Posts

COLLECTORSHIP OF CONTEMPORARY ART

ÇAĞDAŞ SANAT KOLEKSİYONERLİĞİ

Çağdaş sanat piyasasında dünyanın önde gelen isimlerinin “Yeni bir koleksiyoner nasıl doğru eserlere ulaşır? Başarılı ve sürdürülebilir bir koleksiyon oluştururken seçimlerimizi hangi yönde ve nasıl yapmalıyız? İlham verici nitelikte bir koleksiyonun incelikleri nelerdir?” hakkındaki önerilerini sizler için derledik.

Emmanuel Perrotin, Paris-Miami

İki tanesi Paris’te, bir tanesi Hong Kong ve New York’ta bulunan Emmanuel Perrotin Galeri zincirinin sahibi Emmanuel Perrotin, çağdaş sanat alanındaki ilk çalışmalarına henüz 16 yaşında Gilbert Brownstone’s galeride asistanlık yaparak başlamış. Yaklaşık dört sene boyunca büyük bir tutku olarak tanımladığı çağdaş sanata olan ilgisini dünyanın dört bir yanındaki müzeleri, sergileri takip ederek ve çok okuyarak geliştirmiş. 24 yaşında ilk galerisini açtığında, özellikle o dönemlerde çalışmalarına sponsor bulamayan, finansal sıkıntılar içinde bulunan genç sanatçılara destek verip, onların işlerindeki yaratıcı ve ilham verici yönleri Paris’teki sanat ortamında paylaşmaya gayret göstermiş. Bugün dünyada satış rakamları yüzbinleri bulan Takashi Murakami, Peter Zimmermann, Bernard Frieze ve Sophie Calle gibi sanatçılar ile çalışmayı sürdüren Emmanuel Perrotin’e göre sanat dünyasına yeni girmiş bir kişi, en az bir yıl boyunca tüm bu evrenin, piyasanın karmaşası içinde kendi zevk ve beğenilerini anlayabilmek için dünyanın dört bir yanındaki farklı perspektiflere sahip müzeleri, galerileri, müzayedeleri ve sanat etkinliklerini görmeli ve bu süreçte mümkün olduğunca çok alanında uzmanlaşmış yayınları dikkatle takip etmeli. Aynı zamanda sanat piyasası hakkında her yorumu her eleştiriyi duymalı, etrafında sanat danışmanlığı yapmak isteyen, piyasanın satış oranlarına göre yükselen sanatçıları pazarlama çabasında olan, aslında gerçek bilgilere sahip olmayan, kulaktan dolma birkaç kelime ile kendisine yaklaşmaya çalışanlarla da iletişimde olmalı. Her duyduğu yorumu kendi bilgi ve beğenisiyle karşılaştırmalı. Beğendiği sanatçıların ya da trendlerin geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmalı.  Tüm bu süreç devam ederken, kendi zevkini geliştirebilecek olan koleksiyoner daha sonra ilgi duyduğu konuyu belirleyerek bu konunun derinliklerine inmeli ve bu konuya ait genç sanatçıların çalışmalarını edinip, koleksiyonunun omurgasını oluşturmalı. Aynı zamanda bu süreçte dünyanın önde gelen en önemli müzayedelerini takip ederek, piyasa hakkında bilgi sahibi olmalı.

Emanuel

 

1 Emanuel: Emmanuel Perrotin

 

