduğu sanat anlayışında amaç yeni bir üslup yaratmaktı. Almanya’da “jugendstil”, Avusturya’da “secession”, İtalya’da “stile florale”, “stile liberty”, İspanya’da “modernismo” olarak adlandırıldı. Akımın Avrupa’daki gelişiminde Paul Gauguin ile Henri de Toulouse Lautrec üzerine yaptıkları araştırmaların ve Batı’yı etkileyen Japon soyut desenlerin etkileri de vardır. Genellikle uçuşan saçları ve alevleri anımsatan asimetrik çizgiler görülür. Bir ağaç dalı, çiçeğin yapraklarıyla, kelebek ya da benzeri kıvrımlı zarif doğal biçimler, Art Nouveau’dan etkilenen sanatçıların esin kaynağı olmuştur. Bazen ritmik ve hareketli bazen sade, ince ve zarif bir etki yaratmıştır. Bazen de geometrik ve bitkisel olmak üzere iki farklı eğilim vardır. Art Nouveau’nun Türkiye’ye gelişi II. Abdulhamit’in mimarı olarak anılan Raimondo d’aronco ziyareti ile olmuştur. Art Nouveau stili, daha sonra örneğin Beyoğlu’nda birçok ev ve apartmanların bezemelerinde kullanılmıştır. 1910’dan sonra doğadan alınan biçimlerle inceltilip uzatılarak stilize edilen bezemelerin güncelliği sona ermiştir. 20. yüzyılda sanat ve tasarım bütünlüğü ilkesinin etkileri gözardı edilemez.
II. dönemde son derece sade çizgiler göze çarpar. Bu tür nitelikler, mobilyanın sadeliğini etkilemeyecektir. Başlangıçta İngiltere’de görülen Art Nouveau, II. dönemde Almanya, Avusturya ve İngiltere’yi etkilemiştir. Art Nouveau stilinde, metalde cam gibi malzemelerin kullanımı mekânı etkilemiştir. Vazo, saat, cam, metal aydınlatma gibi aksesuarlarda metalin üstünlüğü görülür. O dönemde metal atölyesinde zanaatkârlar, sanatçılar, mimarlar birlikte çalışırlardı. Oldukça süslü bir sanattı. Paris metrosu bu döneme en iyi örnektir. Ancak Bauhaus ekolünde ise taşıyıcı kısım ile ayaklar birbirinden tamamıyla ayrılmıştı. Malzeme olarak farklıydı. Hiç süsü yoktu. Estetik, renk ve dokuda zıtlıklar ile elde ediliyordu. Bu dönemde oranlar ve öğeler temel bilgiydi ancak estetik de önemliydi. Birleşmiş Milletler tarafindan Dünya Kültür Listesi’ne giren Belçika’da 1911 yılında Josef Hoffman tarafından tamamlanan Stoclet Sarayı, temsil ettiği yüzyılın ulaştığı sanatsal başarısıyla, mimari ve sanatsal çizgileriyle listeye girdi. Gustav Klimt’in ve Koloman Moser’in duvardaki resimleri yeni sanat motifleriyle şekillendirilmiş. Yeni sanat akımını jugen stiline en iyi örnek olarak gösterebiliriz. Bu stilde düz malzeme, dikdörtgen parçalar, prizmatik öğeler ilk göze çarpan özelliklerdendir. Sanatçılar, tasarımlarında kendilerine özgü dışa vurumlarıyla mimariyi yorumladığı bu yıllarda, Bauhaus’u kurdular. Oldukça modern bir yerdi. II. dönemde endüstriyele dönük çalışmalar vardı. Ama yine de el işçiliği görülmeye devam ediyordu. Endüstrinin oldukça etkisi olmasına rağmen el işçiliğinin üstünlüğü söz konusuydu. Bazı tekil sanatçılar aynı tarzda ayrı ayrı çalışmışlardı. Le Corbusier ve Almar Aolta gibi önemli sanatçılar çalışmalar yapmaktaydı. 1919-1931 yılları arasında varlığını sürdüren Bauhaus tasarım okulunu, Walter Gropus, Saksonya Grandüklük Güzel Sanatlar Okulu’nu, Uygulamalı Sanatlar Okulu ile birleştirerek kurdu. Okulda marangozluk, seramik, vitray, dokuma, sahne tasarımı gibi sanatkârlık ve zanaatkârlık olmak üzere farklı iki dalda dersler verilirdi. Bauhaus’un tipik üslübu olarak daire ve dikdörtgen biçimleri kabul edilmiş ve günümüze kadar etkilerini devam ettirmiştir. Zaman içinde atölyelerde tasarlanan ürünler endüstriyel yöntemlerle çoğaltılmıştır. Süssüz, bir o kadar yalın olan bu objelerin işlevselliği kabul gören en önemli özelliğidir. Bauhaus okulu Hitler tarafında 1931 yılında kapatıldı. 1933 yılında kısa bir süreliğine açıldı ama sonra yine kapatıldı. Amerika’da tekrar bir araya gelen Bauhaus’çular yeni bir akım başlattı. Bauhaus’dan ayrı ancak aynı tarz bir okul kurdular. Breuer, Josef Alber, Mies Van der Rohe bu sanatçılardandır. 20. yüzyılda akılcı mobilya veya modern çağın klasik mobilyaları terimleri kullanılıyordu. En küçük fanteziye yer yoktur. Bu şartlar gerçekleşince 1919’da Bauhaus ekolüne de ekol oldular. Mobilya özelliklerinde düz malzeme ve dikdörtgen parçalar, prizmatik öğeler geçmeli değil vidalı tutulmuştur. İnsan vücuduna uyum göz önüne alınmamış, ağacın doğal rengi kullanılmamış, tahtalar düz ve net renklere boyanmıştır. Bauhaus topluluğu, tasarımda öncü ve eğitimci gruptur. Eğitimde çok özel bir sistem getirmiş, mimariyi bir bütün olarak kabul etmiştir. Okul bir deneme okulu olarak tanındı. Hedef öğrenci öğretmen ilişkisi usta ve çıraklık ilişkisi biçimindeydi. Aynı zamanda jenerasyon ve abartı da söz konusuydu. Ressamlar, heykeltraşlar olaya birkaç akımla birlikte başladılar. Güzellik anlayışının da sadece heykel ve resimde değil, makine eşyalarında da olabileceğini düşündüler. Gruplaşmalar olmuştur. Fransa’daki grup Le Corbusier çerçevesinde Art Deco sergisi gerçekleştirdiler. Adını 1925’de Paris’te ilk kez sergilendiği Uluslararası Çağdaş Dekoratif ve Endüstriyel Sanatlar sergisinden almıştır. Az sayıda butik üretim endüstriyel ürünlerin olduğu Art Deco tasarımlar Art Nouveau’ya göre daha düz çizgilere sahiptir. Bu üslubun ayırt edici özelliği, akışkan bir çizgiselliğin egemen olduğu yalın ve saf biçimlerin, geometrik doğal biçimlerin, stilize edilmiş bezemelerin malzemelerinde pahalı yeşim, gümüş, fildişi, obsidyen ve kuartz gibi yarı değerli, doğa da bulunan malzemelerin yanı sıra cam, bronz gibi insan yapımı malzemelerin de kullanılmasıdır. Geçmiş dönemde etkilendiği kültürlerin -eski Mısır ve Yunan sanatı gibi- etkileri kadar, Amerikan yerli sanatından de etkilenmelere rastlanır. Objelerde, hayvan ve çıplak kadın figürleri, doğadan desenler özellikle dikkat çekmektedir. Dekoratif sanatlar ve mimarlıkta 1920’lerde ortaya çıkan 1930’larda iyice yaygınlaşan akım sergide, Le Corbusier’nin sergilediği evin eşyaları endüstriyel malzemelerdi. Makineyi en soluk biçimde yücelten Hollandalı De Stijl grubudur. De Stijl aslında bir derginin içindeydi. Burada bir grup oluşturdular, ilerici ve anti savaş yanlısıydılar. Onlara göre insanoğlu tamamen doğaya hâkimdir. Özellikle dinsel inanışların yerini bilimsel düşünce almıştır. Bir başka deyişle; yeni sanat akımı Almanya’da jugenstil, İtalyada Stile Liberty olarak bilinir. Bireysellik toplumsallığa dönüşmüştür. İnsan bile mekanik olmaya şartlanmıştır. Renkler kırmızı, mavi, sarı, gri, siyah ve beyazdır. Düz çizgilerle birlikte dairesel çizgiler vardır. Bu mobilyalar 1950’li yıllarda gerçek değerini kazanmıştır.
Harry Barteoia, Charles Eames, Aero Saarinen, Hans Wegner, Aarne Jacobsen, Verner Panton, Joe Colombo, Zanotte savaştan sonraki mobilya tasarımcıları olarak biçimlerin ve malzemelerin serbestleşmesi üzerine çalışmalar yapmışlardır. Plastik havasıyla gelen özgürlüğü yakaladılar. Halka yönelik, ucuz mobilyalar alım gücü artınca terkedilir. Pop Art, 1950’li yılların sonunda ortaya çıkan kentsel ve gündelik halk sanatı ucuz, atılabilir, sıradan, seksi, cazibeli, iyi ticaret gibi özellikleri ile dikkat çeken bir sanat tarzıdır. Pop Art’la plastikler gündeme gelir. Nesneler istenilen biçimi rahatlıkla alabilmektedir. Marleyler gibi her malzemeye hâkim olabilmektedirler. Hem doğaya hem insana zararında dolayı günümüzde plastikten kaçınmaya çalışıyoruz. Telden örülen mobilyalar, sepet gibi örülüyor. Barteoia, pleksiglas pvc’nin esası bulunuyor. Formikanın 1957’de ilk öncülerinden Eames ve Saatnew, vücudu kavrayan rahat oturma elemanı yapıyor. Kontrplak tek yöne kıvrılan bir malzeme olduğundan onun imkânlarıyla yapılıyor. 1960’dan sonra Jacobsen sanatçı olarak çok önem kazanıyor. Ürünlerini plastik tutkal kullanarak, kontrplaktan yapıyor, polyesterle cam elyafın karışımından fiberglas malzeme kullanıyor. 60’lı yılların sonlarında bütün mobilyalar, parça parça fiberglasdan üretiliyor. İlk önce Panton tarafından üretilen tek parça mobilyada, pleksiglasdan daha kolay bir yöntem kullanılıyor. Yumuşatılmış pleksilasa bir tek darbe ile oturulacak yerin kesitini oluşturabiliyor. Bu şişirme metodu ile birlikte enjeksiyon yöntemiyle tasarımlı işleme yapılıyor. Şişirme mobilyalar aniden havasının boşalmasıyla tehlikeli olabilmekteydi. 1940 yılında ise “Utility” olarak bilinen mobilya savaştan sonra, halkın fakir olduğu dönemde kullanılan Bauhaus etkisindeki mobilyalar üst sınıfa hitap etmektedir. Mimarlar, içmimarlıkta çok başarılı olmuştur. Elit iç mekânlarda önemli tasarımcıların mobilyaları bulunuyordu. İki önemli firma Knol ve Herman Miller faaliyet göstermektedir. Alanlarda, dış ve iç mekân birleşiyor, sadelik ön planda olmasına rağmen sanat eserleri bulunuyordu. Fonksiyonelizm, rahatlık gibi kabul edilen kriterler mekânda bulunuyordu. Frank Loyd Right popüler mobilya tipleri her ülkeden ülkeye farklılık gösterir: Modüler sistemler, sökülür takılır raflar, dolaplar, sırt açısı değişebilen koltuklar, sırt ve vücudu kavrayan koltuklar… Danimarka liderliğinde İskandinav ülkelerinde ahşap ve el işçiliğinin hâkim olduğu mobilya gösterişsiz, seçkin, geleneksel çağdaş ihtiyaçlara cevap verir. Fritz Hansen firması dikkat çekmektedir. Tasarımcı Hans Wegner Mogenser 1965 yılında İngiltere’de Pop Art, Fransa’da geleneklere bağlı olarak Art Deco etkisinde çalışmalar yapar. Savaştan sonra mobilyada gençlere önem verilir. Renkli tasarımlar görülüyor. Sembolizm ve duygusal etki önemlidir. 1970’lerin ikinci yarısında gerileme, eskiye dönüş, nostalji başlar. Klasik Yunan, Art Nouveau ve Art Deco etkileri görülüyor. Postmodern teknolojinin, endüstrinin değişen faktörleri ile insanlar geliştikçe teknoloji geri kalıyor ve eski tasarımlara dönüş görülüyor. 1990 yılından itibaren postmodern etkinin dışında modern çizgilerin etkisine giriliyor, sanki klasik çizgilere tepki veriliyor.
1990’ların sonlarında minimalizmin etkisi kuvvetlice görülüyor. Minimalizm mobilyada, aksesuarda en yalın çizgiyle karşımıza çıkıyor. Özellikle renk olarak beyaz tercih ediliyor. 2000 yılının başında modern ve klasik çizgilerin karışımı eklektik bir tarz hâkimdir. Eklektik çizginin sözlük anlamı seçmeciliktir. 2007 yılının başı ise modern çizgilere tepki olarak maksimal çizgiler hakimdir. Maksimal çizgide zenginliğin vurgulandığı avizelerin, mobilyaların, aksesuarların seçildiği mekânlar öne çıkar, hala da bu tarz kullanılmaktadır.
Son yıllarda içmimaride yükselen çizgi futuristik, doğayla barışık, doğadaki kaynakları doğal enerjiye çeviren, ekolojik malzemelerdir. Doğru enerjiyle yaşamı kolaylaştıran mekânlar yaratmanın, doğadan doğru enerjiyi yaşamımıza çekmenin birçok yolu var. En önemli nokta doğaya destek olmak. Aksi takdirde doğaya verdiğimiz her zarar yaşamımızda kendini göstermektedir. En yakın örnek, insanların doğaya verdiği zararın sonucu küresel ısınmanın ortaya çıkmasıdır. Bir başka deyişle doğaya ne verirsek onu alırız. Bu sebeple, yaptığım her çalışmayla ben de herkese doğaya destek çıkalım çağrısında bulunmak istiyorum. İnsanların doğaya karşı duyarsızlılığı sonucu oluşan küresel ısınmanın etkileriyle doğanın dengesinin bozulduğu her an konuşuluyor. Bu gerçeğe karşı tekstilde, yiyecekde olduğu gibi doğa dostu ekolojik ürünleri mimari, iç mimari çalışmalarla da kullanmak, doğaya destek olmak mümkün. Nasıl mı? Sürdürülebilir ve yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak. Mekânların her köşesinde geri dönüşüm sistemiyle yeniden işlenip kullanılabilir malzemeler kullanılabilir. Bu malzemelerin bir özelliği de toksik madde içermemesidir. Bu şekilde doğaya zarar vermemiş, bir başka deyişle yaşamımıza zarar vermemiş oluruz. Özellikle dönüştürülmüş camdan geniş pencereler sayesinde doğal ışıktan faydalanması amaçlanan bu yapılarda güneş panelleri ile elektrik ve ısınma sağlayan yapılar oluşturulabiliyor. Duvarlar doğal yapısıyla ısıtma ve soğutmayı dengeleyen kil tuğlalardan, sıvasının da kilden yapılması tercih ediliyor. Çatıda kullanılan yabani otlarla doğal yalıtım yapmak da mümkün… Sadece binaların inşasında değil, ev içi dekorasyonda kullanılan ekolojik malzemelerin en büyük özelliği ana malzemesinde organik maddeler kullanılması dolayısıyla toksik madde içermemesidir. Mobilyalar, perdeler, halılar ve kumaşlarda da bambu gibi organik malzemelerin yanı sıra geri dönüşüm yoluyla elde edilen mobilya ve tekstil ürünleri kullanılıyor. Ahşap kapılar ve iç dekorasyonda kullanılan mobilyalar da el yapımı malzemelerden üretiliyor. Kısacası tamamen doğal ve sağlıklı bir yapı, gerçek anlamda nefes alabilen ve aldırabilen mekânlardır. Bunun bir diğer anlamı doğaya destek olursak, o da bize destek olacaktır. Örneğin tamamen güneş enerjisi donanımına sahip bir evde, elektrik, ısınma ve sıcak suyu güneş enerjisi aracılığıyla sağlamak da doğaya destek olmanın bir başka yoludur. Bu şekilde akaryakıt gibi maddelerin doğaya verdiği zararı engeller ve doğaya destek oluruz. Doğaya verdiğimiz destek ile doğanın güzelliklerini korumanın yanı sıra yaşamımıza verdiğimiz destek bir olduğu için yaşamımızı her alanda kolaylaştırmak ve olumlu enerjiyi yukarı çekmek de bir başka kazanç bizim için.

