Posts

EERE LANDSCAPES, FROM ISTANBUL

İSTANBULDAN ÜRKÜTÜCÜ MANZARALAR, İnsan hayatı söz konusu olduğunda, hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahibiz. Şehri şehir, kentliyi de kentli yapan en önemli unsur kentsel dış mekan yaşantısıdır. Türkiye’nin bir çok şehrinde olduğu gibi göz bebeğimiz İstanbul’da da kentsel dış mekan yaşantısı oldukça zayıftır. Çevremize şöyle bir göz ar-tarsanız bunu görmeniz hiç de zor olmayacaktır. Ayrıca, bunun sadece Boğaz’da değil, şehrin her yanında bulaşıcı hastalık gibi yayıldığını görürsünüz. İstanbul büyüdükçe, geniş alanlara yayıldıkça, bu soruna çözüm bulunması gerekirken, sorun İstanbul!un büyümesine paralel olarak daha çok büyümüştür. Sorunları maddelemek gerekirse tarihsel süreklilik çerçevesinde  çevre kararketi ve çevresel kimlik bozukluğu, insani ölçeğin kaybolmuş olması ilk sıraları alır. Tüm bunların sonucunda da çirkin manzaralar olmuştur. İnsanı insan yapan mekanlarda değil, yaşantıdan uzak yerlerde yaşanılarak yanlış noktalara gelinmiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar2 copy

Diğer kentlerimizin yanı sıra, dünya güzeli İstanbul’umuzda yaşamak keyif olması gerekirken kabus olmuştur. 1999 yılında yaşadığımız depremlerin ardından yaşanan büyük can ve mal kayıpları, kaçak ve ruhsatsız çarpık yapılaşmalarda, gecekondu bölgelerinde, çoğu denetimsiz inşa edilmiş binalarda meydana gelmiştir. Özellikle bilime aykırı imar planı alanlarındaki bu yapılaşmalarda zemin özellikleri dikkate alınmamış; fay hatları, su havuzları, heyelan bölgeleri yapılarla doldurulmuştur. Türkiye’de 1940’lardan bu yana, plansız yapılaşmanın hakim olmaya başlaması sonucu deprem felaketleri ve doğal afetler kaçınılmaz olmuştur. İmar planı olmayan ve imara açılmaması gereken bölgeler siyasi kararlarla yüksek katlı yapılaşmaya açılmıştır. İmar afları, depreme davetiye çıkaran kaçak ve ruhsatsız yapılaşmaya, plansız kentleşmeye ve çirkin manzaraların oluşmasına ön ayak olmuştur.

istanbuldan ürkütücü manzaralar3

Daha önce de bilim adamları , meslek odaları, üniversiteler tarafından, özellikle İstanbul’un Türkiye’nin en önemli deprem kuşaklarından birinin üzerinde olduğu bilinmesine rağmen, önlemler alınamamıştır. Ne yazık ki fatura ağır olmuştur ve kayıplarımız oldukça fazladır. Kayıplarımızın önemli bölümü ise aslında bir doğal afete ya da depreme değil, bina-kötü zemin olarak formüle edilen bir anlayışa kurban gitmiştir. İnsan hayatı söz konusu olduğunda hiçbir zaman hesap vermeyen bir yönetim anlayışına sahip ve bu çeşit felaketlere maruz kalınan ülkemizde, bu imar düzeninin tek sorumlusu sadece deniz kumu kullanan müteahhitler değil, imar aflarının yasallaşmalarına sebep verenlerdir. Bu sistem ya da sistemsizlik, vurguncu inşaat sektörünün eşşiz çirkinlikte ve ayakta zor duran binalar yapmasına izin vermiştir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar4

Bahsi geçen sistem ; plan ve yönetmelik denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan denetiminden yoksun çevreye, en başta da insana ve insan sağlığına duyarsız düzenin tek sorumlusudur. Bu sisteme çözüm ise imar reformunu gerçekleştirmek ve imar konusunda ne olursa olsun taviz vermemektir. Bu konuda taviz verenler kim olurlarsa olsunlar, mutlaka cezalandırılmalıdırlar. Ayrıca, meslek odalarına kayıtlı kişilerin de sorumlulukları çerçevesinde, görevlerini yerine getirmedikleri taktirde meslek odalarından çıkarılmaları gerekmektedir. Günümüz mimarına gerekli yetki ve sorumluluk verilmelidir. Günümüz mimarı hasara uğramış çevreyi onarmak amacıyla bazı temel hedefler seçmelidir. Bu hedefler, çevreye karşı yitirilen insani ölçeği yeniden kazandırarak, çevreyi yapılar ve dış mekanlar ile bir bütün şeklinde görerek ve kentsel dış mekan yaşantısını canlandırarak gerçekleşmelidir.

istanbuldan ürkütücü manzaralar5

Yeniden yapılanma sürecinde her şeyden önce İstanbul’un çarpık, dengesiz ve kötü yapılaşmasını düzeltecek imar reformu gereklidir. İmar afları ve denetimsiz yapılanma, depremin ve çarpık görüntünün temel  nedenleridir. Bu nedenlere bağlı olarak hiçbir şekilde taviz verilmemelidir. İnsan hayatının sağlıklı,düzenli ve hak edilen bir şekilde yaşanabilmesi için ve yine geleceğe, sağlıklı ve güvenle yaşanabilecek bir çevre bırakabilmek; doğru davranabilmek adına gerekli olan psikolojik yapıya sahip bir toplum seviyesine ulaşabilmek için bu gereklidir, hatta şarttır.

