ARTS AGENDA

SANAT GÜNDEMİ

ART BASEL HONG KONG BAŞLADI!

Son yıllarda Asya’daki en önemli sanat etkinliklerinden biri olan Art Basel Hong Kong bu yıl 24 – 26 Mart tarihleri arasında sanat severlerle buluşuyor. Avrupa, Kuzey Amerika, Latin Amerika, Asya ve Afrika’dan 239 galerinin katılımıyla gerçekleşen etkinlik neredeyse her yıl 60 binden fazla ziyaretçiyi ağırlıyor.

Art-Basel-2016-Hong-Kong-865x576

ART DUBAİ ARDINDAN

Geçtiğimiz hafta ziyaret ettiğim Art Dubai Fuarı bu yıl, ‘Contemporary, Modern ve Marker’ başlıklarıyla, üç ana program etrafında toplanıyor. Fuarda, özellikle Ortadoğu, Afrika ve Asyalı sanatçıların katılımı yüksek. İran, Lübnan ve Iraklı sanatçıların eserleri oldukça dikkat çekici. 1957 doğumlu, Lübnanlı sanatçı Nadim Karam’ın anıtsal nitelikteki heykelleri ve Pakistanlı kadın sanatçı Adeela Suleman’ın ahşap ve çelikten ürettiği, etnik motifler içeren kabartmalı tabloları göz kamaştırıcı.

DUBAI, UNITED ARAB EMIRATES - MARCH 18: A visitor walks past the work of Thai artist Navin Rawanchaikul during Art Dubai, the leading contemporary art fair for the Middle East and south Asia on March 18, 2014 in Dubai, United Arab Emirates. The 2014 edition takes place from March 19-22 at Madinat Jumeirah and includes 80+ galleries, the Global Art Forum, commissioned projects and more. (Photo by Francois Nel/Getty Images for Art Dubai)

AI WEI WEI İSTANBUL’DAYDI!

Seyahati esnasında basından özellikle uzak duran Ai Weiwei’nin ziyaret sebebi oldukça merak konusu oldu. Geçtiğimiz hafta İstanbul’da Sakıp Sabancı Müzesi’ni gezen sanatçı, acaba yeni bir sergi projesi için mi burada sorusunu akıllara getirdi. Fakat İstiklal Caddesi’nde, patlamanın olduğu bölgeden sosyal medyada paylaştığı fotoğrafı, mültecilerle ilgili çalıştığı film projesi için Türkiye’de bulunduğunun ip uçlarını verdi.

AiWeiwei-2018-690-460-p-center_center-FFFFFF

MOMA’NIN KOLEKSİYONUNU GÖRMEYENLERE MÜJDE!

Dünyanın en seçkin müzelerinden biri olan MOMA 65.000 milyonun üzerinde pek çok değerli eseri kapsayan koleksiyonunu geçtiğimiz günlerde dijital ortamda erişime açtı. Bu yüksek kaliteli görselleri başından ayrılmadan saatlerce izlemeniz olası. www.moma.org’u hemen tıklamanızı öneririm.

articleLarge

PERA’DAKİNİ KAÇIRDIYSANIZ ÇİN’E GİDİN!

Geçtiğimiz yıl Pera Müzesi’nde de yer alan Alberto Giacometti sergisi sanatçının özellikle 1950-1960 yılları arasında ürettiği eserlerine odaklanıyordu. Geçtiğimiz gün Shanghai’de açılan retrospektifi ise sanatçının 1917 ve1966 yılları arasında ürettiği ve neredeyse her biri başyapıt niteliğinde tam 250 adet eserini bir araya getiriyor. Bu sergi için Çin’e gidilir!

Alberto-Giacometti

VAN GOGH TABLOLARI EKRANLARDA!

Bu yıl gösterime girmesi beklenen belki de en heyecan verici film ‘Loving Vincent!’ Usta sanatçı Vincent Van Gogh’un eserleri ve hayatını canlandıran karelerin yapımı 2012’den bu yana devam ediyor. 100’den fazla ressamın katkılarıyla hayat bulan, başyapıt niteliğindeki bu eser, resim, film ve animasyon tekniğine adeta yepyeni bir boyut kazandırıyor. Dünyanın ilk uzun metrajlı resim animasyonunun ilk fragmanı şimdiden tıklanma rekorları kırdı bile.

Yazının devamı için www.popvizyon.com a bakabilirsiniz

ESSENTIAL ELEGANT BUFFET OF HALL!

SALONLARIN OLMAZSA OLMAZ ŞIK BÜFELERİ!

Bu yazımızda, evinizin en değer verdiğiniz alanları olan salonlarınızın yemek bölümleri için şık büfeler seçtik. Eğer evinizin tasarımlarında yenilikçi arayışlar içindeyseniz salon tasarımınız için seçtiğimiz evinizin geneli için ilham olabilecek göz alıcı high-end tasarım markaları ve iç tasarımcıların tasarımlarından seçtiğimiz modern ayrıcalıklı bu büfe tasarımlarını seveceğinizi umuyoruz.

Dorya_Trump_Home_by_Dorya_B3000_5

Salonlarımızın olmazsa olmazlarından olan büfelerimizi hem bir aksesuar , hem de fazla eşyalarımızı depolayabileceğimiz alanlar için rahatlıkla kullanabiliriz. Hem salonların görünümünü zenginleştirirler hem de bizler için özel eşyalarımızı saklamamız için alan yaratırlar. Yazımızda, sizler için seçtiğimiz büfe modellerinin hepsi tasarım olarak son yıllarda dikkat çeken özel tasarım ürünlerdir. Bu ürünlere bakarak fikir alabilir, özel olarak yaptırabilir veya benzerini bulabilirsiniz. İsterseniz ayrı bir büfe mobilyası yada Lcd Tv altlarında kullanacağınız büfeler de olabilirler. Ya da salonlarınızda üzerine koyabileceğiniz aydınlatmalarla, mekanlarınızda yansıyan loş bir ambians la zenginleştirip hoş bir görüntü sağlayabilirsiniz.

essential3

Sizin için seçtiğimiz renk, boyutları, biçimleri ve fonksiyonel çözümlerle, çeşitlilik içinde imal edilen orijinal tasarım büfeler en modern ve en favori olanlardan. Bu seçimlerle salonunuzun estetik değerini artıracağınızın garantisini veriyoruz. Ayrıca bu özel seçimlerle göz ve görsel olarak mekanınızın keyfini çıkaracağınıza da.

 

 

Salonlarınızdaki mobilyalar meşe ağacından yapılan ahşap ürünlerden oluşuyor ise ve açık renkli mobilyalarınız varsa ahşap meşeden ya da beyaz lake yapılmış modern dizayn büfeleri kullanarak ortamınızda güzel bir bütünlük sağlayabilirsiniz. Mobilyalarınızın duvar renkleri ile aynı olmasını arzu ediyorsanız ve duvarınız beyaz ise beyaz lake ahşap dolapları olan şık bir büfe ile salonunuzun bir köşesini tamamlayabilirsiniz. LCD duvar TV altına hoş beyaz renkli ya da arzu ettiğiniz renk ve modelde büfeler ile salonunuzda stilinize uygun seçimler ile hoş ambianslar yaratabilirsiniz. Ya da seçeceğiniz büfelerin stiline uygun evinizin iç mimari tasarımını yapabilirsiniz! Çok bir yer kaplamasını istemiyorsanız, beyaz renkli ahşap dörtlü kapılı büfeniz ile ufak bir köşede de hoş bir dekor sağlayabilirsiniz.Ya da uzunlamasına tasarlanmış bir model beğeniyor ve istiyorsanız, bu tarz bir büfe ile de evinizi çok şık ve zarif bir hale getirebilirsiniz. Modelleri ve renkleri ile bir çok örnekler çıkartılabilir ki daha bir çok renkleri olan siyah büfe modellerinin yanı sıra,modern, beyaz ,vintage, pirinç, ahşap büfeler, ile salonlarınızda istediğiniz bir köşesinde bu mobilyalar ile hoş yenilikçi tasarımlarıyla dikkat çeken bir dekor yaratabilirsiniz.

GregNatale_WorldsAway_Furniture_Credenza_White_2-1

guilt-mirror-sinful-cabinet-chloe-sconce-koket-projects4c9e5fd8d4181c274d4b648ddc3b8ecdScreenshot_2016-03-18-17-58-20-1

sideboard-10

Screenshot_2016-03-18-17-59-56-1

 

FASHION-DESIGN-TREND-CHANDELIER-EARRINGS!

  MODA -TASARIM-TREND-AVİZE-KÜPELER!

Avize küpeleri severlere müjde! Bu yazımızda 2015- 2016 yılında yükselen trendlerdeki avizeleri, sarkık aydınlatmaları mercek altına alacağız. Hem modada hem de mekanlarımızda yükselişte olan avize modellerinden ve modada bize ilham veren ünlülerden bahsedeceğiz.