doğanın gücü ve romantizmden ilham almak
Son yıllarda göze çarpan en önemli detay doğanın gücünün farkına varılması ve bu sayede romantizmden ilham almak. Aşkın sembolü olan romantizmi tercih edenlerden misiniz? Öncelikle son yıllarda unutmaya başladığımız içimizdeki romantizmi ortaya çıkartmaya ihtiyacımız var. Çiçek motiflerine ve renge duyduğumuz tutku açığa çıkıyor. Bu yüzden romantizmi kamçılayan pastel renkli mekânlar gördüğümüzde mutlu oluyoruz. Canlı renklerde olanlarını gördüğümüzde de canlanıyoruz. İçimizdeki adrenalin artışını hissediyoruz. Duvarlarınızı romantikleştirmek, sıkıcı ve ruhsuz halinden kurtarmak istiyorsanız önce evinizi keşfe çıkın. Doğadan, özellikle güllerden, doğayı yansıtan çiçeklerden, sanattan ilham alın. Duvarlarınızı pastel renklerle boyayın. Duvarlarınızda Viktoryan döneminin yansımaları olan minik İngiliz gülleri ve pastel tonlardaki detaylarla doğallıktan vazgeçmeyin. Romantizmin yansıması renklere ve desenlere teslim olun. Bu şıklığı sadece salona değil, yatak odalarınıza hatta banyonuza taşıyın. Mobilyalarda Viktoryan dönemi hareketli ve desenli modelleri tercih edin. Romantizmde sıkça karşımıza çıkan uygulamalardan biri de kumaşları duvarda kullanmak. Duvarınızın bir bölümünü romantizmi hatırlatan, doğadan alınan desenlerden beğendiklerinizi seçerek size uygun romantik bir mekân yaratmak elinizde. Desenleri karıştırın ve bu karışımla yeni bir stil yaratın. Bu tarzda 70’lerin izlerini taşıyan objeler, abajurlar, İngiliz Viktoryen dönemine ait gül desenlerini ve çizgileri rahatlıkla bir araya getirebilirsiniz. Hasır kutuları, ahşap büfeleri romantik izler taşıyan ya da kırsal detaylar içeren country tarzı evlerde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Ayrıca bu tarz evlerde vintage mobilyalarınızı hayal gücünüzü kullanarak romantik şekilde değerlendirebilirsiniz. Ayrıca eviniz için daha farklı romantik seçimler yaratmak istiyorsanız örneğin eski rokoko dönemi vintage büfenizi beyaza boyatarak giyinme dolabı yapabilirsiniz. Sadece mobilyada, duvarlarda değil sofrada, hatta yatak örtülerinizde de beğendiğiniz, yemek yemeğe kıyamadığınız tabakları bile bu tarzda seçmeniz, yemek yerken bile size mutluluk verecektir. Böylece desenleri ve renkleri hiçbir uyum aramadan birlikte kullanarak romantizmi yakalamanız mümkün. Fonda belli belirsiz bir müzik sesi ile romantizmin yansımalarını hissedebilirsiniz. Yerde beyaza boyanmış ya da koyu renk ahşap kaplama ile yarıya boyanmış pastel renk duvar ve tavanda kullandığımız desenli alçıpan viktoryan dönemi krem ya da koyu ahşap mobilya ile romantizm emrinizde… Tabii aynı zamanda yaşamımızdaki her türlü enerjiyi pozitife çeviren mekân düzenlemelerini de unutmamak gerek: Feng Shui, Wabi Sabi gibi.
Yazımızda geçmişten günümüze hangi tarzların etkisine girdiğimizi kısaca anlatmaya calıştım. Daha öncesi ve sonrasını da düşünürsek oldukça zengin bir yelpazeye sahip olduğumuzu görüyoruz. Mimari ve içmimari dünyada, gelecek ve geçmiş önünüzde, mekânınızı düzenlerken seçim sizin, ister geçmişte olun ister gelecekte kurallara bağlı kalmadan tarzınızı yaratmak sizin elinizde… Ancak 2010 yılının eğilimlerine de kısaca değinmek gerek.