istanbuldan ürkütücü manzaralar-1

istanbuldan ürkütücü manzaralar-2

ISTANBUL CHURCHES FROM PAST TO PRESENT

İSTANBULDAN GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE KİLİSELER, İstanbul Tarihi Yarımada’da Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları  Kiliseler

Bu sayımızda yazımda İstanbul Kültür Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü Araştırma Görevlisi Sinem Dışkaya’nın “İstanbul Tarihi Yarım Adada Bizans İmparatorluğu Dönemi Tanıkları Kiliseler” Yüksek Lisans Tezine yer vermek istedim: Bizans İmparatorluğu çökmekte olan Roma’nın yerine daha sağlıklı ve uzun sürmesi istenen yeni Roma düşü ile oluşturulmuş bir imparatorluktur. Yeni devlet, Roma’nın devlet yönetimi, şehir kuruluş sistemi, sanatı ve kültürü gibi birok kurum yapısını kendine örnek almıştır. Bizans İmparatorluğu bin yıllık egemenliği süresince, Hıristiyanlığın belirleyiciliğinde, Roma, Grek ve Doğu etkilerinin çerçevesinde, kendi damgasını vurduğu sanatını oluşturmuştur. İmparatorluğun doğu bölgesini yöneten Licinius bölgede Hıristiyanların büyük bir çoğunluk oluşturduğunu görmüş ve  313 yılında Hıristiyanlığı özgür kıldığını belirten bir bildiriyi Nicomedia’da yayınlamıştır. Aynı yıl İmparatorluğun batısını ele geçiren Conctatinus ile Licinius, Milano’da birbirlerinin yönetimini tanıtmak için buluşmuşlar ve Hıristiyanlığı özgür kılan bilgirgeyi yayımlamışlardır [1]. Büyük Theodosius ise 380 yılında Hıristiyanlığı devletin tek geçerli dini olarak ilan etmiştir [2]. Milano bildirgesiyle özgürlüklerine özgü dinsel yapılarını gerçekleştirmeye girişmişlerdir. Kiliseler, vaftizevleri, martyrionlar bu coşkunun mimariye yansımasını oluşturmuştur. İmparatorluğun kültür ve sanat ürünlerinin hem sayıca, hem de değerce en önemlileri Byzantion’da (İstanbul) toplanmıştır. Constantin’in yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte, genellikle Roma  bazilikalarından etkilenmiştir.Bu planlamalar sonraki dönemlerde evrensel olarak kullanılacak  olan klise mimarisi şemasını oluşturacaktır. İstanbul’un fethinden sonra, Osmanlılılar tarafından  birçok kilise ve benzeri yapı camiye çevrilmiştir. Günümüzde İstanbul kenti Asya’yı Avrupa’ya, Doğu’yu Batı’ya bağlayan ve kendi adını taşıyan (Boğaziçi denilen eski adı ile Bosporus Trakhios) bir boğazın iki bölüme ayırdığı geniş bir toprak parçası üzerine yayılmaktadır.

kiliseler1 copy

Eski kent ise, günümüzde kenti ikiye bölen boğazın batı yakasının güney ucunda yer alan ve ” Tarihi Yarımada ” olarak tanınan, üçgen bir yarımada üzerine kurulmuştur. Bu yarımada üzerinde bulunan Bizans Kiliseleri, inşa edildikleri dönemin tüm özelliklerini sergilemekte aynı zamanda geçirdikleri değişim-gelişimleri izleme, saptama açısından Bizans mimarisinin karakteristik örneklerini oluşturmaktadır.Bizans mimarisi başlangıçta ilk çağın mimari tiplerinden faydalanmış ve bunları yeni amaçlarına uydurmasını bilmiş, bir çağrış, bir toplantı yeri olan bazilikayı hıristiyanlaştırarak kilise haline getirmişlerdir. Tarihi süreç boyunca Hıristiyan dini kendi iç enerjisiyle yaşayan ve büyüyen bir din olmuştur. Bir din için en önemli iki unsur olan özgürlük ve güven unsurları ise Constantinus  tarafından sağlanmıştır. Böylece, Roma dünyasının kiliselerle kaplandığı ve giderek büyüyen Hıristiyan topluluğunda yoğun bir tanrıbilimsel etkinliğin geliştiği görüldü. İlk kez olarak, imparator vaftiz edildi ve devlet, kilisesinin iç işleriyle ilgilenmeye başladı. [4]. Consrantinus’un, yaptırdığı büyük kiliseler, belirli bir tipe göre yapılmamış olmakla birlikte,söz konusu kiliselerde genellikle ilk Hıristiyan bazilikalarının etkisi görülmekteydi. IV-VI yy.da Bizans kendi mimarlığını aramaktaydı. Bina tipleri, Geç Roma Dönemi tipi kiliselerdi. Uzunlamasına dikdörtgen planlı bazilika tipi yapılar, içi iki sütun dizisi ile üç nefe ayrılmıştı, ortadaki nef yandakilere oranla daha genişti ve narteks adı verilen holden oluşuyordu. Bunun iki yanındaki merdivenlerden yan neflerin üstünde yer alan ve kaldınlara ait olduğu bilinen galerilere çıkılıyordu. Bu bazilikaların üstü, çift eğimli ve kiremit kaplı ahşap bir çatı ile örtülüydü. Bu basit ve yalın kilise tipinin örneklerinden biri de V yy.da yapılmış olan ve Constantinople’da ayakta kalan en eski kilise olarak bilinen, Samatya ile Yedikule arasındaki Hagios Studios Manastırıdır. Günümüzde yıkı durumunda olan yapının geniş bir orta nefi, her iki yanında ise birer yan nef bulunmaktadır. Orta nef yan neflerden daha yüksektir.Yan neflerin üzerinde galeriler bulunaktadır, ancak galeri katına çıkan merdiven yıkılmış olduğundan yeri saptanamamıştır. 18.yy daki yangından sonra girişe göre sağ taraftaki sütunlar kaldırılmış, ahşap çatıdan da günümüze hiç bir iz kalmamıştır. Bizans tarihinin en parlak dönemi, bayındırıcı ve sanat destekçisi olan imparator lustinianos’un ( 527-65) yönetimi altında geçen dönemdir.Bizans mimarisinde Ayasofya’nın yapımı ( VII yy. ) ile altın bir dönem açılmış, basit bazilikal plan yerini merkezi kubbeli bazilikaya bırakmış ve Bizans kilisesi kendi anlayışına uygun bir kilise şeması geliştirmiştir. Merkezi planlı yapıların düzeni, kubbeli bazilikaların en görkemlisi olan Ayasofya’da orta nefin üst mimarisinde ve ana mekanda görülmektedir. Dış narteksi, çapraz tonozlarla örtülü geniş bir ana narteks izlemekte, iç kısım ise sütın dizileri ile üç nefe ayrılmıştır. Ora nefin üstünü dört payeye oturan kubbe örtmektedir.