Avize küpeleriyle ilham olan ünlüler.

Geçen yıldan başlayan bu moda trendi mekanlarda da devam ediyor. Yüzünüze olduğu kadar mekanlarınıza ışık, yıldız yansıtmak isteyenler yazımız sizler için. En seçkin moda markaları, Cartier, Harry Winston, Ralph Lauren ve Chanel sofistike ve zarif bir kıyafeti tamamlamak için bu trendi başlatan modacılardan. Bize ilham veren ünlü isimlerden Amal Clooney, Harry Winston avize küpesiyle, Keira Knightley, David Morris avize küpesiyle dikkat çekiyor. Bize ilham veren diğer ünlüleri yazımızı okumaya devam ettikçe takip edebilirsiniz. Mekanlarınız için ise yeni tasarım markalarından Gia, NYMPH, Eternity farklı tasarımlarıyla dikkat çekiyor.

164e88ae12b485d94e6b745eaedf9df1
Avizeler evlerimizi aydınlatan ve şık bir görünüme bürünmesini sağlayan, aydınlatma ürünleri olarak bilinir. Elektrik enerjisi ile çalışırlar ve geçmişten günümüze gelmeyi başaran ürünlerdendir. Geçmişte sadece misafir odalarında ve büyük salonlarda en gösterişlisi kullanılsa da günümüzde oturma odalarında, mutfaklarda hatta banyolarda bile tercih edilmeye başlanmıştır. Koltuk takımlarınız ile kombin haline getirilecek, çeşit çeşit avizeler bulmanız mümkün. İhtişam ve gösterişi seven bir yapınız varsa, zevkinize uygun olacak eskitme tipi, bol süslü, şamdanlı ve taşlı olan avizelerin yanı sıra tasarımı ile dikkat çeken avizeleri de mekanlarınız için seçebilirsiniz. Her evin odası için bambaşka bir dünya yaratan avizeler özel tasarımlarla, usta ellerden geçerek evinizi ışıltılı hale getirir.

YATAK ODASI Avize

Gelişen teknoloji sayesinde avizeler önceki kadar elektrik harcamaz. Bu yenilik ise led teknolojisi sayesindedir. Artık bu led teknolojisine uygun avize modelleri üretilmeye başlanmış olup, tamamen sizin zevkinize göre tasarlanmaya devam edilmiştir.

NYMPH Avize

Özellikle eskiden saraylarda, hanlarda, şatolarda ve buna benzer büyük mekanlarda kullanılan avizeler göz doldurur. Her bir oda normal bir evin odasına göre onlarca kat daha büyük olduğu için, burada kullanılan avizeler genelde şamdanlı, altın kaplama, metal süslü ve oldukça ihtişamlı olmuştur.

Avizenin tarihçesi çok eskilere dayanmaktadır. Kullanılan ilk avizeler bir Anglosakson kilisesine aittir ve bu avizeler ışıklandırma işlemini mumlar sayesinde tamamlamıştır.

Günümüzde avizeler ise, gösterişli oldukları kadar, tasarımcılar sayesinde daha sade modeller olarak değişim gösterseler de mekanlarımızın havasını zenginleştirmeye devam etmektedirler.

Eternity Avize

Avize küpeleriyle ilham olan ünlüler.
GettyImages-488430949-tatler-2July15-getty-b_400x600
Cara Delevigne Cartier Avize Küpesiyle
Chanel küpesiyle Diane Kruger
Chanel küpesiyle Diane Kruger
NYMPH Avize
Eternity Avize
Yatak Odası Avize
Gia Avize

 

THE RESTAURANTS WHO CARRY SIGNATURE BANKSY FROM ALL AROUND THE WORLD

TÜM DÜNYADAN BANKSY İMZASI TAŞIYAN RESTORANLAR..

Tüm dünyada sizler için seçtiğimiz restoranların en önemli özelliği Banksy seviyor olması. Bir diğer özellikleri de göz ve damak için bir ziyafet vermiş olmaları. Banksy, sanatseverlerin de bildiği üzere 10 yıldır başta ingiltere olmak üzere farklı ülkelerde yaptığı çarpıcı duvar resimleriyle ünlenen bir sanatçı. Gerçek kimliği bilinmemektedir, Banksy eserlerinde kullandığı imzasıdır.

Gerilla artist’ olarak anılan sanatçı çalışmalarında savaş karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve tüketim çılgınlığını eleştiren mesajlar veriyor. Banksy istediğinin iyi resimler yapmak olduğunu ve kimliğini açıklamayacağını ifade ediyor. Banksy Birleşik Krallık’taki eserlerinin yanı sıra Filistin’de yaptığı siyasî eserlerle de tanınıyor. Banksy aynı zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin ünlü televizyon dizisi ‘The Simpsons’ adlı çizgi dizide içinde kapitalizm eleştirisi içeren bir giriş hazırlamıştır.Dünyanın her yerinden tasarlanan yeni restoranlarında göze çarpan en sıcak şey mekanda uygulanan cesur sokak sanatının uygulandığı New York dan Bogota ya, Hong Kongdan, Miami’ye graffiti duvar resimleriyle tasarlanan yemek bölümleri de sanat eserleri ile göz doyuruyor.Bu restoranların en heyecan verici tarafları sanatın sokaklardan restoranlara taşınıyor olması.  Şef Chris Santos restoranın iç mimarisi için AD dergisine itirafı özetle şöyle. “Ortağım Rick Wolf TAO grup restoranlarından ilk sokak sanatını mutfağı ile eşleştirmeyi önermesiyle bu fikre hemen aşık olduk. Bu fikir projesiyle tüm dünyada sokaklardan restoranlara Banksy’i taşıdık.” Vandal Restoranda Manhattan’ın aşağı Doğu Yakası’nda Hush, Shepard Fairey ve Apex gibi ünlü sanatçıların yedi orijinal duvar resimleri bulunuyor.Burada, yaratıcı sokak sanatı ilhamı ile pişirmenin eşleştirilmiş olması restoranların en önemli özelliği…

Bibo, Hong Kong

Lüks Fransız yemekleriyle hizmet veren, dünyanın en iyi sokak yıldız ve çağdaş sanatı Banksy’i görebileceğiniz bir restoran.

Vandal, New York

New York-ilham şarkı sözlerinin duvarlara yansıdığı sokak sanatı Banksy’ nin bir diğer uygulandığı restoran.

W Lounge, Bogota, Colombia

Bogota W hotelin salonunda uyarlanan Pablo Escobar’ın entellektüel graffiti sanatı da oldukça etkileyici.

Fotoğraf: Todd Eberle/altın efsane heykel Damien Hirst tarafından

Pao Paul Qui Dome, Miami

Faena Hotel Miami Plajı’nın Pao Paul Qui kubbe restoranında bulunuyor. Tek boynuzlu at heykeli olağanüstü, gizemli ve ulaşılamaz…Bir başka deyişle ‘özlem’ sembolü.

W lounge Verbier /Arola Restaurant, Verbier, İsviçre

Swiss Hotel Lounge ve Restoran ‘İsviçre efsaneleri’ sokak fotoğrafçılığı serisi Hollandalı fotoğrafçı Marcel van der Vlugt ile huzurlarınızda.

ALTER, Miami

Son zamanlarda 2016 James Beard Ödülleri’nde ‘En iyi yeni restoran’ yarı finalisti olarak aday olan bu sıcak noktada ünlü graffiti sanatı bölgesinin kalbi. Neon ışıkları— Miami Plajı’nın Art Deco köklerine bir saygı ile aydınlatıyor.Ayrıca iç, dış duvarlar duvar Art Basel sırasında yılda bir yerel sanatçıların resimleri ile süsleniyor.

AikoPops, Denver

Taco Tu Madre, Los Angeles

NEW CONTEMPORARY IDEAS FOR YOUR HALLWAY DESIGNS..

ANTRE TASARIMINIZ İÇİN ÇAĞDAŞ YENİ FİKİRLER

Evinizin giriş kısmı yani antreniz geniş ise seçenekler fazla olsa da küçük antrelerde de, yeniliklerle, farklı tarzlarla, harika etkiler yaratabilirsiniz. Tüm antre iç mimari tasarımlarında küçük, büyük metrekarelerde uygulamalar farklılıklar gösterir.

 

Büyük bir karşılama alanınız varsa, üzerindeki vazoya koyacağınız günlük taze çiçeklerle karşılayacağınız yuvarlak masa, puf, berjer koltuklar hatta dresuarlar antreniz için ilk seçeneklerdir. Çünkü bu alanda eve geldiğinizde ayakkabılarınızı çıkartırken, koltuklarda oturabilir veya misafirleri yolcu ederken oturarak ayakkabılarını giyme konforu yaratabilirsiniz. Hatta şöyle bir kapıdan uğradım diyen arkadaşınızla ayakkabılar çıkarılmadan sohbet bile edebilirsiniz. Antre ile evin tam orta kısmına bir yuvarlak masa yerleştirebilirsiniz.