Diego Cortez

Sanat Danışmanı, New York

1973 yılında çalışmalarıyla New York sanat dünyasına hızlı bir giriş yapan Diego Cortez’in sanat danışmanlığı yolundaki ilk atılımı, 1982 yılında koleksiyoner Peter Brams ile tanışmasıyla başlar. Diego Cortez bugün dünyada birçok önemli koleksiyonere danışmanlık hizmeti verirken, kusursuz bir koleksiyon inşa etme amacıyla yola çıkan yeni koleksiyonerlere de ilk başlarda asla gündemde olan sanatçıları ya da çalışmaları alarak başlamamaları gerektiğini söylüyor. Koleksiyonun her zaman bir antolojisinin olmasını savunarak, birçok sanatçının birçok çalışmasını almak yerine, birkaç sanatçının fazla sayıda çalışmasından oluşan bir seçkiyle koleksiyonunu geliştirilmesinin gelecekte her zaman doğru bir yatırım ve kuşkusuz öznel bir seçki olacağını söylüyor. Bununla birlikte her insanın aklının bir köşesinde, geçmişten gelen iyi ve kötü olanı ayırt edici bilgilere sahip olduğunu bilmesi gerektiğini ve önemli olan şeyin bu bilgileri açığa çıkarabilmek ve geliştirebilmek için çaba göstermek olduğunu vurguluyor. “Özellikle bu niteliklere sahip bir koleksiyoner her anlamda ayırt edici bir bakış açısına da sahip olacağından her zaman en doğru seçimleri yapabilecektir” diyor. Dolayısıyla bu işe yeni başlayan bir kişi ne kadar çok görüp ne kadar çok duyarsa kendi öznel beğenisini o kadar daha rahat ortaya koyabilecektir. Bunlarla birlikte kendi limitlerini bilecek kadar duyarlı ve kararlı olmalı, anlık kararlar vermek yerine, beğendiğini düşündüğü ya da trend olan sanat eserlerini takip ederek koleksiyonunu oluşturmalı. Kuşkusuz tüm bu ayrımları doğru yapabilmek ve doğru kararlar verebilmek için her zaman dünya trendleri ve müzayedeler sıkı sıkıya takip edilmeli. Gidilebildiği kadar çok müzayedelere ve sanat fuarlarına gidilmeli, dünya piyasaları izlenmeli. Yeni koleksiyon oluşturma sürecinde olanlar için bu tavsiyeleri dikkate almaları gerektiğini savunan Cortez’in çağdaş sanat piyasasındaki favori sanatçıları ise Alessandro Cattelan ve Takashi Murakami. Danışmanları için her zaman güvendiği, bildiği başlıca sanat tacirlerinden alım yapmayı ilke haline getirmiş olan Cortez’e göre kusursuz bir koleksiyona sahip olmak için önem taşıyan bir diğer nokta ise sakin kararlar vermek. Teknoloji bizi hızlı olmaya yönelttiği için günümüz piyasalarında koleksiyonerler bu hıza uymalı, her fuara, her sergiye, müzelere ve müzayedelere gitmeli, bunun yanı sıra sıklıkla sergi, fuar ve müzelerin gerçekleştirdiği etkinliklerdeki sunumlara katılmalı. “Sanatın halen bir lüks tüketim” olduğunu vurgulayan Cortez, lüksün sakin olduğunda anlamını bulacağını ve keyif verir hale geleceğini söylüyor.

CHRISTIES 7

2 Diego: Diego Cortez

 

 