kiliseler2 copy

Ayasofyanın dış görünümü ve apsise doğru bakış Galeri katına kadar olan kısım “yeryüzünü”, onun üzerinde bulunan pencereler, yan neflerin üzerindeki pencereli bölümler kube, ışıklar ve mozaiklerle gökkubbeyi, “tanrısal evreni” simgeleyecek şekilde süslenmiştir. Yer ve gök birbirinden ayrılmak istenmiştir. Bazilikal planın dışarıdan algılanması için yan nefler alçak, orta nef yüksek tutulmuş ve dışardan da algılanacak şekilde yapının dış yüzü oluşturulmuştur. Bazilikal planın Tanrıya giden bir yol olduğu belirtilmiştir. Dış yüz dünyaya, iç yüz Tanrıya ait kısım olduğundan, dış yüzde sadelik iç mekanda ise süslemeler hakimdir. Yuvarlak bir ana mekan oluşturacak biçimde inşa edilen bu binalarda mekanın üstü, yapının bütününü kaplayan bir kubbe ile örtülmüştür. Bu tipin en yalın örneğide kubbe, sekiz köşeli bir plana göre inşa edilen dış duvarlara oturur. Bu tipin  güzel bir örneği Sergios ve Bakhos Kilisesi ( Küçük Ayasofya Camii) dir. Dış duvarları, pek düzgün olmayan bir kare oluşturan yapının 8 paye ile oluşturulan sekizgen bölümü basık ve dilimli bir kubbe ile örtülmüştür.Bu orta mekan doğu yönünde ileri doğru uzanan ve dışarı taşan bir apsise sahiptir. Revak beş bölüme ayrılmış ve her bölümün üstü bir kubbe ile örtülmüştür. Ortada kalan bölüm cephede yükseltilerek hem cephenin monotonluğu giderilmiş, hem de esas girişe işaret edilmiştir. Bizans tarihinde yedinci yüzyıl en karanlık dönemlerden biridir. 726 ortaya çıkan ve kiliselerin dini resimlerle süslenmesini yasaklayan bir akım olan, ikonoklazma (tasvirlerin tahribi, kırılması dönemi) döneminin etkisiyle sade yapılı kiliseler inşa edilmiştir. İkonoklazma döneminin 842’de bitmesi ile başlayan orta dönem, Bizans tarihinde ikinci parlak devir olarak bilinmektedir.Bu dönem dokuzuncu yüzyıldan 1204 ‘de IV Haçlı Seferi’nin Bizans’a yönelmesi ve İstanbul’u ele geçiren Latinlerin bir Latin İmparatorluğu kurmalarına kadar sürmüştür.Makedonya ve Komnenoslar dönemine rastlayan bu dönem Bizans’ın ilk rönesans devri olmuştur. [9] Karanlık dönemdekinden farklı olarak bu dönemde dinsel yapılarda küçük boyutlar kullanılmış ama dış çizgilerin zarif, ölçülerin uyumlu olmasına önem verilmiştir. Tasarımda Hristiyanlığın simgesi olan haç artık kilise planı olarak seçildi.Kasnak üzerine kubbeyi yerleştirerek, yükselerek Tanrının evrenini simgelemişlerdir.Ayrıca Kilisenin ikonoklazmaya karşı kazandığı zaferden duyulan coşku ve bunun itici gücü, Hıristiyan sembolizminin bir anda sanat dünyasını kaplamasına yol açmıştır. Apsisin de en uçta ve doğuda olması ile Tnrı’ya ulaşma geleneği sürdürülmüştür.