 

Yuvarlak masalar az yer işgal ederken, her yönden kullanım imkanı yaratırlar. Bu arada evin tüm sıcaklığını da yansıtırlar. Bu nedenle kullanılacak olan bir yuvarlak masa, üzerinde mevsim çiçekleriyle sıcak karşılamalar yaratabilirsiniz peki antre küçük bir alanı kapsıyorsa neler yapmalıyız?

Küçük antrelerin vazgeçilmez mobilyalarından dresuarlardaki yenilikler ve duvara asacağınız çağdaş tablolarla antre dekorasyonunuzun ambiansında şık, çağdaş etkilerin yanısıra modern evlerde bile yaratılan klasik detaylarla zarif ve şık bir karşılama yaratabilirsiniz. Dresuar üzerine abajurlar ve çeşitli objeler kullanılabileceği gibi, dresuar üstüne bu senenin modası gümüş, altın çerçeveli aynaların yanı sıra çağdaş sanatın vazgeçilmez tablolarını rahatlıkla kullanılabilirsiniz.

Büyük heykeller, çiçeklerden oluşan bir karşılama ile doğa havasını eve yayabilirsiniz. Aynalar, tablolar antreler de olmazsa olmazdır diye düşünüyoruz. Çünkü antrelerde genelde pencere olmamaktadır. Son yıllarda aynalar duvarlara asılmaktansa, duvara dayanır şekilde de dekore edilmekte. Büyük antrelerde, gömme dolaplar da kullanılabilir hatta bu gömme dolapların kapakları komple ayna olabilir. Antre çok geniş olsa bile çok doldurmamanız büyük bir alanı küçük göstermemek adına önemli bir detaydır.

Bu nedenle yukarıdaki tercihlerden bir ya da ikisini uygulamanız dışında antrede seçeceğiniz tarzın evin genelinde seçeceğiniz stili ile paralel olmasını da öneririz. Çünkü geniş antrelerde yaratılan tarz evin tamamına yayılacağından çok önemlidir.

CHRISTIES’ S SENSATIONAL NIGHT ‘EAGERLY WAIT HISTORY’.

CHRISTIES IN SANSASYONEL GECESİ ‘GEÇMİŞİ HEYECANLA BEKLEMEK ‘ 

11 Mayıs Çarşamba akşamı, Christie’s’in New York, Rockefeller Center’daki ana müzayede salonunu dolduranlar, yaklaşık bir buçuk saat sürecek sansasyonel bir geceye tanıklık edeceklerdi. Christie’s’in amiral gemisi niteliğinde olan ve rekorları alt üst eden Savaş Sonrası-Çağdaş Sanat Müzayedesi’ne daha iki gün vardı. Yalnızca 35 lotun alıcıların ilgisine sunulduğu “Looking Forward to the Past” [Geçmişi Heyecanla Beklemek] başlıklı bu müzayede ise bu yıl ilk kez gerçekleştirilecek özel kategorilerden biriydi. Küratörlüğünü, Christie’s’in Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat Bölümü’nün uluslararası uzmanlarından biri olan otuz dört yaşındaki Loic Gouzer’in yaptığı “Geçmişi Heyecanla Beklemek”, müzayedeyi yönetecek olan Jussi Pylkkänen’i de heyecanlandırmıştı. Christie’s’in küresel düzeydeki başkanı olan Pylkkänen, yine kendisinin yöneteceği müzayededen birkaç gün önce yaptığı basın toplantısında, son yirmi sekiz yıl içinde çalıştığı en önemli yapıt grubunun bu müzayedede bir araya geldiğini ve rekorlar kırılacağını belirtmişti.[1]

KEMAL İZ

Hâlihazırda her iki dönem de özel müzayede kategorileri olsa da “Geçmişi Heyecanla Beklemek”, modern ve çağdaş sanat yapıtlarının bir arada sunulduğu, deyim yerindeyse melez bir kategori öneriyordu. Claude Monet’nin 1901 tarihli “Gün Batımında Parlamento Binası” [Le Parlement, soleil couchant] adlı resminden, İsviçreli sanatçı Urs Fischer’in 2011 yılında balmumundan yaptığı Rudolf Stingel heykeline kadar, yaklaşık yüz yıllık bir dönemden otuz beş yapıtın yer aldığı müzayedede, bir yandan yeni alıcılara ulaşmak; diğer yandan da temel ilgisi çağdaş sanat olan alıcılara daha önceki dönemlere ait yapıtların tanıtılması hedefleniyordu. Farklı dönemlere ilgi duyan alıcıların, farklı dönemlere ait yapıtlarla buluşturulması yönündeki çaprazlama hamlesinin ne ölçüde verimli olduğunu, gecenin sonunda elde edilen yaklaşık 706 milyon dolarlık satış rakamı gösterecekti.[2]

KEMAL İZ

Sıra, müzayedenin –Picasso imzalı– sekizinci lotuna geldiğinde, salonda nefesler tutulmuştu. Yapıt için önerilen ve kendisi de rekor düzeyde olan 140 milyon dolarlık tahmini fiyat kırılması, olası bir rekorun sinyallerini veriyordu. Pablo Picasso’nun 14 Şubat 1955’te tamamladığı “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu” [Les femmes d’Alger (Version ‘O’)],  sanatçının, Eugène Delacroix’ya ait “Cezayirli Kadınlar, Odalarında” (1834) başlıklı resminden esinlenerek yaptığı ve on beş resimden oluşan dizinin sonuncusuydu. Delacroix’nın resmi, 1874’ten beri Louvre’da sergileniyordu. Picasso’nun on beş resimden oluşan dizisinin tamamıysa Victor ve Sally Ganz çifti tarafından, Daniel-Henry Kahnweiler’in galerisi Galerie Louise Leiris’ten 1956 yılında, yaklaşık 212 bin dolara satın alınmıştı. Ganz çifti tarafından 10 Kasım 1997’de, Christie’s aracılığıyla satışa çıkarılan yapıt, o dönemde 31,9 milyon dolara alıcı bulmuştu. Aradan geçen on sekiz yılın ardından “Cezayirli Kadınlar”ın son versiyonu yine Christie’s’in New York’taki müzayede salonunda; fakat bu kez rekor bir fiyata alıcısını bekliyordu. [3]

KEMAL İZ2

Müzayede başlayalı yirmi dakika olmuş; sonunda sıra, gecenin magnum opus’una gelmişti. “Cezayirli Kadınlar” için Christie’s tarafından belirlenen tahmini fiyat 140 milyon dolar; başlangıç teklifiyse 100 milyon dolardı. 120 milyon dolara kadar beşer milyonluk tekliflerle ilerleyen müzayedede tüm dikkatler, birer milyonluk tekliflerle fiyatı giderek arttıran, telefondaki dört alıcıya yöneltildi. Birbirini izleyen on bir dakikanın sonuna doğru tekliflerini sürdüren yalnızca iki alıcı kalmıştı: Biri, Christie’s’in Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat Bölümü’nün başındaki isim olan Brett Gorvy’nin telefonunun ucunda; diğeri de müzayedenin küratörü olan Loic Gouzer’in hattındaydı. Karşılarındaysa, elindeki tokmağı indirmekte pek de aceleci olmayan ve telefondaki alıcıların düşünmesine zaman tanıyan Jussi Pylkkänen bulunuyordu. Pylkkänen, geçtiğimiz yıl yönettiği müzayedelerle Christie’s’in toplamda 2 milyar dolarlık bir satış hacmine ulaşmasını sağlamıştı. Heyecan dolu geçen on bir buçuk dakikanın sonunda, Pylkkänen tokmağını kürsüye indirmiş ve Brett Gorvy’nin telefonun diğer ucunda bulunan alıcı, Picasso’nun 1955 tarihli tablosuna tam 160 milyon dolar vermişti. Alıcının primiyle birlikte, 179,4 milyon dolara ulaşan “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu”, bir müzayedede satılan en pahalı sanat yapıtı olmuştu.

Bu dalda bir önceki rekor, yine Christie’s’in, 12 Kasım 2013’te gerçekleştirilen Savaş Sonrası-Çağdaş Sanat müzayedesinde kırılmıştı. Francis Bacon’ın 1969 tarihli “Lucian Freud’un Üç Eskizi” [Three Studies of Lucian Freud] adlı triptiği, Elaine Wynn tarafından 142,4 milyon dolara alınmıştı.[4] Picasso’ya ait bir önceki rekor ise 2010 yılına aitti. Picasso’nun 1932 tarihli “Çıplak, Yeşil Yapraklar ve Büst” adlı tablosu, yine Christie’s’de gerçekleştirilen müzayedede 106,5 milyon dolara satılmıştı.