François Pinault

Koleksiyoner, Paris

Pinault Britanny, Fransa’da doğmuş ve son olarak Gucci’yi öncesinde ise Printemps mağazalar zincirini satın almadan önce esasen kereste ithalat ve ihracatıyla uğraşmıştır. Aynı zamanda, meşhur Chateau-Latour şarapevinin ve de Christie’s müzayede evinin tek sahibidir. Son birkaç yılın gelmiş geçmiş en agresif çağdaş sanat koleksiyoneri olarak bilinen François Pinault, sanatın her formu ve şekline tutkuyla bağlı olan bir koleksiyoner. Paris’te kendi adına kurduğu genç sanatçıları destekleyen sergiler ve etkinlikler düzenleyen koleksiyoner iş adamı, aynı zamanda kendi koleksiyon sergilerine sıklıkla yer verdiği bir kuruluşa da sahip. Koleksiyonuna yaklaşık kırk sene önce Paul Seruiser’in bir çalışmasını almakla başladığını belirten Pinault, yıllar sonra kendisini New York’da bir müzayededen Henri Moore’un heykellerini alırken bulmuş. Ardından 1925 yılında Piet Mondrian’a ait “Taleu Losangique” tablosunu aldığında kendini bulduğunu söyleyen koleksiyoner, bu eseri aldıktan sonra hayal ettiği koleksiyonunu oluşturmaya başladığını hissetmiş. François Pinault, sanata olan bakışını ve koleksiyonunu biçimlendirirken düşündüklerini şöyle dile getiriyor: “Bugün ile iletişim halinde olduğumu hissediyorum. Ben bugünün insanıyım ve gerçekten herkesin günü yaşaması gerektiğine inanıyorum.  İnsan, devamlı dikiz aynasına bakarak, kendini geçmişe özlemle sararak yaşamayacağı gibi çoktan kutsallaştırılmış sanat eserleriyle de yaşayamaz. Bizim tanıdığımız dünya, geçmişten oluştuğu kadar bugünden ve gelecekten de oluşur. Geçmişe zaten sahibiz, geçmiş bizim için bir anlam teşkil edemez. Fakat bugün ve gelecek bir yaratıcılık çalışması gerektirir ve böylece cesaret ve macerayı mümkün kılar. Bir iş adamı olarak, doğal olarak bugün yaratılmakta olana bir çekim duyarım.” Koleksiyonuna yeni çalışmalar eklemek isteyen ya da yeni bir koleksiyon oluşturma sürecinde bulunanlara tavsiyesi her zaman kendi görüşlerine inanmaları, kendi yargılarını oluşturmaları ve nihayetinde duygularına güvenmeleri. Daima konunun uzmanlarının fikirlerini de almanın yararlı olduğunu unutmamalarını öğütleyen François Pinault’a göre bir eser alırken son kararı kişinin kendisi vermeli. Global açıdan bakıldığında sanat piyasasının her zaman dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyleyen ünlü koleksiyoner, bunu unutmamak gerektiğine dikkat çekiyor.

CHRISTIES 6


3 Francois: Francois Pinault

 