kiliseler3

Tarihi Yarımada içerisinde Laleli’de bulunan Myrelaion Kilisesi (Bodrum Cami) bu örnekte olan yapılardan biridir. İlk dönemde haç kısmı yükseltilmiş, köşelerdeki küçük kubbecikler alçak bırakılarak dışarıda da plan tipi algılanmıştır. Bina tipi dörtgen içinde haçvari kilise planı ve bir kasnak üzerine oturulmuş kubbe sisteminden oluşur. Yan payandaların yanında taşıyıcı sistemi  güçlendirmek için ayaklara ve kemerlere yer verilmiştir. İlk dönemlerde, dış cepheler yalın iken bu dönemde süslemeler ortaya çıkmakta, iç mekanda da renkli zengin süslemeler dikkat çekmektedir. Yüksek bir kripta üzerine kurulmuş olan kilisede, dört sütunlu Yunan haçı planı açık bir şekilde algılanır.Narteksi izleyen naos,  dört narin payenin yardımıyla oluşturulmuş bir Yunan haçı biçimindedir. Kubbe kasnağına açılmış sekiz büyük pencere, iç mekanı daha aydınlık kılmakta ve göğün Tanrının ışığını içeriye almaktadır. Özel biçimli tuğlalar ile örülmüş taşıyıcı ayaklar iç mekana göze çarpmazken, dışarıdan algılanmakta ve cephenin hareketliliğini de arttırmaktadır. Bu dönemde kiliselerin mimari oluşumunda en önemli bölümler gökyüzünü simgeleyen kubbe, yeryüzü ile gökyüzü arasındaki bağıntıyı sağlayan sembolik unsurlar olan padantifler ve Hıristiyanlığın özünün sembolü diye nitelendiren bema kısımlarıdır. Apsis yeryüzü kilisenin sembolüdür. Narteks ise daha dünyasal karaktere sahip bir hazırlık mekanıdır. Palailodoslar döneminde Bizans mimarisi son bir rönesans devresi yaşamıştır.Bu dönem bir artakalış, bir can çekişme olmuş; bir diriliş olmamıştır.Bu dönemde sanat kilisenin  sert kurallarından sıyrılmış ve dinsel konuları daha özgür bir biçimde yorumlamıştır.Antik şekilli bazilikal kilisenin, taş-tuğla cepheler,kasnaklı kubbelerin yükselişi gibi özellikleri vardır. Genelde cephe mimarisi önemsenmiş, cephelerde pencere boyutları artmış, doluluk boşluk oranları değişmiş,pencere yüzeyleri büyümüştür. Son Bizans döneminin mozaik ve freskolarıyla en görkemli resim koleksiyonunu oluşturan  Khora Manastır Kilisesi ( Kariye Cami ) bu dönemin özelliklerini yansıtmaktadır. Sonuç olarak; İstanbul Tarihi Yarımada’da bulunan Bizans kiliselerine bütün savlara karşı, öncelikle dinsel açıdan bakıldığında, işlevsel olarak mimari özellikleri korunmuş ve din dışı yapılara dönüştürülmeyip dinsel tapınma özelliğine uygun yapılar olarak kalmış, camiye ya da müzeye çevrilerek kullanıma açılmışlardır. Günümüzde çoğunluğu harabe halinde olan ve bu nedenle kullanılamayan Bizans kiliselerinin restitüsyon projeleri hazırlanarak kısmi rekonstrüksiyonları yapılabilir ve bulundukları alanlar düzenlenerek açık hava müzeleri şeklinde  -yeni statü ile- ziyaret  güzergahı yapılarak günümüzde giderek önem kazanmaya başlayan inanç turizmine açılabilir…

kiliseler-1

2

Kaynaklar

  • [1] Simson, Macel, Civilisation de L’antiquite’et le Christinisme, Paris: Anthaud, 1972, s.244-245
  • W.Haussig,Historie de la Civilisation Byzantine, Paris: Jules Tallandier, 1971,s.37
  • [2] Ostrogorsky, Georg, 1986, Bizans Devlet Tarihi, (çev.Fikret Işıltan), Ankara,TTK, s.49; Haussig, a.g.e, s.99
  • [3] R.Janin,Bizans İstanbul’u, 1950, s.66
  • [4] Lemerle, P., 2004, Bizans Tarihi, (çev.Galip Üstün ), İstanbul, İletişim yay., s.25
  • [5] Milligen, A.von, 1912, Byzantine, Churches in Constantinople, London, s.212-217
  • [6] Grabar, A, 1966 L’Age D’or De Justinien, Gallimard.
  • [7] Eyice, S., 1995,İstanbul Ansiklopedisi, Cilt 4, İstanbul Türk Tarih Vakfı Yayınları.
  • [8] Yerasimos, S., 2000, Tarih Vakfı Yayınları, İstanbul
  • [9] Yıldız, H.Dursun. 1982, Anadolu uygarlıkları ansiklopedisi, İstanbul, Görsel yay.,s.453-58
  • [10] Müller, W., 2001, İstanbul’un Tarihi Topoğrafyası, YKY

Berdush’un en lüks mobilyası, yeşili ve Boğaz manzarası

Bu sayımızda son günlerde parlayan yıldızı ile dikkatimizi çeken Berdush’u seçtik.Bunda en büyük payın dekorasyonda çok işletmede olduğu kesin.Berdush’u iç mimari anlamda incelediğim zaman dikkatimi çeken ismiyle paralel yapılan düzenlemesindeki başarı.Dekorasyonda altın kural,ismiyle paralel yapılan düzenlemelerdir.Bu kural,dekorasyonda ne bulacağınız konusunda sizi sınırladığı için daha fazlasını aramıyorsunuz.Berdush da çizgisindeki rahatlığı ve berdushluğu(!) ile bu kurala uymuş.Berdush’un bahçesinde kullanılan mobilyalar gerek seçilen malzemeleri,gerek renkleriyle bahçeyle oldukça iyi bütünleşmiş .Bu malzeme ve renk seçimleri bahçesinde iyi sonuç versede iç mekanında özellikle hep koyu renk seçilmesi açısından biraz  daha yorucu ve monoton geldi.