2010 yılının eğilimleri
2010 yılının eğilim ve modasına uymak için öncelikle istediğiniz ufak değişiklikleri yapın, sınırlarınızı zorlayın. Tarz olarak seçimleriniz ister yükselen trend 80’li yıllar, ister doğayı çağrıştıran çiçek, yaprak desenleri olsun, ister Uzak Doğu’yu çağrıştıran, ruhsal dengemizi sağlayan mekânlar olsun aşırı uçlarda, pırıltılı ve canlı olmaktan korkmayın. 2010 yılında ister 80’li, ister 50’li yılları tercih edin, parlak, canlı renkli kumaşlar seçebilirsiniz. Abartıya kaçarken mobilyanın, aksesuarın, duvar kâğıdının, perdenin renklerinde, detaylarında birbirlerine uyum sağlamasına özen gösterin. Parlak renklerin yanı sıra siyah ve beyazdan siyahı özellikle seçebilirsiniz. Nedenine gelince; siyah ve beyazın birlikte kullanımı denge sağlıyor. Ayrıca zıtlıklar üzerine oynayın: Büyük-küçük, rustik-şık, konservatif-kitsch, modern-barok, modern-ampir, siyah-beyaz, kadın-erkek gibi. Önemli olan, birebir her desenin rengini malzemesini tamamlayacak kontrastı ve “tone on tone”u bulabilmek.
2010 yılının ilk aylarında stillerde yükselen trendin en can alıcı noktası renkler. Siyah beyazın dengesinin yanı sıra en dikkat çeken renk kobalt mavisi ile şarap bordosu. Ayrıca sıcak renklerden canlı kırmızılar, pembeler, parlak yeşiller, yine kontrast olan fuşya, morun cömertçe kullanıldığı bir renk paletinde en çok ilgiyi altın varak, çelik gümüş çekiyor. Stillerden ise geçmiş yıllardan barok ve ampirin modern çizgi arasında gidiş gelişi oldukça yükselişte. Salt sade, minimal çizgi düşüşte olan stillerden. Minimal çizgileri de geçmiş dönem stilleri ile harmanlayabilirsiniz. Gerçek şu ki, doğadan seçilen desen ve malzemelerin doğru kullanımı ile inanılmaz bir armoni yaratılabilir. Doğayı çağrıştıran kumaşlarla mobilyalarınızı döşediğiniz zaman, doğayı mekânlarınıza taşımanız mümkün. Ayrıca bu yıl konservatif ile kitch çizgi arasında gidiş gelişleri de görmeniz mümkün…
Özetlemek gerekirse yükselen trend yukarıda bahsedilen stiller olmasına karşın hayal gücünüzü kullanarak hiçbir sınır tanımadan hoş eklektizmi olan, sıcak, zengin görüntülü, zıtlıkların olduğu ambianslar yaratabilirsiniz. Yeni yılın yükselen trendi ruhumuza canlılık veren, zenginliğin, lüksün ve zıtlıklar arası dengenin simgesi olan altın ile gümüş pırıltılı, siyah ve beyazın, kırmızı ve kobalt mavinin dengesinde bir yaşam tarzını yansıtıyor. Lüks, yaşamda da var olan maksimalizmi vurgulayan avizeler, barok koltuklar, varak altın kullanımı ile 2010 yılını tanımlamak mümkün. Bu listeler arasından her seçimi kendinize göre uygulayabilirsiniz. Gerçek kürk yerine imitasyon kürk benim seçimim örneğin. Doğanın etkilerinin önemini vurgulamak için kuş, bitki desenlerinin olduğu patchwork’ün yanı sıra leopar desenli kumaşlar ve duvar kâğıtlarını da kullanabilirsiniz. Ayrıca evlerinizin enerjilerini yükseltmek için Uzak Doğu ülkelerinden, Çin kültürüne ait ejderhaların, kuşların bir araya geldiği tablolar mekânlarınızda dengeyi sağlamak için iyi bir seçim olabilir.
Önümüzdeki günlerde ise modernizmin etkisinde en uç çizgilerin hakim olduğu uzay çizgilerinin yanı sıra underground çizgilerin hakimiyeti gözlenebilir. En önemlisi özgür olmanız. İster modern, ister klasik çizgilerin en uç noktalarından seçimler yapın, en önemlisi her iki zıt ucu bir araya getirerek mekânlarda dengeyi yaratabilmektir. Bunun sebebi ise günümüzde teknolojik, politik, sanatsal, evrensel çizgilerin, küresel değişimlerin de dengeyi arama ihtiyacı olarak açıklanabilir.
Son yıllarda iç mimaride yapılan arayışlarda göze çarpan en önemli eğilim ise çağdaş sanat ile antikanın birlikteliği. İlk yapmanız gereken istediğiniz döneme ait antika seçimlerinizle birlikte çağdaş sanatdan yaptığınız seçimleri gözden geçirmek olmalı.
Antika ve çağdaş sanata kısa bir açılım yapalım. Antika; tarihsel, maddi değerinin yanı sıra estetik çizgilere sahip eski eşya ve objelerdir. En az 100 yaşa sahip, tarihsel değer taşıyan sanat yapıtlarıdır. Geçmişte eski Yunan ve Roma’dan kalma yapıtları kapsayan bu tanım son yıllarda köy, kent, saray ayrımı yapmadan tüm çağları ve kültürleri içine alarak farklı medeniyetlere ait her türlü sanatın yanı sıra süsleme sanatı ürünlerini de içine almaktadır. Örneğin hem tasarımcılara, hem koleksiyonculara teşvik vermek amacıyla Londra’daki süsleme sanatları arşivi gelişerek Victoria Albert Müzesi’ne dönüşmüştür. Antika koleksiyonerliği insanlık tarihini içerdiği için oldukça uzun bir geçmişi vardır. Bu nedenle antikalar sadece estetik değerleriyle değil tarihsel önemiyle de kıymetlidir. Çağdaş ise her çağda özellikle 21. yüzyılda yenilikçi olan sanat akımlarını içine alır. Sanatın açılımı ise herhangi bir etkinliğin, bir işin yapılması için yöntemlerin, bilgilerin ve kuralların tümünü kapsar. Gözetilmesi gerekli bu kuralların, yöntemlerin içerdiği her türlü davranış ve etkinlik biçimidir. Bir başka deyişle, estetik özellikleriyle bir sanatçının elinden çıkan her türlü heykel, mimarlık, gravür, resmi, nesneyi içeren yelpazenin tümüdür. Bu anlamları içeren üç kelime son yıllarda mekânsal düzenlemelerde yükselişe geçmiş bulunuyor. Bu anlayışla, geçmişten bize uyan stilden yapacağımız seçimlerle çağdaş seçimlerin harmanlanması ile ortaya çıkan eklektik anlayış ile futuristik yaklaşımlar elde edebiliriz. Bu seçim günümüzün yükselen eğilimidir.