Bu noktada belirtmekte yarar var; “Cezayirli Kadınlar”, 179,4 milyon dolarlık fiyatıyla “bir müzayedede satılan en pahalı sanat yapıtı” olsa da “en yüksek fiyata alıcı bulan sanat yapıtı” rekoru, Paul Gauguin’in “Ne Zaman Evleneceksin?” [Nafea faa ipoipo] başlıklı tablosuna ait. Fransız sanatçının 1892 yılında tamamladığı bu yağlı boya resim, geçtiğimiz şubat ayında yaklaşık 300 milyon dolara satılmıştı.[5] Kesinlik kazanmış olmasa da bu yapıtın Katar Devleti tarafından satın alındığı düşünülüyor. Nitekim Gauguin’in tablosundan önce, “en yüksek fiyata satılan yapıt” rekorunu kıran ve Paul Cézanne’a ait “Kağıt Oyuncuları” [The Card Players] adlı yapıt da 259 milyon dolardan daha yüksek bir fiyata yine Katar kraliyet ailesi tarafından satın alınmıştı.[6]

Peki, geçtiğimiz mayıs ayında sanat piyasası açısından büyük bir heyecan yaratan, “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu” adlı tabloyu kim satın almış olabilir? Söylentiler yine Katar’ı işaret ediyor. New York Post’ta yer alan bir habere göre, Picasso’nun tablosuna 179,4 milyon dolar veren isim, Katar’ın en güçlü politik figürlerinden biri olan Hamad bin Casim bin Cabir El Tani.[7] 2007-2013 yılları arasında Katar’ın başbakanlığını, 1992-2013 yılları arasında da dışişleri bakanlığını yürüten El Tani, Volkswagen ve Porsche gibi otomotiv devlerinin yanı sıra Fransız futbol kulübü Paris Saint-Germain’in de önemli hissedarlarından. Ne var ki bu haberin yayınlanmasından bir gün sonra, Christie’s tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Haberin yer aldığı yayın organıyla herhangi bir temasları olmadığını belirten kurum yetkilileri, müşteri bilgilerini gizli tuttuklarını ve müşterilerin kimlikleri konusunda herhangi bir yorumda bulunmayacakları ifade ettiler.[8] Bu çerçevede, spekülasyonlar ve benzeri tarzdaki geçmiş alımlar, her ne kadar Katar’ı işaret etse de  “Cezayirli Kadınlar”ın alıcısının kim olduğu halen belirsiz.

11 Mayıs’a geri dönecek olursak, gecenin diğer bir yıldızı da İsviçreli heykeltıraş Alberto Giacometti’nin “İşaret eden Adam” [L’homme au doigt] adlı heykeliydi. 1947 tarihinde tamamlanmış ve yaklaşık 180cm yüksekliğindeki bu bronz heykelin tahmini fiyatı 130 milyon olarak belirlenmişti. Yalnızca dört dakika süren teklif sürecinin sonunda, gecenin 29 numaralı lotu, 141,3 milyon dolara satılarak, bugüne kadar bir müzayedede alıcı bulan en pahalı heykel olacaktı. Bir ölçü olması açısından bu sonuç, Picasso’dan önceki rekorun sahibi olan Bacon’un triptiğinin (142,4 milyon dolar) yalnızca 1,1 milyon dolar gerisinde olduğunu belirtmekte yarar var. “İşaret eden Adam”dan önceki, “bir müzayedede alıcı bulan en pahalı heykel” rekoru yine, İsviçreli sanatçının yaptığı bir heykel olan “Yürüyen Adam I” [L’Homme qui marche I] adlı heykele aitti. 2 Şubat 2010 tarihinde Londra’da gerçekleştirilen Sotheby’s müzayedesinde bu heykel, 104,3 milyon dolara satılmıştı.

Giacometti’nin “İşaret eden Adam”ına 141,3 milyon dolar veren kişininse Amerikalı serbest yatırım fonu [hedge fund] milyarderi Steven Cohen olduğu düşünülüyor.[9] Söz konusu ismin birden çok kaynakça doğrulanması ve Christie’s’in aksi yönde herhangi bir açıklama yapmaması, bu heykelin yeni sahibinin, yaklaşık 11,4 milyar dolarlık bir servetin de sahibi olan Steve Cohen olması olasılığını yükseltiyor. Söz konusu haber doğruysa, “İşaret eden Adam”, Cohen’in koleksiyonuna eklediği ilk Giacometti heykeli değil. Amerikalı milyarder, Sotheby’s’in geçtiğimiz yılın kasım ayında gerçekleştirdiği müzayedede de, İsviçreli sanatçının 1952 tarihli “Araba” [The Chariot] adlı heykeline 101 milyon dolar vermişti.

Picasso ve Giacometti’nin yapıtlarının ulaştığı sonuçların gölgesinde kalmış olsalar da 11 Mayıs’ta Rockefeller Center’da yaşanan sansasyonel gecede, Cady Noland, Jean Dubuffet, Diane Arbus, Chaim Soutine ve Peter Doig gibi isimlerin yapıtları da rekor sonuçlara ulaştı. Bu rekorlar da dâhil olmak üzere Christie’s, “Geçmişi Heyecanla Beklemek” [Looking Forward to the Past] başlıklı müzayedesini 705,8 milyon dolarlık bir satış hacmiyle sonuçlandırdı. Bu, yalnızca 35 lotun satışa sunulduğu bir müzayede için beklentinin (607,5 milyon dolar) oldukça üzerinde bir sonuçtu. Christie’s’in 12 Kasım 2014 tarihli Savaş Sonrası ve Çağdaş Sanat müzayedesi akşam seansında elde edilen 853 milyon dolarlık rekorla karşılaştırıldığında, “Geçmişi Heyecanla Beklemek” başlıklı müzayedenin başarısı daha görünür hale gelebilir: 2014 Kasım ayında 75 lotluk satışla elde edilen 853 milyon dolar ve 2015 yılı Mayıs ayında 35 lotluk satışla elde edilen 705,8 milyon dolar.

Günün sonunda, geçtiğimiz mayıs ayı boyunca yaklaşık on gün süren müzayede maratonunun sonucunda Christie’s müzayede evi, toplamda 2,6 milyar dolarlık bir sonuç elde etti. Ulaşılan yüksek fiyatları, enderliğin ve artan talebin ortak bir yansıması olarak değerlendiren Jussi Pylkkänen, rekorlara imza atılan müzayedelerin başarısında son dönemlerde giderek daha etkin olan Asyalı koleksiyoncuların katkısının da büyük olduğunun altını çiziyor.[10]

Kaynakça

[1] B. Herman, “Christie’s Picasso Gets Record $179.3 Million Bid At Auction; Giacometti, Dubuffet And Others Break Records”, International Business Times, 11.05.2015

[2] M. Maneker, “Christie’s ‘Experiment’ in Market Building a Huge Success”, Art Market Monitor, 12.05.2015

[3] Christie’s – Sale 8770 – Lot 33

[4] C. Vogel, “Buyer of $142.4 Million Bacon Triptych Identified as Elaine Wynn”, New York Times, 15.01.2014

[5] S. Reyburn, Scott, “Gauguin Painting Is Said to Fetch Nearly $300 Million”, New York Times, 05.02.2015

[6] A. Peers, “Qatar Purchases Cézanne’s The Card Players for More Than $250 Million, Highest Price Ever for a Work of Art”, QuatarSale, Ocak 2012

[7] E. Smith, “Buyer of record-setting Picasso painting revealed”, nypost.com, 20.05.2015

[8] http://www.christies.com/about/press-center/releases/pressrelease.aspx?pressreleaseid=7930

[9] E. Smith, “Man who bought the world’s most expensive sculpture revealed”, nypost.com, 08.06.2015

[10] B. Dusseau, “New York’s spring art auctions have raked in $2.6 billion”, Business Insider,  16.05.2015

 

Resimaltı

1-Alberto Giacometti, “İşaret eden Adam”,1947, bronz heykel, 177.5 cm. Christies’in izniyle.

2- Francis Bacon, “Lucian Freud’un Üç Eskizi”, 1969, tuval üzerine yağlıboya. 198 x 147.5 cm. Christies’in izniyle.

3-Pablo Picasso – “Cezayirli Kadınlar, ‘O’ Versiyonu”, 1955, tuval üzerine yağlıboya,114 x 146.4 cm. Christies’in izniyle.

COLLECTORSHIP OF CONTEMPORARY ART

ÇAĞDAŞ SANAT KOLEKSİYONERLİĞİ

Çağdaş sanat piyasasında dünyanın önde gelen isimlerinin “Yeni bir koleksiyoner nasıl doğru eserlere ulaşır? Başarılı ve sürdürülebilir bir koleksiyon oluştururken seçimlerimizi hangi yönde ve nasıl yapmalıyız? İlham verici nitelikte bir koleksiyonun incelikleri nelerdir?” hakkındaki önerilerini sizler için derledik.