33

berdushun en lüx mobilyası-12

Kendilerine önerim,iç mekanda açık ve canlı renklere de yer verilmesi,mekandaki monotonluğu kısmen yok etmesi açısıdan iyi sonuç verebilir.Gerçi bu sayımızda özellikle Berdush’un iç mekanından çok bahçesini incelediğimiz için iç mekanına önerm çok fazla olmayacak.Bahçesinde mekan çok fazla büyük olmadığı için kedilerine önerim ,barın arkasında kalan iç mekanla bağlantı sağlayan pencereleri sürgülü veya monta ile çıkarıp,takılabilir-tarzdan yapmaları olabilirdi.Çünkü yıldızı parlayan bir mekan olarak yazın mekan küçük gelebilir.Ayrıca yağmurlu havalar için de mekanı içeri almak bir çözüm.Bahçe rahatlığının ve berduşluğunun (!) yanısıra çok lüks bir mobilyaya sahip.O da ,yeşil görüntüyle birlikte Boğaz manzarası,Berdush’un iç mekanının aksine bahçesinde seçilen koyu renk ve malzeme mekana avantaj sağlamış.Nasıl mı? Yemek yenilen bu mekanda mobilyanın yer döşemesinin doğayla bütünleşerek koyu renk olması manzaranın ön plana çıkması açısından olumlu sonuç vermiş.

berdushun en lüx mobilyası-2

Hiçbir dekor güzel bir manzaranın önüne geçemediği için doğayla yarışmamalı,onunla bütünleşmelidir.İç mekanın aksine bahçesinde koyu renk malzeme ve mobilyanın monotonluğu.Boğaz manzarası ve yeşil görüntü ile yok edilmiş.Uzun lafın kısası kişilerin dekorasyondan çok manzarayla ilgilenecekleri gün gibi ortada.Berdush’un bahçesinde yemek bölümü dışında bar bölümüde düzenlenmiş.Bar bölümünün arka plana alınması yerleşim açısından doğru bir karar.Böylece sadece içki almak isteyip ayakta duranlar daha çok olduğu için yemek yemekte olanların önünü kesmemiş oluyorlar.Böylece herkes muhteşem boğaz manzarasından yararlanmış oluyor.Ayrıca yemek böümünün köşesinde bordo kırmısızı giydirme koltuklar da manzarayla yarışmayacak  şekilde  mekana renk getirmiş.Bu arada canlı müzikte Cihan Doğan ’ı da dinlemenizi tavsiye ederim .Yeşil ve Boğaz manzarası olmayanlar için böyle bir mekan oldukça güzel bir şans.

berdushun en lüx mobilyası-ggggberdushun en lüx mobilyası-2

LE SELECT’TE HEDEF SEÇKİNLİK

Bu sayımızda Levent’ten bir mekan seçtik:Le Select.Le Select’in dekorasyonuna kısaca değinirsek,geçmişin asil çizgilerini taşıyan,Fransız kültüründen etkilenmiş olduğunu görürüz.Özellikle Neoklasik Stil’den bahsedelim.Dönem 1760-1789.Milliyetçilik akımları,Napolyon seferleri,Yunan ve Roma etkileri bu stilin biçimlenmesinde etkin oluyor.İnsanlar,Neoklasik Dönem’de tasarımın özünden,en zevk alıyorlar.

4le select te hedef seçkinlik - Copy1 copy

Mobilyada bu stilin önemli özellikleri strüktürde kuvvetli ayaklar,çok ince sular var.Bu arada duvar panoları,kağıt veya kumaşla kaplanıyor.Boncuk,ip gibi iç içe geçmiş yapraklar birbirini takip eden,bördürlü ve düz hatları oluşturuyor.İskemlelerde kayıtlar yok.Kontur hatları değişik,düz hatlar hakim.Kurumlar yok.Ayak bileşiminden küp ve dikdörtgen prizmalar var.Renklerde hardal sarısı,bej,pastel mavi ve pembeler mekanlara hakim.

4le sselect te hedef seçkinlik - Copy1 copy

4le select te hedef seçkinlik - Copy2 copy

Günümüze kadar gelen stiller arasında Neoklasik en rağbet görenlerden.Sebebine gelince,tamamen geçmişin asil çizgisini taşıyan Fransız kültüründen etkilenmiş olması.Mekan-mobilya ilişkisi kesinleşiyor.Her şey uyum içinde.Ayna ve porselen çok görülüyor.3 ayaklı ve tek noktada birleşen çeşitli işlevler için kullanılan aslan mevcut.Kültür düzeyinin artışının en fazla olduğu zaman.Süs olarak çelenk,fiyorik zeytin dalı ve müzik aletleri,yaldız görülüyor.Düz yuvarlak kemerler var.Marküteri işçiliği geometrik biçimlerde.Mobilyada lake çok görülüyor.Döşeme kaplamasında goblen kumaşlar var.Bu özellikleri daha sade ve yalın haliyle Le Select’te görüyoruz.Le Select sadece Fransız kültüründen değil,1800-1900 yılları arasında yaşayan İngiliz aristokratların resimlerini duvara asarak İngiliz asilliğini de vurgulamış.Ayrıca Le Select,özellikle iş adamları ve politikacılara hitab ediyor.