Resimaltları:
1- Sevinç Ormancı.
1a- Roma Dönemi bir koltuk örneği.
2- Grotesque Dönem (1530-1680) iç mekan.
3- Grotesque ve Etruscan Sentezi iç mekân.
4- Oymalı kolonlarla çevrili yatak. Nişlerde yer alan insan figürleri yatağın alt kısmındaki süslemelerden ayrılmış.
5- Zengin oymalar ve süslemeler Rönesans mobilyaların en belirgin özelliklerindendir.
6- Gotik Dönem.
7-Barok Dönem iç mekân.
8-Barok tarzında hazırlanmış XIV. Louis marküteri çekmeceli dolabın fildişi ve bağa süslemelri bulunuyor.
9- İtalyan barok stilindeki bu dolap Toskana Grandüşesi için yapılmış. Abanoz ağacından yapılan dolabın pietra dura panelleri ve altın varak süslemelri bulunuyor.
9a- Versailles Şatosu’na ait Boulle marküteri dolapta, sonbahar ve ilkbahar mevsimleri betimlenmiş.
10- XV. Louis stili komodin. Üst kısmı mermer olan dört çekmeceli komodinin, kilitleri ve kulpları bronz süslemeli.
11- Ahşap dore konsolun üst kısmı mermerden yapılmış. Konsolun alt kısmında yer alan kıvrımların yanı sıra saçak şeklindeki oymalar dikkat çekiyor. Çekmeceler ve köşeler yaprak figürleri ile süslenmiş.
12- “Mazarin” masa. Kalay kakmalı ve pelesenkli masa, merkezinden sekiz kare ayak ile desteklenmiş.
13-Rokoko stili iki çekmeceli komod siyah lake ile kaplanmış, Çin motifleri, çiçek buketleri ve yaprak süslemeleri ile bezenmiş, yaklaşık 1750.
14-“Cressent” komodin. Komodinin ayaklarında pençeler bulunuyor. Yan tarafında yer alan kemerler ise bronz süslemeli. Çekmecelerin üzerinde ise insan yüzü ve kenger yaprağı süslemeleri yer alıyor.
15- Regency Dönemi’nin en ünlü zanaatkârlarından George Smith’in stilinde hazırlanan bu berjerlerde, dönemin en belirgin özellikleri olan siyah ve altın göz alıcı kontrastı, kıvrımlı arkalık, hayvan kafa ve ayak motifleri, yıldız motifleri görülüyor.
16- Ahşap ve perdah süslemeli yazı masası.
17- Sırt kısmı kraliyet dikdörtgeni figürlü berjer.
18- Geç XV. Louis stilinde tasarlanmış abanoz ağacı ve yaldız kaplama masa, yaklaşık 1760.
19- Heveningham Hall’un salonu dönemin ünlü mimarı James Watt (1746-1813) tarafından klasik stilinde hazırlanmış.
20- “Directoire” dönemine ait üst kısmı mermer ahşap yuvarlak masa. Mermerin kenarlarında bakır süslemeler yer alıyor.
21- “Directoire” dönemine ait, kumaş kaplı ve sırtı trapez şeklinde berjer.
22- 1800-1840 yıllarına tarihlenen Fransız II. İmparatorluk Dönemi’ne ait bir chaiselongue.
23- Biedermeier (1805-1850) Dönemi’nde Berlin’de yapılan dolap.
24- İmparatoriçe Josephine’nin Malmaison’daki yatağı İmparatorluk Dönemi’nin önemli tasarımcıları Percier ve Fontaine, uygulaması Jacob Desmalter tarafından yapılmış, yaklaşık 1810.
25- Maun ağacından yapılmış yuvarlak masa. Üst kısmı mermer olan masayı, bronz süslemeli üç adet kadın büstü şeklindeki ayaklar destekliyor.
26- Versailles Sarayı’ndaki Grand Trianon’da yer alan Napolyon’un yatak odası İmparatorluk stilinde restore edilmiş.
27- III. Napolyon dönemini yansıtan koyu ahşap üzerine çiçek desenleri ile süslenmiş kapaklı dolap. Orta kısımda bulunan çiçeklerin etrafında bronz çerçeve yer alıyor.
28- “Régence” döneminden esinlenilmiş koltuk. XV. Louis stilindeki ayakların üzerinde çiçek motifleri ile süslenmiş sırt kısmı ekletik bir görünüm sergiliyor.
29- İsveç’te yapılmış mermer tablalı, pirinç kaplamalı masa, yaklaşık 1820.
30- Biedermeier stilinde İskandinavya’da tasarlanmış maun “aşk koltuğu”, erken 19. yüzyıl.
31- Victor Horta tarafından Brüksel’deki Hotel Tassel’in Art Nouveau stilinde tasarlanan giriş bölümü.
32- Emile Gallé ceviz vitrin, Art Nouveau, yaklaşık 1900.
33- Eugène Gaillard tasarımı oymalı ceviz sandalye, Art Nouveau, yaklaşık 1905.
34- Eltham Sarayı’nın Art Deco stilinde hazırlanmış giriş bölümü.
35- Macassar abanoz ağacından yapılmış yazı masası.
36-Art Deco stilinde hazırlanmış bir çift koltuk.
37- 1930’larda dekore edilen bu çalışma odasında farklı stildeki mobilyalar bir araya getirilmiş.
38- S. L. Rothafel’in Radi City Music Hall’daki özel süiti Donald Desket tarafından Bauhaus stilinde tasarlanmış.
39- “Second Empire” dönemini yansıtan ahlap büfe. İnce bir işçiliğin dikkat çektiği büfenin üst kısmında camlı kapaklar bulunuyor. Alt kısmındaki dolap kapılarında ise modern stildeki oymalar dikkat çekiyor.
40- Pop tarzda dekore edilmiş salon.
41- Pop tarzda dekore edilmiş iç mekân.
42- Pop tarzda hazırlanmış oda düzenlemesi.
43-Maksimal tarzda dekore edilmiş yemek salonu.
44- Damask marka kumaşlarla kaplanan duvarlar ve çiçek motifli oymalara sahip ahşap konsol dömi klasik bir görünüm sergiliyor.
45- Home Life’ın dömi klasik koleksiyonundan süslemeli bir konsol.
46- Dömi klasik mobilyalarla dekore edilen mekânda, Homteks’in Baie d’Along koleksiyonunda yer alan çiçek desenli kumaşlarına yer verilmiş.
47-Philippe Starck’ın St. Martin Lane Hotel için tasarladığı postmodern bir giriş. Canlı sarı renk “Felt sandalye” Marc Newson tarafından Capellini firması için tasarlanmış, 1994.
48-Gaetano Pesce tafarından Cassina firması için tasarlanmış sandalye, 1987.
49- Pop tarza sahip Byblos Casa marka “Appiani” sandalye.