Charles Saatchi

Koleksiyoner, Londra

Reklamcılığa, 17 yaşında başlayan Charles Saatchi’nin, 27 yaşına geldiğinde erkek kardeşi Maurice ile beraber kurduğu Saatchi&Saatchi reklam ajansı, bugün dünyanın en büyük reklam ajanslarından biri.  Yaklaşık otuz yıl önce bir koleksiyon oluşturmak için yola koyulan Charles Saatchi, bugün Londra’nın bilinen en önemli çağdaş sanat galerisi olan Saatchi Galeri’nin sahibi konumuna gelmiş. Koleksiyonerliğe 1973 yılında yaptığı Paris seyahati sırasında David Heper imzalı bir tabloyu alarak başlayan Saatchi, bugün sanat okullarına yaptığı bağışlarla da adından söz ettiriyor. Dünyanın en büyük koleksiyonlarından birini elinde bulunduran Charles Saatchi, ilk tablosunu almaya başladığı günden bu yana beğendiği ve sevdiği sanatçıların çalışmalarını satın alıp, onları galerisinde sergiliyor ve farklı koleksiyonerlere satıyor. Bunu yaklaşık otuz yıldır böyle yaptığını ve bundan çok keyif aldığını vurguluyor. İnsanların bu döngüye alıştıklarını söyleyen koleksiyoner, her bir esere sonsuza kadar sahip olmayı düşünmediğini söylüyor. Bu süreç yeni sanatçılar bularak, atölyeler, sergiler ve fuarlar gezerek sürekli kendini yeniliyor. Bu işin bir kuralı olmadığını hatta hiç kimsenin koleksiyon oluşturmak isteyen birine tavsiyeleri ile yardım edemeyeceğini düşünen Saatchi’ye göre başarılı ve sürdürülebilir bir koleksiyonun temelinde, verilen kararların çoğu zaman kişinin kendine ait olması gerektiğini şu sözlerle vurguluyor: “Genç sanatçıların azimle yarattıkları pek çok eser ortaya ilk çıkışlarının ardından kendini çöplükte bulur. Tanınmayan bir sanatçının bir cam vitrinin içine koyduğu içinde kurtlarla sarılmış, çürümekte olan bir inek kafasına alıcı bulması oldukça zordur; ta ki sanatçı bir yıldız olana kadar. Sonrasında dokunduğu her şeyi satabilir. Ama çoğunlukla, Saatchi’nin 1990’da satın aldığı Richard Wilson’ın “Yağ Odası” gibi enstalasyonları ancak sergilenebilecek alan bulunması halinde satılabilir. Dia Center’ın bu tip enstalasyonları mümkün kılması nedeniyle her zaman hayranlık içindeyim. Kısaca bazen kendinizden başka hiç kimse için bir değer teşkil etmeyen eserleri almanız ve onlara inanmanız gerekir. En çok hayranlık duyduğum koleksiyoner Kont Panza Di Biumo, tuhaf beğenilere sahip birkaç kişiden kimsenin ilgi duymadığı zamanlarda Card Andre, Donald Judd ve Dan Flavin gibi sanatçıların enstalasyonlarını toplamıştır.” Eğer bir koleksiyon inşa ederken alınan eserlerden ya da bu süreçten zevk alınmıyorsa, bu yapının hiç bir zaman koleksiyonerine istediği ölçüde güçlü ve prestijli bir koleksiyoner olma şansı vermeyeceğini belirtiyor. Ancak bu durumun geçmişten günümüze müşterileri için “toplu” koleksiyonlar hazırlayan sanat danışmanlarının artmasını hiçbir zaman engelleyemediğini de hatırlatıyor. Koleksiyonerlerin, bu dünyada oldukça önemsiz kişiler olduğunu söyleyen Saatchi’ye göre asıl önemli olan ve var olan şey sanat. Sanatı sevdikçe sanatın sadece bir yatırım olarak görülemeyeceğini aksi takdirde işin eğlencesini, zevkini kaçıracağını söyleyen Charles Saatchi, iyi yeteneklerin çok az olduğunu vurguluyor.

Saatci

4 saatchi: Charles Saatchi

 