4le selecct te hedef seçkinlik - Copy2 copy

 

Duvarda asılı duran İngiliz aristokratların resimleri de bu düşünceyi vurguluyor.Özellikle duvara resmi yapılan şişman ve zayıf insan resimlerine dikkatlice bakarsanız,bizim politikacılardan birilerini bile benzetebilirsiniz.Genel havasıyla,seçkin bir restoran olan Le Select’e önerim,masaların bu kadar iç içe olmaması…Tabii madalyonun ikinci yüzünü çevirirsek belki de işletme böyle gerektiriyor olabilir.İkinci önerim alt katta hasırlı bölüm,restoranı genel stilinden uzaklaştırdığı için bu bölümde de Neoklasik çizgilerin devamı olması.

4le select te hedef seçkinlikkk - Copy2 copy

4le select te hedef fseçkinlik - Copy2 copy

Hasırla sağlanan hareket,biçimleri Neoklasik çizgisi taşıyan XVI Louis koltuklardan,döşemesi çizgili olan kumaşlardan seçilerek sağlanabilirdi.Ayrıca her restoranda olan klimanın gizlenmesi de önerilerim arasında.Gerçi genel havasıyla oldukça seçkin bir restoran olan Le Select’in sahibi Kemal Koç hedeflediği ev rahatlığının yanı sıra seçkin bir restoran yaratmaya muvaffak olmuş.Bu önerilerle amaç sadece daha mükemmeli yakalamak.

4le select te hedef seçkinlik-1

4le select te hedef seçkinlik-2

ALWAYS ART TABLE

İLLEDE TABLO. Sıradan bir mekan yerine, sonsuz bir zaman tünelini anımsatan dekorasyonda mobilyalarla doğru orantılı olarak seçeceğiniz tablolarla istediğiniz etkiyi yaratabilirsiniz.Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz tabloların,mekana etkisi ise birçok aksesuardan daha fazladır.

1ileede tablo-1

2ileede tablo-2
Sanata meraklı kişilerin tablolara olan düşkünlükleri herkes tarafından bilinir.Mekanda hiçbir şey olmasa bile ister antika olsun ister olmasın,tablolardan vazgeçemezler.Ayrıca dikkat ettiyseniz son yıllarda gelecek vaat eden,genç ressamların eserlerini toplama merakı iyice yaygınlaştı…Sebebine gelince tabloların değerini bulmadan satın alınıp,değerini bulunca satılması düşüncesi.Bir başka deyişle tablolarda yatırım olarak görülüp,ticari değer taşırlar.Örnek olarak aldığımız evde de birçok şeyi aynı anda bulma şansınız var.Ama en önemlisi mekanda dikkatinizi çeken tablolar.Dekorasyonda,farklı çizgilerdeki tablolar mekanların stillerine göre tercih edilirler.

3ileede tablo-2

5ileede tablo-2

Mekanı zenginleştiren aksesuarların başında tablolar geliyor.Tablolarla,mekanlar kişilik kazanır.Son yıllarda banyolarda bile talolar rahatlıkla kullanılıyor.Mekanlarda boş duvarlar dekorasyonda tamamlanmamış duygusunu yaratır.Stillerin birbiriyle bağlantılı olması koşuluyla tablolar son derece uyumlu bir şekilde bir araya getirilirse hoş etkiler yaratır.

6ileede tablo-3

7ileede tablo-3

Durağanlık engellenir.Mekanlar da kural tanımaz ressamlar kadar,dönemin ressamlarının yarattığı resimlerin asırlar boyu süren seyrini keşfederek keyifli anlar yakalayabilirsiniz.Burada yaratıcılığa açık mekanlar yaratmak için ihtiyacımız olan tabloları ünlü ressamların yanı sıra,genç ressamlar arasından seçerek de yapabilirsiniz.

1111ileede tablo-3

99ileede tablo-3

Bu sayımızda seçtiğimiz,genç ressamlardan İrem İnce adayı ve Rıfat Edin’ e ait olan tabloların her birinin ilginç ve kendine özgü hikayeleri de var…

7ileede tablo-1

11111leede tablo-2

72222ileede tablo-3

DETAILS FROM ARMANI’S HOME.

ARMANİ’NİN Evinden AYRINTILAR …

Sizleri bu ay Emprie Armani’nin Evinden görüntüler seçtik. Özellikle kendisi Için tasarladığı ziyaretinde seçtiği mobilyalardan görüntülerini verdiğimiz yatak odasının stilinden bahsedeceğimiz hakim Olduğu bu stil oğlu çizgilerin minimal, modern günlerde oldukca revaçta. Özellikle İmparatorluğu Armani’nin medeni cesaretinden bahsetmek Gerekiyor başlarken. Evin’in yatak odasını gözler Önüne serisini oldukca cesur buluyorum.Kendisi Için seçtiği bu stili evinde Kullanıldığı gibi koleksiyon Olarak piyasaya sürmüş.

işte armaninin en özeli-2

işte armaninin en özeli-3

Bizler evlerimizin kimsenin görmesini istemezken Kendi Evinde var Olan stilin pazarlamasını YAPMAYA karar veren Empire Armani’nin bu davranışını yürekten kutluyorum.Sadece yatak Odasında Değil Kendi Evinde var Olan settlement gruplarını safra Kendi Adını Taşıyan cafelerde kullanılıyor. Gerow

işte armaninin en özeli-5

işte armaninin en özeli-6

işte armaninin en özeli-7

Uzun lafın kısası kendine güvenen Empire Armani’nin Kimseden saklayacak Bir Şeyi yok.Kendine Özel Olan mobilyalarını safra Kendi ismini vererek marka yapıyor.

işte armaninin en özeli-1

işte armaninin en özeli-4

 

NOW THESE COLORS ARE PREFERABLE < ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA...