Tam ekran yakalama 02.09.2015 190352

SUFIZIM IS A RISING TREND IN INTERNATIONAL ARCHITECTURE

ULUSLARARASI MİMARİDE YÜKSELEN TREND SUFİSM, PJAR Alan Ritchie Philip Johnson grubunun Kaliforniya Walnut Creek’de başlattığı sufizmin modern çizgilerle ifade edildiği proje, Mevleviliğin amacı olan tüm kainatı kucaklıyor. Bu grup, benim de Sedeko Mimarlık olarak iş birliği anlaşması yaptığım firmalardan biri. Kaliforniya’da tasarlanan bu projenin klasik anlayıştaki mevlevihanelerden tek farkı, modern ve minimal anlayışta tasarlanmış olmasıdır. Ancak dairesel formlar ve içindeki fonksiyonel şemasının ana teması özellikle korunmuştur.

The project in progress in California Walnut Creek of PJAR Alan Ritchie Philip Johnson Group which expresses Sufism in modern lines, hugs the entire universe just like the aim in Mawlawīyah. This group is one of the companies that I have made a collaboration agreement with as Sedeko Architecture. The only difference of this project designed in California from a classical Mawlawī House is that it is designed in a modern and minimal perspective. However, the circular forms and the functional plan of the inside are especially kept.

b

a
Mevlevihane Mimarisi’nde yapıların içerdiği mekânların bazıları birden çok fonksiyona cevap verir. Tasarımın çekirdeği semahanelerdir. Örneğin Galata Mevlevihanesi, sekizgen planlıdır. Mekânın ortasında sema alanı bulunur. Çevresinde dikmelerle ayrılmış seyirci alanları yer alır. Mekânı örten ahşap kubbe, sekizgen prizma biçiminde basık ve pencereli bir kasnağın üzerinde yükselir. Sekizgenin yanı sıra daire planlı olan semahaneler de mevcuttur. Bu formlarda Mevlevi ayininin en belirgin özelliği, sema denen dönme hareketini simgeler.

In the Mawlawi architecture, some of the spaces in the buildings have more than one function. The Semahane, the dance hall, is the core of the design. For instance, the Galata Mawlawi House has an octagonal plan. In the center of the plan lies the Semahane. It is surrounded with pillars to separate the visitors’ area. The wooden dome covering the structure rises on an octagonal prism frame that is dropped and has windows. There are also circular Semahanes aside from octagonal ones. These forms symbolize the most distinctive feature of the Mawlawi ritual, the twirling motion called Sema.