Emmanuel Perrotin, Paris-Miami

İki tanesi Paris’te, bir tanesi Hong Kong ve New York’ta bulunan Emmanuel Perrotin Galeri zincirinin sahibi Emmanuel Perrotin, çağdaş sanat alanındaki ilk çalışmalarına henüz 16 yaşında Gilbert Brownstone’s galeride asistanlık yaparak başlamış. Yaklaşık dört sene boyunca büyük bir tutku olarak tanımladığı çağdaş sanata olan ilgisini dünyanın dört bir yanındaki müzeleri, sergileri takip ederek ve çok okuyarak geliştirmiş. 24 yaşında ilk galerisini açtığında, özellikle o dönemlerde çalışmalarına sponsor bulamayan, finansal sıkıntılar içinde bulunan genç sanatçılara destek verip, onların işlerindeki yaratıcı ve ilham verici yönleri Paris’teki sanat ortamında paylaşmaya gayret göstermiş. Bugün dünyada satış rakamları yüzbinleri bulan Takashi Murakami, Peter Zimmermann, Bernard Frieze ve Sophie Calle gibi sanatçılar ile çalışmayı sürdüren Emmanuel Perrotin’e göre sanat dünyasına yeni girmiş bir kişi, en az bir yıl boyunca tüm bu evrenin, piyasanın karmaşası içinde kendi zevk ve beğenilerini anlayabilmek için dünyanın dört bir yanındaki farklı perspektiflere sahip müzeleri, galerileri, müzayedeleri ve sanat etkinliklerini görmeli ve bu süreçte mümkün olduğunca çok alanında uzmanlaşmış yayınları dikkatle takip etmeli. Aynı zamanda sanat piyasası hakkında her yorumu her eleştiriyi duymalı, etrafında sanat danışmanlığı yapmak isteyen, piyasanın satış oranlarına göre yükselen sanatçıları pazarlama çabasında olan, aslında gerçek bilgilere sahip olmayan, kulaktan dolma birkaç kelime ile kendisine yaklaşmaya çalışanlarla da iletişimde olmalı. Her duyduğu yorumu kendi bilgi ve beğenisiyle karşılaştırmalı. Beğendiği sanatçıların ya da trendlerin geçmişleri hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmalı.  Tüm bu süreç devam ederken, kendi zevkini geliştirebilecek olan koleksiyoner daha sonra ilgi duyduğu konuyu belirleyerek bu konunun derinliklerine inmeli ve bu konuya ait genç sanatçıların çalışmalarını edinip, koleksiyonunun omurgasını oluşturmalı. Aynı zamanda bu süreçte dünyanın önde gelen en önemli müzayedelerini takip ederek, piyasa hakkında bilgi sahibi olmalı.

Emanuel

 

1 Emanuel: Emmanuel Perrotin

 

Diego Cortez

Sanat Danışmanı, New York

1973 yılında çalışmalarıyla New York sanat dünyasına hızlı bir giriş yapan Diego Cortez’in sanat danışmanlığı yolundaki ilk atılımı, 1982 yılında koleksiyoner Peter Brams ile tanışmasıyla başlar. Diego Cortez bugün dünyada birçok önemli koleksiyonere danışmanlık hizmeti verirken, kusursuz bir koleksiyon inşa etme amacıyla yola çıkan yeni koleksiyonerlere de ilk başlarda asla gündemde olan sanatçıları ya da çalışmaları alarak başlamamaları gerektiğini söylüyor. Koleksiyonun her zaman bir antolojisinin olmasını savunarak, birçok sanatçının birçok çalışmasını almak yerine, birkaç sanatçının fazla sayıda çalışmasından oluşan bir seçkiyle koleksiyonunu geliştirilmesinin gelecekte her zaman doğru bir yatırım ve kuşkusuz öznel bir seçki olacağını söylüyor. Bununla birlikte her insanın aklının bir köşesinde, geçmişten gelen iyi ve kötü olanı ayırt edici bilgilere sahip olduğunu bilmesi gerektiğini ve önemli olan şeyin bu bilgileri açığa çıkarabilmek ve geliştirebilmek için çaba göstermek olduğunu vurguluyor. “Özellikle bu niteliklere sahip bir koleksiyoner her anlamda ayırt edici bir bakış açısına da sahip olacağından her zaman en doğru seçimleri yapabilecektir” diyor. Dolayısıyla bu işe yeni başlayan bir kişi ne kadar çok görüp ne kadar çok duyarsa kendi öznel beğenisini o kadar daha rahat ortaya koyabilecektir. Bunlarla birlikte kendi limitlerini bilecek kadar duyarlı ve kararlı olmalı, anlık kararlar vermek yerine, beğendiğini düşündüğü ya da trend olan sanat eserlerini takip ederek koleksiyonunu oluşturmalı. Kuşkusuz tüm bu ayrımları doğru yapabilmek ve doğru kararlar verebilmek için her zaman dünya trendleri ve müzayedeler sıkı sıkıya takip edilmeli. Gidilebildiği kadar çok müzayedelere ve sanat fuarlarına gidilmeli, dünya piyasaları izlenmeli. Yeni koleksiyon oluşturma sürecinde olanlar için bu tavsiyeleri dikkate almaları gerektiğini savunan Cortez’in çağdaş sanat piyasasındaki favori sanatçıları ise Alessandro Cattelan ve Takashi Murakami. Danışmanları için her zaman güvendiği, bildiği başlıca sanat tacirlerinden alım yapmayı ilke haline getirmiş olan Cortez’e göre kusursuz bir koleksiyona sahip olmak için önem taşıyan bir diğer nokta ise sakin kararlar vermek. Teknoloji bizi hızlı olmaya yönelttiği için günümüz piyasalarında koleksiyonerler bu hıza uymalı, her fuara, her sergiye, müzelere ve müzayedelere gitmeli, bunun yanı sıra sıklıkla sergi, fuar ve müzelerin gerçekleştirdiği etkinliklerdeki sunumlara katılmalı. “Sanatın halen bir lüks tüketim” olduğunu vurgulayan Cortez, lüksün sakin olduğunda anlamını bulacağını ve keyif verir hale geleceğini söylüyor.

CHRISTIES 7

2 Diego: Diego Cortez

 

 

François Pinault

Koleksiyoner, Paris

Pinault Britanny, Fransa’da doğmuş ve son olarak Gucci’yi öncesinde ise Printemps mağazalar zincirini satın almadan önce esasen kereste ithalat ve ihracatıyla uğraşmıştır. Aynı zamanda, meşhur Chateau-Latour şarapevinin ve de Christie’s müzayede evinin tek sahibidir. Son birkaç yılın gelmiş geçmiş en agresif çağdaş sanat koleksiyoneri olarak bilinen François Pinault, sanatın her formu ve şekline tutkuyla bağlı olan bir koleksiyoner. Paris’te kendi adına kurduğu genç sanatçıları destekleyen sergiler ve etkinlikler düzenleyen koleksiyoner iş adamı, aynı zamanda kendi koleksiyon sergilerine sıklıkla yer verdiği bir kuruluşa da sahip. Koleksiyonuna yaklaşık kırk sene önce Paul Seruiser’in bir çalışmasını almakla başladığını belirten Pinault, yıllar sonra kendisini New York’da bir müzayededen Henri Moore’un heykellerini alırken bulmuş. Ardından 1925 yılında Piet Mondrian’a ait “Taleu Losangique” tablosunu aldığında kendini bulduğunu söyleyen koleksiyoner, bu eseri aldıktan sonra hayal ettiği koleksiyonunu oluşturmaya başladığını hissetmiş. François Pinault, sanata olan bakışını ve koleksiyonunu biçimlendirirken düşündüklerini şöyle dile getiriyor: “Bugün ile iletişim halinde olduğumu hissediyorum. Ben bugünün insanıyım ve gerçekten herkesin günü yaşaması gerektiğine inanıyorum.  İnsan, devamlı dikiz aynasına bakarak, kendini geçmişe özlemle sararak yaşamayacağı gibi çoktan kutsallaştırılmış sanat eserleriyle de yaşayamaz. Bizim tanıdığımız dünya, geçmişten oluştuğu kadar bugünden ve gelecekten de oluşur. Geçmişe zaten sahibiz, geçmiş bizim için bir anlam teşkil edemez. Fakat bugün ve gelecek bir yaratıcılık çalışması gerektirir ve böylece cesaret ve macerayı mümkün kılar. Bir iş adamı olarak, doğal olarak bugün yaratılmakta olana bir çekim duyarım.” Koleksiyonuna yeni çalışmalar eklemek isteyen ya da yeni bir koleksiyon oluşturma sürecinde bulunanlara tavsiyesi her zaman kendi görüşlerine inanmaları, kendi yargılarını oluşturmaları ve nihayetinde duygularına güvenmeleri. Daima konunun uzmanlarının fikirlerini de almanın yararlı olduğunu unutmamalarını öğütleyen François Pinault’a göre bir eser alırken son kararı kişinin kendisi vermeli. Global açıdan bakıldığında sanat piyasasının her zaman dinamik bir yapıya sahip olduğunu söyleyen ünlü koleksiyoner, bunu unutmamak gerektiğine dikkat çekiyor.