ŞİMDİ BU RENKLER REVAÇTA…Güneşin içimizi ısıtmaya başlamasıyla birlikte dekorasyon renkleri de moda gibi doğal ve sıcak tonlara bürünüyor. Hedef, doğal ama çarpıcı renkler yaratmak. Günlük stres, bu canlı renklerle gideriliyor. Canlı renkler unutulmuş, hoş duygulardan hareketli, tatlı bir düş yaratıyor. İnsanlar ruhsal ve bedensel açıdan huzurlu mekanlar dışında dinamik, hareketli mekanlar da istiyorlar. Canlı renklerle kan dolaşımı hızlanıyor. Vücudun kendini yenileme hissi,  mekanizması kuvvetleniyor. Bu sezo, herkesin farkettiği bir diğer gerçek dekorasyondaki renklerin, modadaki renklerle paralel olması. Dekorasyonda da renklerin modadaki gibi değişmesi insanı maddi açıdan ürkütse de manen oldukça rahatlıyor, canlandırıyor.

birinci sayfanın resmi

son sayfanın 1

son 2

şimdi u renkler revaçta-2

son 3

Bir diğer gerçek ise renklerin çok çabuk tüketilmesi. Bu,insanı oldukça ürkütüyor haliyle.Bu canlı, cıvıl cıvıl renklerin kullanıldığı mekanlar, modern çizgilerde olabildği gibi, klasik mekanlarda olabilir. Klasik mekanlarda alınan sonuç, çok daha başarılı. Nedeni ise,klasik mekanlarda genelde ağır renkler kullanılmasına karşılık canlı, parıltı renklerin o mekanda daha dinamik etkiler yaratıyor olması. Ve klasik mekanların ağır havasını az da olsa canlandırıyor olması. Bu bile mekana oldukça hoş bir dinamizm kazandırmaya yetiyor. Amaç,geçmişten günümüze gelen bu mekanlara farklı bir soluk getirmek. Stil konusunda tercih sizin. İster klasiğin herhangi bir dönemi, ister modern olsun, bu renkleri rahatlıkla mekanlarda kullanabilirsiniz.

1 2 3

COLOR CROSS

3renk-cümbüü-Copy-63-copy-300x273RENK CÜMBÜŞÜ

Farklı yüzyılları simgeleyen stiller, renkler,tarihin seyri gibi gidiş gelişli ama yine de birbirlerini çok güzel tamamlayabiliyorlar. Katı kuralların etkisinde var olmuş olsalar bile,bir renk cümbüşü içinde yaşam tarzlarımıza uygun hale getirebiliyorlar.

3renk cümbüş copy

3renk cümbüş2 copy

Bu tip mekanlarda ilham kaynağımız farklı yüzyıllardan seçtiğimiz mobilyalarla birlikte, belirlenen canlı renklerin altın yaldızla müthiş kombini…Dikkat ettiyseniz dekorasyonda renk seçimlerinde yapılan hatalar oldukça fazladır. Örnek aldığımız bu mekanda cesurca seçilen renklerin başarısı tartışılmaz.Işık,altın sarısı ve canlı renklerin etkisini zenginleştirmiş.

3renk cümbüşü - Copy (5)3 copy

3renk cümbüüşü - Copy (6)3 copy

Aksesuarlarda ve tabloların çerçevelerindeki altın yaldızın,canlı renklerle kullanımındaki başarısı oldukça yüksek. Seçilen renk ve aksesuardaki abartıya rağmen,duvar yağlı boyayla gayet abartısız, dümdüz boyanmış.

3renk cümbüşü - Copy (6)2 copy

3renk cümbüü - Copy (6)3 copy

3renk cümbüşü2 copy

Keskin hatlar ve renkleri gizleyen mum ışıkları ise mekana ayrı bir romantizm ve gizem katıyor.Bu mekanda aydınlatma ayrı bir önem taşıyor.Altın yaldız avize ve mumlar,ışıkların iç içe geçerek birbirleriyle oynaşmasından doğan hoş bir armoni yaratıyor.

3renk cümbüşü1 copy

3renk cümbüşü-2

3renk cümbüşü-3

 

DÜNYANIN EN İYİ RESTAURANT VE BAR TASARIMLARI BELLİ OLDU!

Restaurant bar tasarımına Adanmış, dünyanın tek etkinligi Olan Restaurant & Bar Design Awards sahiplerini Buldu ettik. İşte 2015’in en tasarım harikası restoran barları ve …

20
Dandelyan, Londra Tasarım Araştırma Stüdyosu En iyi İngiltere Barı

3

Jane, Belçika Studio Piet Boom En İyi Restoran

21
Kroki at Galeri, Londra Hindistan Mahdavi En İyi İngiltere Restoranı

1

Restaurant bar tasarımına Adanmış, dünyanın tek etkinligi Olan Restaurant & Bar Design Awards sahiplerini Buldu ettik. İşte 2015’in en tasarım harikası restoran barları A.Ş.