174

TRANSFER THE ART CREATED IN NATURE INTO YOUR SPACES < DOĞADA YARATILAN SANATI MEKANLARINIZA TAŞIYIN

DOĞADA YARATILAN SANATI MEKANLARINIZA TAŞIYIN. Sonbahara girdiğimiz, yeniliklerin en çok hissedildiği şu günlerde, sanat doğada yaratılırsa ve siz bu sanatı mekâ.nlarınıza taşırsanız; nasıl bir sonuç alırsınız, sorusunun cevabını sizler için araştırdım. Sonuçta muhteşem bir alternatif ile karşılaştım: Mermer. Mekân tasarımında kullanılan, insanda hayranlık uyandıran mermerin en önemli özelliği teknolojik olmasının ve ölçülerinin yanı sıra şıklığı ile de dikkat çekiyor olması. Bu malzemeler banyolar için üretilse bile siz, sınır tanımayarak salonlarınızda bile rahatlıkla kullanabilirsiniz. Seçiminiz salon değil; banyo ise ayrıca seçimlerde büyük ayna, çift lavabo ve trendy olan aligator deri görüntüsü size önerimiz. Doğa sanatı mermer malzemesini tanımak istediğimizde nasıl üretildiği, hangi ölçülerde olduğu, şaşırtan özellikleriyle bizi kendine hayran bırakıyor.

Aside from the beige, white, light grey shades we have chosen for you, enjoy creating a personalized and trendy space by transferring the most natural states of art in nature just like painted by the hands of an artist on a canvas. As we are entering fall, the season when change is most felt, I have researched for you the answer to the question what would the results be if art is created in nature and if you transfer this art into your spaces: Marble. The most important feature of marble used widely in design creating awe, is that it is technological, available in any desired size as well as being very stylish. Even though these materials are made for bathrooms, you are free to use them in your living rooms. If your preference is bathroom and not living room, then we are suggesting a large mirror, double sinks and the trendy alligator leather look. Marble, which is the artwork of nature, impresses us with the way it is produced, its sizes and amazing features.

a b

Özellikle teknolojik doğal taş ve mermer üretimi konusunda uzmanlaşmış bir fabrika olan FMG (Fabrika Marmie Graniti) doğanın yıllarca taşlar üzerinde yarattığı sanatın en çarpıcı örneği olan mermer dokusuna yeni teknoloji yöntemlerini uyguluyor. Day Yapı’da bulabileceğiniz, hem doğal mermer görünümlü, hem porselen teknolojisi ile üretilmiş ekolojik ve dayanıklı ürünler adeta sanat eseri niteliğinde. 150 x 300cm ve 100 x 200 cm gibi ebat ve 6 mm ile 3 mm kalınlık opsiyonlarıyla tasarımlarınızı güzelleştirmek, eşsiz bir bütünlük yaratmak teknolojik mermerler ile mümkün. Nefes kesen görüntü ve yüksek dayanıklılık, yaşam alanlarınızı size özel hale getiriyor. Sizin için seçtiğimiz bej; beyaz; açık gri tonların yanı sıra sanki bir ressamın tuvalinden çıkmış gibi boyanan doğadaki sanat eserlerinin en doğal halini mekânlarınıza taşıyarak hem trendy hem de size özel olan bir alan yaratmanın keyfini çıkarın.
FMG (Fabrika Marmi e Graniti), a factory specializing especially in technologic natural stone and marble production, applies new technology methods on marble texture, a striking example of the art created on stone by nature for many years. Ecological and durable products which both have natural marble looks and are produced with porcelain technology are like pieces of art. Making your designs more beautiful and creating a unique wholeness in your designs with sizes such as 150X300 cm and 100X200 cm and thickness of 6mm and 3mm options is possible with technological marble. A breathtaking look and maximum durability personalizes your living spaces.

c

d

174-175 (2) 174-175 (1)

2016 TIME TO CLEANSE YOUR BAODY AND YOUR SOUL < 2016 HEM RUHUN HEM BEDENİN ARINMA ZAMANI

2016 HEM RUHUN HEM BEDENİN ARINMA ZAMANI, 2016 yılı ile altın çağa girdiğimiz şu günlerde seçimimin banyo olmasının sebebi, hem bedenin hem ruhun arınmasının önemidir. Beden kadar ruhun arınmasını temsil eden banyonun tarihçesinin, nereye kadar uzandığına öncelikle dikkat çekelim. Banyonun tarihçesi, insanlığın tarihi kadar eski olan hamamlara dayanır. Hintlilerde, Asurlularda ve Mısırlılarda temizlenmek için nehirlerde yıkanılırdı. Bu şekilde bedenin olduğu kadar ruhun kötülüklerden arınıldığına inanılırdı. Türk hamamlarında ise stil olarak, Osmanlı öncesi Anadolu Türk mimarisinin etkisi altında olduğu görülür. Bizans hamamlarının hepsinde havuz vardır.

As we are entering the golden era with 2012, the reason why I chose the bathroom is the importance of cleansing both our bodies and our souls. Let’s have a look where the history of bathrooms, which represents the cleansing of both the body and the soul, start. The history of bathrooms goes back to ancient bathhouses, which are as old as the history of mankind. Indians, Assyrians and Egyptians would bathe in rivers to clean themselves. They believed that this way, as they were cleaning their bodies, their souls also was cleansed from the bad. On Turkish hamams, on the other hand, the effects of pre-Ottoman Anatolian Turkish architecture can be seen as their styles.

1

2

Türkler ise havuz yerine kaplıcalara önem verirler. Zamanla konak, kervansaray ve saraylarda özel hamamlar yapılır. Sıcak suyun aktığı gümüş veya altın musluklar ince oymalarla estetik olarak da dikkat çeker. Romalılar ve Yunanlılarda banyo küvetlerinin ahşaptan mermerden ve gümüşten yapıldığı görülür. Sıcak tutması için iç kısımları dantelle kaplanır. Günümüzde ise banyo küvetleri bakır sac yerine seramikten yapılmaya başladı.
 All Byzantine bathhouses have a pool. But Turks give importance to spas instead of pools. In time, mansions, caravanserai’s (roadside inns) and palaces also had special hamams made. Golden or silver taps for warm water attract attention aesthetically with their engravings. 

3

4

Tabii kişilerin özel isteklerine göre geçmişten etkiler taşıyabilir. Aynı zamanda artık kondisyon aletleri, müziğin yanı sıra hidro masajlı küvetlerde tercih ediliyor. Ayrıca yukarıda bahsettiğim kültürlerin yanı sıra İngiliz ve Fransızların banyo kültürlerinin etkisiyle ayaklı küvetler, kıvrımlı armatürler hala günümüzde de tercih edilmektedir. Son yıllarda karşımıza çıkan minimalist banyolarda görülen sadeliği de atlamamak gerekir. Günümüzde tercih edilen malzemeler genellikle seramiklerden mozaiğe kadar bir yelpazeye sahiptir. Sizin için yapmış olduğum seçimlerle banyoda estetiğin ötesinde ev rahatlığını yaşamak da mümkün. Tercih sizin…

Romans and Greek would make their bathtubs from wood, marble or silver. The insides would be covered in lace for insulation. Today, however, bathtubs are made from ceramics instead of copper. Of course, they can qualities from the past according to the preferences of the clients. At the same time, bathtubs with fitness equipment, music as well as hydro massage are preferred. Apart from the cultures mentioned before, with the effects of British and French cultures, clawfoot bathtubs and engraved fixtures are still preferred. We should also take into consideration the clean lines that can be seen in the minimalist bathrooms recently. The materials used today vary from ceramics to mosaic. With the bathrooms I have selected for you, it is possible to enjoy the comfort of home apart from aesthetics. The choice is yours…

5

182-183 (1) 182-183 (2)

GÖKSU ROPE FACTORY SEDEKO MİMARLIK

52

DOORS THAT OPEN TO DIFFERENT LIFES < FARKLI HAYATLARA AÇILAN KAPILAR

FARKLI HAYATLARA AÇILAN KAPILAR. Yazın şu son günlerini yaşadığımız aylarda sonbaharın gelmesi hafif bir hüzün ve heyecanla birlikte bana ayrı bir dünyaya doğru yolculuk yaptığım hissini verir. Cıvıl cıvıl neşeli bir dünyadan yeni tasarımlara gebe, yenilikçi ve sürdürülebilir tasarım anlayışını kapsayan sade enerji dolu fonksiyonel tasarımlara doğru bir yolculuk… Farklı ihtiyaçlara, yaşam tarzlarına, farklı bir hayata ve çalışma atmosferlerine açılan kapılara yapılan yolculuk değişmeyen bir kuraldır benim için. Her kapı farklı hayatların farklı tarzlarını sunuyor sanki. Bu yazımda sizler için seçtiğim kapılar Mood A.Ş. firmasından.