CHRISTIES 6


3 Francois: Francois Pinault

 

Charles Saatchi

Koleksiyoner, Londra

Reklamcılığa, 17 yaşında başlayan Charles Saatchi’nin, 27 yaşına geldiğinde erkek kardeşi Maurice ile beraber kurduğu Saatchi&Saatchi reklam ajansı, bugün dünyanın en büyük reklam ajanslarından biri.  Yaklaşık otuz yıl önce bir koleksiyon oluşturmak için yola koyulan Charles Saatchi, bugün Londra’nın bilinen en önemli çağdaş sanat galerisi olan Saatchi Galeri’nin sahibi konumuna gelmiş. Koleksiyonerliğe 1973 yılında yaptığı Paris seyahati sırasında David Heper imzalı bir tabloyu alarak başlayan Saatchi, bugün sanat okullarına yaptığı bağışlarla da adından söz ettiriyor. Dünyanın en büyük koleksiyonlarından birini elinde bulunduran Charles Saatchi, ilk tablosunu almaya başladığı günden bu yana beğendiği ve sevdiği sanatçıların çalışmalarını satın alıp, onları galerisinde sergiliyor ve farklı koleksiyonerlere satıyor. Bunu yaklaşık otuz yıldır böyle yaptığını ve bundan çok keyif aldığını vurguluyor. İnsanların bu döngüye alıştıklarını söyleyen koleksiyoner, her bir esere sonsuza kadar sahip olmayı düşünmediğini söylüyor. Bu süreç yeni sanatçılar bularak, atölyeler, sergiler ve fuarlar gezerek sürekli kendini yeniliyor. Bu işin bir kuralı olmadığını hatta hiç kimsenin koleksiyon oluşturmak isteyen birine tavsiyeleri ile yardım edemeyeceğini düşünen Saatchi’ye göre başarılı ve sürdürülebilir bir koleksiyonun temelinde, verilen kararların çoğu zaman kişinin kendine ait olması gerektiğini şu sözlerle vurguluyor: “Genç sanatçıların azimle yarattıkları pek çok eser ortaya ilk çıkışlarının ardından kendini çöplükte bulur. Tanınmayan bir sanatçının bir cam vitrinin içine koyduğu içinde kurtlarla sarılmış, çürümekte olan bir inek kafasına alıcı bulması oldukça zordur; ta ki sanatçı bir yıldız olana kadar. Sonrasında dokunduğu her şeyi satabilir. Ama çoğunlukla, Saatchi’nin 1990’da satın aldığı Richard Wilson’ın “Yağ Odası” gibi enstalasyonları ancak sergilenebilecek alan bulunması halinde satılabilir. Dia Center’ın bu tip enstalasyonları mümkün kılması nedeniyle her zaman hayranlık içindeyim. Kısaca bazen kendinizden başka hiç kimse için bir değer teşkil etmeyen eserleri almanız ve onlara inanmanız gerekir. En çok hayranlık duyduğum koleksiyoner Kont Panza Di Biumo, tuhaf beğenilere sahip birkaç kişiden kimsenin ilgi duymadığı zamanlarda Card Andre, Donald Judd ve Dan Flavin gibi sanatçıların enstalasyonlarını toplamıştır.” Eğer bir koleksiyon inşa ederken alınan eserlerden ya da bu süreçten zevk alınmıyorsa, bu yapının hiç bir zaman koleksiyonerine istediği ölçüde güçlü ve prestijli bir koleksiyoner olma şansı vermeyeceğini belirtiyor. Ancak bu durumun geçmişten günümüze müşterileri için “toplu” koleksiyonlar hazırlayan sanat danışmanlarının artmasını hiçbir zaman engelleyemediğini de hatırlatıyor. Koleksiyonerlerin, bu dünyada oldukça önemsiz kişiler olduğunu söyleyen Saatchi’ye göre asıl önemli olan ve var olan şey sanat. Sanatı sevdikçe sanatın sadece bir yatırım olarak görülemeyeceğini aksi takdirde işin eğlencesini, zevkini kaçıracağını söyleyen Charles Saatchi, iyi yeteneklerin çok az olduğunu vurguluyor.

Saatci

4 saatchi: Charles Saatchi

 

Amy Cappellazzo

Çağdaş Sanat Departmanı, Uluslararası Eş Başkanı

Christie’s, New York

2001 yılından bu yana dünyanın önde gelen en büyük müzayede firmalarından biri olan Christie’s’te Çağdaş Sanat Departmanı’nın başında çalışan Amy Cappellazzo, daha önce Miami’de sanat danışmanı ve Rubell Family Collection&Foundation’da küratör olarak çalışmış. Aynı zamanda birçok müze için sergiler ve etkinlikler düzenleyen Cappellazzo, her sezon çağdaş sanat piyasasına yeni sanatçılar eklendiğini ve bunlardan birçoğunun akşam satışlarına girebilmek ya da satış rakamlarını yükseltebilmek için müzayedeleri tercih ettiğini söylüyor. Amy Cappellazzo, bugün çağdaş sanat alanında en bilinen ve en popüler sanatçılar Damien Hirst, Takashi Murakami, Jeff Koons, gibi isimlerin her yıl çalışmalarını geliştirerek yeni işler ürettiklerini, dolayısıyla piyasada kolayca kabul gördüklerini belirtiyor. Başarılı bir koleksiyonerin her şeyden önce kaliteli olanı bulabilmek için disiplinli bir çalışma yürütmesi gerektiğini savunan Capellazzo’ya göre: ”Bir koleksiyoner iyi bir analiz kabiliyetine sahip olabilmek için sürekli yaptığı araştırmalarla kendini her anlamda geliştirmeli. Bir eseri gördüğünde herkesten farklı bir bakışa sahip olarak eserin inceliklerini ve kalitesini anlayabilmeli. Sanat piyasası ne kadar derin? Derinlerde neleri gizliyor? Ne kadar iyi çalışmalar bu piyasada yer alıyor? Müzayedelerde göz önünde olup yükselen bayraklardan biri mi yoksa ilk elden çalışmaları satın almaya çalışan biri mi olmaktan hoşlanırsınız? Beğendiğiniz bir eser için koyduğunuz limitler güvenilir olabilir mi? Bu limitleri hangi tavsiyeler ile belirlediniz? Bunların hepsi sanat piyasasında doğru ve başarılı adımlarla ilerleyebilmek için yanıtlanması gereken çok önemli sorular. Güçlenebilmek ve doğru yolu bulabilmek için piyasa konusunda epey ders çalışmak gerekli.” Müzayedelerden eser alma konusunda oldukça hassas olan Cappellazzo, bu konunun birçok inceliği olduğunu söylüyor. Öncelikle insanların piyasada derinlikten hoşlandığını, temelde müzayedelerin de bu piyasaya şeffaflık ve demokrasi getirdiğini belirtiyor. Fakat ona göre yine de bu piyasada her şey ne kadar şeffaf da olsa bazı konular gizli kalmak zorundadır. Örneğin, bir müzayedede kimin teklif verdiğini ya da eserin kime ait olduğunu çoğu zaman bilemezsiniz ama o eser için gelen telefonları ve kalkan bayrakları sayabilir, böylece piyasanın derinliğini sezebilirsiniz. Müzayedelerde başarılı olan koleksiyonerlerin birçoğu işlerine çok iyi odaklanmış, disiplinli ve gerçekten kaliteyi arayan kişilerdir. Bütün dünyadan önce bir sanatçının değerini hissedebilen ve görebilenlerdir. İyi bir gözlem yeteneğine sahip, sonunu düşünmeyen ve durmadan teklif veren bir koleksiyoner için başarılı denebilir. Bu tip başarılı koleksiyonerler çok fazla eser alırlar, çünkü her zaman kafalarında değer düşünceleri olmaz ama her zaman kaliteyi aradıkları için bu onları iyi birer alıcı yapar. Çoğunlukla genç sanatçılarla ilgilendiğini söyleyen Amy Cappellazzo’ya göre geleceğin piyasası genç sanatçılar ile oluşacak. Genç yeteneklerin desteklenmeye ve ortaya çıkarılmaya ihtiyaçları olduğunu düşünen Cappellazzo, “Örneğin Jeff Koons tamamen müzayede satışları ile yükseliş gösteren bir sanatçı. Bugün çağdaş sanat müzayedelerinde ismini sıkça yükselen satış rakamları ile duyduğunuz Richard Prince, Cindy Sherman, Takashi Murakami de aynı şekilde müzayedeler yolu ile satış rakamlarını her geçen gün katlamaktalar“ diyor.