19
RAW, Tayvan Weijenberg Asya RestaurantI

18
Giales, Birleşik Arap Emirlikleri LW Orta Doğu ve Afrika Resturantı

17
ACME, Avusturalya Luchetti Krelle Avusturalya & Pasifik RestaurantI

16
Remicone, Kore betwin Mekan Tasarımı Cafe

15
Park, Amerika Davis Mürekkep Renk

14

Dairy Farm Restaurant, Japonya Moriyuki Ochiai Mimarlar Dekoratif Aydınlatma Rüya

13
Disfrutar El Equeipo Creativo Yüzey Tasarımı

12
Dalloyau, Hong Kong Ters Işık Tasarımı Aydınlatma Teması

11
Fırın François Grey Goose Martini Bar, Londra Ragged Edge & Brady Williams Studio Pop-up

10
Bond Lounge, Avusturalya Hachem Gece Klubü

9
Güzel, Romanya Twins Studio Dış Mekan

8
Canavar, Londrat Stephen Garrett Studio Kimlik

7
Tadım Odası, İsrail Studio OPA Orta Doğu & Afrika Barı

6

Majestelerinin Pleasure, Kanada + TongTong Amerika Barı

5
Le Bar du Plaza Athenee, Fransa Joun Manku Avrupa Barı

ANDY WARHOL İLE SINIRSIZ POP ART SERGİSİ PARİS’TE..

‘GÖLGELER ‘SINIRSIZ SERGİSİYLE ANDY WARHOL PARİS DE MODERN SANAT MÜZESİNDE..

Andy Warhol kesinlikle Paris de modern müzesinde sergilenen limitsiz sergisiyle yeniden 15 dakikayla Fransa’da ün yapıyor. Serigrafik Marilyn ve çorba kutu tasarımlarının amacı ünlü olmanın yanı sıra kendisini pop sanata adamış 70’lerden günümüze  avangart sahneler inde  yeniden. 1960’larda  New York da doğan Andy Warholin sanatına  kısaca bir özet yaparsak. Onun tanımlanamıyan bir kültür  yarattığına günümüzde de tanık oluruz. Andy Warhol günümüze kadar birçok insanda yarattığı soru işaretiyle ya  yeni bir yol yarattı, ya da sanat olarak  ya da reklam olarak insanları kandırdı sorusu her daim insanların kafasında yer alacak. Andy Warhol. Pittsburgh, Pennsylvania, 1928 yılında doğdu.

O dergi ve reklam için  hayalini gerçekleştirmek için New York’a gitti, 1949 yılında,Andy Warhol ticari sanat eğitimi ve Pazarlama Sanat Dünyasını kucakladı. 1960 yılında, Campbell Çorba kutular ve Coca-Cola şişeleri ile ikonik Amerikan ürünlerinin  resimlerini yapmaya başladı. O fotoğraflardan bazılarında, Marilyn Monroe, Troy Donahue ve Elizabeth Taylor gibi Hollywood yıldızlarının portrelerini boyadı yeniden yorumladı.

Onun stüdyosunun tasarımının görünümü günümüz deki, “Fabrika,” görünümündeydi.Endüstriyel tarza bir örnekdi Her zaman sanatçılar, yazarlar ve Velvet Underground gibi yeraltı müzisyenlerle ile doluydu. O seri üretilen sanat eserlerinde sadece sanatı sanat yapmak için değil sadece yapmaya  karar verdiği için üretti O fabrika  üretilen objelerle birlikte serigrafik serisi olarak bilindi. Nükleer bomba bulutlar, elektrikli sandalye, Sivil Haklar protestocuları saldıran polis köpekleri -Eserlerinde hep topluma karşı  kitlesel bir itiraz olarak vede   gazete kupürlerinin yanısıra markalı ürünlerin,  ünlülerin dikkat çekici neon renklerde boyalı haliyle dikkat çekti  Warhol un Paris’teki 2 ekim 2015-7 şubat 2016  Modern Sanat Müzesi’nde  yapılan limitsiz   sergi açılışında segilenen anıtsal, zamansız  eserlerinden ,Gölgeler serisi , 102 gümüş renkli olarak sergiye gelenlere sunuldu. Daha önce Fransa’da gösterilen bu seri her daim iş yapmaya değer olarak yeniden  karşımızda 102 eser? Soyutlamamı veya gerçekçilik mi?Serginin  etkisi Warhol’un deney filmlerin den bir  şerit gibi, Limitsiz Sergi, Andy Warhol Sınırsız sergi  çeşitli  sosyal medyada parisde  7 kasım 2016 a kadar  Andy Warhol eserleri ile sanatçılara geniş bir yelpaze sunuyor..

Daha da birçok yıl sunacak 15 dakikayla ünlenecek görünüyor. Pop Art’ın Kralı Andy Warhol’un 1978-79 yılları arasında yaptığı, en çarpıcı işlerinden ‘Gölgeler’in Avrupa gösterimi Paris’te gerçekleşiyor.50’li yıllarda doğan ve soyut dışavurumculuğa tepki gösteren sanat akımı Pop Art denince akla gelen isimdir Andy Warhol. He ne kadar işleri sık sık tartışılmış olsa da sanatçı hiçbir zaman çizgisini bozmamıştır. Warhol’un stüdyosunda yarattığı, gölgelerin çarpıtılmış fotoğraflarından oluşan ‘Gölgeler’ sergisi Avrupa’da ilk kez Paris Modern Sanat Müze’sinde sergileniyor.102 tuvalden oluşan 130 metrelik Warhol çalışması ise serginin merkezi.Warhol eserleriyle zaman ve mekan algımız yeniden şekillendiriyorç ‘Gümüş Bulutlar’ sergi salonunda oradan oraya savrulurken ziyaretçilerden bulutların hareketlerine ayak uyduruyor…