As we are living the last days of summer, the arrival of fall in these months gives me the feeling of a little melancholy with excitement and travelling to another world. A journey from a lively and fun world to cool and functional designs full of energy that are about to give birth to new styles and includes a sustainable understanding of design… A journey to doors to different needs, life styles, a different life and work atmosphere is essential to me. As if every door offers the different styles of different lives. The doors that I have chosen in this article are from Mood A.Ş.

a

b

c

Sizde hangi tarz yaşam istiyorsanız kapılarınızı ona göre seçebilirsiniz. İster şeffaf ister yenilikçi ister minimal ister klasik…Her türlü seçenek mevcut. Kapı desenlerini incelediğiniz zaman sanki kumaş ve duvar desenleri gibi her türlü trend çizgisi ile karşılaşıyorsunuz. Bu çizgi, özellikle dikkat çekici desenlerden, akvaryum çiçekleri ve organik yeryüzü simgelerinden oluşuyor. Diğer efektleri gözlemlediğimizde ise sanki modern resim sanatından etkilenen suluboya, pastel ve yağlıboya tabloların fırça darbelerine rastlıyoruz. Farklı hayatların, farklı renklerin, illüstrasyonların adrenalini yükselten etkisiyle karşılaşıyoruz. Sonbaharı hissettiğimiz şu günlerde siz de benim gibi farklı dünyaları yansıtan sanatsal, minimal, klasik ve yenilikçi dünyalara açılan kapılardan girmeye hazır olun…. Hoş geldiniz…
You too can choose your doors according to the lifestyle you wish. See-through, innovative, minimal or classic… Many options are available. When you take a close look at door patterns, you come across with all kinds of trend options as in fabric or wall patterns. These options consist of especially striking patterns, aquarium flowers and organic world symbols. And when we take a look at other effects, we can see the paintbrush effects of watercolor, pastel and oil paint as in modern paintings. We see the adrenalin raising effects of different lives, different colors, and illustrations. As we are starting to feel fall, you too can get ready to pass through doors that open to different worlds of different artistic, minimal, classical and innovative worlds, just like me… Welcome…

d e

f g

188-189 (1) 188-189 (2)

 

DENİZDE HUZURLU BİR YAZ / A Relaxıng Summer at the Sea

Yazın en sıcak günlerinde insanın tek düşüncesi serinlemek. Bu sebepten sizler için seçtiğim tasarımlar çeşitli boylardaki teknelere ait; özellikle denizde yaşamı teknede kaliteyi yaşamayı sevenler için. Bu felsefeye dayanarak her türlü konforu güvenliği ve rahat yelken seyrini ön planda tutuyor. Teknelerin planları dünyanın ünlü tasarımcıları tarafından hazırlanıyor. Mesela Hallberg-Rassy markası, tasarımcısı German Frers tarafından hazırlanıyor. Tabii bu durumda ortaya rahat güvenli ve hızlı seyirler çıkıyor. Kamaraları ev sıcaklığında tutan ahşap ağırlıklı çalışmalarda mat maun ağacı ve cilalı tik kullanılmaktadır. En önemli özelliği olan ısı yalıtımı 12 ay konforlu yaşam olanağı sağlıyor.

The only thing one thinks during the hot days of summer is cooling off. Therefore the designs I have chosen for you belong to boats of various sizes; especially for those who like a quality life on sea. Based on this philosophy, all kinds of comfort, safety and easy sailing are in the foreground. The plans of these boats are prepared by world
famous designers. For example, the Hallberg-Rassy brand is designed by German Frers. As a result, we have comfortable, safe and fast cruises. The cabins are designed with the coziness of a home with opaque mahogany and polished teak. The most important feature, heat insulation, enables a comfortable life for 12 months.

1

2
İkinci seçtiğim Retro Line 50 modelinde; kıç tarafta tuvaleti ve banyosu olan oldukça geniş bir master kabin, tek yataklı misafir kabini ve baş tarafta iki yataklı bir kabin olmak üzere toplam üç kamara yer almaktadır. Master banyo ve tuvalete ilave olarak ortak kullanım için bir adet tuvalette bulunmaktadır. Salon ve mutfak evinizdeki konforu ve ferahlığı aratmayacak kadar geniştir. Retro Line kullanıcının isteğine göre üretilebilmekte ve isteğe bağlı olarak gövde malzemesi alüminyum seçilebilmektedir. Yüksek seyir hızları isteyen kullanıcılar için de kuvvetli motor seçenekleri sunulabilmektedir. Bu iki model için Priene Yatçılık la bağlantıya geçebilirsiniz.
My second option, the Retro Line 50 model, has 3 cabins, a spacious master en suite cabin at the stern, a guest room with a single bed and another cabin at the fore with a double bed. As an addition to the toilet in the master bedroom, there is also another toilet for common use. The living room and kitchen is so spacious that you will not miss the comfort of your home. Retro Line is made according to the requests of the user and the hull can be made of aluminum upon request. For users who wish for high speeds, various engine power options are available. For these two models, you can contact Priene Yatcilik.

3

4
Diğer üçüncü model Nar Boats’a diğer model ise Ege Yat’a ait. Denizde yaşamı ilke haline getiren bu markaların modellerine göre panoramik arka kamerası ve kamara sayıları değişken büyük boylarda ise özel kaptan ve ekip kamarası imkanı mevcut. Her şey sizlere yazın sıcak günlerinde denizde yaşamı maksimum konforda yaşatmak istemesi. Güzel keyifli mutlu huzurlu yaz günleri…
The third model belongs to Nar Boats and the other model belongs to Ege Yat. These brands have made life on sea a principle and according to their sizes, panoramic stern cabin, cabin numbers as well as captain’s cabin and crew’s cabin on larger sizes are available. Every effort is taken to provide you a life on sea at maximum comfort during these
hot summer days. Wishing you an enjoyable, happy and calm summer days…

5

6

 190-191 (2)

 

190-191 (1)

Doğadan olumlu enerjiyi yaşamınıza yansıtın… / Reflect posıtıve energy from nature onto your lıfe…

Başarının nedenlerinden en önemlisi olan sahip olduğumuz doğadan yansıyan enerjilerin üzerine uzun zamandır araştırma yapıyorum. Bu araştırmadan vardığım sonuca göre, sadece başarının değil; mutluluğun
anahtarı da elimizde.

For a long time, I have been researching on the energies that are reflected by nature
and are among the greatest reasons of our success. According to the results of this
research, we hold not only the key to success but also to happiness in our hands.

Untitled-7 copy

2 copy

Bazı insanlar başarılı hatta yaşamlarında ve ilişkilerinde mutlu, bazıları ise değil. Konsepte bağlı olarak tasarladığım doğa enerjisini yansıtan projemden bazı görselleri sizlerle paylaşmak istiyorum.Detayları zaman içinde internet sitemden de takip edebilirsiniz.