Amy

5 amy: Amy Cappellazzo

 

Lisa Dennison

Direktör, Solomon R. Guggenheim Müzesi, New York

Solomon R. Guggenheim Müzesi Direktörü ve Şef Küratörü olan Lisa Dennison aynı zamanda müzenin Las Vegas, Bilbao, Venedik ve Berlin’de bulunan şubelerinin de tüm koleksiyonlarından, sergi programlarından ve geliştirilmelerinden sorumlu. Bunlara ek olarak New York ve Bilbao’daki müzelerin daimi koleksiyonlarının da inşasında önemli bir role sahip. Genç bir kuruluş olan Guggenheim Müzesi, zengin bir hayırsever Yahudi olarak bilinen Solomon Guggenheim’ın özel vizyonu ile geliştirdiği koleksiyonuyla başlamış. Guggenheim Müzesi’nde Lisa Dennison küratörlüğünde Robert Rauschenberg, Claes Oldenburg ve iki kez de Roy Lichtenstein retrospektif sergileri ile Warhol ve James Rosenquist sergileri düzenlenmiş.  Dünya üzerinde sürekli yeni sanatçılar, yeni akımlar ve yeni fikirler ortaya çıktığından bahseden Lisa Dennison’a göre sayıları yüz binleri bulan bu yeni sanatçılardan, ancak pek azı bugün yükselen bir değer olarak meydana çıkabiliyor ve ses getirebiliyor. Sanat tarihine bakıldığında da asırlardır bu sürecin aynı şekilde işlediğine şahit olmak mümkün. Yükselebilen, ses getirmeyi başarmış sanatçıların ortak noktası ise evrensel dili konuşabiliyor olmaları. Bu sebeple aslında başarılı ve doğru bir koleksiyon oluşturabilmenin bir ya da iki yolu var: Öncelikle kararlı olunmalı, gerçekten hangi sanatçının eserlerine sahip olmak isteniyorsa bu sanatçının tüm evreleri dikkatle izlenmeli, araştırılmalı. Aynı sanatçıya ait birkaç desen, birkaç heykel, birkaç baskı ve birkaç yağlıboya eser alınmalı. Sanatçıyı temsil eden bütün güzel parçaları bir koleksiyonda bir araya getirmek en önemli noktalardan biri. Bir diğer nokta ise bugün değişen dünya sistemine ayak uydurabilmek için çok sık seyahatlerin yapılması. Çünkü doğru bir esere sahip olabilmek için öncelikle güçlü bir gözlem yeteneğine sahip olmak gerekir. Bu gözlem yeteneği ancak daha çok sanat eseri gördükçe, daha çok sergi gezdikçe ve müzayedelere katıldıkça pekişebilir. Bu sebeple kurgusu sağlam bir koleksiyonu oluşturabilmek için dünya trendlerini yakından takip etmeli, çok okumalı, çok gezmeli ve yeniliklere açık düşünce yapısında olunmalı.


CHRISTIES 3

6 lisa: Lisa Dennison

 

 

Glenn Lowry

Direktör, Museum of Modern Art, New York

Museum of Modern Art Direktörü olan Glenn Lowry, bugün 550 kişilik çalışan grubuna öncülük ederek müze için sergiler, yatırımlar ve yayınlar hazırlıyor. Bunun yanı sıra dünyanın en güzel 20. yüzyıl sanat koleksiyonunun da denetlenmesi ile ilgileniyor. Koleksiyon yapmanın sadece yatırım aracı olarak görülmesinin gelecekte büyük riskler taşıyabileceğini söyleyen Lowry, sanat piyasalarını inceleyenlerin satış rakamlarının her zaman çok yükselmediğine tanık olabileceğini söylüyor. Sanat piyasasında bulunan birçok kişi ile aynı düşüncelere sahip olan Lowry,  bir eseri alırken sadece yatırım odaklı bakılmasının gelecekte çok daha büyük zorlukları beraberinde getireceğini vurguluyor. Glenn Lowry’e göre başarılı bir koleksiyoner tutkulu, bilgili, kültürlü, çok okumuş, dikkatli ve özenli ama en önemlisi araştırmacı olmalı. Çok açıkça nelere ilgi duyduğunu ve bu ilgisinin nereden geldiğini iyi özümsemeli. Bu kriterlere sahip olabilmek için bu işe kendini adamalı. Ciddi olarak sanat eseri alıyor olmanın ya da bir koleksiyon inşa etmenin her zaman bir bütünlük gerektirdiğini söyleyen Lowry, bu bütünlüğün ancak anlamlı ve kaliteli olduğu zaman koleksiyonerini tatmin edebileceğini söylüyor. Lowry: “Bu süreçte yapılabilecek en büyük hatalardan bir diğeri de tüm sanatı eşit ve aynı değerde kabul edilebilir olarak görmektir. Koleksiyonerin bir sanat eserini alırken, onu yükselen satış rakamlarına göre ya da sadece tavsiyeler üzerine almak yerine kendi beğenilerini ve bilgilerini üst üste koyarak seçim yapması doğrudur. Sanat, doğası gereği hiçbir zaman demokratik olmamıştır. Bazı sanatçıların çalışmaları yüksek satış rakamları ile önemli koleksiyonlara girerken aynı dönem bazı sanatçıların çalışmaları ise ilgi görmeyerek güncel piyasaların altında kalabilir. Bir koleksiyona bakıldığında her zaman ilgi çekici ve etkileyici parçaları içinde barındırmalıdır. Eğer bu bahsedilen tavsiyeleri göz önünde bulundurarak bir koleksiyon oluşturulursa hem prestijli hem de karlı bir yatırım olduğu çok kısa zamanda fark edilebilir. Her zaman doğru yolu bulabilmek için odaklanmanın faydalı olacağını düşünen Lowry, her yıl muhteşem bir koleksiyon yaratma fikriyle milyonlarca lira harcayan bir koleksiyonerin ancak on yılın sonunda gerçekten istediği, düşlediği özelliklerde bir koleksiyona sahip olabileceğini söylüyor.

Glen

7 glenn: Glenn Lowry

 

Julia Peyton-Jones

Direktör, Serpentine Galeri, Londra

1991 yılından bu yana Galeri Serpentine’in direktörlüğünü yapan Julia Peyton-Jones, Londra’da çağdaş sanat konusunda ilk çalışmalarına Prenses Diana’nın Serpentine Galeri’nin yenilenebilmesi için bağışladığı 4 milyon pound ile başladığını söylüyor. Bugün çağdaş sanat arenasında Londra’nın halen Amerika’nın gerisinde olmasını ise İnglitere’de bu konuya eğilen yeterince galeri, müze ve etkinlik bulunmamasından kaynaklandığını söylüyor. Başarılı bir koleksiyonun oluşturulabilmesi için yeteri kadar bilgili olmanın ötesinde çok daha fazla bilgili olmanın, dünyanın her yerindeki sergi ve etkinlikleri görmenin, çok fazla seyahat etmenin önemli olduğunu vurgulayan Jones, dünyada birçok fenomen olmuş koleksiyonerin bu yolları izlediğini ve bunun sürdürülebilirliğinin ancak daha çok bilgi sahibi olmakla mümkün olabileceğini söylüyor. Bugün ne yazık ki çok paraya sahip olmanın iyi bir koleksiyoner olabilmek için yeterli olmadığını belirten Jones, iyi bir koleksiyoner olmak için ciddi olarak odaklanmış olmak gerektiğini, piyasaları ve müzayedeleri sıkı takip etmek gerektiğini söylüyor.

julia

8 julia: Julia Peyton

 

KAYNAKÇA

Adam Lindemann, “Collecting Contemporary Art”, Taschen Yayınları, 2006.

 

Resim Altları:

H1

Tim Noble and Sue Webster, Toxic Schizophrenia,1997, 516 XLamps,Holders,Coloured UFO reflector caps, foamex,aerosol paint, vinly, 51 channel multi-functional sequencer.260x200x7cm

 

H2

Gilbert&George, String-Land, 1988, mixed media,240×400 cm

 

H3

Jeff Koons, Elephant, 2003, high chromium stainless steel with transparent colour coating,96.5×76.2×50.8 cm

 

H4

Ron Mueck, Mask II, 2001, mixed media. 77x118x85 cm

 

H5

Ron Mueck, In Bed, 2005, mixed media. 161x649x395 cm (Detail)

sharks

Damien Hirst

 

Yazının devamı için Artam Global Art Design a bakabilirsiniz..