Amy Cappellazzo

Çağdaş Sanat Departmanı, Uluslararası Eş Başkanı

Christie’s, New York

2001 yılından bu yana dünyanın önde gelen en büyük müzayede firmalarından biri olan Christie’s’te Çağdaş Sanat Departmanı’nın başında çalışan Amy Cappellazzo, daha önce Miami’de sanat danışmanı ve Rubell Family Collection&Foundation’da küratör olarak çalışmış. Aynı zamanda birçok müze için sergiler ve etkinlikler düzenleyen Cappellazzo, her sezon çağdaş sanat piyasasına yeni sanatçılar eklendiğini ve bunlardan birçoğunun akşam satışlarına girebilmek ya da satış rakamlarını yükseltebilmek için müzayedeleri tercih ettiğini söylüyor. Amy Cappellazzo, bugün çağdaş sanat alanında en bilinen ve en popüler sanatçılar Damien Hirst, Takashi Murakami, Jeff Koons, gibi isimlerin her yıl çalışmalarını geliştirerek yeni işler ürettiklerini, dolayısıyla piyasada kolayca kabul gördüklerini belirtiyor. Başarılı bir koleksiyonerin her şeyden önce kaliteli olanı bulabilmek için disiplinli bir çalışma yürütmesi gerektiğini savunan Capellazzo’ya göre: ”Bir koleksiyoner iyi bir analiz kabiliyetine sahip olabilmek için sürekli yaptığı araştırmalarla kendini her anlamda geliştirmeli. Bir eseri gördüğünde herkesten farklı bir bakışa sahip olarak eserin inceliklerini ve kalitesini anlayabilmeli. Sanat piyasası ne kadar derin? Derinlerde neleri gizliyor? Ne kadar iyi çalışmalar bu piyasada yer alıyor? Müzayedelerde göz önünde olup yükselen bayraklardan biri mi yoksa ilk elden çalışmaları satın almaya çalışan biri mi olmaktan hoşlanırsınız? Beğendiğiniz bir eser için koyduğunuz limitler güvenilir olabilir mi? Bu limitleri hangi tavsiyeler ile belirlediniz? Bunların hepsi sanat piyasasında doğru ve başarılı adımlarla ilerleyebilmek için yanıtlanması gereken çok önemli sorular. Güçlenebilmek ve doğru yolu bulabilmek için piyasa konusunda epey ders çalışmak gerekli.” Müzayedelerden eser alma konusunda oldukça hassas olan Cappellazzo, bu konunun birçok inceliği olduğunu söylüyor. Öncelikle insanların piyasada derinlikten hoşlandığını, temelde müzayedelerin de bu piyasaya şeffaflık ve demokrasi getirdiğini belirtiyor. Fakat ona göre yine de bu piyasada her şey ne kadar şeffaf da olsa bazı konular gizli kalmak zorundadır. Örneğin, bir müzayedede kimin teklif verdiğini ya da eserin kime ait olduğunu çoğu zaman bilemezsiniz ama o eser için gelen telefonları ve kalkan bayrakları sayabilir, böylece piyasanın derinliğini sezebilirsiniz. Müzayedelerde başarılı olan koleksiyonerlerin birçoğu işlerine çok iyi odaklanmış, disiplinli ve gerçekten kaliteyi arayan kişilerdir. Bütün dünyadan önce bir sanatçının değerini hissedebilen ve görebilenlerdir. İyi bir gözlem yeteneğine sahip, sonunu düşünmeyen ve durmadan teklif veren bir koleksiyoner için başarılı denebilir. Bu tip başarılı koleksiyonerler çok fazla eser alırlar, çünkü her zaman kafalarında değer düşünceleri olmaz ama her zaman kaliteyi aradıkları için bu onları iyi birer alıcı yapar. Çoğunlukla genç sanatçılarla ilgilendiğini söyleyen Amy Cappellazzo’ya göre geleceğin piyasası genç sanatçılar ile oluşacak. Genç yeteneklerin desteklenmeye ve ortaya çıkarılmaya ihtiyaçları olduğunu düşünen Cappellazzo, “Örneğin Jeff Koons tamamen müzayede satışları ile yükseliş gösteren bir sanatçı. Bugün çağdaş sanat müzayedelerinde ismini sıkça yükselen satış rakamları ile duyduğunuz Richard Prince, Cindy Sherman, Takashi Murakami de aynı şekilde müzayedeler yolu ile satış rakamlarını her geçen gün katlamaktalar“ diyor.

Amy

5 amy: Amy Cappellazzo

 