Some people are successful, some people are happy in their lives and relationships and some are not. Why?
I would like to share some visuals with you from my project which I designed to reflect natural
energy within the concept. You can follow the details later from my website.

1 copy

-3 copy

Yaşamımızda zorlukların üstesinden gelebilmemiz; mutlu, başarılı ve sağlıklı olabilmemiz için yaşadığımız mekanların arsa konumlarının yanı sıra içinin hangi elementlerle tasarlandığı, hatta beraber olduğumuz kişilerin, giydiğimiz kıyafetlerin dahi elementlerle uyum içinde olması gereklidir. Bazı ilişkiler bizi tüketir; bazıları ise bize şans, başarı, mutluluk getirir. Başarı ve mutluluk için gerekli enerjimizi yükseltmemiz adına yaşamımızda her şey önemlidir.

For us to be able to overcome difficulties in our lives, to be happy, successful, healthy, the location of our houses are very important, as are the elements which they are designed and even
the persons we are together and the clothes we wear should be in harmony. Even if we are in a relationship, some relationships exhaust us and some of them bring us luck, success, happiness. In order to increase our energy levels for success and happiness, everything in our lives is important.

Untitled-6 copy

Untitled-5 copy

Giydiğimiz kıyafetten tutun da taktığımız mücevherlere, yaşadığımız mekanlardan, işlere, hobilere kadar bir yelpaze içerir. Mesela bazılarımız sahip oldukları ateş elementiyle doğuştan ünlü olmak için doğmuşlardır. Ünlü olmak için kameralara ihtiyacı yoktur. Bazılarının ise sahip oldukları elementlerden ötürü, zengin olmak için güce, paraya; aşk için çabaya; sağlık için doktora ya da mutlu olmak için bunlar
şart değildir!

This consists of a wide range from the clothes we wear, to our jewelry, the location
we live, our jobs, hobbies. For instance, some of us are destined to be famous due to the fire element they were born with. They don’t need a camera to be famous. Due to the elements they have, some people don’t need power and money to be rich; they don’t have to fight for love, a doctor for health or all these to be happy!

Untitled-8 copy    Untitled-10 copy   Untitled-11 copy

 

Gerçekte yaşamımızda insan, evren, mekan enerjisi arasındaki ilişkinin zen felsefesinde uyum veya zıtlık yin yang içinde olması yaşamımızın aynasıdır. Önemli olan sağlanan üretken bütünlüktür. Bu uyumu bazılarımız içgüdüsel yapıp enerjilerindeki yükselişi yaşamlarına taşırlar.

In fact, in zen philosophy, the harmony of the relationship between human, universe, local energy or the contradiction in yin yang is the reflection of our lives. The productive whole
is important. Some of us create this harmony instinctively and reflect the increase of their energies into their lives.

Untitled-9 copy

4 copy

 

Bazılarımız da ancak dünya da son yıllarda farkına varılıp uygulanan I Ching, Zen ile Feng Shui Doğa’dan enerjiyi uygulayarak yaşamlarını top noktaya getirebilirler, her alanda mutluluğu ve başarıyı yakalarlar. Bu düşüncelerle görüntüde yarı klasik tasarlanan projemde yaşayan kişinin yaşamı bir sene sonra nasıl değişime uğramış raporlanacaktır.

And some of us apply energies through methods such as I Ching, Zen and Feng Shui Nature, which have been discovered and become popular in the last year, turn their lives into top level, reach happiness and success at every area. I will report how the life of the person who lives in my semi classical project which was designed thinking and considering this will change.

196-197 (1) 196-197 (2)

2016 TASARIMDA YÜKSELEN TRENDLER ; Rısıng desıgn trends

2016 yılına gireceğimiz şu günlerde herkes, her şeyden önce dengenin ve barışın peşinde arkasından sağlık,
aşk, mutluluk, zenginlik geliyor.

As we are in the first months of 2012, we see that everybody is after balance and peace and then comes health, love, happiness and richness.

2
Öncelikle 2012 yılının tasarım trendine uymak için dengenizi bulup enerjinizi yukarı çekin ve enerjik,
huzurlu mekanlar yaratın. Tarz olarak ister 60-70’li yıllar olsun, ister doğayı çağrıştıran çiçek desenleri ister
Uzakdoğu’yu çağrıştıran mekanlar olsun tercih, huzur veren mekanlar olacak. Eğer 60-70’li yılları yansıtan mekanları yapacaksanız parlak canlı renkli kumaşlar seçmeyi abartabilirsiniz.

First of all, in order to reach the design trends of 2012, find your balance and raise your energy to create energetic
and peaceful spaces. Be your style the 60s or 70s, flowery designs that recall nature, spaces that resemble the Far
East and give us spiritual balance, the preference will be peaceful locations. If you are going to build spaces that will
reflect the 60s and the 70s, you can exaggerate with fabrics with bright colors.

a
Abartıya kaçarken mobilyanın, aksesuarın, duvar kağıdının ve perdenin renklerinin birbirleriyle uyum sağlamasına özen gösterin. Parlak renklerin yanı sıra siyah ve beyazı rahatlıkla
seçebilirsiniz. Çünkü siyah ve beyazın birlikte kullanımı dengeyi sağlıyor. Ayrıca zıtlıklar üzerine oynayın. Büyükküçük, rustik-şık, konservatif- kitsch, modern –barok, modern-ampir, siyah-beyaz vs…

When exaggerating, try to match the colors of the furniture, accessories, wallpaper and curtains. Aside from bright
colors, you can easily select black and white. Because the combined usage of black and white brings balance.
Besides, you can work on contrasts. Big-small, rustic-stylish, conservative-kitsch, modern-baroque, modern-empire,
black-white, etc.

b

c
Önemli olan birebir her desenin rengini tamamlayacak kontrastı ve tonu bulabilmek. 2012 yılının ilk aylarında
stillerde yükselen trendin en can alıcı noktası renkler. Siyah beyazın dengeyi sağlarken canlı renkler de gözden kaçmasın.
The important thing is finding the exact complementing contrast color and shade of every design color. In the first
months of 2012, the rising trend in styles is colors. As you reach balance with black and white, don’t neglect colors.

d

Kırmızılar, pembeler, parlak yeşiller ve kontrast için fuşya, turuncu, mor
ve lila cömertçe kullanılabilir. Renk paletinde en çok ilgiyi altın varak ve
metal çekiyor. Stilde ise, barok çizgilerden minimal çizgilere geçişleri
görmek mümkün. Gerçek şu ki; doğadan seçilen desenler, doğadaki
malzemelerin doğru kullanımı inanılmaz bir armoni yaratıyor. Özetlemek
gerekirse yeni yılın yükselen trendi altın ile siyah-beyazın dengesinde
bir yaşam tarzını yansıtıyor. Sizin için yaptığım seçimler, bir kadın olarak
Kadınlar Günü’nüzü kutlamak için olsun. En iyi dileklerimle.

Reds, pinks, bright greens and fuchsia, orange, purple and lilac for contrast can
be used in abundance. In the color palette, the highest attention goes to gold
and metal. In style, it is possible to see transitions from baroque lines to minimal
designs. The truth is designs from nature with the correct usage of natural
materials create an incredible harmony. To summarize, the rising trends of the
New Year reflect a lifestyle with gold and the balance of black and white. The
items I have chosen for you will be to honor women’s day. With my warmest
wishes.

208-209 (1) 208-209 (2)