SEPETÇİLER KASRI…

SEPETÇİLER KASRI’nda açılmış bir restoran Hammam. Restorana bağlı daha birçok bölüm var. Sepetçiler Kasrı, 17.yüzyılda Topkapı Sarayı’nın deniz kenarında yıkılmadan tamamı kalmış köşklerden biri. Köşkün adı Padişah Sultan İbrahim zamanında sepetçilerin bu yörede bulunmasından Sepetçiler Kasrı olmuş. Bir mimar olarak eski binaların yenilenmesinin ve korunmasının yanındayım. Bu nedenle böyle bir girişim şahsen hoşuma gitti. Bu yenileme ve restorasyonun minimum hatalarla gerçekleştirilmesi her mimar gibi benim de tercihim. Fakat ne yazık ki İstanbul’da bu, en mükemmel binalarda bile genellikle mümkün olamıyor.

mimar olarak eleştirdim2

mimar olarak eleştirdim3

Bu sayımızda bu konuya girmek istemiyorum. Çünkü restorasyon, apayrı bir konu. Böyle mekanların canlandırılma düşüncesi bile bazen insanı mutlu etmeye yetiyor. Bu sayımızda, Sepetçiler Kasrı’nın dekorasyonu ile ilgili inceleme yaptık. Genel atmosferi amacına uygun dekore edilmiş olan restorana gittiğim gün bir Pazar günüydü. Amacına uygun dekore edilmişti diyorum çünkü oraya kafamda birçok sorun varken gittim. Oradan çıkışımda dinlendiğimi fark ettim. Belki dekorasyonda hiçbir stile bağlı kalınmamıştı. İki bölümden oluşan Hammam Restaurant’ın birinci bölümü, sıcak, hoş, dinlendirici dağ evini anımsatan bir mekan olarak yaratılmış

mimar olarak eleştirdim5

mimar olarak eleştirdim6

İkinci bölüm ise daha şık çizgilerde liman restoran özelliği taşıyordu. Belli bir stile bağlı kalmadan yapıldığı için stil olarak olmasa da mekanın çizgisine göre önerilerimiz olacak. Özellikle dağ evini anımsatan duvarlarda doğaya dönük resim yapan bir ressamın eserleri sergilenebilirdi. Duvara asılı olan Parliament reklam panosu promosyon ürünleri ile antrede toplansa çok daha iyi sonuç verirdi. Doğal malzemelerin bağlantısı açısından mekanı başarılı buldum. Fakat daha iyi sonuç için oturma elemanları ferforje yerine malzemelerin doğallığı ile bütünleşecek bambu tarzı mobilyalar olsa daha iyi sonuç veriridi diyorum.

mimar olarak eleştirdim7

mimar olarak eleştirdim8

Ferforjenin deri ile kaplanması o soğukluğu kısmen almış. Ayrıca bir diğer eleştirim, müzik hoparlörünün kapı girişinde çok ayak altında oluşu. Hammam’ın deniz kenarındaki bölümünde ise daha şık, sıcak, hoş bir atmosfer hakim. Bu bölümde de belli bir stile bağlı kalınmamış. Bu bölümün denizin tam yanında olması bile mekanın dinlendiriciliğini vurguluyor. Ayrıca Hanzade Sultan ve Haseki Sultan diye isimlendirilen eklektizmin hakim olduğu mantika mobilyalarla dekore edilen bölümü özel toplantı, yemek ve dinlenme salonu olarak kullanabiliyorsunuz. Sultan İbrahim ismi altında ise nikah töreni gibi değişik amaçlar için özel hazırlanmış bir bölüm var. Sonuçta bir mimar olarak eleştirmen olsamda Hammam’dan çıkarken, bir vatandaş olarak dinlenmiş olduğumu hissettiğimin altını çizebilirim…

mimar olarak eleştirdim

mimar olarak eleştirdim4

 

 

 

ALWAYS ART TABLE

İLLEDE TABLO. Sıradan bir mekan yerine, sonsuz bir zaman tünelini anımsatan dekorasyonda mobilyalarla doğru orantılı olarak seçeceğiniz tablolarla istediğiniz etkiyi yaratabilirsiniz.Hiçbir zaman vazgeçemeyeceğimiz tabloların,mekana etkisi ise birçok aksesuardan daha fazladır.

1ileede tablo-1

2ileede tablo-2
Sanata meraklı kişilerin tablolara olan düşkünlükleri herkes tarafından bilinir.Mekanda hiçbir şey olmasa bile ister antika olsun ister olmasın,tablolardan vazgeçemezler.Ayrıca dikkat ettiyseniz son yıllarda gelecek vaat eden,genç ressamların eserlerini toplama merakı iyice yaygınlaştı…Sebebine gelince tabloların değerini bulmadan satın alınıp,değerini bulunca satılması düşüncesi.Bir başka deyişle tablolarda yatırım olarak görülüp,ticari değer taşırlar.Örnek olarak aldığımız evde de birçok şeyi aynı anda bulma şansınız var.Ama en önemlisi mekanda dikkatinizi çeken tablolar.Dekorasyonda,farklı çizgilerdeki tablolar mekanların stillerine göre tercih edilirler.

3ileede tablo-2

5ileede tablo-2

Mekanı zenginleştiren aksesuarların başında tablolar geliyor.Tablolarla,mekanlar kişilik kazanır.Son yıllarda banyolarda bile talolar rahatlıkla kullanılıyor.Mekanlarda boş duvarlar dekorasyonda tamamlanmamış duygusunu yaratır.Stillerin birbiriyle bağlantılı olması koşuluyla tablolar son derece uyumlu bir şekilde bir araya getirilirse hoş etkiler yaratır.

6ileede tablo-3

7ileede tablo-3

Durağanlık engellenir.Mekanlar da kural tanımaz ressamlar kadar,dönemin ressamlarının yarattığı resimlerin asırlar boyu süren seyrini keşfederek keyifli anlar yakalayabilirsiniz.Burada yaratıcılığa açık mekanlar yaratmak için ihtiyacımız olan tabloları ünlü ressamların yanı sıra,genç ressamlar arasından seçerek de yapabilirsiniz.

1111ileede tablo-3

99ileede tablo-3

Bu sayımızda seçtiğimiz,genç ressamlardan İrem İnce adayı ve Rıfat Edin’ e ait olan tabloların her birinin ilginç ve kendine özgü hikayeleri de var…

7ileede tablo-1

11111leede tablo-2

72222ileede tablo-3

AFRİCA’S FOOTSTEPS

afrikanın-ayak-sesleri-1-300x254AFRİKANIN AYAK SESLERİ

Afrika sıcağıyla,kumuyla,hayvanlarıyla olduğu kadar,motifleri,kumaşları ve takılarıyla da her zaman büyülü bir etkiye sahip.İşte bu yüzden,yaza girdiğimiz şu günlerde dekorasyonda Kara Kıta’nın sıcak etkisini göstermek istedik.Hepimizin bildiği gibi,son yıllarda Afrika’ya safariye gitmek sosyete arasında çok moda…Ayrıca Afrika gidip görmediğimiz bir yer bile olsa,gerek kitaplardan,gerekse filmlerden bildiğimiz gibi balta girmemiş ormanlarıyla her zaman gündemde.

1afrikanın ayak sesleri-1

Güncelliiği bu kadarla sınırlı kalmayan Afrika’nın dekorasyonda da çarpıcı bir tarz olarak etkilerini görüyoruz.Afrika’dan sıcak esintiler getiren bu tarz geleneksel haliyle uygulanabildiği gibi modernize de edebilir.Bu tarz birçoğumuza çekici geldiği gibi birçoğumuza da itici gelebilir…İticilikten kurtarmak için modernize etmenizi tavsiye ederiz.Bu durumda daha şık görüntüler almanız mümkün…

31afrikanın ayak sesleri-2

3afrikanın ayak sesleri-2

14afrikanın ayak sesleri-2

Uç noktalardaki çizgileriyle oldukça etkileyici olmasının yanı sıra,ürkütücü geleneksel şekliyle bu dekorasyon anlayışını seçen kişilerin azınlıkta olması ihtimali de oldukça yüksek.Cesaret isteyen bu tarzla ilgili en önemli gerçek yaz sıcağını oldukça kuvvetli hissettirmesi.Yazı hissetmeye başladığımız şu günlerde özellikle yaza özlem duyan,sıcak günleri her mevsim hissetmek isteyen kişilerin tercihi olabilir.Maskları,kumaşları ile kendinizi Afrika’nın bir karnavalında hissetmeniz çok doğal.

5afrikanın ayak sesleri-3

7afrikanın ayak sesleri-3

6afrikanın ayak sesleri-3

Bu masklardan bazıları ürkütücü de olsa insanı Afrika’nın o gizemli dünyasına çekiyor.Hem korkutuyor hem merak uyandırıyor.Mekanda kullanılan renkler tamamen doğadan seçilmiş:kahve,yeşil,bej,vs.Bu yüzden zaman geliyor bu tür mekanlarda kendinizi Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında farz ediyorsunuz.Mekanın içi sanki Afrika’nın belirli bölgelerinden kesitler.Afrika’nın vahşi doğasını bu kesitlerde rahatlıkla görebilirsiniz.Uzun lafın kısası yaza girdiğimiz şu günlerde Afrika’nın sıcaklığını bu tip mekanlarda da rahatlıkla hissedebilirsiniz.

11afrikanın ayak sesleri-1

123afrikanın ayak sesleri-2

1234afrikanın ayak sesleri-3