Lisa Dennison

Direktör, Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York

Solomon R. Guggenheim Müzesi Direktörü ve Şef Küratörü olan Lisa Dennison aynı zamanda müzenin Las Vegas, Bilbao, Venedik ve Berlin’de bulunan şubelerinin de tüm koleksiyonlarından, sergi programlarından ve geliştirilmelerinden sorumlu. Bunlara ek olarak New York ve Bilbao’daki müzelerin daimi koleksiyonlarının da inşasında önemli bir role sahip. Genç bir kuruluş olan Guggenheim Müzesi, zengin bir hayırsever Yahudi olarak bilinen Solomon Guggenheim’ın özel vizyonu ile geliştirdiği koleksiyonuyla başlamış. Guggenheim Müzesi’nde Lisa Dennison küratörlüğünde Robert Rauschenberg, Claes Oldenburg ve iki kez de Roy Lichtenstein retrospektif sergileri ile Warhol ve James Rosenquist sergileri düzenlenmiş.  Dünya üzerinde sürekli yeni sanatçılar, yeni akımlar ve yeni fikirler ortaya çıktığından bahseden Lisa Dennison’a göre sayıları yüz binleri bulan bu yeni sanatçılardan, ancak pek azı bugün yükselen bir değer olarak meydana çıkabiliyor ve ses getirebiliyor. Sanat tarihine bakıldığında da asırlardır bu sürecin aynı şekilde işlediğine şahit olmak mümkün. Yükselebilen, ses getirmeyi başarmış sanatçıların ortak noktası ise evrensel dili konuşabiliyor olmaları. Bu sebeple aslında başarılı ve doğru bir koleksiyon oluşturabilmenin bir ya da iki yolu var: Öncelikle kararlı olunmalı, gerçekten hangi sanatçının eserlerine sahip olmak isteniyorsa bu sanatçının tüm evreleri dikkatle izlenmeli, araştırılmalı. Aynı sanatçıya ait birkaç desen, birkaç heykel, birkaç baskı ve birkaç yağlıboya eser alınmalı. Sanatçıyı temsil eden bütün güzel parçaları bir koleksiyonda bir araya getirmek en önemli noktalardan biri. Bir diğer nokta ise bugün değişen dünya sistemine ayak uydurabilmek için çok sık seyahatlerin yapılması. Çünkü doğru bir esere sahip olabilmek için öncelikle güçlü bir gözlem yeteneğine sahip olmak gerekir. Bu gözlem yeteneği ancak daha çok sanat eseri gördükçe, daha çok sergi gezdikçe ve müzayedelere katıldıkça pekişebilir. Bu sebeple kurgusu sağlam bir koleksiyonu oluşturabilmek için dünya trendlerini yakından takip etmeli, çok okumalı, çok gezmeli ve yeniliklere açık düşünce yapısında olunmalı.


CHRISTIES 3

6 lisa: Lisa Dennison

 

 

Glenn Lowry

Direktör, Museum of Modern Art, New York

Museum of Modern Art Direktörü olan Glenn Lowry, bugün 550 kişilik çalışan grubuna öncülük ederek müze için sergiler, yatırımlar ve yayınlar hazırlıyor. Bunun yanı sıra dünyanın en güzel 20. yüzyıl sanat koleksiyonunun da denetlenmesi ile ilgileniyor. Koleksiyon yapmanın sadece yatırım aracı olarak görülmesinin gelecekte büyük riskler taşıyabileceğini söyleyen Lowry, sanat piyasalarını inceleyenlerin satış rakamlarının her zaman çok yükselmediğine tanık olabileceğini söylüyor. Sanat piyasasında bulunan birçok kişi ile aynı düşüncelere sahip olan Lowry,  bir eseri alırken sadece yatırım odaklı bakılmasının gelecekte çok daha büyük zorlukları beraberinde getireceğini vurguluyor. Glenn Lowry’e göre başarılı bir koleksiyoner tutkulu, bilgili, kültürlü, çok okumuş, dikkatli ve özenli ama en önemlisi araştırmacı olmalı. Çok açıkça nelere ilgi duyduğunu ve bu ilgisinin nereden geldiğini iyi özümsemeli. Bu kriterlere sahip olabilmek için bu işe kendini adamalı. Ciddi olarak sanat eseri alıyor olmanın ya da bir koleksiyon inşa etmenin her zaman bir bütünlük gerektirdiğini söyleyen Lowry, bu bütünlüğün ancak anlamlı ve kaliteli olduğu zaman koleksiyonerini tatmin edebileceğini söylüyor. Lowry: “Bu süreçte yapılabilecek en büyük hatalardan bir diğeri de tüm sanatı eşit ve aynı değerde kabul edilebilir olarak görmektir. Koleksiyonerin bir sanat eserini alırken, onu yükselen satış rakamlarına göre ya da sadece tavsiyeler üzerine almak yerine kendi beğenilerini ve bilgilerini üst üste koyarak seçim yapması doğrudur. Sanat, doğası gereği hiçbir zaman demokratik olmamıştır. Bazı sanatçıların çalışmaları yüksek satış rakamları ile önemli koleksiyonlara girerken aynı dönem bazı sanatçıların çalışmaları ise ilgi görmeyerek güncel piyasaların altında kalabilir. Bir koleksiyona bakıldığında her zaman ilgi çekici ve etkileyici parçaları içinde barındırmalıdır. Eğer bu bahsedilen tavsiyeleri göz önünde bulundurarak bir koleksiyon oluşturulursa hem prestijli hem de karlı bir yatırım olduğu çok kısa zamanda fark edilebilir. Her zaman doğru yolu bulabilmek için odaklanmanın faydalı olacağını düşünen Lowry, her yıl muhteşem bir koleksiyon yaratma fikriyle milyonlarca lira harcayan bir koleksiyonerin ancak on yılın sonunda gerçekten istediği, düşlediği özelliklerde bir koleksiyona sahip olabileceğini söylüyor.

Glen

7 glenn: Glenn Lowry

 

Julia Peyton-Jones

Direktör, Serpentine Galeri, Londra

1991 yılından bu yana Galeri Serpentine’in direktörlüğünü yapan Julia Peyton-Jones, Londra’da çağdaş sanat konusunda ilk çalışmalarına Prenses Diana’nın Serpentine Galeri’nin yenilenebilmesi için bağışladığı 4 milyon pound ile başladığını söylüyor. Bugün çağdaş sanat arenasında Londra’nın halen Amerika’nın gerisinde olmasını ise İnglitere’de bu konuya eğilen yeterince galeri, müze ve etkinlik bulunmamasından kaynaklandığını söylüyor. Başarılı bir koleksiyonun oluşturulabilmesi için yeteri kadar bilgili olmanın ötesinde çok daha fazla bilgili olmanın, dünyanın her yerindeki sergi ve etkinlikleri görmenin, çok fazla seyahat etmenin önemli olduğunu vurgulayan Jones, dünyada birçok fenomen olmuş koleksiyonerin bu yolları izlediğini ve bunun sürdürülebilirliğinin ancak daha çok bilgi sahibi olmakla mümkün olabileceğini söylüyor. Bugün ne yazık ki çok paraya sahip olmanın iyi bir koleksiyoner olabilmek için yeterli olmadığını belirten Jones, iyi bir koleksiyoner olmak için ciddi olarak odaklanmış olmak gerektiğini, piyasaları ve müzayedeleri sıkı takip etmek gerektiğini söylüyor.

julia

8 julia: Julia Peyton

 

KAYNAKÇA

Adam Lindemann, “Collecting Contemporary Art”, Taschen Yayınları, 2006.

 

Resim Altları:

H1

Tim Noble and Sue Webster, Toxic Schizophrenia,1997, 516 XLamps,Holders,Coloured UFO reflector caps, foamex,aerosol paint, vinly, 51 channel multi-functional sequencer.260x200x7cm

 

H2

Gilbert&George, String-Land, 1988, mixed media,240×400 cm

 

H3

Jeff Koons, Elephant, 2003, high chromium stainless steel with transparent colour coating,96.5×76.2×50.8 cm

 

H4

Ron Mueck, Mask II, 2001, mixed media. 77x118x85 cm

 

H5

Ron Mueck, In Bed, 2005, mixed media. 161x649x395 cm (Detail)

sharks

Damien Hirst

 

Yazının devamı için Artam Global Art Design a bakabilirsiniz..